Allah Sevigisi Şiirleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Yazılmaz adın insana

Yakar beni aşkın derdi,
Sığmıyorum bu cihana.
Değdi cana aşk ateşi,
Sonsuza dek durmaz yana.

Yanmak bir müjdedir bana,
Canımı koydum yoluna,
Bu ticaretim bambaşka,
Erişmez asla hüsrana.

Aşk ateşi seni yaksın,
Dumanın göklere çıksın,
Eğer olsa yüz bin canın,
Feda edesin canana!

Allah adını anmayan,
Aşk ateşine yanmayan,
Ömür boyu uyanmayan,
Yazılır adı hayvana.

Bu aşk tüccarı daima,
Gider aşkın diyarına,
Varıp aşkın pazarına,
Verir bin canı bir cana.

Ey âşıklar, ey sâdıklar,
Ey sarhoşlar, ey ayıklar,
Durmadan aşkı sayıklar,
Girmiş olan bu meydana.

Hak aşkıyla yanmadıkça,
Eşrefoğlu Rumi asla,
Vasıl olmazsan Hakk’a,
Yazılmaz adın insana.
 
Olmaz

Biz Hak dostunu severiz,
Elden bize bir yâr olmaz.
Kâh yaparız, kâh dökeriz,
İşimizde karar olmaz.

Aşk diridir, ölür mü hiç?
Kara toprak olur mu hiç?
Karanlıkta kalır mı hiç?
Bize leyl-ü nehar olmaz.

Gülümüz hoş kokuludur,
Solmaz asla, taze durur,
Sanma öyle hazan olur,
Ne yaz, ne kış, bahar olmaz.

Aşkın şerbetini içtik,
Feragat mülküne göçtük,
Yanıp aşkınla tutuştuk,
Artık bize hiç ar olmaz.

Âşık isen sarıl işe!
Aldanma sen görünüşe!
İbrahim ol, gir ateşe!
Bu gülşende yanar olmaz.

Kıyamazsan tatlı cana,
Uzak dur girme meydana!
Nice başlar bu meydanda,
Kesilir, hiç soran olmaz.

Hak dergâha gelenlere,
Kendisini bilenlere,
Dost yolunda ölenlere,
Arif olan, kınar olmaz.

Bırak Ebu Hamid varı,
Görem dersen sen ol yâri,
Hakkı al, bırak kârı,
Haktan başka kemal olmaz.
 
O köy

Bir zaman bir köye vardım,
O köyü yapılır gördüm,
Ben de köy ile yapıldım,
Taş ve toprak arasında.

Köyden köye ok atarlar,
Gelir ciğere batarlar,
Ârif sözünü satarlar,
O köyümün pazarında.

Ameleler taş yonarlar,
Yontup ustaya sunarlar,
Çalabın ismin anarlar,
O taşın her parçasında.

O köy dediğim gönüldür,
Çiftlik ve saray değildir,
Aşığın kanı sebildir,
O köyümün kenarında.

Bunu ârif olan anlar,
Cahil bilmez hemen tanlar,
Hacı Bayram kendi banlar,
O köyün minaresinde.
 
Bu gönlüm

N’oldu bu gönlüm,
Soldu bu gönlüm,
Gamla kederle,
Doldu bu gönlüm.

Yandı bu gönlüm,
Kandı bu gönlüm,
Yanmakta derman,
Buldu bu gönlüm.

Gel artık uyan!
Hak aşkıyla yan,
Aşksız bulunmaz,
Dertlere derman.

Sanma divane!
Oldum pervane!
Aşk ateşine,
Yandı bu gönlüm.

Çok tez uyandı,
Hakka dayandı,
Aşkın rengine,
Varıp boyandı.

Hoş gör fakiri!
El fakr-u fahri,
Söylemedi mi?
Âlemler fahri.

Şu Hacı Bayram
Acaba kimdi?
Ediyor bayram,
Yâr ile şimdi.
 
La ilahe illallah

Zikirlerin efdalı,
La ilahe illallah…
Kalbler için faydalı,
La ilahe illallah…

Bırakırsak gafleti,
Buluruz bereketi,
İmanlının nimeti,
La ilahe illallah...

Biraz düşün derinden,
Dönen yok seferinden,
Hiç düşürme dilinden,
La ilahe illallah...

Manası gayet yüce,
Lazım bütün ömrünce,
Söyle gündüz ve gece!
La ilahe illallah...

Yoldaş olur kabirde,
Deva olur her derde,
De hazarda seferde,
La ilahe illallah...

Yunus şu nizama bak!
Neler lütfediyor Hak,
Demelisin muhakkak!
La ilahe illallah...
 
Dağların

Kış günleri gidip, bahar gelince,
Açılır gafletten, gözü dağların...
Her taraf süslenir, gonca güllerle,
Geçmez bülbüllere, nazı dağların...

Gece gündüz, tesbihledir işleri,
Allah diye söyler, daim kuşları.
Göklere uzanmış, sanki başları,
Dua kıblesine, yüzü dağların…

Kudretten, hepsine, hulle biçilir,
Hak rahmeti, üstlerine saçılır.
Türlü türlü, çiçekleri açılır,
Sanki birer cennet, yazı dağların...

Bakıp doyulmaz, yeşil alanlara,
Hidayetler olur, Hak’tan onlara.
Esen yeli, safa verir canlara,
Misk-ü amber kokar, tozu dağların...

Bir yanda, zambaklar, bir yanda lâle,
Irmakları benzer, âb-ı zülâle.
(Sebbe-ha) mânâsı, geliyor dile,
Şükür Hakka, dâim sözü dağların...
 
Nakkaşı bulduk

Gelip beka baharından,
Bu fenada kışı bulduk,
Atomlardan Arş’a kadar,
Şaşılacak işi bulduk.

Bıktık gurbet âleminden,
Şaşkın şaşkın dolaşırken,
Hasta ruha hayat veren,
Tesirli bakışı bulduk.

Her bir sözü gerçeklerden
Haber verir âşıklara,
Şükür, hayret diyarına,
Varan bir akışı bulduk.

Ne kelâm o, ne bakış o,
Aklın üstü bir varlık o,
Onun ayak tozlarını,
Kalb derdine aşı bulduk.

Maddeleri inceleyip,
Bir bir temaşa eyledik,
Hepsini aynı mimarın,
Düzgün bir yapışı bulduk.

Attık her şeyi aradan,
Temizlendik mâsivâdan,
Eserlerin nakışından,
 
Aşk ateşi

Aşk ateşi ki,
Durmadan yanar,
Maşuktan gayri,
Ne varsa yakar.

Ölür mâsiva,
lâ kılıcıyla,
Lâ denilince,
Başka ne kala.

Orada kalır,
Yalnız illallah,
Düşüp ortaklar,
Ateşte yana.
 
Medet Allah’ım medet!

Rabbimiz yüce Mevla,
İsteğimi etme ret!
Ömür geçer isyanla,
Medet Allah’ım medet!

Çaresize lütfunla,
Fukaraya fazlınla,
Günahkâra affınla,
Medet Allah’ım medet!

Âşıklara canansın,
Dertlilere dermansın,
Sultanlara sultansın,
Medet Allah’ım medet!

Yalnız senden istenir,
Başka kime gidilir?
Her iyilik sendendir,
Medet Allah’ım medet!

Günaha gufran sende,
Hoca’ya derman sende,
Lütuf ve ihsan sende,
Medet Allah’ım medet!
 
Elhamdülillah

Hüda davet eder elhamdülillah,
Bu can dosta gider elhamdülillah.

Hakikat şehrine göçme zamanı,
Gönül durmaz, uyar elhamdülillah.

Duyalıdan beri Habibullahı,
Hem okur, hem yazar elhamdülillah.

İlim dedikleri dostla halvettir,
Kalmaz gider ağyar elhamdülillah.

Şehitlik rütbesi en yüce rütbe,
Âşığa verilir elhamdülillah.

Tanıştık, biliştik ihsanlar etti,
Nasibimiz kadar elhamdülillah.

Giderse dünyadan Niyazi ne gam,
Visaline erer elhamdülillah.
 
Ey Niyazi

Denizde bir damlasın,
Derya hayrandır sana.
Sen şöyle bir zerresin,
Arş ki seyrandır sana.

Dost göründü pek ayan,
Kalmadı bir şey nihan,
Tufan olursa cihan,
Damla tufandır sana.

Niyazi’nin dilinden,
O Yunus’tur söyleyen,
Herkese gerek bir can,
Bu Yunus candır sana.
 
Mihmandır bana

Tende canım, canda canandır bana,
Dilde sırrım serde Sübhan’dır bana.

Her şeyimle kulu kölesiyim ben,
Gönlümün tahtında sultandır bana.

Gece gündüz inletir bu dert beni,
Derdimin içinde dermandır bana.

Büyüklüğü asla düşünülemez,
Damlanın içinde ummandır bana.

Bana benden daha yakın elbette,
Niyazi der: Her an mihmandır bana.
 
Gerek

Derviş isen âşık gerek,
Hak yolunda sadık gerek,
Onun bağrı yanık gerek,
Can gözleri açık gerek.

Alçaktan alçak yürüye,
Toprak içinde çürüye,
Aşk ateşinde eriye,
Altın gibi sızmak gerek.

Hak zikriyle meşgul ola,
Yana yana bir kül ola,
Her kim diler makbul ola,
Tevhide boyanmak gerek.

Köşk sahibi yol alamaz,
Maksuduna ulaşamaz,
Yok olmadan var olamaz,
Varını dağıtmak gerek.

Dervişlerin en alçağı,
Buğday içinde burçağı,
Niyazi gibi balçığı,
Her bir ayak basmak gerek.
 
Bulan özünü

Bulan o özü,
Duyan o sözü,
Başka bir yüzü,
Görmek dilemez.

Gurbette olan,
Hayrette kalan,
Dostunu bulan,
Kendin bulamaz.

Hep gündüz gece,
Yanar ateşte,
Böyle her işte,
Ağlar gülemez.

Âşık olmayan,
Sadık olmayan,
Talip olmayan,
Menzil alamaz.

Meftun olalı,
Mecnun olalı,
Niyazi dahi,
Akla gelemez.
 
Allah diyelim Allah!

Düşmemeli hiç dilden,
Allah diyelim Allah!
İhlâsla ta gönülden,
Allah diyelim Allah!

Kulluk gerek insana,
Uzat canı canana!
Kavuş gerçek imana!
Allah diyelim Allah!

Aşk yoksa bülbül ötmez,
Allah sevgisi bitmez,
Seven itiraz etmez,
Allah diyelim Allah!

Aşk ateşi yakarken,
Gözlerimiz bakarken,
Henüz yürek atarken,
Allah diyelim Allah!

Engelleri geçerken,
Sevincinden uçarken,
Ahirete göçerken,
Allah diyelim Allah!

Fitneler uyanmadan,
Günaha boyanmadan,
Cehennemde yanmadan,
Allah diyelim Allah!

Çamurlara batmadan,
Kabrimize yatmadan,
Ölüm gelip çatmadan,
Allah diyelim Allah!

Yunus henüz yaşarken,
Zorlukları aşarken,
Hedefine koşarken,
Allah diyelim Allah!
 
Aşk nedir?

Kalbi aydınlatan güneşe benzer,
Işığı kararmaz, bir sevgidir bu.
Isısı bitmeyen ateşe benzer,
Yanmakla azalmaz, bir sevgidir bu.

Acep var mı onu iyi tanıyan?
Belalara düşer, onu kınayan,
Bir yaradır, bağırlarda kanayan,
Kanı durdurulmaz, bir sevgidir bu.

Bülbül, onun için güllere gider,
Gece gündüz durmaz, hep feryat eder,
Hayatını harcar, hep berbat eder,
Susturur konuşmaz, bir sevgidir bu.

Çılgınlıkta yoktur, dünyada eşi,
Ne yapılsa, sönmez onun ateşi,
Gözü görmez, ana baba, kardeşi,
Yakını göremez, bir sevgidir bu.

Şahları kendine etmiştir köle,
Tacını, tahtını vermiştir yele,
Yaptıkları gelmez, kaleme, dile,
Kolay anlatılmaz, bir sevgidir bu.

Kimse bilmez akıllı mı, deli mi?
Kara cahil eder, nice âlimi,
Vahşetten kurtarır kimi zâlimi,
Herkes anlayamaz, bir sevgidir bu.

Tarihe adını çok kez yazdırdı,
Nice masumları tutup azdırdı,
Evler yıktı, nice yuva bozdurdu,
Kimse dayanamaz, bir sevgidir bu.

Mecnunu düşürdü ıssız çöllere,
Destan oldu geçti, dilden dillere,
Masal gibi gelir gamsız ellere,
Hikmeti sorulmaz, bir sevgidir bu.

Söndüremez onu, dağların karı,
Getirir kış günü yeşil baharı,
Onun için yapar balları arı,
Benzeri bulunmaz, bir sevgidir bu.

Der ki: (Gariplikle dolu her yörem),
Nice çaresizi etmiştir verem,
Aslı için yanmış, kül olmuş Kerem,
Derdi anlaşılmaz, bir sevgidir bu.

Şevk verip Ferhat’a, dağı deldirdi,
Çok zaman ağlattı, bazen güldürdü,
Nicesini kavuşmadan öldürdü,
Başlardan atılmaz, bir sevgidir bu.

Hazret-i Yusuf’u zindana attı,
Zeliha’yı yıllar yılı ağlattı,
Çok çektirdi, ne yürekler dağlattı,
Yarası sarılmaz, bir sevgidir bu.

Ayakta dolaşır, yatağa yatmaz,
Uykular kaçırır, asla uyutmaz,
Deli saçması der, nasihat tutmaz,
Öğütten anlamaz, bir sevgidir bu.

Heyecanla yaşar, hep gönüllerde,
Destanı okunur, bütün dillerde,
Namı gezer durur, bütün illerde,
Yorulmaz, usanmaz, bir sevgidir bu.

Hoca der, aşksızlar buna hasımdır,
Seven ve sevilen gerçek hısımdır,
Aşırı muhabbet ona isimdir,
Bilmeyen anlamaz, bir sevgidir bu.
 
Hak mahrum etmez

Nasıl yaşarsan yaşa,
Yazılan gelir başa,
Emeğin gitmez boşa,
Hak mahrum etmez seni.

Olmazları oldurur,
Solmazları soldurur,
Arayana buldurur,
Hak mahrum etmez seni.

Çok düzgün döner çarkın,
Toplumda olur farkın,
Şen olur evin, barkın,
Hak mahrum etmez seni.

Bulutları gönderir,
Rahmetini indirir,
Ağrın varsa dindirir,
Hak mahrum etmez seni.

Hoca, çile çekersen,
Gözünden yaş dökersen,
Gelip boyun bükersen,
Hak mahrum etmez seni.
 
Dost diye

Bakıp cemal-i yâre,
Çağırırım dost diye.
Dil oldu pare pare,
Çağırırım dost diye.

Aşkı ile dolmuşum,
Aşkıyla mest olmuşum,
Uzaklarda kalmışım,
Çağırırım dost diye.

Camide, meyhanede,
Sarayda, viranede,
Kâbe’de, put hanede,
Çağırırım dost diye.

Sular gibi çağlarım,
Yüreğimi dağlarım,
Hiç durmadan ağlarım,
Çağırırım dost diye.

Dünya varından geçsem,
Yokluğa kanat açsam,
Aşk ile daim uçsam,
Çağırırım dost diye.

Candadır, canandadır,
Ne ararsan ondadır,
Hep bana ihsandadır,
Çağırırım dost diye.

Hep görünen dost yüzü,
Ondan ayırmam gözü,
Gitmez dilimden sözü,
Çağırırım dost diye.

Bitmez bendeki heves,
Durmadan çıkar bu ses,
Alıp verdikçe nefes,
Çağırırım dost diye.

Ne yerdeyim ne gökte,
Dururum hep tetikte,
Her zaman ve her yerde,
Çağırırım dost diye.

Geldim dostun ilinden,
Kokuyorum gülünden,
Niyazi’nin dilinden,
Çağırırım dost diye.
 
Garip bülbül

Garip bülbül senin diyarın hani?
Haydi, bir haber ver, gülzarın hani?
Bu yolda kimseye yâr olmadın sen,
Hiç şüphesiz vardır, o yârin hani?

Arttı günden güne, feryadın senin?
Âh-u figan oldu, mutadın senin?
Aşk içinde kimdir, üstadın senin?
Hani senin sabr-u kararın hani?

Bir arkadaşın yok, hep hayrettesin,
Rahatı terk ettin, çok mihnettesin,
Bütün gün çalışır, pek gayrettesin,
Ayın, yılın, leyl-ü neharın hani?

Ne göründü güle karşı gözüne?
Konuşmazsın, hasret kaldık sözüne,
Hiçbir yerde rastlanmıyor izine,
Nerde kır atın, şehsüvarın hani?

Gökte uçarken seni indirdiler,
Bağladılar, zincirlere vurdular,
Nurken adına Niyazi verdiler,
O ezeldeki itibarın hani?
 
Yağma var

Meydanda bütün varım,
Yağmadır, alan alsın!
Artık eski efkârım,
Yağmadır, alan alsın!

Aldılar beni benden,
Haberim yok kendimden,
Geçtim bu canla tenden,
Yağmadır, alan alsın!

Geçtim şöhretle şandan,
Yemeğinden, aşından,
Mallar çıksın dükkândan,
Yağmadır, alan alsın!

Varlıklarımı attım,
Parasız pulsuz sattım,
Kendim yan gelip yattım,
Yağmadır, alan alsın!

Bunda yoktur zararım,
Vermekle artar kârım,
Bilinsin bütün varım,
Yağmadır, alan alsın!

Niyazi buldu yâri,
Gözü görmez ağyarı,
Kesti artık zünnarı,
Yağmadır, alan alsın!
 
Geri
Üst