Tümüyle Deyimler ;)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan By.BuRkay
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Atı alan Üsküdar`ı geçti: "Fırsat kaçtı, artık yapılacak şey kalmadı" anlamında kullanılır."Sen daha dur, atı alan Üsküdar`ı çoktan geçti."
 
Atı eşkin, kılıcı keskin: Her bakımdan güçlü, dilediğini yapabilir."Zalimlere karşı durmak mı istiyorsun? Atın eşkin, kılıcın keskin olmalı!"
 
Atın yüğrükse bin de kaç: İmkânın varsa kendini kurtarmaya bak.
 
Atıp tutmak: 1. Kendi gücünü aşacağı işler yapacağını söylemek, abartılı konuşmak. 2. Birisinin arkasından ileri geri konuşmak, kötü sözler etmek."Yüzüne karşı söyle, arkasından atıp tutma adamın."
 
At oynatmak: 1. Ata hüner göstermek. 2. Bildiği ve istediği gibi davranmak. 3. Belli bir alanda üstünlük kurmak."Meydan adamlara kaldı, istedikleri gibi at oynatıyorlar."
 
Atsan atılmaz, satsan satılmaz: İşe yaramadığı, sıkıntı verdiği hâlde vazgeçilemeyen şeyler ve kimseler için kullanılır."Ne yapayım, kardeş işte! Atsan atılmaz, satsan satılmaz
 
Attan inip eşeğe binmek: Bulunduğu dereceden, mevkiden, önemli görevden daha aşağı bir yere inmek veya alınmak."Aklını başına toplamazsan adamı işte böyle attan indirip eşeğe bindirirler."
 
Avaz avaz bağırmak: Olanca gücüyle bağırmak; sesi yettiği kadar, var gücüyle bağırmak."Tamam duyuyorum, öyle avaz avaz bağırma
 
Avucunun içine almak: Birini her dediğini yapar duruma getirmek, baskı ve etkisi altına almak."Kaymakam bütün kasabalıyı avucunun içine aldı."
 
Avucunu yalamak: Umduğunu ele geçirememek, beklediğini elde edememek."Avucunu yalamak istemiyorsan harekete geç, sen de çalış
 
Avuç açmak: Yardım istemek, dilenmek, para istemek ya da ister duruma düşmek."Yarın avuç açmamak için bugünden çalışmalısın."
 
Ayağa düşmek: 1. Bir şeyin değerini kaybetmesi. 2. Yalvarır duruma gelmek. 3. İşe ilgisiz ve yetkisiz kimseler karışır olmak."Sevinmeyin boşuna, bu işi ayağa düşürmeyeceğim hiçbir zaman."
 
Ayağa kalkmak: 1. Hasta iyi olmak. 2. Saygı göstermek için oturma durumundan ayak üzeri duruma geçmek. 3. Telâşlanmak, heyecanlanmak. 4. Dikilmek, ayakları üzerinde durmak."Dedem nihayet ayağa kalktı."
 
Ayağı (ayakları birbirine) dolaşmak: Yürürken herhangi bir sebepten ötürü ayakları birbirine takılmak, sendelemek."Korkusundan zavallının ayakları birbirine dolaştı."
 
Ayağı düşmek: Bir yere uğramak, o yer yolu üzerinde bulunmak, yolu düşmek."Bu rezillikten sonra onun ayağının buralara düşeceğini sanmam artık."
 
Ayağı düze basmak: İşleri iyi gitmek, zorlukları yenerek rahata kavuşmak."Şu borcu da ödedik mi ayağımız düze basacak inşallah."
 
Ayağı ile gelmek: 1. Kendi isteği ile gelmek. 2. Çok fazla emek sarf edilmeden elde edilmek."Adam ayağı ile geldi dayak yemeye."
 
Ayağına bağ olmak: Bir işini yapmasına, bulunduğu yerden ayrılmasına engel olmak."Bu çocuk ayağıma bağ oldu, onu bırakıp da bir yere gidemiyorum."
 
Ayağına dolaşmak (veya dolanmak): 1. Birisinin yaptığı işe engel olmak. 2. Başkasına yaptığı kötülük kendi başına gelmek."Şu köpeği birisi çıkarsın atölyeden, insanın ayaklarına dolanıyor."
 
Ayağına gitmek: Büyüklük taslamadan alçak gönüllülük edip birinin yanına varmak."O baban senin, ayağına gitmelisin."
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst