Allah Sevigisi Şiirleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Nerdedir

Ey tasavvuf erleri,
Tasavvufun pirleri,
Bir nişan verin bana,
O bî-nişan nerdedir?

Nerdedir dostun yolu,
Nerde açılır gülü,
Dost bağının bülbülü,
Gül-i handan nerdedir?

Bildim ki, can tendedir,
Ten, can ile zindedir,
Ama bilemedim ki,
Can-ı canan nerdedir?

Niyazi’ye can olan,
Canına canan olan,
Sırrında sultan olan,
O bî-mekân nerdedir?
 
Bülbül

Böyle niye ötersin?
Figan için mi geldin?
Feryat edip gül diye,
Giryan için mi geldin?

Nedir bu gelen sana,
Bela üstüne bela,
Canını dost yoluna,
Kurban için mi geldin?

Bu hasta Niyazi’ye,
Müjdeler mi var yine?
Şifa bulmaz derdine,
Derman için mi geldin?
 
Gül-bülbül

Gül müdür, bülbül müdür
Durmayıp figan eden?
Ten midir, gönül müdür?
Ta Arş’ı seyran eden?

Kimdir o, göster bize!
Nehirde ve denizde,
Durmadan gündüz gece,
Aşkla cevelan eden?

Gökteki gezegenler,
Niye döner, ver haber,
Hem ne için dönerler
Birlikte devran eden?
 
La ilahe illallah

Çok değerli bir sözdür,
La ilahe illallah…
İnanışta bir özdür,
La ilahe illallah…

Kim söylerse bu sözü,
Açılır bir gün gözü,
Gece olur gündüzü,
La ilahe illallah...

Amelin kıymetlisi,
Sözlerin ziynetlisi,
Zikrin faziletlisi,
La ilahe illallah…

Sıkıntılardan korur,
Kıyamette nur olur,
Çok söyleyen kurtulur,
La ilahe illallah…

Affeder günahkârı,
Söndürür yanan narı,
Cennetin anahtarı,
La ilahe illallah…

Günahları yok eder,
Sevabları çok eder,
Diyen Cennete gider,
La ilahe illallah…

Kurtuluştur insana,
Ulaştırır ihsana,
Kavuşturur imana,
La ilahe illallah…

Hoca, bırak gafleti!
Çekme yarın hasreti!
Kaçırma bu nimeti!
La ilahe illallah...
 
Rahmeti bol

Ebedî ve ezelî,
Rahmeti bol Allah’ım.
Güzellerin güzeli,
Rahmeti bol Allah’ım.

Dilemezse, su akmaz,
Kulak duymaz, göz bakmaz,
Emirsiz ateş yakmaz,
Rahmeti bol Allah’ım.

Nimetleri hiç bitmez,
Sevgisi kalbden gitmez,
Hâşâ kula zulmetmez,
Rahmeti bol Allah’ım.

Dertliye derman ondan,
Tevbe bekler kulundan,
Salih sevilir candan,
Rahmeti bol Allah’ım.

Kış gelir sular donar.
Soğukta ateş yanar,
Mevla’yı her şey anar,
Rahmeti bol Allah’ım.

Ay, güneş, dünya döner,
Nice yıldızlar söner,
Yağmurla rahmet iner,
Rahmeti bol Allah’ım.

Yaz gelir, karlar erir,
Ağaçlar meyve verir,
Hoca bak, ot yeşerir,
Rahmeti bol Allah’ım.
 
Dost hasreti

Ey yarenler n’idersiniz?
Böyle nere gidersiniz?
Dünyayı terk edersiniz,
Yakar bizi dost hasreti.

Umduğuna eremezsin,
Bu devranı süremezsin,
Ahbabını göremezsin,
Yakar bizi dost hasreti.

Oynar gözümüz kaşımız,
Çok çeker dertli başımız,
Dinmiyor hiç gözyaşımız,
Yakar bizi dost hasreti.

Gelenlerin yüzü gülmez,
Gidenlerden haber gelmez,
Ne olacak kimse bilmez,
Yakar bizi dost hasreti.

Yunus bakma sağa sola!
Davet eyle doğru yola!
Akıbetin hayır ola!
Yakar bizi dost hasreti.
 
İmiş

Ah beni rezil eyledi,
Bu ne biçim sevda imiş?
Endişe yok gönlümde hiç,
Canın eli onda imiş.

Aramaktan çok usandım,
Gönlü aşkla dolmuş sandım,
Uzak yere konmuş sandım,
Maşuk bizim evde imiş.

Bilinmez iş eyler idik,
İlm-i ledün söyler idik,
İkram görmüş beyler idik,
Kudret hanı onda imiş.

Yunus Arş’ta seyran eder,
Görenleri hayran eder,
Dostu uzakta zanneder,
Can içinde canda imiş.
 
Yaratan vardır

Sahraları, çölleri,
Denizleri, gölleri,
Bülbülleri, gülleri,
Yaratan elbet vardır.

Bülbülün ötüşünü,
Güneşin batışını,
Kalblerin atışını,
Yaratan elbet vardır.

Akıp giden pınarı,
Ekşi, tatlı her narı,
Asırlık şu çınarı,
Yaratan elbet vardır.

Tümsekleri, düzleri,
Nur parlayan yüzleri,
Sürmelenmiş gözleri,
Yaratan elbet vardır.

Kayaları, taşları,
Gökte uçan kuşları,
Yazları ve kışları,
Yaratan elbet vardır.

Direksiz şu gökleri,
Cinleri, melekleri,
Muzları, çilekleri,
Yaratan elbet vardır.

Ayları ve yılları,
Ağaçları, dalları,
Arıları, balları,
Yaratan elbet vardır.

Hoca, koca fezayı,
Vücutta her azayı,
Başa gelen kazayı,
Yaratan elbet vardır,
Bu yaratan, Allah’tır.
 
Rabbimize Hamdolsun

Nimetlerin beyanı,
Şaşırtır her insanı,
Çoktur Hakk’ın ihsanı,
Rabbimize hamdolsun!

Cömertlik güzel haslet,
Cennet cömerde hasret,
Gerekmez buna hayret,
Rabbimize hamdolsun!

Davete et icabet!
Çünkü icabet sünnet,
Yalnız Hakk’adır minnet,
Rabbimize hamdolsun!

Yaşanmaz asla susuz,
Yemekler olmaz tuzsuz,
Nimetleri var sonsuz,
Rabbimize hamdolsun!

Şeytan kurmasın tuzak,
Yolumuz gayet uzak,
Rızkı veriyor Rezzak,
Rabbimize hamdolsun!

Sâlihleri seçelim!
Fâsıklardan geçelim!
İman ile göçelim!
Rabbimize hamdolsun!

Gökten yağmur getiren,
Yerden nimet bitiren,
Bize Allah dedirten,
Rabbimize hamdolsun!

Deli dolu esilmez,
Nefis için küsülmez,
Haktan ümit kesilmez,
Rabbimize hamdolsun!

Perişandı dünümüz,
Karanlıktı günümüz,
Aydınlandı önümüz,
Rabbimize hamdolsun!

İnsan olmaz davasız,
Mümin olmaz duasız,
Durulmaz hiç havasız,
Rabbimize hamdolsun!

Mahlûkata can veren,
Damarlara kan veren,
Bizlere iman veren,
Rabbimize hamdolsun!

Hoca, ruhsuz yaşanmaz,
Cansız beden taşınmaz,
Şükürle dil aşınmaz,
Rabbimize hamdolsun!
 
Hâline şükret

Ümidini kesme, çoksa da günah,
Ne olursa olsun, hâline şükret!
Tevbe edenleri affeder Allah,
Ne olursa olsun, hâline şükret!

Sırrını söyleme, belki de ardır,
Şu dumanlı dağlar geçilmez kardır,
Biraz sabret, kışın sonu bahardır,
Ne olursa olsun, hâline şükret!

Öğünme, kapılma kibre gurura!
Ehl-i sünnet olan kavuşur nûra,
Hoca, işi bırak artık olura!
Ne olursa olsun, hâline şükret!
 
Ümit kesme

Bozulsa da bin kez tevben,
Ümit kesme yüce Hak’tan!
Günahlarla dolsa heyben,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

İmansızlar keser umut,
Görmüyoruz derler somut,
Belli olur bir gün komut,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Evin barkın yıkılsa da,
Malın mülkün yakılsa da,
Şeytan, peşe takılsa da,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Elin kolun bağlansa da,
Kaşın gözün dağlansa da,
Senin için ağlansa da,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Bataklarda batıp kalsan,
Kötülükle taşıp dolsan,
İtikadı düzgün kulsan,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Malın mülkün gitse sele,
Haktandır de, kızma ele!
Kötü sözler alma dile!
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Hâlin nedir sorulmasa,
Yaraların sarılmasa,
Akan sular durulmasa,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Boşa geçse, gençlik çağı,
Harap olsa, üzüm bağı,
Geç deseler, karlı dağı,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Gelir bunca nimet nerden?
Medet umma, başka yerden,
Seven geçer, bir gün serden,
Ümit kesme yüce Hak’tan!

Hoca, bela gelse başa,
Zehir konsa, tatlı aşa,
Başın değse, taştan taşa,
Ümit kesme yüce Hak’tan!
 
Ey Rabbim

Bataklara daldırsalar,
Ümidimi kesmem asla.
Şeytanlar hep saldırsalar,
Ümidimi kesmem asla.

Seviyorum Rabbim seni,
Günahım çok affet beni!
Sil hepsini eski yeni!
Ümidimi kesmem asla.

Günahlarım göğe çıksa,
Hayalimi tutup yıksa,
Boğazımı şeytan sıksa,
Ümidimi kesmem asla.

Affın çoktur, acı bana!
Merhametin çok kuluna,
Ellerimi açtım sana,
Ümidimi kesmem asla.

Hoca der ki, zordur işim,
Sökülse de, bütün dişim,
Ben Rabbime söz vermişim,
Ümidimi kesmem asla.
 
Açık hakikat

Allah vardır, birdir, açık hakikat,
Bunu ispat ediyor bütün kâinat,
Taş, toprak, su, hava, hayvan ve nebat,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?

Gökte yıldızların kandil yakışı,
Gecenin ardından, günün çıkışı,
Ay’ın ve Güneş’in, parıldayışı,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?

Arının altıgen petek yapışı,
Köstebeğin yerde tünel açışı,
Balığın yüzmesi, kuşun uçuşu,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?

Kulakların gelen sesi duyuşu,
Dişlerin bir inci gibi duruşu,
Yüreğin bir saat gibi vuruşu,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?

Dilin tat alması, gözün görmesi,
Ciğerlerin nefes alıp vermesi,
İyiye kötüye aklın ermesi,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?

On parmağın uygun eşya tutuşu,
Kalbin çalışması, nabzın atışı,
Lokmayı çiğneyip ağzın yutuşu,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?

Hoca bak, balıklar denizde oynar,
Yeraltında nice sıcak su kaynar,
Sönmez hiç güneşten hep ışık yanar,
Hakkın varlığını göstermiyor mu?
 
Dilemezse Rabbimiz

Kuş uçmaz, balık yüzmez.
Dilemezse Rabbimiz.
Karınca yerde gezmez,
Dilemezse Rabbimiz.

Bilmez bunu beynamaz,
Ateşte su kaynamaz,
Zerre bile oynamaz,
Dilemezse Rabbimiz.

Göz görmez, kulak duymaz,
Yense de mide doymaz,
Semada yıldız kaymaz,
Dilemezse Rabbimiz.

Güneş ışığı salmaz,
Ay ile günler olmaz,
Âlemde nizam kalmaz,
Dilemezse Rabbimiz.

Erkekle dişi olmaz,
Kimsenin işi olmaz,
Evlenmez, eşi olmaz,
Dilemezse Rabbimiz.

Kar yağmaz, şimşek çakmaz,
Göl kurur, pınar akmaz,
Ateş bir şeyi yakmaz.
Dilemezse Rabbimiz.

Ayak basmaz, el tutmaz,
Dil konuşmaz, kalb atmaz,
Kalem yazmaz, el tutmaz,
Dilemezse Rabbimiz.

Âşıkla mâşuk olmaz,
Sofrayla kaşık olmaz,
Su olmaz, baraj dolmaz,
Dilemezse Rabbimiz.

Gül bitmez, bülbül ötmez,
Maddi sebepler yetmez,
Başımızdan dert gitmez,
Dilemezse Rabbimiz.

Hoca, gözsüz görülmez,
Saç olmazsa örülmez,
Ölüp giden dirilmez,
Dilemezse Rabbimiz.
 
Aşk neymiş

Varı yoğu atmakmış aşk,
Canı cana satmakmış aşk.

Her şeyi atıp bağrına,
Taşlar basıp yatmakmış aşk.

İsteyene balı verip,
Zehri kendi yutmakmış aşk.

Belâ yağmuru yağarken,
Yine şükür etmekmiş aşk.

Aşktan mahrum olan bilmez,
Sermayesi batmakmış aşk.

Herkes yangından kaçarken,
Kor ateşe atmakmış aşk.

Hasretiyle ağlayarak,
Göz şükrünü yapmakmış aşk.

Hoca, ela göze değil,
Hak emrini tutmakmış aşk.
 
Allah sevgisi

Allah sevgisiyle yaşar âlemler,
Kuşaktan kuşağa süren sevgidir,
Hubb-i fillah için yazar kalemler,
Hakkı öven, zulmü yeren sevgidir.

Çalışır geceyi gündüze katar,
İmanlı kalblerde, korkusuz yatar,
Düşkünün elinden şefkatle tutar,
Mazlumlara kanat geren sevgidir.

Bu aşk-ı ilahi, solmayan renktir,
Kine, buğza karşı yapılan cenktir,
Ölçüde, tartıda eşsiz ahenktir,
Gönüllere cila vuran sevgidir.

Sevgidir her şeyin asıl mayası,
Fıtrîdir, silinmez hemen boyası,
İyinin kötünün birer aynası,
Uzak hedefleri gören sevgidir.

Sevgidir âşığa çile çektiren,
Bağ bahçe kurduran, fidan diktiren,
Şanlı fetih için toplar döktüren,
Düşmanları yere seren sevgidir.

Irmakların akışında sevgi var,
Annelerin bakışında sevgi var,
Kaşlarını yıkışında sevgi var,
Bebeği beşiğe koyan sevgidir.

Sevgidir yol yapan, pınar akıtan,
Kadına erkeğe ilim okutan,
Nakışlar işleten, halı dokutan,
Hedefe sabırla varan sevgidir.

Sevgidir şaire şiir yazdıran,
Kelimeyi inci gibi dizdiren,
Hak aşkıyla diyar diyar gezdiren,
Her zaman ayakta duran sevgidir.

Sevgidir Mecnun’u çöle düşüren,
Sevgidir Leyla’yı dile düşüren,
Aşk ateşi ile ciğer pişiren,
Destanlara konu olan sevgidir.

Züleyha’ya hırsla gömlek yırttıran,
Hazret-i Yusuf’u hapse attıran,
Babasına nice acı tattıran,
Dilden dile sürüp giden sevgidir.

Sevgidir Ferhat’a dağı deldiren,
Şehitliğe koşan, düşman öldüren,
Haksızlara haklarını bildiren,
Adalet ağını ören sevgidir.

Cömertlerin bağışında sevgi var,
Yağmurların yağışında sevgi var,
Güneşin de doğuşunda sevgi var,
Kâinata hayat veren sevgidir.

Sevgi candır, öğren işin özünü!
Hoca, dinle âlimlerin sözünü!
Takip eyle sevenlerin izini!
Yaralıya merhem süren sevgidir.
 
Hakkın kudreti

Hudâ’nın ismiyle başlarız söze,
Rahman’dır kolaylık gösterir bize.

Allah’ın adını anmalı insan,
Emre uymalıdır, hiç aksatmadan.

Bismillah diyelim her işimizde,
Unutma ki şeytan hep peşimizde.

Bir işe başlarken dersek Bismillah,
Elbet yardım eder Cenab-ı Allah.

Ortakları olmaz, yoktur benzeri,
Noksan sıfatlardan şüphesiz beri.

Hâşâ, oğlu, kızı olmaz Hudâ’nın,
İşinde yanlışlık olmaz Yezdân’ın.

Cümle mahlûkâtı var etti yoktan,
Kimi ateştendir, kimi topraktan.

Kurumuş balçıktan insan eyledi,
Türlü nimetleri ihsan eyledi.

“Ol” emriyle kâinatı yarattı,
Semaları yıldızlarla donattı.

Kudreti sonsuzdur, kışı yaz eder,
Kullarına acır, hep ikaz eder.

Bir nizam içinde arzı döndürür,
Bulutlardan tatlı sular indirir.

Taş içinde ateş gizledi Rahman,
Yarattı denizde, inci ve mercan.

Bir bebek doğunca hazırdır azık,
Annenin göğsünden gönderir rızık.

Bir sevgi verir ki ana babaya,
Katlanırlar onun için cefaya.

Bin bir ihtimamla ona bakarlar,
Üstünü başını temiz yıkarlar.

Kulakları burnu, gözü veren O,
Saçımıza renk renk boya süren O.

Vücudun üstüne başı koyandır,
Gözlerin üstüne kaşı koyandır.

İnsanı ağlatan, güldüren Odur,
Doğduran, yaşatan, öldüren Odur.

Kalblerde sevgiyi halk eden Odur,
Salihleri nura gark eden Odur.

Hazret-i Yusuf’a güzellik verdi,
Züleyhâ’yı ona âşık eyledi.

Herkes Züleyhâ’yı alaya aldı,
Yusuf’u görenler hayrette kaldı.

Bu bir insan değil, melek dediler,
Parmaklar kesildi, bilemediler.

Halil İbrahim’i küstürmeyen O,
Oğlunu bıçağa kestirmeyen O.

Halil’i ateşe yaktırmayan O,
Salih'i harama baktırmayan O.

Yunus’u balığa yutturan Odur,
Ölüm korkusunu tattıran Odur.

Süleyman’ı gökte gezdiren Odur,
Firavun’u suda ezdiren Odur.

Kâfir Ebu Cehli şaşırtan Odur,
Kazdığı kuyuya düşürten Odur.

Her işinde vardır birçok hikmeti,
Bakınca görülür sonsuz kudreti.

Odur kâinata vurur çok desen,
Odur zalimlerin sesini kesen.

Bize nasip etsin iman nimeti,
Hoca’ya inşallah verir Cenneti.
 
Hakka yalvarış

Yüce Rabbim, sana açtım elimi,
Bilirsin elbette benim hâlimi.

Hain nefse uymak belimi büktü,
Gönlümün sarayı yıkılıp çöktü.

Ne sıkıntı çekti şu çileli baş,
Gözlerimden dökülüyor kanlı yaş.

Günler oldu heder, yaz ve kış keder,
İnsan buna nasıl tahammül eder?

Bu derdi çekmeye kalmadı derman,
Senindir her zaman, her işte ferman.

Takdirde olanlar çengel değildir,
Tedbir almak ona engel değildir.

Emrin olmadan senin ey yüce Hak,
Rüzgâr esmez, düşmez ağaçtan yaprak.

Bulutlar dağılır, yağmurlar yağmaz,
Her yer gece olur, hiç güneş doğmaz.

Geceden gündüzü çıkartan sensin,
Kâinatı yoktan yaratan sensin.

İstersen zorları âsân edersin,
Rahmetini saçar, ihsan edersin.

Gizliyi, açığı elbet bilirsin,
Boş çevirmez, isteyene verirsin.

Yâ Rab, ancak senden olur inâyet,
Dünya sevgisinden bizi halâs et!

Yüce Mevlâm, senden olmazsa ferman,
Hoca nasıl bulur derdine derman?
 
Allah der

Dağlar ve taşlar,
Allah’ı anar.
Kurtlar ve kuşlar,
Allah’ı anar.

Güller, sümbüller,
Öten bülbüller,
Yanık gönüller,
Allah’ı anar.

Aşkla yananlar,
Canla cananlar,
Göçüp konanlar,
Allah’ı anar.

Erken uyanan,
Hakka dayanan,
Kalbden inanan,
Allah’ı anar.

Dergâha giren,
Nefsini yeren,
Gerçeği gören,
Allah’ı anar.

Bırak hayreti!
Göster gayreti!
Bilen nimeti,
Allah’ı anar.

Sabreden fakir,
Şükreden şâkir,
Hoca, her zâkir,
Allah’ı anar.
 
Rabbim

Denizde, tuz gölünde,
Hikmetin çok elbette.
Böceklerin dilinde,
Hikmetin çok elbette.

Ovada, dağda, taşta,
Göklerde uçan kuşta,
İnişte ve yokuşta,
Hikmetin çok elbette.

Köşede ve kenarda,
Kaplıcada, pınarda,
Asırlık şu çınarda,
Hikmetin çok elbette.

Genelde ve özeldi,
Çirkinde ve güzelde,
Ebedde ve ezelde,
Hikmetin çok elbette.

Hoca, yaş akan gözde,
Emr-i maruflu sözde,
Nur saçan yaşlı yüzde,
Hikmetin çok elbette.
 
Geri
Üst