Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Masallar
Daha uyanmamalıydık masallardan.Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar yollar? ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın? ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan? Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan? iyilik perileri sevimli cinler şimdi neredeler? Daha uyanmamalıydık...Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.Bir şey oldu bir yerlerde.Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.Belki anlatılacak masalımız kalmadı çabuk yordu hayat bizi.Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.Nasıl özlüyoruz geçmişi...Neden özler ki insan? Hele birde mutsuz bir çocuksanız...Çocuktuk çünkü.İnanıyorduk.Köprüler geçmemiş aldatmamış aldatılmamış bedeller ödememiş ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.İnanıyorduk duruyduk saftık çocuktuk.Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok bir köşesine sığınacak...
Üzülmemeliyim senin ardından..
Ağlamamalıyım..
Bu kadar değersiz değil benim gözyaşlarım..
Kimse üzüldüğümü bilmemeli..
Gülümsemeliyim..
İyiki gitti demeliyim..
Kendi kendimi teselli etmeliyim..
Çünkü;
Kimselere söyleyemiyorum
Bir ihanetle son bulduğumuzu..
Dilim tutuluyor..
Soranlara tek bir kelime edemiyorum..
Tek başıma kalkmalıyım bu düştüğüm aşktan..
Kimse bu halimi görmemeli...
Senin utancını ben yaşıyorum..
Ne kadar safmışım da inamışım ..
Kabul etmek çok zor..
Keşke bu kadar düşmeseydin gözümden..
Gitseydin ama değerini yitirmeden..
Şimdi bitti ..
Hiç ölmeyi diledin mi?
Ruhunun derinliklerinden gelen
Toprağın çağrısını duyduğunda
Hiç boyun eğmeyi istedin mi?
Aydınlık sabahları bırakıp
Nemli odalarıma konuk edilmeyi bekledin mi?
Karanlık ve küf kokusu içinde çürümeyi?
Hiç ölmeyi diledin mi?
Kendini terk edilmiş bir harabe gibi hissettiğinde
Senin için açılmış kollarıma atılmayı
Herşeyden çok istedin mi?
Seni yalnızlığa itenlerin gidişlerini izlerken
Arkanda bir mezar taşından başka
Hiçbir şey bırakmama fikrini sevdin mi?
Karanlık dehlizlerde gezinmeyi
Kara toprağın ötesini
Merak ettin mi?
Soruyorum
Hiç ölmeyi diledin mi?
sel artığı sevdamın
ödünç gözyaşlarıyla
bu gün de bir gemi batırdım avuçlarımda
ve hiç bir mezara sığdıramadığım
kalbimi kırıpkiraya verdim
b i r a ğ b a l ı k ç ı s ı n a…
şimdi;uyur gezer sancımla
uzaklara süslenmiş
uzun bir yalnızlık giydim
ben buralı değilim!
kardeş ölüsüyle yaşayan güllerin
gözyaşları sabah kokar sevgilim...
içimi dökmeye gittiğim göller ne bilsin!
sende bir kış bulsaydım kendime
çığ olup üstüme devrilecektim...
küflü bir ekmek gibi öptüğüm
'unutmak' ta hiç taraf olmadı bana
gamzemde hüsran
acımı sevdim
ve haksız yağmurlara tutuldum
düşüp gittim peşimden
bir daha izime rastlayamadım...
ahh! sevgilim...canım katilim!
senin de yalnızlığa komşu bir evin vardır
gün gelir gider desarılır kendine
yitiğin kadar yanar/yaktığın orman boyu susarsın...
bunu ben;ağlamaktan dönen bir annenin
dövdüğü dizlerinden/yolduğu saçlarından
ardımdan konuşan çatal yollardan
mutsuz çalılardan
ve dua etmeyi çoktan unutmuş
ellerimden biliyorum
uzaklar yakın senden
sürüldüm yaslı palaskalarla
içimde telli duvaklı
bir palandöken...
ahh! sevgilim...akşam ağrım!
kirpiğinden düşmeyi bekleyen damladan kısa olsa da ömrüm
bir göz açıp kapamaca gözlerinde
son bir defa uyumak istiyorum
Etiketsiz bir hüzün;
belli/belirsiz durgunluk var üzerimde..
ve yüreğimde buruk bir acı..
sebepsiz....
ara ara gülümseyişim
kendimi kandırmamdan../
Yüreğinin atmaya devam ettiğini farketmek
Ve hala her gün saydığın kaldırım taşlarını çiğnemek gibi
Her geçişte bakmayı ihmal etmediğin o pencereyi tekrar sanki karşında görmek gibi
Uzun zamandır hep taşıdığın bir hasretin birden bire sürpriz yaparak karşına çıkması ile alt üst olması gibi;herşey zihnimde dolaştı...
Zamangitmelerin bazen kalmak içinde olabileceğini öğretiyormuş insana
Ben en çok dik durduğumu sanmıştım oysa/
En çok hak tanıdığımı/direndiğimi/dayandığımı/zamana bıraktığımı...
En çok herşeye rağmen "biz" dediğimiz şeyi korumaya çalıştığımı sanmışım..
Şimdi ise kızıgınım benonabunaşuna..herşeye..herkese..sayfalarca yazmak istiyorumsaatlerce konuşmak..
koşmak/koşmak/koşmak
nefesim kesilene kadar koşmak.../
Zaman ve mekan kavramını/arkamızda kalanları/yeni şeyler uğruna eskittiklerimizi/tekrar sormadıklarımızı farketmek yeniden...
Ve unutmak unutulması gerekenleri/
Sorsan bir şimşekle gecenin karanlığının bir anlık dağılması gibi birbiri ardına sıralanır hatıralar...
En güzelinden başlanır hemde..
İlk gülüşten/heycandan/huzurdan/kalbın göğüs kafesinde duramayışından...
Sorsan anlatmaya sevmekten başlanır işte..
Ama yetmiyor...
Can candan parçalar ayırdığı vakit hatıraları sıralamak "unutmaya yetmiyor"
Eksilmeye/yüzüne aynı gözlerle bakmaya/sustuğunda dahi onu anlamaya/ yetmiyor...
Ölümü özlüyorsun / zamanlı-zamansız...
çünkü samimigerçek bi o kalıyor
Çünkü kapıyı çarpıp hayatın yüzüne hep sığındığından kaçıyorsun bu defa..
Kapıyı çarpıp sığınaksız olmaya kaçıyorsun..
Seni koruyan elden/üstünü örten elden/ateşini ölçen elden.../
Yetermi tüm bunlar demiştim kendime?
Tüm bunlar kendindende kaçmaya yeter mi?
...
Ve aslında gidiyorum demekle/kaçmakla bitmiyor çok şey onu anladım...
Her gidiş bir kalışmış
aynı metro durağında son kez el sallanışları hiç görmemişim aslında
ve aslında ben o gün hiç veda niyetiyle çıkmamışım yola...
zihnimde hala taptaze gülüşler
yanımda oturan bayanın elindeki meyveler hala çürümemiş mesela...
ve arkada oturan çocuk da hiç büyümemiş...
ve bunu maalesef bugün farkediyorum...
Güneşe kısık gözlerle bakmak gibi
Cilalı sözleri kazıyorum defterimden
.
.
Süslenip sırtımı dayadığım uçurum ağızlarından geri dönmüyorsam
Ve hala sevdiğini söylemeyen bir gecenin çıplak gülüşüne şahitlik ediyorsam
Yalan söylüyorsam hala
Kaçıp kaçıp giderken
Bırakırken avuçlarını bir veda havasında
Sevişmeden gözlerinle
Bitirmeden
Bende hiçbir şey kalmıyor
Senden başka hiçbir şey
Bir can seni çok özlüyor titreyen bir üşümenin tam ortasında
Becerebildiğim tek şey özlemek…
Bir de giderek sana benzemek…
Beni bul bıraktığım bitişlerde
Sevdası kâğıttan bir gemiyi fırtınayla karşılayan derya gibi…
.
.
Güneşe kısık gözlerle bakmak gibi
Cilalı sözleri kazıyorum defterimden
Kağıttan bir gemi yapıyorum
Ölmek gibi bir başlangıç istiyorum son sayfasından…
Hala uğruna gecelri ağlayıpgündüzleri nasıl geçireceğim diye çırpınmalı mıyım?Bu aşkta çaba gösteren taraf yine ben mi olmalıyım?
Söylesene kaç asır geç aldın sen bu aşka?
Geçmedi mi artık vakti?Haketmiyorsun artık beni!!!Ben yaşayacağım artık...
Lütfen git artık!!!Çek ve git!!!
Suslar biriktirdim ben sen yokkenduvarlarla paylaştım dertlerimi...
Senden sonra hiç dostumda kalmadı biliyor musun?Aşkın yüzünden kaybettim herşeyi...
Lütfen git artık!!!Çek ve git!!!
Senli zamanlardan bir zerre kalmadı aklımdaÇöpe attım ne varsa sana dairgidebilirsin...Her zaman yapıyordun ya beni yine bir kalemde hiç düşünmedenhiç üzülmeden silebilirsin!!!
Lütfen git artık!!!Çek ve git!!!
Kendine sakla artık pişmanlıklarısende suslar biriktir ben yokken...
Hep sus!Hep kaç peşinden koşan hatıralardan
Hep ağla çünkü haketmediğini yaşayamayacaksın artık!!!
Çocukluğumu özlüyorum o masum hayattan bir haber mutlu çocukluğumu…Şimdi büyümek diyorlar adına büyüdüm!! Oysa büyümek acı çekmekmiş hayatı anlamaya çalışmak yüreğine batan cam kırıklarını temizlemekmiş bir bir ellerin kan içinde kalsa da.Yüreğini iyileştirip yola devam etmekmiş düşe kalka ama hep ayakta dimdik…
Dedim ya çocukluğumu özlüyorum…Gelincik tarlasında koştuğum güneşi gözlerimin içine hapsedip ruhumu alabildiğine özgür bıraktığım çocukluğumu.Bir uçurtmanın ucuna asardım hayatı yemyeşil bir kuyruğu olurdu hep uzun mu uzun…Umutlarım olup dalgalanırdı gökyüzünde.Ne zaman biri canımı yakmaya çalışsa koşardım gelinciklerin arasına onlar kadar hassastı yüreğim çünkü dokunsalar kopacak gibiydi yüreğimin yaprakları.Ama izin vermezdim hiç yakamadılar canımı.Ta ki….sen benden gidene kadar.Sen gidip de beni unutana ve bana her şeyi unutturana kadar
Sen gittin ya içimdeki çocuk öldüsen gittin ya uçurtmam dallara takıldısen gittin…çocukluğuma dair ne varsa kayboldu.
Özgürce koşarken gelincik tarlasında…Önce gözlerimdeki güneş soldu sonra ruhum yokluğunla doldu ve o gelincik tarlası bir çocuk sevinciyle çarpan yüreğimin mezarı oldu…
SevSen ßıRakıp gideRmiydiN_?
DiyeLim Ki giTTin !
ßir Kez oLsun aRamaZmıyDın_? özLemeZmiydiN_? SesiMi duYmaK isTemezMiydiN_?
SevseYdin isTeRdiN...
Ama SeN seVmediN Ki!!!
Kod:''yürek dayanmıyor bu gidişe sonsuz bir ucurumdayım sanki..ama dön desen de dönemem artık..''
Gidi$iNiN yeRi vaR yüReğimDe aMa döNü$üNün YOK! ßiLeSiN!!!
SeN giTTiN...giTTiğiN güN ßiTTiN...
SeN o güN ßeNide ßiTiRdiN...
Kod:''derin bir mavi var orada içinde kaybolmak gerek boğulmak gerek yüreğine akmak gerek ''
eNgiN ßiR oKyaNusu a$aRdıM hep o göZLeRde...
Çogu ZaMaN kayßoLuRhaTTa ßoğuLuRduM...
ßiR ßaKTıM dipTeyiM...
Ne o güZeLLik VaR eTRafıMdaNe De kuRTuLaßiLeceğiM ßiR FıRsaT...
Kod:''allahım tutsun ellerimden bırakmasın beni deniz gözlüm ağlatmasın gözlerimi ''
aRdıNDaN giTTİğiN geLdi aKLıMa...
Alıntı:GiTTiN ve ßiTTiN...
KuRTuLSam ßiLe faYdaSız aRTıK…
ßuNdaN SoNRaSıNda heR ya$aNmı$LığıN aRdıNda KaLaN KoRKuLaRdaN ßiRi oLacaK o göZleR…
YüReğiMi acıTacaK…
aNıLaRıMı haTıRLaTacaK….
DeRiN göZLeRiN aRTıK çoK deRiN geLMeKTe ve ßaNa KoRKu veRMeKTe ßiLeSiN…
Ne ßiR daHa daLaRıMNede ßiR daHa KoRKuMu YeNMeYe çaLı$ıRıM…..
Kod:ßeN haLa YeNi uMuT ßeKLiYoRuM seVgiLi…
SeNi değiL…
sessiz bir dünya. ne aykkabı topuklarından çıkan ses nede tıkanmış trafikten gelen korna sesleri. fırıncıların çıkardıkları uğultulu ses yok sadece ekmeğin kokusu var. terzilerin tak tuk yapan makinalarının sesi yok.
kasetçiler en son çıkan albümleri sokakta bangır bangır çalsade duyulmuyor. sinamalar sessiz altyazılı sadece.
marketteki alışverişler sessiz. annslar yok..
çocuklar sessiz ağlıyor.
biliyormusun kuşlarda sessizce cıvıldıyor.
anne eve sokakta oynarken geç kalmış çocuğuna sessizce eve gelmesini işaret ediyor. çocuk ise sesszice dudaklarını büküyor...
antikacıların eski radyoları sessizce yayın yapıyor rasgele denk gelen cızırtılı frekanstan.
eskiciler sessizce değiştiriyor yırtık ve eski kıyafetlerle plastikten rengarenk kovalarını leğenlerini mandallarını...
herkes herşey ses çıkarmamak için büyük bir çaba harcıyor ve başarıyorlarda. herbiri sessizlikten kıyafet giymiş üztüne.. sesszi bir dünya adına...
şehir sessizliğe ayak uyduruyordu.
herşey aynı tempo ile hareket ediyordu. herşey sessizdi.
ama herşey sadece birileri için sessizdi..
o birileri ise alışkın ve memnundu bu sessizlikten.
yanıma bir aile oturdu otobüste. sessiz bir aile. sessizce ağladı çocuk babası sessizce saçlarını okşayarak kucağına aldı kızını annesi sessiz ve şevkatle izledi onları. sessiz bir aile. sadece işaretlerle anlatıyorlardı hallerni. kızınca kaşlar çatılıyor yada yüz asılıyordu sadece. kavgaları bile sessizdi.
hiç ses çıkarmadan ayak uydurdum onalara. sessizce izledim onları...
yine ıslak ıslaktır gözlerin istanbulun sisi ile karışık.
belki bir sokak lambasının altında bir elin cebinde bir elinde sigaran efkarı çekiyorsundur şimdilerde...
bir tinerci cocuğun efkarına karıştırıyorsundur belkide efkarını...
nasılda üşümüşsün.
kirpiklerinin ardında yine sıcacık gözyaşların. nasılda direniyor düşmemek için...
ve sen bugünde hüznü kovalıyorsun.
belli etmesende korktuğunu dik durmaya çalışıyorsun.
saklama gözyaşlarını dayanamadığımı biliyorsun seni ağlarken görmeyi.
ama kutsaldır gözyaşı.
bir gram ferim olsa ahhhh
bir gram tebessümüm....
hepsini harcardım uğruna.
ama "gözyaşı ile yoğurmuş bizi kader"
her cümlemiz gözlerimizden akıyor. ve her anımız hüzne kucak açıyor.
hangi vuslat güldürür???
gülmek istiyormuyum...
öyle alıştımki küçük damlalara gülerkende ağlamak istiyorum...
Sebepsiz yalnızlıklarımın
Adres boşluklarında ne geziyorsun
Beni burada bulabileceğini mi sanıyorsun
Göz gözü görmez
Toz duman içerisinde
Yalnızlığımı mı arıyorsun
Sensizliği bulanık deniz sularında aradım
Yönümü bilmeden
Soluksuz
Derinlerde en derinde
İçerde yaranın tam iyleşmezinde
Yemsiz oltalara takıldım
Çırpındım
Başı boş sevdaların mavilerine koştum
Tek küreği kırık yüreğimle
Ve sen geldin
Ama ben çoktan gitmiştim...
Şimdi acılarımı doğuruyorum en dip cehennem köşelerinde
Feryat figan Cehennem Çığlıkları atarken
Tutuşuyor ellerimde bitirdiklerin.
Her tarafım Kan Revan
Yüzüm gözüm görünmüyor acıdan
Yokluk içinde her yanım
Bedel ödüyorum
Bilmem ne kadar umrunda....
çizili sınırlar
göz teması yasak
kokun sinmişse buralara
bana günlerce nefes almak yasak
gidilen yolun sonunda
varılan nokta başlangıça çok uzak
kelimeler dizilisüslü ardı ardına
şiir ufuk çizgisinde göründü bak
sana kalmış okumak yada seyredalmak....
yine yağmur hışımla ıslatmakta
romantik diye altında yürüyen bir ahmak
o dakika bir an susmak
düşen damlaların sesine kulak kabartmak
sevgilini anımsamak
yağmurlu günleri anmak
gülümsemek ince bir tebessümle
gökkuşağının altında tutulan dilekleri hatırlamak
gönül vermek diyorlar adına
saçma sapan bir kaç duygu
geçmişinden sıyrılamıyacakmıyım ben ya
pencereden seyrediyorum dışarıyı
o benim yağmur altında yürüyen ahmak
kendimi seyrediyorum yağmur camları öperken
gözlerim kapalı hayal meyal
geçmişimden bir kare
yağmur altında dolanan bir ahmak....
sen şimdi sana tutkumdan yazıyorum sanarsın bu şiirleri
nerden bileceksin ki yazmadan edemediğimi
ardı ardına sıralamadan tutmayı denedim
olmadı...nemaeler ağzımdan burnumdan geldi
sen şimdi tüm bu şiirleri kendine mal edersin
nerden bileceksin aslında sana değil yazmaya tutkun olduğumu
yüreğimin derinliklerinde gelen bu sesi
sana itaf edeceğimi mi zannettin
sakın evet deme...ben ancak buna gülerim
aslında seni değil şiirleri sevdim...
zaman bir kabus görsem
irkilim uyandığımda aklıma hep o gelir
kalkınca kan ter içinde
çoçukluğumda baş ucunda bekleşini anımsarım
eli yine sanki alnımda
terimi siliyor sirkeli bezle
ilk sevdiğim kadın o
ilk aşkım...ilk göz ağrım
koynunda yatmayı özledim
kokusunu...öpüşünüü
hadi sarıl yine sıkı sıkı
anneciğim diyip canımı canına katsana
ANNEEEEEE