Gidenlerin ardından kalanlar

Sana geldim
Sende sen olmaya geldim
Senden geçmedim beklerken yolunu
Umutlarıma ektim seni
Bir yağmur tanesi kadar temiz saf
Toprak kadar vefalı
Su kadar azizdin ruhuma
Narin bir bekleyişin kalbindeyim
 
Sana geldim
Sende sen olmaya geldim
Bileklerime takılan kelepçeydin
Senin zindanına hükümlüyüm
Müebbet bir hapsi ben istedim
Şimdi senin kapında
Yüzü ak bir dilenci
Sadakaya değil
Eşiğinde sadık yar olmaya
Sende var olmaya geldim
 
Sana geldim
Aydınlık bir gecenin sabahında
Güneşle el ele verdim
Ben güneşin batmayan oğluyum
Yedi gencin kaybolan izinde buldum seni
Okumaya elifle başladım bu şehirde
Elifle başladım yollarda yürümeye yeniden
Duvarda sen aynada sen
Nereye baksam peşimde gözlerin
Ve dua isteyişin benden son sözlerin
 
Sana geldim
Bir fincan kahve hatrına değil
Yedi mevsim görmüş ruhumda
Senin limanına demir atmaya
Geceden daha karanlık çaresizliğe bir nur olmaya geldim
Çünkü ben güneşim oğluyum
Ruhumda en aydınlık günlerden
Daha nurani huzur var
Dert varsa çaresi de elbette var
 
Sana geldim
Senin ikliminde yetişmiş bir gül olamaya
Göz yaşlarınla deselenmiş yeşil seccadede
Nefsimi eritip namaza geldim
Sana geldim şimdi senin kapındayım
Sensizliğin hükmünü bozmaya
Sende sen olmaya geldim ~
 
Çocukluğumda kalan ablam ve ağabeyimle
oyuncağımız olan tellerinde
çocukluğumuzun resmi kalmış
ıspanakla ezik elmayla vesaire ile
bütünleşen pazar arabasıyla oynarken
ocağın üstünden yere devirdiğimiz
kelle paçayı
anılarımda nefes aldırmadığım şahsın
iştahla yemesine kahkahalarla gülen
çocuk olmayı özledim

Biletçiden vagon vagon kaçarak
akşama kadar Ankara´yı
Cebeci´den Kayaş’a
Kayaş’ tan Sincan´a
durak durak turlarken
tren kokusuyla beslediği tenini
ışıldatmak isteyen annesinden
gözüm sabundan yandı diyerek
leğenden kaçmaya çalışınca
kafasına su tasını yiyip ağlayan
çocuk olmayı özledim gözlerinde ~
 
Sanki karlarla sevişmek uğruna
ayakkabısından firar etmiş parmaklarıyla
hala yürümeye devam eden
utancından reddedince kamyon tekerini
ayazdan pantolonunda donup
paçasından sızma hevesi
kursağında kalmış çişine
şaşkınca bakakalan
çocuk olmayı özledim

Bir yıl boyunca
kırık düşlerini süsleyen ama
bayram namazında çalınacağını
hiç düşünmediği mavi çizgili
beyaz spor ayakkabısını
bayram arifesinde yastığının altına saklayıp
hayalci uykuya dalan çocuk olmayı özledim
İnsanın kalbine vicdanına
çivi gibi saplanan
artık kendine gel diye
şiddetli bir şamar atan
cenaze merasimlerinde
hocanın ağlamaklı titrek sesinde ve
gül suyu tazeliğinde ürpererek
duyduğu pişmanlığı unutup
yine yaramazlık yapan munzur haylaz
çocuk kalmayı istedim gözlerinde ~
 
ayrılıkları yaşadık şiirlerde
sen uzak diyarların prensi
ben acı romanın diliyim
ben suskun yüreklerin diliyim
aramızda olsa dağlar denizler gel gayri
aramızda uçurumlar olsa da gel
senin ömrün kelebeğe eş olsa
benim sevgim yüce dağlar
çiçekmi sandın gönlümü
ne bu aşk aşk ne bu sevda sevda
kırılmış yürek kalır ardında
işte o zaman ahım üstüne
her an sevdamın üstüne şiir yazıyorsam
aşkın tarifini bulamadığımdan
sitem ediyorsam senin sevgini anlayamadığımdan
nemliyse gözlerim her cevapsız soruları bilmediğimden
ağıt yakıyorsam biten aşkımdan
isyanımı ağladığımı bana sorma neden
eğer özlüyorsam gözlerini
seni erkeğim gibi sevdiğimden
hep ağladım gidenlerin peşinden
üzülme ağladığıma
üzülme yıkılışıma
ben sensizde yaşarım
hasretini çeksem sıgaramdaki duman gibi
özleyip nemlesede gözlerim
ellerin ellerime kavuşmasada
pişman değilim sevdiğime
hatırla diyordun yüreksiz sevemez diye
benim yüreğim senin ellerinde
sevmemde sevilmemde senin ellerinde ~
 
Haramdir gonlume senden baskasi
Olmadi olmayacak senden sonrasi
Yasakmis omrumun sensiz olmasi
Her seysiz olur sensiz olamam
Seninle mutluyum sensiz nesesiz
Yasamin ne anlami var sensiz
Canimi iste vermeyen serefs-z
Her seysiz olur sensiz olamam Beyaz qüLüm
 
Acilara bulanmis ellerimizle
Paramparca olmus yuregimizle yasiyoruz
Hic gordunuzmu bugune kadar agladigimizi
Aglamadik
Aglayamadik korkusuzca doyasiya
Hep vurulduk hep unutulduk lanet olsun
Yaralarimizi hep icimizde biryerlere kanattik
Ellerimizden tutanimiz
Yuzumuze bakanimiz olmadi
Cilemiz dolmadi
Acilarin cocuguyuz
Usuyen yuregimize dokunan yokki
Acimiz hafiflesin
ve sevkati unutmus olan saclarimizi oksayan yokki
Cilemiz sona ersin
Isyan bilmedik Yarada bugune kadar
Sitemlerimiz sadece insanlara
Ana sicakligina hasret buyuduk
ve en cok baba demeyi ozluyoruz
Bir cocuga en cok koyan kimsesizliktir
Acilarla yasamak en buyuk caresizliktir
Ben hem kimsesizim hemde caresiz
Birakinda yapayalniz oleyim kendi dunyamda sessiz sessiz ~
 
Her gece kan-ter içinde uyanıyorsam eğer
hasretin ateş olup giriyorsa koynuma
ıslanıyorsa kirpiklerim seni her andığımda
her düşündüğümde hızla çarpıyorsa kalbim
sensiz bir kez olsun gülmüyorsam bu şehirde
savruluyorsam sokak sokak
ürperiyorsam yaprak yaprak
esip geçen rüzgarlara sor beni

hasret ateşleri yağıyorsa üzerime her gece
kül ateş ateş alev alev kor olup yakıyorsa
kahroluyorsa kalbim seni her andığımda
ve tanımıyorsa hiç bir kural yüreğim
kaçmak istedikçe sana dönüyorsam yine
ölüyorsam aşkından her gün dirhem dirhem
ateş - alev sevdalara sor beni ~
 
seninle gözgöze geldiğimde
ben lal olmuş bülbül sen gül oluyorsan
düğümleniyorsa boğazım
çıkmıyorsa sesim daralıyorsa nefesim
konuşamıyorsam tek bir kelime
depremsi bir titreme başlıyorsa bedenimde
ve çözülüveriyorsa dizlerimin bağı
deli - divane gönlüme sor beni
 
kirpiklerimden süzülen damlalar
islatiyorsa yüreğimi her gece
hep bulutlarda saklıyorsam seni
düşüyorsan içime tane tane her yağmur yağıdığında
kirpiklerimin kıyısında martı olup uçuyorsan
susuyorsa denizler seni düşündüğümde
gelip seriliyorsan kıyılarıma sular gibi
gelip sokuluyorsan uykularıma
gelip sokuluyorsan rüyalarıma
sensiz geçen gecelere sor beni ~
 
Yagmurlarin yüregimi söndürmedigine sahit olmadin mi
Hep sana yanmadimi yüregim söyle yanmadi mi
Ben sustum be adamim ben sustum sen söyle ;
Ben zaten hapsedilip susmaya makkum edilmedim mi
Kirli bir gömlek gibi cikarilip atilmadim mi
Sabahi olmayan yorgun gecelerle hayalinle girmedim mi
Hep ayni iskenceyle sabahlari beklemedim mi
Söylesene birtanem sevdanla yüregimi daglamadim mi
Ayaz geceleri sensiz titreyerek bitirmedim mi
Söyle yarim ben sustum ben zaten hep susmadim mi
Nemli kirpiklerimde sensiz geceleri öldürmedim mi
Yüregim sizlarken yarali gönlüme kirilmadim mi
Yüregime hep ayni aci hep ayni iskence dolmadi mi
taptimda sana ne oldu ki ;
Hep yikilip kahir dolusu agladim
Ayaz geceleri ugrunda titreyerek yasadim
Diz cöküp önünde avuc acip yalvardim
Yalvardimda sana ne oldu ki ;
Kalbinin dilencisi yüreginin kölesi oldum be belalim
Ah!!! Ah!!! yüregim kaniyor gözlerim agliyor
Tükendim be yigidim tükendim
Yoruldum halim kalmadi yikildim oldugum yere
Yikildim be delikanlim yikildim
Ben sustum be adamim ben sustum
Yemin ederim ki sustum
Gönlümden her seyi alip giden kasirga sustu
Hep söylemek istedigim o sarki var ya ;
Dudaklarimin arasindaki o sarki sustu
Penceremin camina vuran yagmur damlalari sustu
Yüregim sustu konusan dilim sustu
Ben sustum uzaktaki yar sen söyle
Ben sustum sustum sustum sus
 
Gizlice seviyorum seni
Kimse bilmesinduymasın
Yüreğimde saklıyorum seni
Sen bile bilmiyorsun
Yüreğim yansada alevler içinde
Ağlasamda seni her düşündüğümde
Kaybolsam bile kadehler içinde
Ben seni gizlice seviyorum
Açıklarda bir gemiye benziyorum
Binlerce balığın benden haberi yok
Denizlerin içinde kayboluyorum
Denizin bile benden haberi yok
Gizlice seviyorum seni
Tarifi imkansız duygular içinde
Sen gözlerimin içindeher baktığım yerde
Ben gizlice seviyorum seni
Yolum hep çıkmazlarda
Hikayem yalan kitaplarda
Sürgün gibi diyarlarda
Hep gizli kalacaksın
yüreğimin köşesinde
Ve bir gün gelip ben ölürsem
Kendini bulacaksın benim kalbimde~
 
Ayrılık o köpüklü öpüşlerin ardından
gidip ağzını yıkadığında başlamıştı
Ben bulutları gösterirken
“Bulmacanın beş harfli yemek sorusuna”
yanıt aramanla halkalanmış
“Aşkın şarabının ağzını açtım
yar yüzünden içti murt bende kaldı”
türküsü tenimde düğümlenirken
odadan çıkışınla yolunu tutmuş
Dağlarda öldürülen çocukların fotograflarını
bir kenara itip
“Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ”
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan

Simdi anlıyor musun gidişinin neden ayrılık olmadığını!
Bir yapragın düşmesi kadar ancak
acısı ve ağırlığı olduğunu
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi
bir değer taşıdığını
Boşluğa bir boşluk katmadığını
Kar yağdırmadığını yaz ortasında ~
 
Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim
senin sevginle değerleniyor ayrı bir anlam kazanıyor
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım
Sevginle bir aynayım şimdi Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan ~
 
Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni
Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden
Saçlarını okşamak geliyor ellerini tutmak geliyor
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık

Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz
Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz bir gün bulutların üstünde
Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez
 
Açılmış bütün kuyuların derinliği
içimde seni bulduğum yer kadar derin değil
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi
Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde
Özlem kıskançlık arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu
Alev almayan bir yerimiz kalmadı
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor
Hiç bir su bu ateşi söndüremez artık
Nehirle denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum
Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek
Önce bakışlarımız alıştı birbirine sonra parmak uçlarımız
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır
Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık ~
 
Yine sancısı yaralanmış bir istekle
Kadere sordum
Neden sen orda ben burdayım diye
Kader dedi ki
Kaderine çok güldün sen
Birazda ağla dedi bana

Şimdi ağlıyorum
Hem kaderime hem sana hem bize
Bilmiyorum bir çıkar yol
Ağlayarak geçiyorum ince ipin üzerinden
Bir bir asıyorum dertlerimi bir ağacın dallarında
Ve o ağaca bağlıyorum tül tül dileklerimi ~
 
Geri
Üst