Parapsİkolojİ sÖzlÜĞÜ

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Method
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
1977 Kasım’ında İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te yapılan Uluslararası Parapsikoloji Kongresi sonrasında yayımlanan, bu kongreye ait metinlere verilen ad. İzlanda tezleri adı verilen, kongreye katılan bilim adamlarının sunduğu rapor ve verilerden oluşan, DDA ve PK teorilerini destekler nitelikteki bu metinlerin bilimsel değerleri 1973 yılı Nobel fizik ödülü sahibi Brian Josephson tarafından da onaylanmıştır. Çoğu araştırmacı İzlanda kongresi’ni, “parapsikolojinin en tarihi an”ı olarak nitelendirir.
İzlanda tezleri, “klasik zihniyetli” bilim otoritelerince görmezlikten gelinen, üç araştırma alanını kapsamaktaydı.
1- Fiziksel sinyallerin hemen hemen sıfır düzeyine düşürüldüğü koşullar altındaki insanların uzaktan enformasyon edinmelerine ilişkin deneysel çalışma alanı.
2- Enerji aktarımının hemen hemen sıfır düzeyine düşürüldüğü koşullar altında insanın uzaktan eylemde bulunmasına ilişkin çalışma alanı.
3- Uzaktan görme ve metal bükme etkilerine ilişkin donelerin, çağdaş fizik dahilinde teorik olarak analiz edilme alanı.
 
Nörofizyolog Dr. John Lilly tarafından meditatif halleri ve zihnin gizemlerini keşfetmek üzere geliştirilmiş mekanik tecrit (yalıtma) aygıtı. Beden ısısında tutulan aygıtın temel işlevi, süje’yi ses, ışık, ısı gibi dış uyaranlardan yalıtmaktır. Bu aygıtla yapılan çalışmalarda, yalıtılmış ve mekan duygusu kaybolmuş süjede, bilinçaltının uyarılmasıyla, trans hali veya bazı paranormal fenomenlerin (sezgisel idrak, vizyonlar) söz konusu olabildiği değişik bilinç halleri oluşmaktadır.
 
Meydana gelecek olayları birtakım yöntemlerle önceden bilmeye çalışan kimse. K
Kahinlik çok eski uygarlıklardan beri var olan bir uzmanlık alanıdır. Kahinlikteki
yöntemler iki gruba ayrılır:
1- Psişik yöntemler. İstiareye yatarak veya kendiliğinden görülen rüyalar, zihinde aniden çakan düşünceler, önseziler sezgiler, ilhamlar, uyanıkken görülen düşler, halüsinasyonlar, vizyonlar, ekstatik translar ve çeşitli psişik yetenekler yoluyla edinilen verilen yorumlama.
2- Maddi yöntemler.
a–Fallar (el falı, yüz falı, su falı, kitap falı, sayı falı, nekromansi vb.)
b– İşaretlerin gözlemi (astrolojik gözlem, nümerolojik gözlem, doğa olaylarını sosyal olayları ve diğer olayları gözlem, v.s.)
 
Meydana gelecek olaylar hakkında önceden hükümde bulunma. Kehanette bulunanlar dört grupta ele alınabilir:
1- Çok eski çağlardan beri var olan, birtakım yöntemlerle (divination) gelecekteki olayları bulmaya çalışan kahinler.
2- ‘İlham’a dayalı vizyonlar veya ‘vahiy’ yoluyla gelecekten söz etmiş peygamberler.
3- ‘Premonisyon’ sahibi kimseler.
4- ‘Prekognisyon’ medyomları.
 
Bazı insanların veya eşyaların, nedeni fiziksel yasalarla açıklanamayacak bir şekilde, kendiliğinden ve çevresindeki nesnelere zarar vermeden (onları yakmadan) yanması paranormal fenomenine verilen ad. Bu fenomenin söz konusu olduğu bir olayda yanan kimsenin yandığı sırada oturmakta bulunduğu sandalyeyi bile yakmamış olduğu görülmüştür. Kimi olaylarda ise, yanan eşya, havadan yalıtılarak oksijenle irtibatı kesilse de, yanmasını sürdürmüştür.
1966’da Fransa’nın doğusundaki Morians kasabasında gerçekleşen ve birkaç hafta süren “kendiliğinden yangın”larda, yiyecek kutuları, bahçe araç gereçleri veya giysi dolaplarındaki askılar, çevrelerine zarar vermeden yanmıştı. Tümü öğleden sonraları gerçekleşen on beş yangın sırasında ölen iki kişinin yanarak öldüğü, ancak giysilerinde hiçbir yanma izine rastlanmadığı açıklanmıştı.
 
Yüksek frekanslı, yüksek voltajlı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla, nesnelerden yayılan birtakım biyolojik radyasyonları film üzerinde saptamayı amaçlayan elektrografik fotoğrafçılık tekniğine verilen ad.
Bu fotoğrafçılık tekniğinde kullanılan aygıta, Rus mühendis Semyon Davidovich Kirlian (1898–1980) ve eşi Valentine Khrisanovna Kirlian (Ö. 1971) tarafından geliştirildiği için kirlian aygıtı denilmiştir. (Semyon D. Kirlian, 1917’de Nikola Tesla ile tanıştıktan sonra paranormal fenomenlerle ilgilenmeye başlamıştır.) Bedenden ayrılan radyasyonun çeşitli renkler halinde fotoğrafı çekilebilen kısmına ise, Latince’de “taç” anlamına gelen “korona” adı verilmiştir. Koronayı görünür hale getirmek için yüksek gerilimli elektrik hatları kullanılır.
Kirlian çifti 1939’da geliştirdikleri bu aygıtla çeşitli dış organların fotoğraflarını çekmişler ve bunlardan salınan, gözle görülmeyen renkli ışımalar saptamışlardır. Ancak Sovyetler Birliği’nde 1940’larda ve 50’lerde, auraya ya da “enerji–beden”e ilişkin yeterli verilerin olmayışından ötürü, kirlian aygıtı, ününe ancak 1960’larda yine Sovyet bilim adamlarının çalışmalarıyla kavuşmuştur. Kirlian fotoğrafçılığı yöntemi 1968’de Kazakistan Devlet Üniversitesi’nce yayımlanan “Kirlian Etkisinin Biyolojik Niteliği” adlı çalışmayla bilim dünyasına sunulmuştur. Batı’ya tanıtımı ise 1974’te Sheila Ostrander ve Lynn Schroeder adlı iki araştırmacının yayımladığı kitaplarla gerçekleşmiştir.
Kirlian fotoğrafçılığında kullanılan aygıtlar izole edilmiş bir kutu içerisinde bulunan ve bir sıkma plakasıyla, fotoğraf camıyla ya da bir optik aletle irtibatlandırılan bir yüksek frekans kıvılcım üretecinden oluşmaktadır.
Kirlian aygıtı bir kamera gerektirmez, ancak elektrik akımlarıyla saniyede 75.000 – 200.000 elektrik salınımı yapabilen jeneratörlerle çalışmayı gerektirir. Bu jeneratörler çeşitli optik aygıt ve mikroskoplara bağlanabilir. Kirlian aygıtıyla sürdürülen araştırmalar sonucunda sadece insanların değil, bitki ve hayvanların da koronası olduğu ve koronanın sağlık ve heyecan hallerine bağlı olarak ışıma ve renk değişiklikleri gösterdiği saptanmıştır. Kirlian fotoğrafçılığı yöntemi, günümüzde Rusya’da birçok hastanede hastalıkları teşhis etmede kullanılmaktadır.
 
Charles Richet tarafından durugörü ve DDA ile aynı anlama gelmek üzere, paranormal algılamayı ifade etmek için ortaya atılmış bir terimdir. Fakat günümüzdeki parapsikolojide durugörü ve DDA’nin özel bir hali için kullanılmaktadır.
 
Medyomların, durugörü, telepati, önsezi yoluyla olayları önceden bilmeleri, hissetmelerine ait.
 
Olayları önceden sezen, gören ve hisseden medyomlardaki bu özel ruhsal hali belirten bir terimdir. Gizli ve kendiliğinden beliren ruhsal yeteneklerin niteliğidir. Spiritik olaylar, otomatik yazı vs. gibi. Günümüzde bu terimin yerine “Telepsişik” terimi kullanılmaktadır. İnsanların (iki varlığın) uzaktan birbirine etki etmesi demektir. Bu etki fiili telkin değildir. Uzaktan telkin, fikir intikali, manyetik alaka ve duyarlığın dışarılaşması kriptopsişik olaylara dahildir.
 
Durugörü fenomeninin bir biçimi olup, saydam olmayan nesnelerin ardını ve ardındakileri görebilme anlamına gelir. Eski bir terimdir. Şimdi bu yeteneğe durugörü diyoruz. Teleskopi de denmiştir. Uzaktan görme anlamına gelir. Uzak bir yerde vuku bulan olayı, meydana geldiği sırada bedensel yeteneklerin (duyusal) dışında olarak görebilmek, gözlemlemektir.
 
Spiritik deneylerde, etrafta bulunan irili ufaklı eşyaların, medyomun, bazen hazirundan birisinin ve mistiklerin görünürde hiçbir yardım olmadan yerden havaya doğru yükselmeleridir. Yükselmenin çeşitli sebepleri vardır: –Ektoplazmik maddenin bir kaldıraç gibi hareket ederek eşyaları kaldırması.– Eşya ve insanların yerçekimi kuvvetine karşı zıt ya da onu nötralize eden bir güç tarafından çevrelenmesi ya da geçici olmakla beraber bu gücün kendi bünyelerinde meydana gelmesi, kolaylıkla, ağırlığın ortaya çıkardığı problemi (yerçekimi) ortadan kaldırır.
Gravitasyon ismi verilen yerçekimi gücü parçacıklarının sahip oldukları elektrik yükünün zıttı bir elektrik yükü çekimden doğan ağırlığı ortadan kaldırmaya yeterli bulunmaktadır. Fiziksel celselerde meydana gelen levitasyonlarda, bu yerçekimi gücüne zıt kuvvetin meydana gelmesine sebep olan, psişik güçtür. Teknik imkanlar, bunu yapmaya henüz muktedir değildir. Medyomların, mistiklerin, ermişlerin, istekle veya istek dışı olarak yerden yükselmeleri; kendilerinde ve bedensiz varlıklarda bulunan psişik kuvvetin bir araya gelmesiyle yerçekimi gücünü alt etmelerinden ileri gelmektedir.
 
Frederick Myers tarafından ortaya atılmış bir terimdir; “ether (esir) sözcüğü ile ifade edilenin ötesi ve ötesindekilerle ilgili” anlamına gelir.
 
Emil Boirac tarafından durugörü fenomenlerini ifade etmek üzere ortaya atılmış, fakat sonraki araştırmacılar tarafından pek benimsenmemiş bir terimdir. gerek hassasiyet gerektiren bazı algılamalar, gerekse normal olarak süje tarafından anlaşılmayan düşüncelerin algılanması için kullanılmaktadır. Genel olarak durugörü ve gizligörü anlamlarına gelmektedir. Türleri şunlardır:
1- Telepatik metagnomi.
2- Dokunma duyularına ait metagnomi. (psikometri vs)
3- Perspektif (uzaktan) metagnomi. (İç organları görme, duyuların yer değiştirmesi, kriptokinezi, uzaktan görüm vs)
4- Kehanetle ilgili metagnomi. (Öngörü, önsezi, önbili, kehanet vs.)
5- Spirit metagnomi.
6- Rüyalar, sihirli küre vizyonları vs.

 
Genellikle belli belirsiz ve duygusal bir tarzdaki paranormal bilgi alma fenomenine verilen ad. Terim, parapsikolojik terminolojiye Charles Richet tarafından dahil edilmiştir.
 
Kimi parapsikologlarca, insanın ölüm sırasında aldığı vizyonları veya paranormal algılamaları belirtmek üzere kullanılan bir terimdir. “Ölüm Ötesi Deneyimi”ni geçirip, kendiliğinden veya reanimasyon yöntemiyle yeniden yaşama dönmüş kimselerin anlattıklarına göre, ölüm sırasında genellikle şu tür algılar söz konusu olmaktadır:
— Hiç duyulmamış harkülade bir melodi;
— Tertemiz pırıl pırıl renkler;
— Çevredeki bedenlilerin göremediği bir ışık;
— Önceden tanınan, sevilen ölmüş bir veya bir kaç kimseyle karşılaşma;
— Dinsel veya mitolojik inançlardaki varlıklarla ilişki kurma;
— Tüm yaşamın (ölen kimsenin yaşamındaki, geçmişteki olayların) bir film şeridi gibi hızla göz önünden geçmesi…
 
Darbeler, levitasyon, telekinezi, materyalizasyon, apor, mulaj gibi paranormal fenomenlerde bilinmeyen bir enerji türünün söz konusu olduğunu düşünen araştırmacıların bu enerjiye verdikleri ad.
 
Genellikle fiziksel sonuçlu olaylarda ortaya çıkan; darbeler, levitasyon, eşya hareketleri, materyalizasyon, apor ve mulajlarda fiziksel tepkiyi başlatan bilinmedik bir enerji şekli. Bir çeşit ruhsal enerji; şu farkla ki, insana bağlı bilinçaltı itilim ve arzularının daha çok rol oynadığı görünümlerin ortaya çıkmasında etken olmaktadır. Enerjinin sahibi, bilinçli ve amaçlı bir yönlendirme iradesinden yoksundur.
 
Yunanca Para (ötesinde), Kinesis (hareket) kelimelerinden türetilmiştir. Hafif el temasıyla olan hareket anlamındadır. Fiziksel medyomluk deneylerinde eşyanın pek hafif bir dokunma ile harekete geçmesi parakinezik bir olaydır. Dokunma, eşyayı hareket ettirecek kadar bir kuvvete sahip değildir. Elin, parmağın belli belirsiz olarak eşyaya teması, psişik kuvvetin cisme geçmesini ve bir tür etkiyle hareketin (indüklemenin) meydana gelmesini sağlamaktadır.
Özellikle masa kaldırma deneylerinde parmakların hafifçe teması tam bir psikokinezi olayıdır. Doğrudan yazı deneylerinde kaleme veya ruhsal fotoğraf deneylerinde fotoğraf makinesine temas da parakinetik bir olaydır.
 
Supranormal teriminin yerini almak üzere, İngiliz psişik araştırmacı Walter Whately Carington (1884–1947) tarafından ortaya atılmış olup, “normal dış”, “normal ötesi” anlamına gelen bir terimdir. Klasik bilimsel anlayışın bilinen fizik–kimya yasalarıyla açıklayamadığı olayları nitelemek üzere kullanılır. Çağdaş parapsikoloji tarafından benimsenmiştir.
 
Bazı süjelerin, objektif şekil ve renkleri, gözlerinin yardımı olmadan parmaklarıyla görebilmelerine paraoptik algılama denir. Dermo–optik algılamanın bir diğer ismidir. Jules Romains’e göre bu yetenek çalışma ile gelişebilir. Önce cilt görümü arttırılmalıdır. Ona göre bu görüm, gerçekte, doğal optikle ilgilidir. Bütün deri yüzeyine, böcek gözü gibi “minik gözler” yayılmıştır. Bu şekilde paraoptik görüm, sadece parmaklarda, yüzde değil, göğüs ve hatta ensede de gelişebilir.
 
Geri
Üst