Pir Sultan Abdal Deyişleri (Şiirleri)

GELDİK DARINA DUŞLADIK

Geldik darına duşladık,
İrehbere bağışlandık.
Bir aşıyla aşılandık,
Durmaz Yezit oklar bizi.

Gönül bir ulu şehirdir,
Rızasız lokma zehirdir.
Talib yiyemez küfürdür,
Hak iyesi haklar bizi.

Tarikattadır elimiz,
Hakikattadır yurdumuz.
Hakk'la olunca virdimiz,
Her kazadan saklar bizi.

Meydana meydan güzarım,
Hak olan yere nazarım.
Gaibde sırda gezerim,
Göremesin çoklar bizi.

Pir Sultan talib devirir,
Mervan'ın külün savurur.
Yedi kat barü çevirir,
Ali anda saklar bizi.
 
GELDİM GİDER OLDUM İLLERİNİZE

Geldim gider oldum illerinize,
Dostlar bizi safa ile gönderin.
Doyamadım tatlı dillerinize,
Dostlar bizi safa ile gönderin.

Şöyle bir güzelden ahd alamadım,
Bir ahdine bütün yâr bulamadım.
Bir daha ya geldim, ya gelemedim,
Dostlar bizi safa ile gönderin.

Himmet eylen, şu dağları aşalım,
Pir aşkına kaynaşalım, coşalım.
Gelin birer birer helallaşalım,
Dostlar bizi safa ile gönderin.

Çıkalım yaylaya, inelim düze,
Himmet eylen yaran ahbaplar bize.
Bir selam göndersem, gelir mi size?
Dostlar bizi safa ile gönderin.

Pir Sultan Abdal'ım Hakk'a yakındır,
Edebi, erkanı hemen takın dur.
Ölüm uzak derler, hemen yakındır,
Dostlar bizi safa ile gönderin.
 
GELİN CANLAR BİR OLALIM

Gelin canlar bir olalım,
Münkire kılıç çalalım,
Hüseyn'in kanın alalım,
Tevekkeltü taalallah.

Özü öze bağlayalım,
Sular gibi çağlayalım,
Bir yürüyüş eyleyelim,
Tevekkeltü taalallah.

Açalım kızıl sancağı,
Geçsin Yezid'lerin çağı,
Elimizde aş bıçağı,
Tevekkeltü taalallah.

Mervan soyunu vuralım,
Hüseyn'in kanın soralım,
Padişahın öldürelim,
Tevekkeltü taalallah.

Pir Sultan'ım geldi cuşa,
Münkirlerin aklı şaşa,
Takdir olan gelir başa,
Tevekkeltü taalallah.
 
GELİN HEY ERENLER DÜĞÜN TUTALIM

Gelin hey erenler düğün tutalım,
Muhammed'in düğünü var Cennet'te.
Şol mümin kulları davet edelim,
Muhammed'in düğünü var Cennet'te.

Orda gözetirler güzel alemi,
Orada koymazlar katil zalimi,
Havva Adem ile Meryem gelini,
Muhammed'in düğünü var Cennet'te.

Sekiz derler kırktır Cennet kapısı,
Orda olur müminlerin hepisi,
Salavattır uluların saçısı,
Muhammed'in düğünü var Cennet'te.

Düğüne gelene hülle biçerler,
Üstlerine miski anber saçarlar,
Günahlının günahından geçerler,
Muhammed'in düğünü var Cennet'te.

Pir Sultan Abdal'ım ümmet içinde,
Ay şulesi döner niyet içinde,
Cennet-i alada firdevs içinde,
Muhammed'in düğünü var Cennet'te.
 
GELİN KARDAŞ PİRDEN AYAK TUTALIM

Gelin kardaş pirden ayak tutalım,
Biz tutalım, tutmayandan bize ne.
Hakikatı muhabbete katalım,
Biz katalım, katmayandan bize ne.

Bizim dine yeni bir din demişler,
Bir lokmayı kırk can ile yemişler.
Erenler de doğru yolu komuşlar,
Biz gidelim, gitmeyenden bize ne.

Bizim yine evvel baharımızdan,
Her demde çığruşur seherimizden.
Alın ey sofular gevherimizden,
Biz satarız, satmayandan bize ne.

Yine Hak sendedir, sen sana bakın,
Kalbini pak eyle, küfürden sakın.
Biz niyaz kılalım, can Hakk'a yakın,
Biz kılalım, kılmayandan bize ne.

Pir Sultan Abdal'ım, ikrar güdelim,
Biz bizi görelim, eli n'edelim?
Sınık gönülleri mamur edelim,
Biz edelim, etmeyenden bize ne.
 
GELİN YİYELİM İÇELİM

Gelin yiyelim içelim,
Bu güzellik geçer bir gün.
Alem yaran yaran olmuş,
Ali'm sırrın açar bir gün.

Yeyip yediren bir adem,
Eksik etmez Bari Hüda'm.
Gök ekine misal adem,
Anı eken biçer bir gün.

Yeyip yedirmesi hoştur,
Dayan, kahbe yürek taştır.
Can dedikleri bir kuştur,
Kuş kafesten uçar bir gün.

Ağaçlarda yeşil yaprak,
Bastığımız kara toprak.
Yer altında kefen yırtmak,
Boynumuzdan aşar bir gün.

Pir Sultan'ım düşümüzde,
Uzak değil karşımızda.
Baykuş mezar taşımızda,
Dertli dertli öter bir gün.
 
GELİN ÖZÜMÜZE SİTEM EDELİM

Gelin özümüze sitem edelim,
Hile ile huda ile hal olmaz.
Hakkın divanına nice gidelim,
Hak katında yalan söze yer olmaz.

Yine gerçeklerden açtık kapıyı,
Bir pirin önünde kıldık tapıyı.
Arı birlik ile yapar yapıyı,
Birlik ile bitmeyende bal olmaz.

Erenler gafletten kalktı uyandı,
Gerçeklerin hünerine boyandı.
Bu yolun içine girdi de kandı,
Gaziler bu yolda hiç vebal olmaz.

Ali kulu olan Hak'tan utana,
Var pazarlık eyle cevher satana.
Bu yolun içinde riya tutana,
Sürün gitsin dört kapıda yer olmaz.

Pir Sultan'ım eydür: Kalbimiz nurdur,
Müminler gözlüdür, münafık kördür.
Erenlerin yolu kadimdir birdir,
Her tepenin başında bir yol olmaz.
 
GELMİŞ İKEN BİR HABERCİK SORAYIM

Gelmiş iken bir habercik sorayım,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?
Gerçek erenlere yüzler süreyim,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Alçağında al kırmızı taşın var,
Yükseğinde turnaların sesi var.
Ben de bilmem ne talihsiz başın var,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Benim Şah'ım al kırmızı bürünür,
Dost yüzün görmeyen düşman bilinir.
Yücesinden Şah'ın ili görünür,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

El ettiler turnalara, kazlara,
Dağlar yeşillendi döndü yazlara.
Çiğdemler taşınsın söylen kızlara,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Şah'ın bahçesinde gonca gül biter,
Anda garip garip bülbüller öter.
Bunda ayrılık var ölümden beter,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?

Ben de bildim şu dağların şahısın,
Gerçek erenlerin nazargâhısın,
Abdal Pir Sultan'ın seyrangâhısın,
Niçin gitmez Yıldız Dağı dumanın?
 
GELMİŞ İKEN BU YERLERİ GEZELİM

Gelmiş iken bu yerleri gezelim,
Ölüm ile ayrılığın elinden.
Gonca gonca güllerini derelim,
Ölüm ile ayrılığın elinden.

Yaz gelince bir bozcacık meşeyim,
Dalgam gelmiş bulanayım coşayım,
Eğlen kömür gözlüm helalleşelim,
Ölüm ile ayrılığın elinden.

Günahlı kardaşlar günahım tartar,
Hasretli yüzünü yüzüme sürter.
Yeter bu ayrılık ölümden beter,
Ölüm ile ayrılığın elinden.

Ölüm geldi yolun bize uğrattı,
Firkat geldi yana yana ağlattı.
Kesti ciger pare pare doğrattı,
Ölüm ile ayrılığın elinden.

Pir Sultan Abdal'ım, dertlerim firak,
Alışmış yanıyor şu dertli yürek.
Bir dahi gelemem menzilim ırak,
Ölüm ile ayrılığın elinden.
 
GELSİN İKRARINA BELİ DİYENLER

Gelsin ikrarına beli diyenler,
İniltim derdim Muhammed Ali'dir.
İsmin anınca salavat verenler,
Meşrebim virdim Muhammed Ali'dir.

Gör ki Mansur kabul eyledi darı,
Alemde nesne bulmadı serseri.
Her kande bakarsam mürşidi piri,
Gözümle gördüm Muhammed Ali'dir.

Kimse bahane bulmadı naklime,
Hak'tan gayrı nesne gelmez aklıma.
Düşünceğiz bir gayrılık iklime,
Mekanım yurdum Muhammed Ali'dir.

Gezeyim alemde bir yâr bulayım,
Akan çeşmimin yaşını sileyim.
Arıttım, pak ettim gönlüm sarayım,
İçeri girdim Muhammed Ali'dir.

Dosttan haber geldi hep inil inil,
Onul yürekteki yaralar onul.
Pir Sultan der: Melul olma ey gönül,
Kalmışa yardım Muhammed Ali'dir.
 
GEZDİM SEYRETTİM DÜNYAYI

Gezdim seyrettim dünyayı,
Şu dünyada melamet var.
Silindi gönlümün pası,
Yüreğimde zılalet var.

Ne yolcular izin izler,
Ne meşayih sırrın gizler,
Ne kadı şer'isin gözler,
Ne beylerde adalet var.

Ne kız ayal hicap saklar,
Ne gelinler usül bekler,
Ne kocalar özün yoklar,
Ne yiğitte marifet var.

Şeriat göğe çekildi,
Yüz suyu yere döküldü,
Alem zulm ile yakıldı,
Kıyametten işaret var.

Pir Sultan'ım eyder: Erlik,
İşin bilmektir serverlik.
Allah'a yakışır benlik,
İnsanda da keramet var.
 
GEÇEMEZSİN DELİ GÖNÜL GEÇİLMEZ

Geçemezsin deli gönül geçilmez,
Bir tuzakta tutamazsın epsem dur.
Bu erenler dolusudur içilmez,
Bağrın deşsen içemezsin epsem dur.

Gerçek ere bir münasip yar gerek,
Er odur ki ikrarında dur gerek.
Cesedinden el yuyanlar nur gerek,
Bu kavl ile duramazsın epsem dur.

Evvel ikrar verip sonra dönersin,
Sehil yokuş görüp döner kaçarsın.
Ondurayım deyip yara açarsın,
Azdırıp da saramazsın epsem dur.

İkrar alıp ikrarında durmazsan,
Varıp mürşit eteğinden tutmazsan,
Kalbini arıtıp temiz etmezsen,
Kıraç yerde bitemezsin epsem dur.

Pir Sultan'ım söyler sözün doğrusun,
Yezit bundan ne anlasın, ne duysun.
Arıt kalp evini sultan otursun
Tacın tahtın terketmezsen epsem dur.
 
GİDEN KİMDİR KİMDEN HABER ALAYIM

Giden kimdir, kimden haber alayım?
Er Hak nedir, geda nedir, kul nedir?
Eğlen hocam eğlen, haber sorayım,
Tarik nedir, erkan nedir, yol nedir?

Âşık ile maşuk bir yere gelse,
Aşkın kitabını ellere alsa,
Sual olunursa cevabın verse,
Ağız nedir, dudak nedir, dil nedir?

Gönlümde bir mânâ yazıp dururum,
Aşkın gemisini düzüp dururum.
Arab’ı, Acem’i gezip dururum,
Derya nedir, umman nedir, sel nedir?

Dört kardaşız bir gömlekte yatarız,
Gömlek birdir, bir vücuda çatarız.
Kendimizi ateşlere atarız,
Ateş nedir, duman nedir, kül nedir?

Evveli Muhammet, âhiri Ali,
Erenler kurdular erkânı yolu.
Üç yüz altmış altı servinin dalı,
Bahçesinde bülbül nedir, gül nedir?

Din Muhammed dini, taptuğum tapı,
Yıkılır mı Hakk’ın kurduğu yapı?
Kırk sekiz bahçedir on iki kapı,
Eşiği bekleyen iki kul nedir?

Pir Sultan'ım, aşkı elde aramam,
Pirimden bir haber geldi, duramam.
Menzilim ıraktır, belki varamam,
Cümle şeye vücut olan bil nedir?
 
GİDİ YEZİT BİZE KIZILBAŞ DEMİŞ

Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş,
Meğer Şah'ı sevmiş dese yoludur.
Yetmiş iki millet sevmedi Şahı,
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali'dir.

Kırkımız bir katara dizildik,
Hakk’a, Muhammed’e ümmet yazıldık.
Hakikate şerbet olduk ezildik,
Biz içeriz sâki peyman Ali’dir.

Gidi Yezit bizler haram yemedik,
Bâtın ettik gördüğümüz demedik.
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik,
Yediler'iz, birincimiz Ali’dir.

Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz.
Cibril-i Emindir hem rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.

Pir Sultan’ım, Nesimi'dir pîrimiz,
Evvel kurban verdik Şah’a serimiz.
On'ki İmam meydanında dârımız,
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir.
 
GİTME GİDEN SANA SUAL SORAYIM

Gitme giden sana sual sorayım,
Ya ne bu dünyanın üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Dünya Sar'Öküz'ün üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu öküz neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Öküz de bir salın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu sal da neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Sal da bir balığın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu balık neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Balık da deryanın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu derya neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Derya da ikrarın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu ikrar neyin üstünde durur?
Pir Sultan'ım der ki: Ben onu gördüm,
İkrar da imanın üstünde durur.
 
GİTTİM SEYREYLEDİM FELEK İÇİNİ

Gittim seyreyledim felek içini,
Bunda aşıklara seyran kalmamış.
Elinden aldırmış gevherin hasın,
Bunda dertlilere derman kalmamış.

Evlerinin duvarları delinmiş,
Harami girmiş, kumaşı alınmış.
Aliminden gayrı alim bulunmuş,
Üstat yapısından yapı kalmamış.

Burca vermiş çiçek gibi yetmişsin,
Varmış muhabbete gönül katmışsın.
Farımış da sonra inkar etmişsin,
Pirlerin ceminde yerin kalmamış.

Kahreylemiş ense yana bakmışsın,
Şeytanların sen kalbine değmişsin.
Aşna ile müsahibin yıkmışsın,
Hakk'ın divanında yerin kalmamış.

Yârla ettiğim ahd ü aman n'oldu?
Arada söylenen nefesler kaldı.
Yola hayıf geldi, emek zay oldu,
Gidelim Pir Sultan, kimse kalmamış.
 
GURBET ELDE BİR HAL GELDİ BAŞIMA
(AĞLAMA GÖZLERİM MEVLA KERİMDİR)

Gurbet elde bir hal geldi başıma,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Derman arar iken derde düş oldum,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Huma kuşu yere düştü ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı.
Dedim yare gidem, nasip olmadı,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Kağıda yazarlar ufak yazılar,
Anasız olur mu körpe kuzular?
Derdi yüreğinde olan sızılar,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Abdal Pir Sultan'ım böyle buyurdu,
Ayrılık donların biçti, giydirdi.
Ben ayrılmaz idim, felek ayırdı,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
 
GURBET ELDE YAD ELLERİN DERDİNİ

Gurbet elde yad ellerin derdini,
Çekeyim de eğleneyim bir zaman.
Yaralı sineme bal ile tuzu,
Ekeyim de eğleneyim bir zaman.

Sılaya gönderdim gönül kuşunu,
Seyredip gidiyor dağlar başını.
Akıttığın gözlerimin yaşını,
Dökeyim de eğleneyim bir zaman.

Aşıp gider var mı bizim illeri,
Yel ırgalar zülfündeki telleri.
Dostlarımın göreceği yerleri,
Gezeyim de eğleneyim bir zaman.

Pir Sultan Abdal'ım Seyyit Nesimi,
Destan etti şu illerde sesimi.
Uğrun uğrun bir kenarda yasını,
Tutayım da eğleneyim bir zaman.
 
GÖNÜL AHVALİMİ NİÇİN BİLMEZSİN?

Gönül, niçin ahvalimi bilmezsin?
Yürekte yaralar türlü türlüdür.
Öğüt versem, öğüdümü almazsın,
Yürekte yaralar türlü türlüdür.

Esme zülüflerin yellere karşı,
Bülbül figan eder güllere karşı,
Gel beni ağlatma ellere karşı,
Yürekte yaralar türlü türlüdür.

Ah n'eyleyim karşımızda ölüm var,
Ölüm dedikleri kanlı zalim var.
Ne ağlayıp ne gülecek halim var,
Yürekte yaralar türlü türlüdür.

Pir Sultan Abdal'ım, ben de böyleyim,
Emir Hak'tan geldi, kime ne deyim?
Derdim çoktur, hangi birin söyleyim?
Yürekte yaralar türlü türlüdür.
 
GÖNÜL ARZEDİYOR DOSTA GİTMEYİ

Gönül arzediyor dosta gitmeyi,
Aman Allah yolun pareler beni.
Ölem de kurtulam elin dilinden,
Yuyalar kefene saralar beni.

Bu dünyada hiçbir eyi kalmamış,
Yaralısın ama cerrah gelmemiş.
Elif sevdiğine malum olmamış,
Yakma yar oy diyor yareler beni.

Ben Allahtan gelen gazadan kaçmam,
Sürahi dibinden badeler içmem.
Alem bir yan olsa ben yardan geçmem,
Meğer ahdedeler vuralar beni.

Evleri var Gürcüm damda tevekte,
Yar gele derdime merhemler kata.
Mezarım üstünde bu otlar bite,
Meğer çift koşalar süreler beni.

Pir Sultan Abdalım, can göğe ağmaz,
Haktan emrolmazsa ırahmet yağmaz.
Bu ellerin sözü hiç bana değmez,
İlle dostun gülü yareler beni.
 
Geri
Üst