komik fıkralar

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan juani-
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Laz bir inek çiftliği satın alır ve inekleriyle birlikte bir fotoğraf çektirerek ailesine yollar. Aile heyecanla zarfı açarlar ve fotoğrafı görürler. Fotoğrafın altında ise şu yazmaktadır :
- Okla işaretli olan benim.
 
Laz gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu iyi fransızca konuşan pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoşgeldiniz hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim
 
Laz sahilde yürürken bir şişe bulur. Merak edip mantarını çıkarınca birden içinden bir cin çıkar ve :
- Beni kurtardın. Üç dilek hakkın var.
- Cebimde param hiç bitmesin.
Cin parmağını şıklatır. Laz elini cebine atar para doludur. Bütün parayı çıkarıp tekrar sokar yine para doludur. Laz ikinci isteğini düşünür :
- Bir şişe rakım olsun ama hiç bitmesin
Cin parmağını şıklatır ve Laz'ın önünde bir şişe rakı belirir. Laz şişeyi açar ve yere döker ama şişeyi doğrultur doğrultmaz yine dolmuştur. Bir daha döker ve şişe yine dolar. Bunun üzerine:
- Bu şişeyi çok sevdim. Bir tane daha istiyor
 
dam iş için kasabaya giderken bakmış derenin kenarında Laz komşusu bir kedi yıkıyor. Adam Laza :
- Bak o kediyi yıkıyorsun ama sonra hayvanı öldürürsün.
- Birşey olmaz merak etme.
Adam bunun üzerine kasabaya devam etmiş. Birkaç saat sonra dönüş yolunda bakmış ki Laz komşusu toprağa birşeyler gömüyor. Adam dayanamamış ve :
- Demiştim ben. Yıkaya yıkaya öldürdün hayvancağızı değil mi ?
- Hayır hayır yıkarken değil sıkarken öldü.
 
Supermarkete bir eleman aranmaktadır. Elemanın süper ¤¤¤gahtarlık bilgisine sahip olması on koşuldan biridir. Bunun için her gelen adaya bir de uygulama yaptırılarak performansına bakılmaktadır. Bir gün içeri bir aday daha girer ve işe talip olduğunu söyler. Bunun üzerine oradaki deneyimli ¤¤¤gahtarlardan biri gelerek sınamak için
- "Evlat şimdi beni iyi izle" der. İlk gelen müsteri "Bir paket çim tohumu istiyorum" der. Bunun üzerine ¤¤¤gahtar yeşil sarı uzun kısa çabukbüyüyen kalın ince bir sürü çesit çim tohumunu ballandıra ballandır anlatır ve adam sonunda "Bana yeşil ve ince olanından bir paket lütfen" der ve tam parayı ödeyip çikacak bizim kurt ¤¤¤gahtar
- "Beyefendi bir dakika. Size bir de çim biçme makinesi verelim" diyerek söze girer ve onlarca çesit çim biçme makinesini avantajlarını ödeme kolaylıklarını bir daha böyle bir fırsat bulamayacağını adama gene ballandıra ballandıra anlatır ve sonunda adam çim biçme makinesini de alarak mağazadan ayrılır. Bizim kurt "Hadi evlat bi de seni görelim" der ve evlat ¤¤¤gaha geçer.
Yeni gelen bay müşteri bizim adaydan orkid ister. Bunun uzerine eleman bayağı ateşli bir şekilde orkid çesitlerini renklerini kalınlıklarını vs. vs. bizim kurt ¤¤¤gahtardan hiçte aşağı kalmayacak biçimde anlatır. Müşteri en sonunda bilmemne renkte orkidden bir düzine kadar alır. Parayı ödeyip çikacakken bizim aday
- "Beyefendi size bir de çim biçme makinesi satalım" der. Adam
- "Hoppalaaa niye ki?" diye sorunca bizimki
- "Beyefendi hafta sonu bi iş yapamiyacaksiniz bari çimleri biçin !"
 
Belediyeye soför alinacakmis hiç karadenizli almamislar. Sebebi sorulunca: Bizim otobüsler kalabalik olur "sıkışın" diye bagirmak gerekir. Dogru
söyleyebilen bir karadenizli bulamadik.
 
Laz her balık dönüşünde paçaları ıslak vaziyette kayıktan iniyormuş. Bir gün arkadaşları sormuş paçalarını o da:
- Valla oltayı atıp balığı beklerken sıkılıyorum ve bir sigara yakıyorum. Sigaram bitince de sigarayı denize atıyorum ondan sonrada ayağımla söndürüyorum.
 
Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
- Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi?
- Evet kayığa işaret koydum
- Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkars
 
Temel kütüphaneye gider. Shakespeare'nin bir kitabini ödünç almak ister. Memur sorar
- Hangisini?
Bir süre sessizlikten sonra
- Vilyum
 
Jack ve arkadasi Bob kayak yapmaya Kuzeye gitmisler. Bir kaç saat yol aldiktan sonra korkunç bir kar firtinasina yakalanmislar. Yakindaki bir çiftlik evine arabalarini çekmisler ve evin çekici hanimindan geceyi orada geçirmek için izin istemisler.
- "Dul bir kadinim ben" diye açiklamis hanim
- "Eger evimde kalmaniza izin verirsem komsular dedikodu yaparlar."
- "Endiselenmeyin" demis Jack "ahirda da rahat edebiliriz."
Bir sene sonra Jack dulun avukatindan bir mektup almis. Arkadasi Bob'u çagirarak sormus:
- "Bob su çiftliginde kaldigimiz çekici dul kadini hatirliyor musun?"
- "Evet hatirliyorum."
- "O gece geç vakit eve gidip o kadinla yattin mi?"
- "Evet itiraf etmeliyim ki bunu yaptim."
- "Ona kendi adin yerine benimkini verdin mi peki?"
Bob yüzü kizararak cevap verir:
- "Evet korkarim öyle yaptim."
- "Eh sana çok tesekkür borçluyum dostum. Kadin ölmüs ve çiftligini de bana birakmis."
 
Temel Fadime'yle tiyatro gişesine gitmiş:
- Pize içi pilet lütfen.
- Leyla ile Mecnun için mi?
- Hayir Fadime'yle penum için.
 
Dallas'daki NASA uzay ussunde us komutani George ve Bob adindaki astronotlari yanina cagirip ertesi gun cikacaklari Mars yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da talimata uyup evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon gelir. Arayan Bob'dur.
"Alo George. Ben Bob. Uyudun mu?"
"Henuz degil."
"Ben cok heyecanliyim. Uyku tutmadi. Sana da uyarsa benimle birlikte icmeye ne dersin? Uzun sure icki icemiyecegiz..."
"Ok."
Bir saat sonra George ve Bob bulusurlar bir bara girip icki soylerler. Barmen tam ickiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.
"Hey men. Sizi tanidim. Yarin Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Size icki verdigim ortaya cikarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayin."
George ve Bob barmenle tartismalarina ragmen o barda icki icemezler. Baska barlarda sanslarini denerler; ama TV programlarini surekli izleyen barmenler onlari her seferinde tanirlar ve icki vermeyi reddederler. Marketlerde kapalidir. Tam eve donmeye karar verdiklerinde Bob'un aklina bir fikir gelir.
"Yahu George'cugum. Bizim uzay roketine koyduklari yakitin kokusunu hatirliyor musun. Ayni viski gibiydi. Istiyorsan ondan icelim."
Birlikte uzay ussune girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakit tankinin yanina gelirler. Kimse suphelenmez. Onlara guvenmeyip te kime guveneceklerdir ki zaten. Ertesi sabah fuzeye binecek olanlar onlardir. George ve Bob yakit tankindan aldiklari yakittan birer kadeh
icerler; sonra da evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon calar. Arayan yine Bob'dur.
"Alo George. Yine ben. Rahatsiz ettim ama kusura bakma. Sana birsey sormak istiyorum. Karnin agriyor mu?"
"Evet Bob. Hem de cok."
"Peki. O zaman sakin gaz çıkarayım deme. Ben seni TOKYO'dan ariyorum..."
 
İki laz yılan olan Temel'le Idris yolda gidiyorlarmis. Birden Temel Idris'e donup: "Ula Idris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu?" diye sormus. Idris sasirmis "Ula ne oldu gene" demis. Temel de:
"Ula biraz once dilimi isirdim da" demis.
 
Minik oglan bahçede oynarken babasinin arabasiyla sokaktan geçip ormana dogru gittigini görmüs. Merak bu ya. O da arabayi izleyerek ormana gitmis.
Bir de ne görsün. Babasi ile teyzesi arabanin yaninda durmus öpüsüyorlar. Çocuk bu ya gördügünden etkilenmis durumda kosarak eve dönmüs nefes nefese heyecanli bir sekilde annesine "Anne anne. Biraz önce babami ormanda" derken annesi sözünü kesmis ve "Dur biraz. Nefes al. Sakinles. Öyle anlat" demis.
Oglan sakinlestikten sonra devam etmis "Bahçede oynarken babamin arabasiyla ormana dogru gittigini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babami teyzemle öpüsürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini teyzemde gömlegini çikardi. Sonra arabanin arka koltuguna geçtiler".
Anne çocuga dönmüs "Dur bakalim ne kadar ilginç bir öykü bu. Devamini anlatma sakla. Aksam yemeginde babanla beraberken bitirirsin. Sen bu öyküyü bitirirken babanin suratini görmek istiyorum".
Aksam olmus yemege oturmuslar. Anne çocuga dönmüs; "Bu gün neler yaptigini bize anlatsana" demis.
Oglan baslamis; "Bahçede oynarken babamin arabasiyla ormana dogru gittigini gördüm. Ben de ormana gittim. Orada babami teyzemle öpüsürlerken gördüm. Bir süre sonra babam ceketini teyzemde gömlegini çikardi. Sonra arabanin arka koltuguna geçtiler. Ardindan geçen sene babam seyahatteykenn senin Amcamla yaptigin seyden yaptilar".
 
azın eczanesine eli silahlı yüzü kadın çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahi Laza doğrultup:
- Çabuk kasadaki herşeyi ver !
- Özür dilerim reçetesiz hiçbirşey vermiyoruz.
 
Soguk ve karli bir gecede tipiden yolunu kaybeden bir isadami ve sekreteri
arabalarini terketmek zorunda kalirlar ve uzun bir yuruyusten sonra usumus
ve islanmis durumdayken bir kulube bulurlar.
Kulubede bir yatak bir uyku tulumu ve bir suru battaniye bulunmaktadir.
Geceyi gecirmeye hazirlanirlar ve isadami bir centilmen olarak yatagi
sekreterine verir
"Ben yerde uyku tulumunda uyurum" der. Sekreter yatagina yatar adam uyku
tulumunun icine girerek fermuari ceker. Bir sure sonra tam uyumak
uzereyken sekreterinin sesini duyar;
"Efendim ben cok usuyorum." Adam fermuari acar uyku tulumundan cikar bir
battaniye alip kadinin uzerine orter tekrar uyku tulumuna girer tam uyumak
uzereyken yine sekreterinin sesini duyar;
"Efendim ben hala cok usuyorum." Adam yine fermuari indirir tulumdan
cikar bir battaniye daha alip kadinin ustune orter uyku tulumuna girerek
fermuari ceker. Tam uykuya dalacagi sirada yine duyar;
"Ben yine coooook usuyorum". Adam yattigi yerden;
"Bir fikrim var." der
"Burasi issiz bir yer. Neler oldugunu kimse goremez istersen evliymisiz
gibi davranabiliriz." Genc kadin kikirdar;
"Tamam bana gore hava hos." Adam yattigi yerden avazi ciktigi kadar
bagirir;
"OYLEYSE KALK VE KAHROLASI BATTANIYEYI KENDIN AL!!!!!"
 
Adamın biri yine Karadeniz'i gezerken bakmış bir tepenin üzerinde Lazlar dansediyor ve ara sıra aralarından birini tepeden aşağı atıyorlar. Adam korka korka Lazların yanına yaklaşıp sorar :
- Pardon ama ne yapıyorsunuz ?
- Körmüsün daa Temel atma töreni yapıyoruz
 
Laz alacaklılardan kaçmak için kapısının üzerine "İstanbul'dayım" yazmış ve her kapı çaldığında tavan arasına kaçıyormuş. Yine kapı çaldıktan sonra bu kez büyük bir gürültü ile kapı kırılmış ve eve giren birkaç kişi lazın eşyalarını dışarı taşımaya başlamışlar. Bu durumu tavan arasından seyreden laz:
- Ulan şimdi İstanbul'da olmasam size gösterirdim.
 
Bir bacagi tahta olan ve kafasi kel olan bir adam maskeli bir baloya Gitmek
ister ve bir organizasyon sirketine telefon eder:
-Bana özürlerimi kapatacak bir kostum yollayin lütfen der..
Ertesi gün gelen kutunun icinde bir adet korsan elbisesi sapkasi ve göz
kapatma bandi vardir. Ilisikte bir de not vardir:
"Bu elbise ile korsan olursunuz Sapka ile keliniz gözükmez korsanlarda
tahta bacak olur zaten kimse özürlü oldugunuzu anlamaz."
Adam telefon acar sirkete:
-Benimle dalga mi geciyorsunuz baska elbise gonderin... Gelen ikinci kutuda
bir adet rahip elbisesi ve sapkasi vardir.iliskteki notta;
"Bu uzun rahip elbisesi tahta bacaginizi kapatir sapkasi da kelinizi"
yazmaktadır.
Adam telefona sarilir..
-Siz benimle kafa mi buluyorsunuz manyak misiniz der ve baska bir sey
gonderin diye bagirir..
Ve bir kutu daha gelir
ertesi gun...
Adam kutuyu acar ve sadece bir kavanoz ELMA RECELI gorur. Ilisikteki Notu
okur...
"Bu elma recelini kel kafaniza surun Tahta bacaginizi ***unuze sokun.
Boylece maskeli baloya ELMA SEKERI olarak gidersiniz..."
 
Arizona'da demiryolu yapımı sırasında mühendis yaşlı adamı ikna etmeye çalışıyordu:
- Tom Baba başka çözüm bulamadık. Demiryolunu sizin evden geçirmek zorundayız.
Tom Baba öfkelendi:
- Demek benim evimden! Olur mu öyle şey! Yani trenin her geçişinde gelip kapıyı açacağım öyle mi?
 
Geri
Üst