Şair ve Yazarlardan, kesitler.

-"Öyle kolay sanat değildir uyumak,onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerek.."
Böyle Buyurdu Zerdüşt - F.Nietzsche
 
Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda.. Hiçbirinin eli bana değmiyor.. Çünkü ellerim ceplerimde hiç olmadıkları kadar.. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben.. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan.. Hepsini giydim.. Hiçbiri olmadı.. Hepsi dar geldi.. İnansaydım herhangi birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevirirdim.. Okyanuslar kırmızı olurdu.. Pıhtılaşmış kanlardan siyah dağlar yükselirdi.. Ama inanamadım.. Bir türlü inanamadım.. Bütün hayat bir illüzyon..


Hakan Günday
 
Öyle bir suçluluk duygusu var ki bende, yemeğin yemediğim yarısının bile kalbinin kırıldığını düşünüyorum.. Böyle yaşamak kolay olmuyor elbette.. İnsan, yaşamayı becerebilenlerin karşısında donup kalıyor.. Yani merak ediyorum, insanlar nasıl oluyor da yaşamaya ara vermek istemiyorlar.. Bana gelince, ara vermek bir yana, yaşamak istediğimden bile o kadar emin değilim.. O tür bir saplantım -ya da kararlılığım diyelim- hiç olmadı.. Kendimi dünya için o kadar zorunlu veya yararlı da görmüyorum üstelik.. Soğuk makarna gibiyim, ne dünyaya zarar vermek istiyorum ne de büyük bir yarar sağlamak gibi önlenemez bir isteğim var.. Var olmak, o kadar da heyecan verici gelmiyor bana.. Buna karşılık, yok olmanın da anlamlı bir yanını göremiyorum.. Tavşan boku gibiyim bir bakıma; kokmaz, bulaşmaz.. Sizin anlayacağınız, eğer ölümü anlamlandıran yaşadığınız sürece yaptıklarınızsa, pek şansım yok..


Ece Temelkuran
 
Öülme son çare olarak bakmalısın. Hiç kimsenin seni alıkoyamayacağını bil. Ama Ölüme gidebileceğin için, onu yedekte tut; sonuna kadar. Diyelim ki gece bir kâbus gördün. Bunun bir kâbus olduğunu bilirsin ve kurtulmak için başını biraz oynatman yeter. Her şey daha basit, daha dayanılır hale gelir ve bir bakarsın en korktuğun şeyden zevk alır olmuşsun. Hayat seni korkutuyorsa,en yakınların çirkin maskeler takmışsa... hayat budur de, ikinci kez çağrılmayacağın bir oyun olduğunu söyle. Zevk verici ve acı çektirici bir oyun, inanç ve aldatma oyunu, maskeler oyunu, onu sonuna kadar oyna, ister oyuncu ister izleyici olarak. İzleyici olman daha iyi, içinden kolay çıkarsın. 'Son kurtuluş çaresi' yaşamama hep yardımcı olmuştur. Elimin altında olduğu için, bu çareye hiç başvurmadım. Ama ahiretin direksiyonu elimin altında olmasaydı, kendimi tuzağa düşmüş hisseder ve bir an önce kaçmaya bakardım.''


Doğunun Limanlar
 
Düşümde sana,

"Kalbin dille bir olduğunu nereden anlarız?" diye sordum.


"Doğrudur,

insanın dili kalbiyle bir olmalıdır.

Sözün dağınıklığı, kalbin perişanlığındandır.

Gönül denizdir, dil kıyı;

deniz dalgalanınca

içindekileri sahile atar" dedin...


Sadık Yalsızuçanlar
 
Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "-Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!


Aylak Adam
 
Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, "-Veli ağanın öküzleri gibi öküz, yoktur," demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!


Aylak Adam.
 
Bu sabah da, özel bir günlük tutmamı önerdi bana.

''Her günün sonunda, o gün çok zorlu geçmiş olsa bile, mutluluk duyduğun beş şeyi yaz. Ve her ay bunları gözden geçir. O kısacık notlar, kendini güçlü hissetmeni sağlayacak. Sahip olduklarına ulaşamayan insanlara karşı anlayışın ve hoşgörün artacak. Bunu yap pişman olmazsın.''

Başladım bile, İşte bugünün mutluluk damlaları: Sağlıklıyım, gencim, Amerika'da mastır yapma ayrıcalığına sahibim, başarılıyım; çalıştığım yeri, insanları ve arkadaşlarımı seviyorum.

Ya içime saplanmış, canımı acıtan kılçıklar? Neden onları da yazmıyorum Linda? Evimden yurdumdan uzaktayım. Sevdiklerimi çok, ama çok özlüyorum. Kariyer olarak bir yerlere geleceğimden emin olsam da, duygusal yönden aynı mutluluğu yakalayacağımdan şüpheliyim. Görmezden geldiğim yaralı, durmadan kanayan bir yüreğim var. Ve bu yüreğin içine sinmiş, ne yapsam atamadığım bir sevdalı!

Anlaşmamızda bunlar yoktu, değil mi? Yalnızca mutluluklarımı yazacaktın. Gün boyunca yalnız mutluluğu aaaaaaamış gibi...



Yüreğim Seni Çok Sevdi - Canan Tan
 
''Çünkü ben hayatta sadece zambakların, güllerin,
manolyalar ve yaseminlerin niye açtıklarını, beni ne
biçim sevdiklerini ve bende ne bulduklarını biliyorum.

Çiçeğin açması da bir tür şiir belki.Bilmiyorum.''


Seyhan Erözçelik
 
Hayat dağılır, muhit dağılır, tabiat dağılır.
Söz dağılır, yazı dağılır, ses dağılır.
Suret dağılır. Siret dağılır.
Dağılan kalptir aslında vahdet ve talep makamında.
Aynadan beklediğimiz, söz. Aynaya verdiğimiz, söz.
Ya ayna kırılmışsa ?
Kırık aynanın lisanı, hali kadardır.
Söz yok. Lisan-ı hal. O kadar.
Hüznün sularında kırılan ayna kendisinden başka ne gösterebilir ki ?
 
İstiridyeyi kırmazsan inci çıkaramazsın !
İstiridye kimin ?
Denizin...
Ya deniz ?
Susalım ...
 
Yalnizim çünkü sen varsin” “gel” desen gelirdim gittigin uzakta bendim
Kahraman Tazeoğlu – Araz Şiiri
 
Yalnizim çünkü sen varsin” “gel” desen gelirdim gittigin uzakta bendim
Kahraman Tazeoğlu – Araz Şiiri
 
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git
Kahraman Tazeoğlu – Git Şiiri
 
Aşkların sonrasında hüzün vardır
Ya sen hüznü boğarsın
Ya da hüzün seni boğar
Ama birisi kanatlarını kırarsa eğer
Yaralı kuş rolüne soyunacağına
Yürümeyi denemelisin
Hayata dönmelisin
Kahraman Tazeoğlu- Seni intihar Ettim Şiiri
 
Yarime uzanmayan bütün dallar kırık” demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?
Kahraman Tazeoğlu-Seni İçimden Terkediyorum Şiiri
 
Kalbimdekini anlasana yar,
Sen bensiz bir yarım, ben sensiz cana susar…
Kahraman Tazeoğlu-Sus Ve Git
 
Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.

William Shakespeare
 
Nesneler bir bütünken, kelimelerimizin onları ifade edebileceğine güvenimiz tamdı. Ama bu şeyler yavaş avaş parçalara ayrıldı, param parça olup kaosa düştü. Yine de kelimelerimiz aynı kaldı. Kendilerini yeni hakikate uyduramadılar. Bu yüzden gördüğümüz şey hakkında ne zaman konuşmaya çalışsak, yanlış konuşuyoruz, temsil etmeye çalıştığımız şeyin kendisini çarpıtıyoruz. Bu her şeyi berbat ediyor.
Paul Auster, Cam Kent(Sf.86)
 
Eveet. Bir sürü şey var. Size bunları anlatmaya çalışıyorum. Biliyorum kafamda her şey yolunda değil. Ve evet doğru, bu benim kendi özgür irademle oluyor ve durmadan bağırıyorum. Çığlık üstüne çığlık. Hiçbir nedeni yok. Sanki bir nedeni olmalıymış gibi. Ama benim bildiğim hadarıyla bir nedeni yok. Ya da başkasının. Hayır, yok. Bir de öyle zamanlar oluyordu ki ağzımdan tek bir söz bile çıkmıyor. Günlerce, günlerce. Hiçbir şey, hiçbir şey, nasıl kımıldayacağımı unutuyorum. Ya ya. Hatta görmeyi. İşte o zaman Bay Hüzün oluyorum.
Paul Auster, Cam Kent(Sf.27)
 
Geri
Üst