Gidenlerin ardından kalanlar

Bir gün düşersem yüreğine ansızın
Hani belki aklına gelirsem
Bir seher vaktinin yalnızlığında
Paylaşmak istersen içinden geçenleri
Güçlü ve korkusuz görünmeye çalışsan da
İçindeki korkuları bilen birine anlatmak istersen

Hani belki özlersen diyorum
Susadıysan sürgünlerde sevgiye
Kana kana içmek istersen
Kaybolmak istersen sevda sokaklarında
Ve sonsuza kadar kalmak istersen orda

Hani olur ya görmek istersen gözlerimi
Gözlerimin anlattıklarını dinlemek istersen
Bilmek istersen ne kadar çok sevildiğini
Hissedebilirsen gözlerimin sensizliğini
Ve anlayabilirsen sensizliğin bende ne olduğunu

Hani belki içine bir sızı düşerse
Ne olduğunu neden olduğunu bilmeden
Daralırsa yüreğin
Kalabalıklar içinde yalnız hissedersen kendini
Ve ölümden beter gelirse bu yalnızlık
 
Bana seni hatırlatan
Şarkıların gözleri kör
Türkülerin kulakları sağır
Söyleyenlerin dilleri lâl olsun desem yeridir.


Sen varsan eğer
Söylenen bir şarkı sözlerinın türkünün sözlerinde
Sigaramın dumanı katranı
İçkimin alkolü tiksindiren kokusu
Huzurumun ömür törpüsü
Dünyama doğan güneşin
Karabulutlar gibi örtüsü
Yürek sızım afakanlarım desem yeridir.


İsterim ki;
Seni hîç hatırlatmayan
Şarkılar türküler söylensin
O zaman farketmez
Yakından gelirse gelsin davulun sesi hoş gelir.
İsterse çalınsın sazlar otursun kızlar
Onların yerine neneler dedeler oynasın yakışır
Yeter ki sen olma nağmelerde...
Şarkıların gözleri kör
Türkülerin kulakları sağır
Söyleyenlerin dilleri lâl olmasın; bal olsun !
 
Bir gün düşersem yüreğine ansızın
Hani belki aklına gelirsem
Bir seher vaktinin yalnızlığında
Paylaşmak istersen içinden geçenleri
Güçlü ve korkusuz görünmeye çalışsan da
İçindeki korkuları bilen birine anlatmak istersen

Hani belki özlersen diyorum
Susadıysan sürgünlerde sevgiye
Kana kana içmek istersen
Kaybolmak istersen sevda sokaklarında
Ve sonsuza kadar kalmak istersen orda

Hani olur ya görmek istersen gözlerimi
Gözlerimin anlattıklarını dinlemek istersen
Bilmek istersen ne kadar çok sevildiğini
Hissedebilirsen gözlerimin sensizliğini
Ve anlayabilirsen sensizliğin bende ne olduğunu

Hani belki içine bir sızı düşerse
Ne olduğunu neden olduğunu bilmeden
Daralırsa yüreğin
Kalabalıklar içinde yalnız hissedersen kendini
Ve ölümden beter gelirse bu yalnızlık
 
Bana seni hatırlatan
Şarkıların gözleri kör
Türkülerin kulakları sağır
Söyleyenlerin dilleri lâl olsun desem yeridir.


Sen varsan eğer
Söylenen bir şarkı sözlerinın türkünün sözlerinde
Sigaramın dumanı katranı
İçkimin alkolü tiksindiren kokusu
Huzurumun ömür törpüsü
Dünyama doğan güneşin
Karabulutlar gibi örtüsü
Yürek sızım afakanlarım desem yeridir.


İsterim ki;
Seni hîç hatırlatmayan
Şarkılar türküler söylensin
O zaman farketmez
Yakından gelirse gelsin davulun sesi hoş gelir.
İsterse çalınsın sazlar otursun kızlar
Onların yerine neneler dedeler oynasın yakışır
Yeter ki sen olma nağmelerde...
Şarkıların gözleri kör
Türkülerin kulakları sağır
Söyleyenlerin dilleri lâl olmasın; bal olsun !
 
Birbirinde arinan iki nehir gibi
Birbirimizden geçerek
Çiktigimiz açiklik
Ruhlarimizi yeniden bölüstürüyordu bedenlerimize
Uçurum içini çekiyordu
Orman fisildiyordu
Kumlarini silkeleyen göçebe bedenin
Yeniden düsüyordu yola
Görünmezin atlariyla uzaklasiyordun
Erkekligin sütünü biraktigin
Tuzlu dudaklarim
Ardindan bi siiri mirildaniyordu sana

Uçurum orman ay ve bedenindeki birkaç isaretle
Zamana geçirilen dayanikli söz o gece
Ardindan mirildandigim siir
Simdi baskalarinin dudaklarinda göçebe
 
Kanini degistirir suyla
Birkaç dönemeç önceki ölü
Tuzunu yikar deniz
Suyunu degistirirken irmagi
Denize tilsim dagliyor
Kursun yayiliyor tenine
Agir
Agir
Kursun
Birkaç ölü her dönemeçte
Bir irmak kaç büklüm dönerse
Doguya edilen yemin
Kan tuz ölü hakki
Kollarina çogalan irmaklar
Gelecegini tasarlayan cografya
Tarih ve yemin kusatirken topragi
 
seni sevmekten vazgeçmiyorum
Sadece kadere razı oldum
Sevdamı kalbime gömüyorum
Can yarım çok iyi biliyorum
Gözlerin bir ömür boyu gökyüzüm olacak
Saçlarının kokusu baharda esen rüzgarlarla içime dolacak
Ellerin getirecek en güzel rüyaları serpecek gecelerime
Bu sevda her daim can yarında olacak...
Seni sevmekten vazgeçmiyorum
Sadece mecburum ve gidiyorum
Bir başka ömrü tamamlayacağım
Kurduğum düşlerin boynu bükük kaldı can yarım
Kocaman bir sevda ağlıyor şu çaresiz halime
Kadere razı oldum
Bir başka kaderi yaşamaya gidiyorum
Bu sevdadan vazgeçmiyorum
Mecburum gidiyorum...
Seni bırakıp gidecek kadar çok seviyorum...
 
Söylediğin sözler geliyor aklıma...
Kanı donuyor şiirin...
Kendine ağlıyor söylediğim türkü..
Üzerinde ki adresi siliniyor yazdığım mektubun...
Şimdi sigara değil saat başı yaktığım sen...

Ve her gün yeniden başlıyor hayat..
Aynı saatte geçiyor mısır satan adam evin önünden...
Yine perdelerim kapalı...
Yine dağınık yatak üzeri izmarit dolu kültabağı...


Yürüdüğüm aynı kaldırım taşları

aynı cadde aynı sokak...
Bir tek yüreğim....
Biraz daha soğuk biraz daha katı
Biraz daha yaralı...

İstediğin zaman ölemiyorsun be güzelim..
Mecbur kalıyorsun bir dilim ekmeğe aş'a..
Elbisesini yıkıyor yine insan..
Yine konuşuyorsun telefonda bir tanıdıkla..
Yine gülüyorsun ara sıra yine ağlıyorsun...


Geçip gidiyor hayat geçip gittiğin gibi hayatımdan...
Bu... nasıl yaşamaksa....

Söylediğin sözler geliyor aklıma....
Söylemediklerini örtüyorum üstüne...
Yine de üşüyor yüreği insanın...
Bu kızgınlık bu öfke
Yetmiyor yokluğunu ısıtmaya..


İstediğin zaman ölemiyorsun işte....
Yarını bekliyorsun umarsız...
Bir elinde ayrılık diğerinde hasret...
Sevmişsin bir kere...kuralsız...
Bu nasıl aşk'sa.....
 
Dünlerimin Yarım Kalmışlığıyla
Yazıyorum bu Satırları...

Garip bir hüzün var içimde...
Sanki bir yanım hep ağlamaklı...


Kaç kez söndürdüm yalnızlığımı sigaramın külünde ben bile unuttum..
Kaç kez bitirdim o adı sigaramın dumanında...
Ama yine de sevdamı kırık kalemimde harcayamadım...



Bir fotoğrafa bakıyorum şimdi...

Resmi de hayalim gibi ben gibi dünlerim gibi...
Yarım kaldı bir ocak sabahı...
Şimdi düşünüyorum da yarım kalan kimin düşüydü acaba...!



Sevmekse en büyüğünden seviyorum ama...

Geleceğimde yok artık dünlerime bıraktım onu...
Sinsice akan zamanlara kattım sırtımdaki yaralarımı...
Şimdi ismi ritimsiz kalp atışlarımda saklı...


Ne yapalım bedenimize hapsolmuş ruhlarımızı ben özgürleştirdim
o yapamadı...
Şimdi o mahkum ben özgürüm...
İki kişilik bir yürek bu...
Artık ben yetemiyorum içine...
O'na verdikçe küçülüyor küçücük oluyor gözümde...


Acı bir gerçek kıpırdıyor artık hayatımın sayfalarında...
Rüzgar kulaklarıma fısıldıyor; ''giden gitti'' diyor ''bekleme''



Yüreğimde onun için büyüttüğüm sevdamı hançerlediği vakit...

Dünya dönmekten vazgeçti onun için sanki..
Bir ocak sabahı ben ondan vazgeçtim...
Ama sevgimden vazgeçmedim...


Anlamak biraz zor neden mi böyle...
Çünkü bütün benliğimle duygularımla ve sevgimle
O KADINI yaratan benim...
Olduğu gibi kabullenmek de bana düşerdi tabiiki özellikle de savunmak...
O'nu herşeyiyle sevdim ben...
Sevdim ve yarattım... Bu uğurda herşeyimi kaybetsem bile..
Ne demiş üstad; ''Güzelliğin beş para etmez bu bendeki aşk olm
 
Bir yıldız sağanağı ve bir yanım veda..
Bir ateşin içinden gülümseyebiliyorum sana..

Çünkü senden öğrendiğim aşk bende bir sadakat..
Tanıdığım bir şey bu bulutlarulvi bir el tarafından ağlayabiliyorsa..

Beni de ağlat demeliyim..
Her an birden bire bir sadakatle gelecekmişsin gibi..

Yüzümdeki hazana bak sonbaharın son gününde doğmuşum gibi..
Neden yoksun..Neden parmaklarında kavizler çizmiyorsun artık..

Bilmiyor musun artık bütün eşyalar benimle alay eder oldu..
Bütün sevdiklerimi başucumda görme isteğim bile suç..

Yoksun..Ve perdeleri siyaha soyunan bir günle karşılaşıyorum yok oluşunu..
Şehrin ilk simidini ben yedim..Bütün karlar suskunluğumun ve sensizliğimin üzerine beyaz yalnızlıklar örtüyor..

İlk çayını ben içtim bu şehrin..Sen yoksun..
Yitik bir şehrin korkularını emziren bütün gecelerini buğulu bir camdan seyrediyorum..

Sonun nerede olduğunu bilmeden ve zahir bir hayata feryatlar bırakarak aşikar cümlelerle sinsi ızdırapların ardına ismini kazıyorum..

Bu yüzden anımsadığım Zühre ve bu yüzden adına zahir cümleler bırakmam..
Bir adın kaldı dayanabildiğim hüzünlerden..
 
Sana acıLarımı anlatacağım..
YıLdızLarın gözLerimi terkedişini..
Sonbaharın üzerime çöküşünü..
Kanayan yaraLarımı..
Bitmeyen hıçkırıkLarımı..
eLLerimi bırakışını
YokLuğunu anlatacağım!

Giderken ettiğin yeminLeri..
Ve onları tutmayışını anLatacağım..

Kaderime boyun eğen
Seni sevmekten vazgeçemeyen kaLbimi
Senin oLmadığın yerLere gitmeyen ayakLarımı
YokLuğuna isyan eden şarkı sözleriLarı anLatacağım..

Hükmedemediğim hisLerimi ve
Kendime duyduğum nefretimi anLatacağım..

BeLki dönersin diye
AnLarsın da yaraLarımı sararsın
BenimLe ağLarsın..
GözLerime bakıp şarkı sözlerimızı söyLersin diye..
Seni Sevmenin bedeLinin ne oLduğunu anLatacağım sana..
Dön diye yüreğine akacağım bir kez daha !!
 
Çantamı topladım
Gidiyorum...
Sensizliğe...
Hayallerin ve rüyaların olmadığı
Belki de insanların olmadığı yerlere
Ölüme...

Çantamı topladım gidiyorum..
Sevgin aşkın olmadığı yerlere
Bir çiçek kokusunu içime çekemiyeceğim yerlere
Çöllere...

Çantamı topladım gidiyorum..
Belki düne belki yarına
Belki zaman ötesine
Ruhlar alemine...

Çantamı topladım gidiyorum..
Seni ilk gördüğüm yere
Sevincimin dünyayı sarstığı yerlere
O ana;
Maziye...


Çantamı topladım gidiyorum..
Gözyaşlarının olmadığı bir dünyaya
Tebessüm dünyasına...

Çantamı topladım gidiyorum..
Dağlarında çiğdem açmayan yerlere
Tebessüm göremeyeceğim yerlere
Senle ama sensiz
Sevgisizlik denizine..

Çantamı topladım..
Gidiyorum...

(ama sen gelme affetmeyeceğim!..)
 
Bana bunu yapmayacaktın
Öyle sırtımdan vurmayacaktın beni
Gelişin gibi onurlu olmalıydı gidişin
Ve öylesine gururlu bitişin
Gel gör ki kötü oynadın bu oyunu
Erken düştü masken yüzünden
Demek ki sen içimde büyüttüğüm bir dev değil
Bir hiçtin
Görüyorsun işte
Gittin
Ve de bittin...
 
Bana bunu yapmayacaktın
Böyle bir hancerle yıkmayacaktın beni
Bir ihanetin adresi olmamalıydı ayak izlerin
Nasıl kirlettin o tertemiz aşkımızı?
Yoksa ben mi yanlış tanıdım seni?
Yoksa hep böyle kirlimiydi senin denizlerin?
İşte ellerimde
Suç ortağı bir sinema bileti
Bir pastahane köşesi
Bir tiyatro gişesi.
Bu kadar ucuza gitmeyecektin
Sigara dumanlarında harcamayacaktın bu aşkı
Ve aşk cellatlarına meze yapmayacaktın beni
Şimdi boş bir mezar bulsam
Seni böylesine sevdiği için
Oraya gömerdim kalbimi...
 
Bana bunu yapmayacaktın
Böyle küstürmeyecektin şiirlerimi
Kan kırmızısı yağmurları yağdırmayacaktın gecelerime
Kanatlarını kırmayacaktın hatıralarımın
Çıldırtmayacaktın
Artık adın ihaneti çağrıştırıyor bana
Ve tadın bir yılanın en öldürücü zehirini
Bilmiyorum
Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun
O acımasız hançerini...
Unutma ki
Yasaklanmış kitaplarım gibisin artık bana
Bundan böyle
Yaklaşmam yasak
Dokunmam yasak
Ve
Sarılmam yasak sana.
 
Bir an kaybettim seni..
Uçtun ellerimden..
Ardında bıraktığın satırlar darmadağındı.
Bir müddet toplayamadım kendimi satırları.
Bir müddet anlayamadım ne olduğunu.
"Bırak dağınık kalsın satırlar" dedim oluşturamadım cümleleri.
Seni anlatacak kelimeleri bulamadım karşındayken.
Hiçbir sihir yoktu seni yanımda canlandıracak.
Ne kadar çoksan o kadar yoktun hayatımda !
Seni yaşamadan
Ölmek istemedim..
 
titriyor mevsim ardın sıra

biliyorum oradasın

sadece susuyorum

krizantem

mavinin katliamıdır

yeşil hüzünler sarsa da

memleketin her yanını

direnen yürekler safında kalıyoruz

bir başımıza

boşluk kırılıyor

ay geceye hazırlanıyor

terli alnını siliyor zaman

yitirirken umudu

bir emekçinin göz yaşı takılıyor kursağıma

derindir

gözlerimizdeki çukurlar

uçurum çiçekleri toplanır ellerimizden

çıplak ayaklarımız kanarken

sarp yollarında sevdanın

merhemi karanfilde

acıyı sigarada bıraktım

ceplerimizde firari sevişmelerimiz

sokak lambalarında kan ışıltısı

Paris düşüyor

Üşüyor Dicle

Sadece susuyorum...
 
Ardına bile bakmadan beni benden alarak
Yüreğimde bir sızı gözümde yaş bırakarak
Kalbimdeki yerini hasretle doldurarak
Son buseyle gönlümü yakarak gidiyorsun

Kalbinde aşkla yanan kor ateşi bilerek
Bu aşkın ateşiyle geçmişini silerek
Gözlerinde bir hüzün fakat sahte gülerek
Sahte mutluluğunu üzerek gidiyorsun

Görünce gözlerini dinleyince kalbini
Anladım ki bir tanem sen beni seviyorsun
Ellerimi tutarak dile son dileğini
Yüreğimdeki seni almadan gidiyorsun....
 
İçim acıyor yine bugün
Ruhum dipsiz kuyularda geziyor
Hani hani varya kelimelerin nehir
Sözlerin çağlayan olduğu
Ama sensizliğin insanı boğduğu
O imkansızlıkların acıların içindeyim.
Bir girdap var sanki damarlarımda
Beni içine çekiyor durmadan
Çabalıyorum çırpınıyorum durmadan
Kurtarmak için benliğimi
Çabalıyorum sahip çıkmak için sevgime
Ama olmuyor başaramıyorum bir türlü
İçim acıyor yine bugün
Benimlesin ama sensizim.
 
Gül attım gökyüzü düştü

Denizi bir kilime serdim
Üst üste ekledim güzü
Aydede..
Ah işte orada dur! Onardım da sözü
Taş gibi kavrayıp suları
Saçtım yüzüne gözüne
Sonra topladım çalısını çırpısını
Tenindeki çiy damlasını
Vurup hançeri beyaz rüzgara
Mor kınalar devşirdim

Soludum da tarlalar uçuştu

Gökyüzü gelip usulca
Konuverdi delişmen kızın sesine
Konsun konmasına da
‘Da’sı var işte bir de
Hadi be neyse diyecektim
O Lekeler olmasaydı
Külotunun öyle gizli görünmesine
İlahi gökyüzü
Kamaşıp durdu günlerce

Soludum gökyüzü uçtu

Uzandım da kanadı dağlar
 
Geri
Üst