∞ Aşk sevdiğin kişiyi herkesleştiriyor z α m α n l α

Nasılda gülüşmüştük…
Senin gözlerinin bende olduğu o ilk an,
Hayatımın en güzel zamanı,
Hayatımın en güzel o anı…
Unutabilir miyim?

Unutmak istemem ki,
Dakikalarca bana baktığın o anı,
İfadelerin en güzelini
Yüzünde oluşan o tatlı tebessümü,
Zamanımı ikiye katlayan o güzel gözlerini,
Çimen yeşili sanki,
Nasıl unutabilirim ki?

Nerden bilebilirdim ki..
Gözlerinin son sahibi ben imişim,
Ben imişim sana en son aşık olan,
Ben imişim sana son bakan,
Nerden bilebilirdim ki?

Sana sen bile diyemedim…
Seni sevdim bile diyemedim,
Öyle oturdu ki içime,
Bir fırtına ile girip,
Aynı fırtına ile gideceğini
Nasıl bilebilirdim ki?

Gözlerin ne kadar güzeldi.
Ellerini hisseder gibiyim,
Bebek eli gibi yumuşacık, sıcacık..
Beyaz tenin, elma yanakların, al dudakların..
Altın sarısı saçların,
Dalgalanan o rüzgarda…

O rüzgar ki hep engel olurdu bana,
Hep dikilirdi karşıma gecikmem için.
Sana neden engel değildi.
Üzerinde durduğumuz tepe,
Neden bu kadar yüksekte..

Bilemedim…
Son kez gülümsediğini,
Ölüme gidişini…

Bilemedim…
 
Sana ulaşabilmek içindi,
Sevda yolunda yaşadığım bütün düşmelerim...
Hayata karşı girilmesi gereken kavgaydı aşk.
Girdim...
Senin yaralı düşlerin sokmuştu beni bu yola.
Sevmeye ne kadar da istekliydin
Mutluluğa olan özlemini, hasretini dile getirirken,
Ve terlerken sarılmalar arasında,
Ne kadar da benimdin!

Belli etmiyordum ama
Ben de mutsuzdum en az senin kadar...
Kırılgan, vazgeçmiş...
Kazandığından fazlasını kaybetmiş bir yolcuydum bu yolda.
Evet mutsuzdum ama asla umutsuz değil!
Senden tek farkım buydu aşktan söz açıldığında...

Tam konacakken avcunun içine aşk,
Tam da yüzüne gülmeler inecekken gözyaşlarına inat,
Sen aldın tüm senli umutlarımı,
Kendi mutsuzluğunun içinde anlamsız kıldın...
O halde, yüzünü yüzümden sök at!

Sana bu kadar kızgın olmazdım inan;
Umutlarımı,
Mutsuzluğuna kurban vermeseydin...
Keşke...
Keşke diyorum, ben gelmeden sen gitmeseydin...

Gittin...
Oysa çoğaltmak vardı sevdayı...
Canlı tutmak vardı her zaman, hayatın en güzel kavgasını...

Gittin...
Sen harcayan oldun...
Umutlarım harcanan...

Bense;
Yürüdüğü yolda eskisinden daha öfkeli, daha kırılgan....
 
Sana ulaşabilmek içindi,
Sevda yolunda yaşadığım bütün düşmelerim...
Hayata karşı girilmesi gereken kavgaydı aşk.
Girdim...
Senin yaralı düşlerin sokmuştu beni bu yola.
Sevmeye ne kadar da istekliydin
Mutluluğa olan özlemini, hasretini dile getirirken,
Ve terlerken sarılmalar arasında,
Ne kadar da benimdin!

Belli etmiyordum ama
Ben de mutsuzdum en az senin kadar...
Kırılgan, vazgeçmiş...
Kazandığından fazlasını kaybetmiş bir yolcuydum bu yolda.
Evet mutsuzdum ama asla umutsuz değil!
Senden tek farkım buydu aşktan söz açıldığında...

Tam konacakken avcunun içine aşk,
Tam da yüzüne gülmeler inecekken gözyaşlarına inat,
Sen aldın tüm senli umutlarımı,
Kendi mutsuzluğunun içinde anlamsız kıldın...
O halde, yüzünü yüzümden sök at!

Sana bu kadar kızgın olmazdım inan;
Umutlarımı,
Mutsuzluğuna kurban vermeseydin...
Keşke...
Keşke diyorum, ben gelmeden sen gitmeseydin...

Gittin...
Oysa çoğaltmak vardı sevdayı...
Canlı tutmak vardı her zaman, hayatın en güzel kavgasını...

Gittin...
Sen harcayan oldun...
Umutlarım harcanan...

Bense;
Yürüdüğü yolda eskisinden daha öfkeli, daha kırılgan....
 
Seni günlere böldüm, seni aylara
Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim
Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla
Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi
Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşında.

Şiirler söylenir, şiirler biter
Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da
Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin
Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.

Bütün günler yenileşir her bekleyişte
Ve bütün dünler, bütün geçmişler
Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok
Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.

Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime.


Soruyordun
İlkyaz işte
Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
Tenhalık böyle

Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
Beklesem hemen gelecek olduğun
Tam öyle olduğun
Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
Kırık dökük de olsa yanımda
Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda
O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
İkimizdik, iki kişi değildik
Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
Sanki bir bakıma ayrılık böyle.

Karşılıklı otursak da ne zaman
Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
Ayak bileklerimizden gerisin geriye
Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
Gereksiz ama yalnızlık böyle.
 
Anılarını Yerlerden Toplayanlar Derneği'nden dönüyorum
bir yanıp bir sönüyorum
yağmur bizi izliyor sevgilim, yalnızca biz
yalnızca biz geçmişi yaktık, yalnızca biz
bir şemsiyeye çarpıp batan bir teknedeydik, eğildik
eğildik ve iplerimizi çözdük
sonsuz ipli uçurtma senliğine dönüştü birlikteliğimiz
yağmur bizi izliyor sevgilim, yalnızca biz
ağzımız sürükleyip ***ürüyor çalar saatleri
en tehlikeli odalarındayız otellerin

Anılarını Yerlerden Toplayanlar Derneği'nden dönüyorum
bir yanıp bir sönüyorum
yağmur bizi izliyor sevgilim, yalnızca biz
yalnızca biz bayrakları yaktık, yalnızca biz
gözyaşı şişelerine çarpıp kırılan bir ülkedeydik, sevdik
sevildik ve kire pasa direndik
yeniden sevdalanıyorum sana bunca kaçak günlerden sonra
yağmur bizi izliyor sevgilim
 
Seni özlerken öldüm ben!
Bir sabah cesedimi buldular
Bir elimde resmin,
Bir elimde mektupların..
Yapayalnız ağlarken gömdüler beni.
Sana aşık vuruldum ben!
Bir akşam hasretinle yolumu kesip yalnızlığın,
Kurşuna dizdiler acımadan,
Paramparça ettiler her yerimi ama,
Yine de seni benden alamadılar.
Seni yaşarken tükendim ben!
Sana olan açlığım ve sevgim yedi beni,
Açkurtlar misali.
Şimdi ne seni ne beni yaşıyorum
Kimse bilmedi bilmiyor ölüm nedenimi.
Dağlar bile Dize geldi duyunca sana hasretimi
Ve birgün belki süzülürsün içeri usulca diye
Her zaman açık tuttum
Hep kapalı olan yüreğimi
 
Dün gene bashim önde sensiz yürüdüm sokakLarda
Aksham rüzgari gechti yanimdan usuLca
Tanirmiydi acaba Yagmuru?
Taramishmiydi onun sachLarini bahtiyarca..

KimbiLir..?



Ne oLur gitme...
Bugün sana muhtacım
MutLuLuk için güzeLim
Sevgine muhtacım
YıLdızLar gökyüzünde yaLnızsa
Bende öyLe yaLnız
Yaşamam için
Aşkına muhtacım.
Yanan yüreğimi söndürmek için.
Aşkına muhtacım...
Ne oLur gitme...


Bizim icin....
bütün kavramlar diger dünyalilardan farkliydi...
sevgilinin yaninda saatler yalnizca bir an´di...
kendimize kaldigimizda hersaniye yillarca ac-susuz birakildigimiz zindandi...
uyum saglayamadik... bize sunduklari hic birseye ....

.................................................. ..........Ayrilik asktandi...
parmak hesaplarinda aski arama...sen ve ben elde var.....sessizlik



Doğduğum günden beri,
Doğan her günün peşindeyim,
Pazarlıksız yaşıyorum ömrümü,
Ne üçünde ne beşindeyim.
"Az gittim uz gittim" ile başlayan yürüyüşüm
Kalıvermiş bir arpa boyu yolun sonunda
Hep "Kaf Dağı" diye düşünmüşüm
Hayali bile uzakta kalmış onun da.
Bir mum ışığına gelip dayanmış hayat,
Korkarım bir Yatsı'da o da sönecek
Ne yalanı anlayacak zamanım olmuş,
Ne de aldandığımı bilecek.
 
Bir Organ Nakli Gibi Sevmiştim Seni
.
Bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
Çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
Darmadağın kadınların,darmadağın ettiği erkekler gibi
Sevmiştim seni...
Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması
Aslında işin açıkçası;
Rüzgarın frıtınaya dönüşmesi gibi
Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi

Sevmiştim seni...
Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
Ortalık yerde durup dururken
Sevmiştim seni...
Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
Mızraklar kırıldı,kalkanlar delindi,ganimetler paylaşlıdı.
Kasaba meydanında birbirini dövmekten
Yorulan iki kovboy gibi,
Bir tabancanin namlusuyla tetiğiyle,
Kendisinden farklı,
Kendisinden ayrı,
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
Aynı bedene sıklıan iki el kurşun gibi,
Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
 
SENSİZ YAŞAYAMAM

Bana bir gun sordun.
Benden hoslaniyormusun diye.
Hayir dedim.
Bana bir gun sordun.
Ben eglenceli birisimiyim diye.
Hayir dedim.
Bana bir gun sordun.
Kalbindemiyim diye.
Hayir dedim
Bana bir gun sordun.
Ben gidersem aglarmisin diye.
Hayir dedim.
Beni birakip gittin.
Ama bunu bilmeni istedim.
Senden hoslanmiyorum.
Sana asigim.
Sen eglenceli birisi degilsin.
Harikasin.
Kalbimde degilsin.
Kalbimsin.
Sen gidince aglamam.
ölürüm...
 
Kimse Bilmez
Ateş yakmaz, bıçak kesmez
Dağlar yürür kendi bilmez
Allah bilir kullar bilmez
Yürek yanar közü bilmez

Elma düşer kurdu bilmez
Yağmur yağar sular bilmez
Allah bilir kullar bilmez
Ömür biter, hayat bilmez

Gece olur körler bilmez
Göz kararır güneş bilmez
Allah bilir kullar bilmez
Ruh ayrılır beden bilmez

Göz konuşur sözler bilmez
Kalp kırılır diller bilmez
Allah bilir kullar bilmez
Can bölünür canan bilmez

Yürek ağlar gözler bilmez
Suda yanar ateş bilmez
Ben bilirim kimse bilmez
Zaman durur saat bilmez
 
İNANMAK

Şimdi yoksun yanımda yanlızım.
Farklı sanmıştı şu zavallı kalbim seni.
Sevmişti zor olan her şeye rağmen,
En önemlisi de inanmıştı...

Gittin hayallerimi de umutlarımı da aldın,
Beni anılarla,hüzünle bir başıma bıraktın,
Nasıl bir ben bıraktın görme sakın.
Seni unutmak için bütün çabalarım.

Zormuş severken unutmaya çalışmak
Daha fazla acı çekmemek için.
Zormuş ağlayan bir kalbin,
Gözyaşlarını tutmaya çalışmak.
Ve sakın bilme ardından nasıl bir ben bıraktın...

Şu sözünü hiç unutmuyorum
Sen bensin inan demiştin.
Bu doğru olamaz,çünkü
Eğer sen ben olsaydın
Böyle ansızın gitmezdin...

Suçum seni sevmekse
Sonunda sensiz kalmaksa
Zor olana katlanmaksa
Anılarla ve hüzünle başbaşa olmaksa
Bitsin artık bu gerçek,ya da bitsin
Artık bu kötü rüya...
 
sen doğmasan ben ne yapardım?
kimi sevip kime tapardım?
ölesiye bağlanıpta mabedim yapardım?
kimin gözlerinde kaybolup yeniden doğardım?

içim kıpır kıpır her dokunuşunda
kulaklarım bir hoş her seslenişinde
uçuyor kalbim bir kuş misali seni seviyorum deyişinde
aşkın mabedim oldu her gülüşünde

açıklayamıyorum hislerimi
ama artık çekemediğini söylüyor kalbim
neden diye soracaksın ?
belki birazda kızacaksın

ağır geliyorsun artık kalbime
senin sevdan onu bile aştı
damarlarımda dolaştı
tüm benliğime bulaştı

işte söyledim...
mutluluğum sarsın seni
dudaklarım soldurmasın seni
ne demiş şair bana seni gerek seni

dualarımla korun
sevdamla avun
aşkımla övün
meleğim iyiki varsın seni seviyorummmm
 
Keşke ; tanımasaydım seni .
Omuzlarıma , bu kadar yük binmezdi o zaman ,
Gözlerim , ağlamayı bilmezdi ;
O kadar sık kalbim çarpmazdı böyle delicesine !!!
Benimde ellerim sımsıcak olurdu mutlaka ;
Geceleri asla uykusuzluk çekmezdim sabaha kadar
...
Rüyalarım ; hatta , tatlı hayallerim olurdu !
Duygusuzca düşünmezdim yokluğunda günlerimi ,
saatlerimi ...
Hem hiç üşemezdim !
Böylesine ölü soğukluğunda , hırsla takip etmezdi
beni böle kötü kaderim .
Kan çanağına dönmezdi gözlerimin taa içi ...
Kayan yıldızlarda , bende farklı dilekler tutardım
...
Duyardım , anlardım yanımda konuşulanları .
Hasretin bu kadar artmazdı o zaman ,
Bende gülerdim zaman zaman ,
Deniz ve Mehtap benim için de önemli olurdu ...
Hele , hele kara saplı bıçak dostum olmazdı
sırtımda...
Güneşsiz dünyamda kavrulmazdı çiğerlerim !
Beynim ise böylesine hırçın uğuldamazdı sürekli ,
Kar yüreğimde damla damla vurmazdı gözyaşlarım
...
Ruhum daraltmazdı benliğimi , sıkıştırmazdı ;
En tiz sesiyle çığlıklar atmazdı göğsüm ...
Simsiyah yankılar oluşturmazdu ufkumda ...
Keşke tanımasaydım seni , keşke ....
 
İnsan BÜyÜse Bİle,

Sevgİ İster,elİnİ Tutacak,

SaÇini OkŞayacak Bİr El,

Sicacik Bİr BakiŞ Anne Gİbİ,,

Sevdali Bİr BakiŞ Yar Gİbİ,,,,

Şefkatlİ Bİr El,,,

YÜreĞİnİ Isitan Bİr GÜlÜŞ,,,,

Nerdesİn?

Hanİ Benİ Çok Sevİyordun?

Yok GÜlÜm Yok,,,

Sevda Yok,,,,

Sevgİ Yok,,,

Şefkat Yok,,,,

Sadece Çikarlar.

Ve Sahte Sevgİler Var..

Yuvadan DÜŞen Marti Yavrusu Gİbİyİm,,

Korumasiz Ve Yanliz,,,,,,,,,
 
KALBİMİ YERİNDEN SÖKMEYİ DENE


Sevdanın sırrına ermek istersen

Coşkun bir ırmak ol akmayı dene

Çektiğim acıyı görmek istersen

Yüzüme bir kere bakmayı dene.

Pişmanlık acını dindirmediyse

Yürek ateşini söndürmediyse

Hiçbir şey geriye döndürmediyse

Eski resimleri yakmayı dene.

Bütün suçu bana yükleme artık

Istıraba çile ekleme artık

Bir ömür içinde bekleme artık

Gönül zindanımdan çıkmayı dene.

Sevgime beş para etmez diyorsan

Kinim kolay kolay gitmez diyorsan

Yaşattıklarım az yetmez diyorsan

Dünyayı başıma yıkmayı dene.

Bir kurşun da sen sık sanki yaram az

Sen ne cimcimesin sen ne yaramaz

O sahte bakışlar işe yaramaz

Karşım da gözyaşı dökmeyi dene.

Kanlı gözyaşımı kurutmam için

Verdiğim son sözü hep tutmam için

Seni sonsuza dek unutmam için

Kalbimi yerinden sökmeyi dene.
 
Sen qittin MasaL Bitti..
Sen gittin evimin adresi, kapımın zili gitti
Sen gittin sazımin teli, kuşumun dili gitti
yangınlar düştü yüreğime / ıssızlaştı şehir
sokaklara hüzün yağdı / gözlerime acı
üstüme kapandı kapılar, ben kapandım içime
günlerce haftalarca ağladım
kırık bir ağaç dalında,öksüz bir kuş gibi kaldım

Sen gittin
hazanlar başladı ömrümde
yaprağa duran ağaçlarım gitti
umutlarım gitti,baharlarım
tutam tutam saçlarım gitti
dudağımda şarkılar yarım kaldı
bardağımda rakılar

Sen gittin
yüreğimde kanayan şiirler
masamda sigara izmaritleri kaldı
ben kaldım öyle tesellisiz ortalarda
birde yıkıntım

Sen gittin
Şiirlerim öksüz kaldı
kalemlerim, defterlerim
ellerim, gözlerim, kirpiklerim
yüreğimde kalkıp giden gemilerim
dillerim öksüz kaldı
ne varsa dağıldı geride kalan
çöl oldu şiiristanım
hayalim, düşistanım

Sen gittin
kemanım yayım, güneşim ayım
mutluluk payım gitti
kara bulutlar çöktü üzerime
bir ben kaldım öyle boynu bükük ortalarda
yastığımda yağmur hıçkırıkları bir de
ve yüreğime batan cam kırıkları her gece

Sen gittin
sustu kalbimin bülbülü
bahçemin gülü soldu
yoldu bağrımı yokluğun

Sen gittin
ağzımın tadı
mutluluğumun adı gitti
yaslı yaşım, gamlı başım
zehir aşım, otuz yaşım kaldı

Sen gitin
hayalim düşüm
sevincim gülüşüm
servetim işim gitti

Sen gittin
özlemin yüreğimde
yokluğun kirpiğimde çoğaldı
sen gittin umudum gitti
gururum gitti
her gece oturup ağladım
ıslandı/ ekmeğime karıştı korkunç acı
gülmek nedir unuttum gitti

Sen gittin ömrüm insafsız ayaklarına toprak oldu
kavruldu bahçelerim çiçeklerim soldu
acılarım içimde fışkıran kan,
gönlüm rüzgarlarda savrulan yaprak oldu

Sen gittin
çakıl taşlarım
yürekvuruşlarım
sevgikuşlarım gitti
yaralı bir ceylanın bakışında yaralı kaldım
her yerde izimi arıyor avcılar

gittin işte o gidiş gittin, bir daha dönmedin geri
yarısı sende kaldı kalbimim, yarısı bende ezgili
ardında kara bulutlar, kara günler
ve her gece ölümler kaldı
hasretin kaldı birde
ben kaldım öyle deli, öyle divane ortalarda
ah seher yeli

sen gittin ben bittim masal bitti..........
 
kördüğümsün fikrimde, çözülmeye niyetsiz
açan bir gül, gözyaşlarımla beslenen
mavi bir okyanus ömrüme inat, dalga dalga
yüreğime asırlık derdin binmiş, soluğu ensemde
saklasam da orta yerindeyim sevdanın
müebbet giymiş mahkumun uykusuzluğundayım
tutmayım seni, işkence kaldığın her an
gideceksen git, durma bir an
içimde depremler
içimde yangınlar
seni tutsam, ağlasan bıraksam
saçlarını belik belik yapsam
gözyaşlarım yüklü bulutlarla uğurlasam
kafamı vursam duvarlara
bir inada binse ömürlük sevdam
yıksa da, yıksa da yine mutluluğu aşkında bulsam
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun...

ne olmuşsa bu yalancı baharlarda olmuş
kış bitmemiş, yakacak odun tükenmiş
kalmışım çırıl bir halde ayazlarda
sorgusuz bir sevda diye yaslanırken
çilesi yaklaşmış, hüzün takalarının,
yüreğimi saldığım hırçın sularda...
istanbul kalabalığımsın istanbul
koskoca toprakların derdi gibi apaçık
gün geliyor kemiriyor ıssızlığım
ve bir gün aslı olmayan bir gülüş.
yanağımın sana ayırdığım öpücük boşluğunda...
bunca kedere
bunca sevmişliğin üstüne
neyi uydursam kar etmez...
sisli bir ankara olur bakışlarımın altı
heybetinden devrilmiş dağ sanki
sokak arası berduşlar misali
sallana sallana geziyor sevmediğin adam şimdi
nasılsa adımlarına söz geçmiyor
gideceksin kafaya koymuşsun sen
kal desem faydasız... yakıyorsun
bir ömürlük sevdaya azrail oluyorsun
 
Yine uyuyamadığım bir gece ve yağmur...
Yağmur yüklediğim gözlerim seni arıyor,
Sana biriktirdiğim gözyaşlarımı geceye döküyorum..
Aramadığım yer, çalmadığım kapı kalmadı.

Yoruldum...

Yoksun?

Beni

Duyuyormusun?



ruhun bi anda kollarımdaydı,mutlulugun damlaları kollarımdan süzülüyordu,ruhunun içinden gecerek...
her damla mutlu ediyordu askımızı
her saniye bizim için uzun bir ömürdü artık..
agladık saaatlerce,sarıldık sımkı birbirimize,
seni seviyorum dierek..

küçük bi kötülük kırıntısı dolastı sıkı bedenimiz arasında..
ruhunu kemirdi tüm gücüyle...
ve kollarım..
kollarımdaki agırlık yoktu artık,eriyordun...bırakıordun beni,aktın,karıstın topraga..
son gördügüm sey,yüzündeki gülücüklerin yerini,küçük bi kötülük kırıntısının almıs olmasıydı...

yalnızdım.......
kollarım bos..aklımda birtek sen düsünülüordun....
anılarımızla birlikte kaybolmustun...
oysa sevgiyi hiç bir kötülük bozamazdı..hiç bir kötülük...

senden tek kalan sey,sarıldıgımızda vücuduma gecen kokuydu...kokladım saatlerce...kokladım...ve bitmişti...
kokun kurumus,gözyaslarım almıstı yerini,üsüdüm sensiz geceler,agladım sensiz gecen her dakika..

yine yalnızdım...yine..yine..yine...
ta ki beyazlar içindeki diyarda bulusana kadar...
senle burada sonsuza kadar mutlu olcagız sevgilim...
 
sensizliği yaşadım ölüm ötesinde
hiç kimse yoktu yanımda
birtek birtek sen vardın düşlerimde gönlümde
herkesi herşeyi kaybettiğim bu hayattan gidiyorum
seni seninle yaşamadan gidiyorum
kahretsin.....
hayatta tek varlığım olan
seni kaybettim
gidiyorum



Hiç bilmediğin iklimler sermek istiyorım ayaklarına. Yağmuru, karı, güneşi, rüzgarı aynı anda eline vermek istiyorum. Belkide dört mevsimi aynı anda yaşatmak benim istediğim. Ya da bir beşinci mevsimi kucaklamak seninle birlikte. Hiç kimsenin bilmediği ve hiç kimsenin yaşamadığı...
Çok uzağımdasın şehrimin şu an, olsun, yokluğuna bile bağlıyım ben. Engel değil sevmeme, özlememe seni. Şehir üşütüyor yokluğunda. Kalbimde yanan aşkın olmasa, inan donardım uzaklığında...
 
cam ipliğinden sıkı dokunmuştur
kristal vitrindeki bu loş kadın
soğuk tenhalığında kaşları alnının
ince bir hayretle sanki donmuştur
yansımaları sokağa vurmuştur
kafasındaki müstehcen dazlaklığın
sedef boşluğunda aralık ağzının
sevişmelere çağrısı korkunçtur

taşralı bir 'köpek' buna tutulmuştur
simsiyah bir ünlem önünde camların
her gece jiletle kazıyamadığın
kaç kere kaçırmayı filan kurmuştur
çünkü kadınlar gözünü korkutmuştur
kraliçesi budur yalnızlığın
ürettiği nilüfer iç bataklığının
cansız olmasından neler ummuştur

ıssızlık çığlığını şehirde unutmuştur
 
Geri
Üst