Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bekledim
Bir ekmek kokusuna kanıp saatlerce sıcak ekmeği bekler gibi bekledim.
Sustum
Arsız bir yanılgıdan sonra yanlışa sessiz ağıt gibi sustum.
Beklenen gel(e)medi susan konuş(a)madı.
Canım acıyor avucumdaki can kırıkları batıyor bugün bedenime.
Bebeksi bir tende unutulmuş öpücük gibiydi usulluğum.
En savunmasız yenilgimi resmediyorum aynalara. Düşlerim asılı kaldı kimsesiz kaldırım direklerinde. Kimse sormadı ‘son isteğini’. Bilindik cevaplar olduğu için mi?
Huzurum eridi buhar oldu yüreğimin kırgınlığına/kırıklığına. Edepsiz susuşlarım perdeyi yırttığında beri hiç güfteye tutunamıyorum sevdanın yüzüne bakamıyorum.
Arsız bir rüyadan uyanmak isterken uyanamamak gibiydi. Bağırmak haykırmak isterken seslerimi kitap arasında unutmuş gibiydim. Bu düş bozumu ellerimi kanatıyor vakitli vakitsiz.
Bu çırpınışlarım ah çırpınışlarım…
Boş yere çabayla hazırlanmış ürkek bir tezdi. Gereksiz çalışılmış/hazırlanmış tek kişilik tiyatro oyunu.
Bir kare içinde dondurulmuş umut parçasıydı siyah beyaz.
Defterimin arasında kurutuyorum sözlerini. Defterimin kokusu dağılıyor yedi iklime. Çikolata kokusu… Ve düş parçacıkları dökülüyor ruhumdan
Tek kişilik.
Sen; en zamansız yenilginin en güzel anı En ateşli tango dansında unutulmuş bir karanfil. Ve tınılar arasında kaybolmuş özgürlük.
Bir gitarın yaz ve aşk melodilerine bıraktım düşlerimi çırılçıplak soyunan benliğimi ayak yalın kumlara saldım.
Sen; bir çingenenin ayak yalın dansın da kaybolmuş hırçınlık
Hayatın dansı
Ve en ulaşılmazım.
Sen hiç bilmedin ama
ben hep sevdim seni...
Gülümsediğinde
nazlı ceylanlar inerdi
yüreğimin umut pınarlarına...
Kırkikindiler yağardı ansızın
gönlümün vahalarına...
Sen hiç bilmedin ama
bir derdin olduğunu anlardım
gözlerin daldığında...
İçim titrerdi
düşman kesilirdim seni incitenlere
hüzün dalgaları vururdu
gönlümün kıyılarına...
Sen hiç bilmedin ama
seni her düşündüğümde
yıldızlar sevgiyle gülümserdi
ruhumun semalarında...
Keyifle uyanırdı düşlerim
rengarenk şafaklara...
Sen hiç bilmedin ama
gözlerin değdiğinde gözlerime
yeşerirdi bozkırlarım...
Baharı yaşardım zemherilerde
sevda kuşları konardı
yüreğimin ucuna...
Sen hiç bilmedin ama
“Ne haber” dediğinde
denizine kavuşan martılar gibi
çığlık çığlığa kanat çırpardı sevinçlerim...
Sihirli bir el değmişcesine
silinirdi bütün hüzünlerim
günüm aydınlanırdı
güneşim batmazdı dağlarımda...
Sen hiç bilmedin ama
kabul etmek istemesem de
kış ortasında düşen şaşkın cemreler gibi
zamansız düşmüştüm sevdana...
Sen çoktan geçmiştin o yolları
mümkün değildi geri dönüşün...
Bilirdim vuslatın imkansızlığını
yollara düşesim gelirdi
ağlardım kuytularda...
Sen hiç bilmedin ama
yas tuttum ardından
uzaklara gittiğinde...
Tutunacak bir daldan mahrum kalan
sarmaşıklara döndüm...
Köksüz kaldım
öksüz kaldım
sensiz kaldım
şu koskoca dünyada...
Dönebilmek o dönüş olmayan yollardan
Sürekli bir aldanış bir daha bir daha
Hiç bitmeyecek gecelerden bir sabaha
Çıkabilmek ve sevmek durmadan usanmadan
Konuşmak konuşmak gözlerle fısıldılarla
Duymak büyülü sıcaklığını beyaz ellerin
Her geçen dakika var olduğunu anlamak için
Yaşamak arzu dolu dudaklarda şarkı sözleri sözlerilarla
Unutmak ne varsa kötülükten yana
İnmek sevilen gözlerin derinliğine
Öyle mutlu öyle sarhoş alabildiğine
Bin yıl içmek o sulardan kana kana
Her gün ona koşmak dağlardan tepelerden
Her yerde her zaman onsuz edememek
O en tatlı hayal en büyük gerçek
Anlarsın taşan o günlerden gecelerden
Sonra bir gün o bütün karanlıkları yırtasın gelir
Başını alıp gidesin gelir uzak denizlere
Artık her şey boş ve yalan sevdin ya bir kere
Her yerinden bir buğu halinde o yükselir
Sen yoksun artık anla yeryüzünde bir o var
Onun elleri var gözleri dudakları
Anlarsın tenin beslediği zaman toprakları
Ve hala seversin zaman bitinceye kadar
Yeniden var oluştur ya da bir başka türlü oluştur bu
Nice aldanmalardan sonra bir aşka dönüştür bu
İstemem alınma hiçbir sözümden
Dünme kararından benim yüzümden
Ne olur gözünü kaçır gözümden
Hep bu son bakışlar ağlatır beni.
Unutma insanım bende bir yerde
Kim olsa yıkılır böyle bir günde
Bir daha görmemek varsa kaderde
Hep bu son vedalar ağlatır beniİstemem alınma hiçbir sözümden
Dünme kararından benim yüzümden
Ne olur gözünü kaçır gözümden
Hep bu son bakışlar ağlatır beni.
Unutma insanım bende bir yerde
Kim olsa yıkılır böyle bir günde
Bir daha görmemek varsa kaderde
Hep bu son vedalar ağlatır beni
Kara bulut gibi cöktü üstüme.
Aci aci gitti derinlere.
Büyük yük gibi ezdi gecti.
Ates gibi yakti yine.
Ne aci hasret bu böyle.
Bütün gece aglatti beni.
Yeter artik diye yalvartti beni.
Bir gelince gitmez kolay kolay.
Korkarim cikacak bir olay.
Hasret demisler adina.
Bir kere söndürsen ne var.
Ne acilara dayandim.
Bu hasretle deli olacam sandim.
Hasretinle uyudum.
Hasretinle uyandim.
Yeter artik
bu güne kadar zor dayandim.
Sensiz yasamayi denedim.
Hasretin yakiyor sevgilim.
Git dediysem öldür demedim.
Bir bilsen sevgilim
sana öyle hasretim.
Asktan sevgiden gectim.
Bir kere yüzünü görmeye
canimi veririm.
Köhne gemiler geçiyor içimden
hangi sokağa dalsam hangi kapıyı açsam
ardında sen
hep sesine bir kulaç kala boğuluyorum
bilmem
sen mi erken demir alıyorsun
ben mi geç kalıyorum
ellerimi bıraktığın yerden
çığlar yuvarlanıyor ta şurama
her gece fırlatıp denizlere
yitirilmiş tebessümleri
bir cigarayla parmak uçlarımı öldürüyorum
çürümüş rüyalardan arta kalan mirasınla
yolcusuz yollara döndüm
alnımdaki girdaplar şimdi kan tarlası
fırtınalar kopuyor demişsin
yüreğinin en rüzgarsız yerlerinde
oysa ben
bin mevsim sana fırtına landım
sen bilmedin
Yok denecek bir şey ama var var
Yılan yılan çinkoya mavi
Damın altında kaç sıra tuğla eksik eksik
Niyedir bilmiyorum pencere koysak mıydı adını
Bir ördek bir keçi yavrusuyla dışarısı
Gebe karnıyla bir kadının
Güneşin döndüğü tepsiye vurmuşlukla
Vay çiçekleri kedileri bakmak bakmak yapan elim
Nedendir bilmiyorum ellerim tutsak mıydı
Bizi bir pencere gösteriyor ama gösteriyor
Işıklar sırtımıza vurmuşlukla
Vay ışıklar vay! hep birden çinkoya mavi
Akıntısı aya doğru uzanan
Bir komşum var kesin gözlü uzağa baktıkça rahat
Bana ay diye yutturdu pembecikleriyle bir kızı
Onunla birlikte yatıyoruz şimdi
Onunla birlikte kılların uzunluğu
Aramızda bir odada olmaktan başka neyimiz var
.Yok denecek bir şey ama var var
Vay! mendili dörtlere katlayıp cebine koyan ben
Çok ağrıyan yerlerim pembeye mavi Bilirim ondan öyle ne ağrı ne sızı
Aklıma damların üstünde koşmak koşmak
Bu uçanlar serçe cıva gibileri serçe
Gittikçe unuttum o kadar insan sevdim de
Çekik gözlü kıvırcık saçlı düz beyaz yüzlü o kadar
Diyorum elleri nerde benimkisi bu mu
Hani o büyücek sevgiler şimdi de yok mu
Yok denecek bir şey ama var var.
Yağmurlu bir gece
boş sokakta bir fener.
Geceyi süsleyen yalnız bir fener
ve önünde yalnız bir adam.
Ayaklar`ının artık tutmadığı bir anda
bırakıvermiş kendini oraya.
Kimse bilmiyordu
ama bu genç yaşına rağmen
ne çok yol almıştı bu adam.
Gözlerine uykusuzluğun
bedenine bitaplığın izleri yansıyordu.
Neydi onu bu hâle koyan
hiç kimseye söylemiyordu.
Ne gece`ye açıklıyordu sırrını
ne de onun gibi yalnız olan fener`e.
Zamanı geldiğinde
bu sırrını bir tek toprakla paylaşacaktı.
Bir adam vardı
o gece çaresizliğin en karanlık noktasına ulaşan bir adam.
Yağmurlu bir geceydi
her zamankinden daha karanlık.
Bir kadın
kırık camlı pencere`nin önünde otururken
gözyaşları yağmura eşlik ediyordu.
Yağmur`un ve sessizliğin sesinden başka
hiçbir şey duyulmuyordu.
Kadın`ın içinde atılan çığlıklar bile.
Yıkık ve soğuk bir kulübe`nin içinde yalnız bir kadın.
Ağlıyordu.
Gözleri geceye dalarken
düşündüğü tek bir şey vardı:
Şimdi nerdeydi ne yapıyordu acaba.
Gözbebeklerinde kendim yerine baskasını gördügüm insan;
yalan söylerken bile nasıl bu kadar masum durabiliyordun?
Oysa ki sarılırken sana baska bir tenin soguk kokusunu varmıs bedeninde
Bilmiyordum
içten içe agladıgım onca gecenin hesabını nasıl verebilirsin ki
Kaçamayacaksın o zaman
Bileceksin unutmayacaksın
Bir sevgiye sarılacaksın
Bir çocuk yüreğine sarılacaksın belki
Belki denizin mavisine aşık olacaksın
Belki gökyüzünün enginliğine vereceksin kendini
Seveceksin ama
İlla ki sevgiyi yaşayacaksın
Bir gülen yüze vereceksin sevgini
Bir dost sohbetinin sıcaklığında eriyecek yüreğin
Muziğin notalarına vereceksin kendini aşkına verir gibi
Seveceksin doğayı seveceksin insanı
Bileceksin çivi çiviyi söker
Sevginin ateşinde eriteceksin aşkını
Aşkını sevgine katacaksın
Hüzün
Her sabah hüzünle başlamamak için midir bu çaba
Her sabah kendine iki şıktan birini sorar mısın sen
Bugün güne iyi başlamak veya kötü başlamak
İki şık mı var önünde
Hangisini seçerdin
Hangisi senin aklının yolunda gider
Hangisini seçersen duygu ve düşüncelerinle insanları etkilersin
Boş mu kaldı yüreğin
Bir hastanede olsan hangi şıkları seçerdin
Ölmek ve yaşamak
Hangisi hangisi sevdiklerinin gözyaşlarını akıtmaz
Hangisi akılla arkadaştır
Peki sana sorulduğunda
Neden bu kadar sevimlisin
Neden bu kadar her şeye
İyilik ve her konuda iyi düşünen biri olabiliyorsun diye
Önünde iki seçenek var
Ona onun da önünde iki seçenek olduğunu
Ve bu iki seçeneğin hangisi akılla arkadaş olduğunu söylemek
Ve sanane deyip geçmek var
Hangisini seçerdin
Hangisi aklına uyardı
Ve hangisi seni iyi tanımalarına sebep olur
Hangisi senin başka insanlar için de doğru yolu bulmanın en iyi göstergesi
olurdu
Tabiki senin aklının arkadaşı olan
Sabah uyandığında
İki şık bulundur önünde
İşte o zaman kendindeki
Farkları görürsün
Dene ve ölç
sevgilim sevgilim
kuzey sanrısı gibidir
geceyi beşe filan böler
sonra ayılar hüzünden ölmez
sevgilim sevgilim
açlıktan ölür onlar
işte bundan ötürü
hüznü artık bir ayıya bıraktım
sevgilim sevgilim
bir ayıya
ister ormanda kullansın
ister buzdağında
hayatın kutlu olsun sevgilim
ki sana değişe değişe aktım
kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım
-uykusuz kalır mı onlar bilmem aslında-
sevgilim sevgilim
bir orman gibi çoğal aramızda
şehirden bir çocuk olarak şurda burda
bir sabuntozu markasında köpürerek
çınarın tutsaklığını
ve menekşenin tutsaklığını
ve menekşenin sevincini yaşa
sevgilim sevgilim
hüzüne yer var hayatımızda
Kapat perdeleri !
Kapat ki yalnızlığın başlasın...
Ürkme !
İyidir insanın kendi kendine kalması.
Alışmalısın...
Mevsime pek gitmiyor
Şimdi o şarkı sözleriyı sustur !
Dinleme artık.
Sanma ki aylardan ağustostur...
Duvarlarına yüzümün gölgesi düşerse
Şaşırma !
Bazı geceler ruhum göç edecektir evine.
Bu akşam tek kişilik yap kahveyi.
Masaya bir tabak ek*** koy...
Şimdi rahatça seyret istediğin filmi...
Vaktinde yatıp
Vaktinde günaydın diyeceksin.
Kurtuldun dırdırımdan.
Bundan sonra akşamları tek başına içeceksin...
Kitaplarım sana emanet
Canın sıkıldığında okursun.
Baktın ki işe yaramıyor
Sen de yırtıp atarsın.
Unutuyordum az daha...
Silme camdan o dörtlüğü olur mu?
Nasıl olsa kaybolur kendiliğinden...
Bırak ne olacak?
Hüznüm bir süre asılı kalsın.
Sen şimdi kapat perdeleri !
Kapat ki yalnızlığın başlasın...
bugün
hep seni düşündüm
diğer günler gibi
ama gördüm
değmezmşs sana
niye mi?
önce kalbimin anahtarini çaldın
sonra geri verdin
değmezmiş sana
beni benden ettin
içimdeki beni
sen ettin
hayattaki en önemli anahtarı
ilk sen verdin
değmezmiş sana
beni ben olarak sevmedigin için
Bir rüyadır gece hiç olmadığı kadar gerçek.
Hem geçmiş vardır içinde hem de gelecek.
An’dır geçmişi ve geleceği bir çırpıda silecek...
Sancıdır gece bilinmeyene gebe. Bıçaktır gece yüreğinizde istemeseniz de.
Eski bir dostun eskimeyen sesinde saklı kalan hüzündür.Saklı kalan aslında geceden hep gizlediğin yüzündür.
Savaştır gece orduları olmayan. Yüzlerce ölü vardır içinizde ve bir o kadar
öldüremediklerimizle... Kendi kavganızdır gece kendi sevdanızdır da... Ya da ikisinin
ortasında yoğun bir bilmece.Kimi zaman yıldızdır dostunuz kimi zaman ay ama
kırgınsınızdır hep güneşe.
Gül ile bülbülün hikâyesinde gülün adı bülbülün kanıdır gece.
Gece ilham olur aşka düşen bîçâre gence.
Leyl’dir gece kelimelerin en karanlığıdır.
Leylâ olur gece sebebi mecnûnluğundandır.
Bir gün düşersem yüreğine ansızın
Hani belki aklına gelirsem
Bir seher vaktinin yalnızlığında
Paylaşmak istersen içinden geçenleri
Güçlü ve korkusuz görünmeye çalışsan da
İçindeki korkuları bilen birine anlatmak istersen
Hani belki özlersen diyorum
Susadıysan sürgünlerde sevgiye
Kana kana içmek istersen
Kaybolmak istersen sevda sokaklarında
Ve sonsuza kadar kalmak istersen orda
Hani olur ya görmek istersen gözlerimi
Gözlerimin anlattıklarını dinlemek istersen
Bilmek istersen ne kadar çok sevildiğini
Hissedebilirsen gözlerimin sensizliğini
Ve anlayabilirsen sensizliğin bende ne olduğunu
Hani belki içine bir sızı düşerse
Ne olduğunu neden olduğunu bilmeden
Daralırsa yüreğin
Kalabalıklar içinde yalnız hissedersen kendini
Ve ölümden beter gelirse bu yalnızlık
Bana seni hatırlatan
Şarkıların gözleri kör
Türkülerin kulakları sağır
Söyleyenlerin dilleri lâl olsun desem yeridir.
Sen varsan eğer
Söylenen bir şarkı sözlerinın türkünün sözlerinde
Sigaramın dumanı katranı
İçkimin alkolü tiksindiren kokusu
Huzurumun ömür törpüsü
Dünyama doğan güneşin
Karabulutlar gibi örtüsü
Yürek sızım afakanlarım desem yeridir.
İsterim ki;
Seni hîç hatırlatmayan
Şarkılar türküler söylensin
O zaman farketmez
Yakından gelirse gelsin davulun sesi hoş gelir.
İsterse çalınsın sazlar otursun kızlar
Onların yerine neneler dedeler oynasın yakışır
Yeter ki sen olma nağmelerde...
Şarkıların gözleri kör
Türkülerin kulakları sağır
Söyleyenlerin dilleri lâl olmasın; bal olsun !
Birbirinde arinan iki nehir gibi
Birbirimizden geçerek
Çiktigimiz açiklik
Ruhlarimizi yeniden bölüstürüyordu bedenlerimize
Uçurum içini çekiyordu
Orman fisildiyordu
Kumlarini silkeleyen göçebe bedenin
Yeniden düsüyordu yola
Görünmezin atlariyla uzaklasiyordun
Erkekligin sütünü biraktigin
Tuzlu dudaklarim
Ardindan bi siiri mirildaniyordu sana
Uçurum orman ay ve bedenindeki birkaç isaretle
Zamana geçirilen dayanikli söz o gece
Ardindan mirildandigim siir
Simdi baskalarinin dudaklarinda göçebe