Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Uzaklara açıklara varmak ulaşmak arzu edersin..
Yaklaştıkça uzaklaşır ya bazen herşey..
Özlemeyi de özlersin..
Dokunsan yüreğime yaşam..
El değmeden incitmeden ve gözlerim buğulanmadan..
Ben çoktan vazgeçmişken hayallerimden
Sen benden vazgeçmesen...
diye düşünürken
Hani herşeyindim
ben senin
hani kor dudaklındım.
Hani karlarda açan çiçektim
vazgeçilmezdim.
gibi bir şarkı sözleri duyumsarsın...
Sonra..
Bazen mucizelere inanmak geçse de içinden..
Sanışlar Aldanışlar ve Gerçekleri bilir
Artık Peri masallarına da inanmazsın..
Yaşamak.. Belki de bu mudur...
Yine de herşeye rağmen
tuhaf bir cümle kurarsın durduk yerde ;
" Birgün geleceğim.. İmkansızım olsanda..! "
Nereye...?
Bilemezsin...
Ama
Yaşama tutuklu yüreğin özgürlüğe kanatlanır birden..
Maviliğe bir kuş firar eder içinden...
Ve
Artık Bilirsin...
Sana güzel bir yaz günü gelmiştim.
Karlı bir sabahta gidiyorum.Beş mevsim yaşamışız beraber.
Beş mevsim bir "iç denizi" kurutmaya yetti.
işte böyle sevgili...
Biz artık seninle
haritada iki küçük su lekesi.
Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi...
Giderken senden:
Okyanus olmuştu gözlerin
Kırık virane bir kayık gibi süzülmüştüm bende o gözlerden
Çiçeklerin sanki bana dargınlarmış gibi boyunlarını büküp:
``Gideceksen eğer dönme geri`` dediler
Dönmedim...(dönemedim)
Sana bir damla yağmurun filmini sunmuştum
Esipte vücudumuzu titreten rüzgarı okutmuşum sana
Çok bilmişler gibi...
Şimdileri ne yağmurda yürüyorum nede rüzgarı hissediyorum
Ziyareti yasaklanmış bir makhum gibi
Sokak lambalarından yardım diliyorum
Karanlıktan değil aydınlığa korkuyorum
Sensizliğe değil
Senli günlerden bir dakika daha uzaklaştım diye üzülüyorum...
Vedam olmadı
Sana allahaısmarladık dememeliydim
``Gidiyor musun sen şimdi?`` diye sormuştunya
Ben istememiştimki gitmeyi.
Sen kalmayı bana çok gördüğün içindi
sende belkide tüm sevda tohumları
ve sende yazılmamış henüz
en güzel aşkların en çirkin sonları
değmemiş belkide yüreğine
o sonsuz hasret rüzgarları
korku yok yüreğinin sokaklarında
gözyaşı yağmamış gökten
yüreğinin yer yüzüne
yada hiç bir bakış yakmamış
içini öyle derinden
sevdayı olduğu gibi yaşamışsın
belkide olduğundan fazla
öyleki taşmış bütün aşklar içinden
kaybedecek çok şeyin var belki de
ama yok içinde kaybetmek korkusundan eser
benimse kaybedecek birşeyim yok
ama korku kol gezer yüreğimin sokaklarında
sevmek adına attığım her adım
bir parçamı almış kaybolmuş
sonunda benide kaybetmiş
her sevdada biraz daha sönmüşüm
sırılsıklam gözlerimle
her sonda bir mavzer patlamış yüreğimde
yüreğim param parça içimde
vazgeçmişken çıkmışsın karşıma
son nefeslerimde bahsetmişsin bana aşktan
son nefeste düşmüş gözlerin yüreğime
son nefeste yıldız olmuşsun gecelere
son şans diye fısıldamış dudaklarım
ve bitmişim işte öyle
işte öyle kesilmiş biletim
sadece gidişlik
yine son şans demişim sen duymamışsın
sadece ağlamışsın
bense anlamışım
herkesin defalarca varda şu hayatta son şansı
bir ölenlerin yok geri dönme şansları...
Ben Hayatı Alayım Şıklık Size Kalsın!
Boşver aldırma diyorsun içinden.
Olur mu boşvermek yakışır mı hiç sana diyorlar.
Önemsiyorsun dertleniyorsun üzülüyorsun. Uykuların kaçıyor.
Hiç takmayacaksın bunları dert etmek sana yakışmıyor diyorlar.
Üstten bakıyorsun...
Yakışmadığını söylüyorlar.
Aşağıdan alıyorsun.
Yakışmıyormuş öyle diyorlar.
Arkanı dönüyorsun.
Olmuyor.
O zaman gözünün içine içine bakıyorsun.
Bu sefer de kabalık sayıyorlar.
Sanki hayat yakaya takılan bir gül bunlara göre...
Öyle uzaktan bakıp değerlendiriyorlar: İyi duruyor mu durmuyor mu? Uymuş mu uymamış mı? Cıvık mı şık mı?
Öyle olsa ne güzel olur.
Ama değil bu bizim mecburiyetlerimizle özgürlüklerimizi aynı kazanda harmanlamaya çalıştığımız hayat olsa olsa ancak solgun bir gül oluyor dokununca...
Duygularının dikine gidiyorsun.
Yaşına başına yakıştırmıyorlar.
Aklını başına topluyorsun.
Bu kadar usluluk sana yakışmaz diyorlar.
Öfkeleniyorsun. Yakıştıramıyorlar.
Sakin kalıyorsun.
Bu kez ya tepene çıkıyorlar ya da yakışıksız bir kayıtsızlık olarak algılıyorlar.
Susuyorsun.Sana yakışmaz!
Konuşuyorsun.Sana yakışmaz!
Bağırıyorsun. Hiiiç yakışmaz!
Arkanı dönüp gidiyorsun. Oldu mu ya şimdi biz seni böyle kaçak bilmezdik!
Orada durup kişiliğinde sevginde ve inancında ayak diriyorsun.Şık olmadı!
Sanki her şey hayatın üzerine geçirdiğimiz kılık kıyafetten ibaret!
Sanki bir kravatın hafifçe yana kayık bir davranışın hafifçe uyumsuz görünmesinden daha önemli bir şey yok!
Anlıyorum hepsini anlıyorum da; bu dışın hiç mi içi yok yahu?
Bu garip şıklık merakınının zirve noktasına gelince...
Ölüyorsun.
Basbayağı ölüyorsun.
Herkes gibi...
Eninde sonunda herkesin öleceği gibi...
Gazeteye ilan veriyorlar:
Ölüm sana yakışmadı
Geride kalanların acı duygularının ince kederlerinin sonucu elbette böyle bir ifade!
Ama en derin şıklığın; bile ne kadar sığ bir arayış olduğunu nasıl da nasıl da yüzümüze vuruyor.
Yok. Yanlış anlaşılmasın!
Şıklığı seviyorum. (Dikkat! Önemsemiyorum şıklığı seviyorum. İkisi farklı!)
Her şey birbirine; davranışlarımız da her zaman bize yakışsa ne güzel olur!
Fakat biliyorum...
Çoktandır biliyorum ki göze hoş görünen nice şeyin içi boş!
Üstelik şıklıkta horlayıcı bir alay; yakıştırma çabasında gizli bir şiddet de var.
Oysa gerçek şu ki içtenlik çoğu zaman dışardan bakana yakışıksız geliyor.
Aşk itici.
Zekânın saçı başı dağınık gömleği dışarda.
Bilgelik bir lokma bir hırka.
Özgür düşünce deseniz o zaten hepten kaba saba kalıyor.
Bu durumda tercihim açık!
Şıklığınız; içi şiddet dışı etiket medeniliğiniz size...
Bazen vandallık gibi algılanan ve çoğu zaman biçimsiz olan şey; yani bütün saflığıyla hayat bize!
İki şehri var gecenin
Biri gözümde tütüyor
Birinin dumanı üstünde yağmur gibi çöken siste
Bana bu uykusuz şehri niye bıraktın
Göze alamadığım bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin
Gece değil istediğin
Hayli karanlık bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak hevesindesin!
Gözlerini anlıyorum henüz
Bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir
Öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak
Sis değil
Uykusuzluk değil
İki uzak şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
Biri hepimizle göz göze gibi hala uykusuz
Biri sis içinde kirpiklerine kadar açık
Bu sessizliği kim bıraktıysa
Göremiyorum konuşkan gözlerinde tek sözcük bile
Gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
Hani bulutlarla bana haber yollayacaktın
Sen her yağmur damlasına bir kelime yazacak;
bende o damlaları avuçlarıma alıp
yazdığın mektubu okuyacaktım.
Kokunu çiçeklere iliştirip yollayacaktın hani?
Söz vermiştin...
Bülbüller sözlerini getirecekti bana.
Dalgalar vurup vurup hasretini solumayacak mıydı?
Yıldızlar sana giden yolu gösterecek
mehtap yolumuzu aydınlatacaktı.
Aşkımıza ondan başka kimse şahit olmayacaktı
Öyle sevecektik ki birbirimizi
sorgusuz sualsiz girecektik cennete.
Kıskanacaktı nur'umuzu melekler bile...
Şimdi neden solgunsun böyle bir tanem
Niçin açıp gözlerini ellerimden tutmuyorsun?
Uzat ellerini al beni de yanına.
Bunca hasret yetmez mi çıkmak için katına
Yoksa gittin ve unuttun mu beni;
Unuttun mu oralarda?
Göz kırp bana yıldızlardan.
Bir an bile durmam buralarda inan;
Davetini bekliyorum
Çağır geleyim artık
Çağır meleğim artık... ..
Bilinmezlere Gidip Gelirdim
Bilinmedim...
İnandığım Her Şey Adına Yasak Sorular Sordum Kendime
Bütün Denklemlerin Bir Bilinmeyeni Ben Oldum
Sevgiyi Sordum
Neden Bu Kadar Yalnızdık
Sen Söyle
Beş Duyumu Yitirdim Kaç Zaman
Anlayan Yoktu
Yutkundum Arsenik Tadında
Yaşamam Sandım
Kaçıyorum Bu Dünyadan
Nedenini Hiç Sorma
Bakışlarım Benim Değil Artik
Sesim Değişti
Bu Kez Başka Gittim Kendimden
Söylemeseler Bilmeyecektim
Ağlayınca uzun Ağlarım Kimseler Olmaz
Susmanın Konuşmaktan Zor Olduğu Anlardır Bu
Anlar Mısın?
Yaşam Ne Tuhaf Bilmecedir
Sen Anlıyorsun Biliyorsun
Her Şeyi Biliyorsun
Anlıyorsun
Yanılmıyorum
Anlayamayan Bendim
Yaşamın Bir Düş Penceresi Olmadığını
Çiçekleri Severken Dalları Kırmak Olmaz Sanırdım
Aşkı Kendi Rengiyle Taşıyıp İçimi Sancılar Bastığında
Avuçlarımda Kederi Eritip Yürüdüm Sandım
Kimselerin Bilmediği Yerlere
Bütün Tanımları Değiştirip
Öylesine Hesapsız Hiç Beklenmedik Sevilir Sanırdım
Gözümün Önünde Vurdular Beni
Birden Bire Bensiz Kaldım
Durduk Yere Düştü Ellerim
Oysa Bedenimde Cehennem Benzeri Ateşler Vardı
Sana Her Şeyi Anlatmadım
Şimdi Hangi Aynaya Baksam Kimliksizim Ben
Büyük Kederleri Unutturacak
Büyük Mutluluklar Bulmalı
Derin ve Keskin Acılar Yaşamakta Olan İnsanlar İçin İmkânsızdır
Taşınması Zor Acıları yaşamış İnsanlar
Bazen Büyük Bir Mutluluk İhtimali Kapılarını Çalsada
O kapıyı Açacak Gücü Ve Cesareti Kendilerinde Bulamazlar
Hatta Sessizce Durup Kapılarını Çalan
Bu Beklenmedik Yolcu Gitsin Diye Beklerler
Kederli İnsanları Yeniden Hayata Döndürüp
Yüzlerini Gülümsetecek Tılsım Küçük Ani ve Kısa Sevinçlerde Gizlidir YAR...
İnsan Belki Bir Kere Kendini Ve Kimliğini Öldürebilirdi Ama
Bunu İkinci Kere Yapmak İmkânsız Gelirdi
Sen Bir Kez Sendeki Seni Öldürdün
Ona Sadece Hayatından Küçük Dakikaları Ayırdın
Ben Sendeki Senin Kapısını Çalan Beklenmedik Yolcuydum
Sen Gitmemi Bekliyorsun
Dokunmanın Korkunç Hazzını Keşfedip
Dokunamamanın Korkunç Hazzını Duymak İçin
Duymak Gibi Bişey Bu
Sendeki Anlatma İsteğiyle
Saklama Arzusunu Bir arada Görmek
Oysa Biz Zamanın İzini Kaybetmiş
Zamandan Kopmamış Olanların
Asla Anlayamayacağı Bir Zamansızlıkta Karşılaşmamışmıydık?
Uğultulu Sesler Arasında
Birbirimizin Sesini Duyup Dinlemeyi Öğrenmemişmiydik?
Hayat...
Her Eksilttiğinin Yerine Bişey Veren
Ya da Her Verdiğinin Karşılığında Bişey Eksilten
Bi Oyun Değilmiydi
Eksilttiklerimizin Karşılığında Bu Paylaşımı Bulmuşken
Bize Sunulan Bu Paylaşım Karşılığında Eksilen Neydi
Zamandan Kopmamış Olanların Yaşayacağı Korku Niye
Senin Duyumsadığın Duyguları Duyumsamamdan mı Korkuyorsun
Ben Bu Paylaşıma Bir Kimlik Aramıyorum Sevgili!!!
Zamandan Kopmamış Olanların Ad Koyma Çabası İçinde Değilim Ben
Zamansızlıkta Bulduğum Bu Sevginin
Zamanın İçinde Kaybolmasına İzin Vermemek İçin Bütün Çabam YAR!!!
Bu Çabayı Kimseler Anlamaz Bilirim
Ama Sendeki Sen Anlar
Senin Verdiğin Kimlikten Fazlasını Yaşamıyorum
Bir Ses Duyumu Kelimelerce Kelimelerce Olsada
Örselenmiş İlişkilerde Unuttuğumuz
Fotokopiyle Çoğaltılmış Sevgilerin Yaşandığı Şu Anlarda
Hep Özel Kalacak Bir Tat Yaşadığımız
Kaçmaya Çalıştın mı Yakalandığında
Kaçtığında Sahip Olduklarını Bile Kaybedersin Unutma!!
Ben Belki Kaçmayı Beceremedim Ve Yakalandım
Belki de...
Vazgeçmekte Geç Kaldım
Bilki Kazanma Şansım Hiç Yok
Sevdiğim...
Şimdi bir an dönerek gerilere hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp sevecen ellerini
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum
Bir deniz hıçkırıyor ta içimde dinle
Giderek yalçın kayalar kumlar eriyor
Şimdi başbaşayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben can veriyor
Seni arıyorum
Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi ya penbe ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum
Varsın ama yoksun. yanımdasın değilsin
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum
Ellerim içimde bir kan gölüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum