En Komik Fıkralar...

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan juani-
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Adamın biri kazada kulaklarını kaybetmiş. Araştırmaları sonucu iyi bir plastik cerrah bulmuş, ve girmiş ameliyata.
Ameliyat sonrası bandajlar açıldıktan bir süre sonra: - "Aman Allahım Doktor! Bana kadın kulakları takmışsınız!" diye bağırmaya başlamış.
- "Kulak kulaktır!" demiş Doktor... "Kadını erkeği olmaz!"
- "Yanılıyorsunuz!" demiş hasta... "Herşeyi duyuyorum ama hiçbir sey anlamıyorum!"
 
Anne kız konuşurlar. Küçük kız annesine sorar:
- Anne melekler uçar mi?
- Uçar.
- Bütün melekler mi?
- Evet.
- Peki bizim hizmetçi kız neden uçmuyor?
Annesi şaşırır:
- Hizmetçi neden uçacakmış kızım?
- Babam konusurken ona hep "Melegim!" diyor da.
Anne öfkeyle fırlar:
- Ya öyle mi, o halde az sonra hemen uçar
 
Adamın biri bi gün ölmüş zebaniler gelmiş yanına
Demişlerki
Seni cennete mi ***ürelim cehennememi
Adam demiş illaki cennet ama önce bi cehennemi göreyim
***ürmüşler cehenneme bi binaya girmişler orda
İlk katta bi kadına 2 saatte bi iğne batırıyolarmış
Adam niye diye sormuş
Bu kadın kocasını dünyada 2 saatte bi aldatırdı demişler
Üst kata çıkınca başka bi kadına 1 saatte bi batırıyolrmış iğne
Adam yine sormuş neden diye
Bu kadında bi saate bi aldatırdı demişler
Üs katlara çıka çıka yarım saat 10 dakka beş Dakka derken
En stün bi altında kendi karısını görmüş
2 dakkada bi iğne batırıyolarmış adam şok olmuş
sana yazıklar olsun demeye başlamış
kadın sancıdan kıvrana kıvrana
sen en üst kata çıkta ananı dikiş makinasından kurtar demiş
 
Einstein,sürekli konferans verirmiş.Onu konferanslara şöförü ***ürürmüş.Bir gün şöför demiş ki:
- Sayın Einstein,ben konferanslarınızın hepsini dinledim.Bütün söylediklerinizi ezberledim.
Eistein ise:
-Tamam ozaman bugünkü konferansta sen konuş demiş. Konferans salonunda Einstein şöförünün her zamanki yerine oturmuş,şöför ise çıkıp takır takır Einstein'ın söylediklerinin aynılarını söylemiş.Sıra sorulara gelmiş.Adamın biri kalkıp sorusunu sormuş.Şöför gülerek:
-Beyefendi o kadar basit bir soru sordunuz ki,benim şu arka koltuktaki şöförüm bile cevaplar bunu.Gel oğlum cevapla! demiş.
 
Tüp Geçit
Mısır hükümeti Kızıldeniz'in altına tüp geçit yaptırmak için ihale açar.
İhaleye İngiltere'den, Amerika'dan, Japonya'dan birer firma ve Türkiye'den de Temelin firması olmak üzere dört firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler.
İngiliz Firması:
- Biz iki taraftan da eşzamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur, 30 metre enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz.
Amerikan Firması:
- Biz de iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz.
Maksimum 50cm fark olur.
Japon Firması:
- Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz.
Maksimum 20cm fark olur. Onu da düzeltiriz.
Sıra bizim Temel'e gelir.
Temel:
- Ula biz de iki taraftan kazmaya başlarız.
Ortada buluştuuuk buluştuk; buluşamadık iki tüneliniz olur.
 
AB
AVRUPA BİRLİĞİ
Yıl 2050
>AB Komisyonu Başkanı odasında otururken>yardımcısı içeriye heyecanla girer:
>Efendim Türkiye tüm isteklerimizi yerine>getirdi.Onları AB'ye alacak mıyız?AB Başkanı:
>Yok canım, henüz olmaz.Git duyur, tüm Türkiye>İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum.>Efendim onu 5 sene önce yaptılar.Hatırlamıyor>musunuz?>
>O zaman söyle Kıbrıs'ı versinler.
>Efendim onu da 40 sene önce verdiler zaten.
>O zaman söyle güneydoğuya özerklik versinler.
>Aman efendim, Türkiye'de güneydoğu mu kaldı,>2020'de bağımsız devlet oldu ya orası zaten.
>>O zaman söyle (sözde) ermeni soykırımını>tanısınlar.
>Efendim, sadece Ermeni değil, Pontus, Yunan,>Bulgar, Rus, Ukrayna, Moldova soykırımını bile>tanıdılar, hatta Çanakkale savaşından dolayı İngiliz,>Avustralya, Yeni Zelanda soykırımını bile tanıdılar>ya... nasıl unuttunuz?
>Hmm.O zaman söyle kokoreç yasaklansın.
>Aman efendim, onu yemeyi 2007'de bıraktılar.
>İsa aşkına, ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın,>yakamasınlar.
>Ooooo.Beyefendi.Onu da çoktan bıraktılar.
> AB Başkanı düşünüp taşınır ve;
>EEEE...DAĞITIN O ZAMAN AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ...
 
Halil ABi

Kadinin biri bir hayvan dükkanına girmis.
Papaganlardan birini çok begenmis ve tezgahtara fiyatini sormus.
Adam: "100 milyon ama size o hayvani vermem çünkü genelevden geldi.Agzi çok bozuktur." demis.
Kadin "bosver, cok begendim bunu "diyip papagani satin almis.Eve getirmis, salonun bir kosesine yerlestirmis. Papaganin paketini acmasiyla papagan baslamis: "O0oo..yeni ev,yeni mama.."
Kadin bozuntuya vermemis.
Sonra kadinin kizlari eve gelmis.Papagan:
"O0oo..yeni ev..yeni mama..yeni sermaye.."demis.
Kadin biraz bozulmus. Sonra kadinin erkek çocuklari eve gelmis.
Papagan:"O0oo..yeni ev..yeni mama..yeni sermaye..yeni müşteriler "demis.
Kadin bu sefer bayagi bozulmus.Sonra kadinin kocasi gelmis.
Papagan yine baslamis: "O0oo..yeni ev..yeni mama..yenisermaye..eski müşteriler.
O0oo... HALIL ABI HOSGELDIN....!"
 
80 yaşındayım
Plajin bol adaleli yakisiklisi, bir sabah dustan çikmis hayran hayran kendisini seyrederken bir bakmiski, tüm vücudu günes yanigi. Yalniz orasi süt beyazi Içine sinmemis. Onuda yakacak.
Dogru plaja itmis ,günes dogarken soyunmus tamamen kendini kuma gömmüs. Heryer kumun altinda Orasi disarda.. İki ihtiyar hanimefendi , sabah yürüyüsüne çikmislar erkenden Ellerinde baston Birden kumdan disari çikmis seyi gormusler Biri etrafinda dolasmis. Bastonu ile orasina burasina dokunmus. Sonrada arkadasina dönmüs..
'Dünyanin adaleti yok' demis
'Nasil Yani' demis öteki
'Nasil Olacak' demis yasli kadin Bak simdi bu nesne varya bu nesne:
10 yasimdayken merak ettim
20 yasimda tanistim.
30 yasimda hoslanmaya basladim.
40 yasimda pesine düstüm.
50 yasimda satin alir oldum.
60 yasimda bulmak için adaklar adadim
70 yasimda unuttum...
Ve bastonu ile dokunarak bir daha isaret etmis
-"Simdi 80 yasindayim, bu allahin belasi sey kumda bile yetismeye baslamis ama benim egilip dokunacak halim bile yok".
 
Öküz Sütü
Adam evlenir, 10 sene geçer çocugu olmaz. Yurtdisina göreve gider.
Hanimindan gelen mektupta hamile oldugu yazilidir. Yurda döndügünde ise
hanimi dogurmustur, ama çocuk zencidir.
Hanimina sorar:
"Hanim ne sizin sülâlede ne de bizim sülâlede zenci var, esmer bile yok;
bu is nasil oldu?"
Hanim:
"Çocugu dogurduktan sonra sütüm gelmedi mecburen bir sütannesi tuttuk,
onun sütünü emdi. Sütanne zenciydi, herhalde bu yüzden böyle oldu" der.
Adam ikna olmusa benzer, ama içinde yine de ufak bir kusku vardir ve "bunu
bilse bilse annem bilir" düsüncesiyle annesine sorar.
Anne:
"Olmaz olur mu oglum, tabii ki olur. Seni dogurdugumda benim de sütüm
gelmemisti ve öküz sütüyle beslemistim.
Bak boynuzlarin çikmaya baslamis bile!"
 
GURUR VE TEMEL
Temel çok iyi tüyo veren birini kafalamış ve sormuş
-Bu haftaki koşuda haçi atlar çelir?
-Sen kaç yaşındasın?
-38
-İyi o zaman, 3 vc 8 e oyna.
Temel oynamış ve kazanmış. İkinci hafta yine tüyocuyu bulmuş ve yine tüyo istemiş.
-Sen kaç kilosun?
-67
-6 ve 7 ye oyna.
Temel oynamış ve yine kazanmış. Temel memnun, etrafındaki arkadaşları şaşkın. Daha büyük oynayıp daha fazla kazanmak için Temel ne var ne yoksa satmış. Yine Tüyocuya koşturup, tüyo istemiş.
-Senin şeyinin uzunluğu ne kadar?
-25 santim.
-Peki , bu sefer 2 ve 5 e oyna.
Temel'in bütün malı mülkü sattıp her şeyini bu yarışa yatırdığını bilen arkadaşları koşudan sonra hemen Temel'i bulmuşlar...ki, Temel yıkık bir vaziyette bir köşeye çökmüş ah vah ediyor. "Ne oldu Temel?" diye sormuşlar. Temel'in yanıtı:
"Çuriruma çapildum. 1 le 2 çazandı."
 
İçkiyi Bıraktum

Temel İngiltere'de bir bara girer ve barmene üç ayrı kadehte viski söyler.
Sonra kadehleri birbirine tokuşturarak üç viskiyi üç ayrı bardaktan içer, hesabı öder, çıkar.
Aradan bir hafta geçer, Temel aynı bara gelerek aynı biçimde davranır.
Sonraki hafta da aynı olay gerçekleşir. O İngiliz kibarlığıyla Temel'e bir şey soramayan barmen dayanamaz ve sorar:
-Beyefendi niçin üç ayrı kadeh, biz müessese olarak müşterilerimize hizmet ederken rahatsız etmemek için soru sormayız ama, beni bağışlayınız merakımı engelleyemedim.
Temel İngilizin lazı türünden ingilizcesiyle:
-Biz üç ayrı memleçette yaşayan üç kardeşuz. Birbirimuzu anmak için, aynı saatte ayrı memleçetlerde, ayrı barlara cideriz ve birbirumize içki ısmarlarız, ayrı kadehlerde içeriz.
Barmen rahatlamış. Aradan zaman geçmiş ve Temel bara yine gelmiş. Barmen hemen üç kadeh hazırlamış. Temel:
-Yok içi viski isteyrum. barmen çok kötü olmuş. Beklemiş, beklemiş yine dayanamamış:
-Başınız sağolsun beyefendi, çok üzüldüm.
-Niye çi?
-E! İki kadeh istediniz, kardeşlerinizden biri öldü herhalde.
-Yoo! Yaşiyorlar. Ben içkiyi biraktum da.
 
Çöpeği Firun

Amerika'da nesli hiç bilinmeyen bir maymun türü bulunur. Ama maymunlar çok çevik oldukları ve çok yüksek ağaçlarla kaplı bir bölgede yaşadıkları için, bilim adamları inceleme yapabilmek için bir türlü, bir tane dahi maymun yakalayamazlar.
Sonunda ününü duydukları Temel'e başvurup, maymunları yakalamak için teklifte bulunurlar.
Temel de kendi tekliflerini iletir:
1- Çok para isteyrum.
2- Çöpeğim Çomar da benumla celecek.
3- Sıkı bir ağ isteyrum.
4- Dom dom kurşunu atan bir tüfek isteyrum.
Amerikalılar 4 ncü isteğe bir anlam veremeseler de tekliflerin hepsini kabul ederler. Birlikte bölgeye gidilir.
Temel, ağaca tırmanan ilk maymunu gördüğünde O da aynı çeviuklikle ağaca tırmanır ve aşağıya bağırır:
- Ağı cerun..! (Ağ gerilir)
Temel maymunun tünediği dalı ayakları ile sıkı bir biçimde sallar, maymun aşağı ağa düşer. Ama çeviklikle ağın üstünden sıçrayıp tam kaçacakken Çomar maymunu yakalar ve ....bayıltır.(uygun olmadığı içn sansürledim fıkra sonunda anlıcaksınız)
Bekleyen adamlar da baygın maymunu rahatlıkla kafesine koyarlar.
İkinci ağaçta, ikinci maymun da aynı akıbete uğrar.
Üçüncü ağaçta, üçüncü maymun da aynı akıbete uğrar. Bilim adamlarının keyfi yerindedir.
Temel dödüncü maymunu yakalamak için dördüncü ağaca çıktığında yine bağırır.
- Ağı cerun..! (Ağ gerilir)
Temel tam maymunun dalını sarsmak üzeredir ki kendi bindiği dalın çatırdadığını duyar. Maymunu düşüremeden kendisi aşağıya, ağa düşecektir....ki aşağıdakilere canhıraş biçimde haykırır:
- Çöpeği furin ulaaa!!!! Çöpeği furin....!
 
Manşet
Rus fizikciler yerin 100 metre altında bakır tel bulduklarını,
bunun ise atalarının bundan 1000 yıl öncesinde telefon şebekelerinin
olduğunu kanıtladığını duyurdular.
Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinde ilginç bir manşet.
Amerikan bilim adamları yerin 200 metre altında 2000 yıl öncesine ait fiber
optik hatlar bulduklarını,
bunun ise, amerikan toplumunun Ruslardan 1000 yıl öncesinde gelişmiş digital
haberleşme sistemleri olduğunu söylediler.
Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinde yeni bir manşet.
Türk bilim adamları yerin 500 metre altına kadar kazdıklarını ve hiçbir şey
bulamadıklarını,
bunun ise atalarının 5000 yıl öncesinde mobil telefon ve kablosuz iletişim
sistemlerine sahip oldukları sonucuna vardılar.
 
Üstü Kalsın
Adamın biri birgün bi bara gitmiş ve bi içki istemiş.garson getirmiş.Ardından bir içki bir içiki daha derken adam baya bi içmiş.İçkisini içtikten sonra hesabı istemiş.Garson hesabı getirmiş 130 dolar demiş ve adam cebinden 130 dolar bozukluk çıkarıp üstüste masaya dizmiş ve bi parmak darbesiyle hepsini dağıtmış.Garson sinirden ne yapacağını şaşırmış ama napsın müşteri demiş geçiştirmiş.
Ertesi gün yine aynı adam yine aynı olay
Sonraki gün yine aynı adam yine aynı olay derken.
Adam yine gelmiş bara.Garson bugün aynı şeyi yaparsa kesin pataklıyacam bu adamı demiş kendi kendine.Neyse adam yine içmiş içmiş sonra hesabı istemiş bu sefer hesap 60 dolar gelmiş.Garson adama dalmak için saniye sayarken adam vebinden bi kağıt 100 dolar çıkarmış.Garson sevine sevine " sen şimdi görürsün" diyerek kasaya gitmiş ve 40 dolar bozukluk getirip masanın üstüne üstüste dizmiş ve bir parmak hareketi ve paralar darmadağın.Adam bi garsona bakmış bi paralara bakmış hiç istifini bozmadan;
"ÜSTÜ KALSIN" demiş
 
Sınav
Temel, idris ve Dursun fizik dersindeler. Hoca sozlu yapmak icin Dursun'u
kaldirmis.
- Kalk bakalim, Dursun. Sicak bir gunde arabanla gidiyorsun. Sicak bastirdi.
Ne yaparsin?
- Cami acarim, hocam.
Hoca atlamis;
-Hah iste, o camdan giren ruzgarin ivmesi nedir?
Dursun'da yanit yok tabii. Oylece kalakalmis. Sifirini almis oturmus. Bu
arada Temel fizikcinin lazlara gicik oldugunu bildiginden sira kendine
gelecek diye korkmaya baslamis. Hoca bu kez,
-Sen kalk bakalim, idris. deyince Temel iyice sinmis. Hoca,
- Soyle bakalim idris. Sicak birgun ve arabanla gidiyorsun. Sicak bastirdi.
Ne yaparsin?
- Ceketimi cikaririm, hocam.
- Daha sicak oldu.
- Cami acarim, hocam.
- Hah iste, o camdan giren ruzgarin ivmesi nedir?
Idris de yanit verememis ve sifiri alip oturmus. Temel'i iyice bir telas
almis. Hoca Temel'e donup,
- Temel, kalk bakalim. Sicak birgun ve arabanla gidiyorsun. Sicak bastirdi.
Ne yaparsin?
- Ceketimi cikaririm, hocam.
- Daha sicak oldu.
- Gomlegimi cikaririm, hocam.
- Daha da sicak oldu.
- Pantolonumu cikaririm, hocam.
- Cok sicak oldu.
- Atletimi cikaririm, hocam.
- Daha sicak.
- Donumu cikaririm, hocam.
- Daha sicak.
- Herseyimi cikaririm, hocam.
- Daha sicak, daha sicak ..
- Sıcaktan gebersemde acmam o cami, hocam.
 
20 dk sonra
Karanlık ve ıssız parkta devriye gezen polis memuru bir ağacın altında park
etmiş olan arabayı görür ve sessizce yaklaşır. Ancak bu kez alışmış olduğu
manzara ile karşılaşmaz. Gerçi, çoğu zaman olduğu gibi, arabada genç bir kız
ve oğlan vardır; ancak polisin düşündüğü şeyi yapmamaktadırlar. Oğlan
ayışığında gazete okumaya çalışmakta; kız ise örgü örmektedir.
Düşündüklerinden dolayı utanan polis memuru, muhabbet olsun diye cama vurur
ve arabaya girip konuşmaya başlar: - "Gençler, ne güzel bir gece, değil mi?.
Siz de ne güzel, iki kardeş oturuyorsunuz..." - "Evet polis bey...Gerçekten
güzel bir gece...Ama biz kardeş değiliz ki..." Polis kıllanır... -"Kardeş
değil misiniz?... Sonra oğlana sorar: - "Sen kaç yaşındasın bakayım?..."
Oğlan cevaplar: - "19..." Polis bu kez kızı işaret eder ve sorar: -
"Pekiii.... O kaç yaşında?..." Oğlan, sinsice sırıtarak cevap verir: - "20
dakka sonra 18 yaşında olacak...."
 
Hitler
Hitler üç esir yakalamis, Ingiliz, Fransiz ve bir Yahudi.
- "Size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis.
Ingiliz'e sormus
- "Titanik kaç yilinda batti?"
Ingiliz hemen cevap vermis : "1912" diye.
Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:
- "Titanik'te kaç kisi öldü?"
Fransiz cevap vermis : "1050".
- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.
Ve Yahudi'ye dönmüs;
- "Say lan isimlerini!"
 
85 yaşında Baba
85 yaşından bir adam doğum hanenin
kapısında beklemektedir. Doğum haneden çıkan doktor şöyle bir
bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
"içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
"Evet, eşim."
"Ama bayan 25 yaşlarında..."
"Tamam işte, eşim o. Niye şaşrırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
"Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
"Nesi varmış dedenizin?"
"Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava
çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken
kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin
diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken
tüfek
yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol
yürüdükten sonra bir geyik gördük.Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu
omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda
vurulup yere düştü..."
"Olur mu, başkası vurmuştur onu."
"Ben de onu demeye çalışıyorum işte."
 
Baska sisede insallah
Konuyla ilgili açiklama yapan davacinin avukati Idris Karadeniz "Müvekkilim marketten aldigi 2 Lt.lik kampanyali coca-cola ürününün kapagini açtiginda hediye çikmadigini ve tekrar deneyiniz yazisini görmüs. Bunun üzerine kapagi kapatip tekrar açmis ancak yine ayni sey. Bunun üzerine ayni sise kapaginda tam 4246 defa deneme yapmasina ragmen hediye çikmamistir. Coca-Cola sirketinin tüketiciyi dolandirdigini düsünen müvekkilim sirkete dava açmaya karar vermistir. Bizde bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye teslim ettik. 10 bin YTL. Maddi tazminat talep etmekteyiz" dedi.
Davadan haberdar olan Coca-Cola yönetimi adina açiklama yapan bir sirket yetkilisi olayin çok komik oldugunu ve artik Karadeniz bölgesine gönderilen ürünlerin kapagina "Baska sisede insallah " yazmayi düsündüklerini söyledi
 
Evlilik Anısı
Kadın gece yarısı uyandığında kocasının yatakta olmadığını görür. Kalkıp mutfağa gittiğinde kocasını yaşlı gözlerle kahve içerken bulur.
-'Ne oldu, neyin var' diye sorar.
-Adam: '40 yıl önceki çıktığımız günleri hatırlıyor musun?' Kadın çok duygulanır. Demek ki kocası 40 yıl önceki yıllarını hatırlayıp, uyuyamamıştır.
- 'Evet' der duygulu bir sesle.
- Adam: 'Daha liseyi yeni bitirmistik ve sen 18'ine girmek üzere idin.'
-'Evet' der kadın o günleri hatırlayarak.
- 'Bir gün annen evde yoktu ben size gelmistim. Hatırlıyor musun?'
- 'Evet ' ! der kadın gülümseyerek.
-Adam:'Annen eve erken gelmişti ve bizi yakalamıştı, hatırlıyor musun?'
- Kadın 'Evet' der büyük bir sevgi ile. Kocasının her detayı hatırlamasından memnun ve mutlu olur.
- Adam: 'Annen odasına gitmiş bir silah ile gelip silahı başıma dayamış ya kızımla evlenirsin ya da seni 40 yıl hapse gönderirim, daha 18'ine bile basmadı' demişti. Hatırlıyor musun?'
- 'Evet' der kadın gülümseyerek.
- Adam gözlerindeki yasları siler ve büyük bir iç çeker: 'Bugün hapisten çıkıyor olacaktım'
 
Geri
Üst