Ruhumun Hicran Damlaları...

Aşk aşama için sancaktır!


Ah kara talihim ah

Onca nedamet sayfasına vah vah
Biliyorum ki mücerrettir nasip olacak inşallah

Sormayın bana hicranı
Sineme nakşeden onca acıları
Kalbimin yakarışları, gözlerim sağanak olunca

İçimi dağlayan hüzün
Sevda adına yüreğim güzün
Yalnızlık yaşamam mı olacak sözüm ne fakirim

Halim hasrete muhtaçsa
Ruhum insicamında solgun kalacaksa
Kalbim boşluğa doğru uzanacaksa can sancıysa

Sözün özü tesirde
Kelamın haznesi kendi ahenginde
Sukut mütemadiyen benimle, dil düğümlenince

Hisleniyorum işte
Sessizliğim kederi körleyince
Gözlerim boşalıyor narince kimse fark etmese de

Yârin cazibesi tende mi?
Edebe mugayir zahire tevessül mü?
Zevk için hicranı yaşamak mümkün mü lazım değil

Sevmek hasretmektir
Fedayı can etmeyi becermektir
Hizmetin himmetinde nefesleri aşk ile tüketmektir

Sabırla örülmektir
Kanaatin serinliğinde hazdır
Onun uğruna niyaz ihsandır, kul için vuslattır şarttır

Aşk aşama için sancaktır
İnkişaf için muhakkak ki sadakat haktır
Vefa niye sorgulanmaktadır, sevda yar için bayraktır

Bir tevessülde ihsan yoksa
İhlâs uzaklarda kalıyorsa aşk olmaz
Kalb sahibine vasıl olmayınca sevdalar çok anlamsızdır



Mustafa CİLASUN
 
Ecrin kadrinde yoğrulmak!



Bilir misin?
Sevdada kaybolmayı,
Ve ruhi muvazeneye ram olarak nefes almayı.

Hüccetin,
Gerekçelerinde solumayı,
Aşk için yanmayı yorgunluk hissettirmeyen anı.

Nefesin,
Kalan sayfalarını anlamayı,
Ömrün baharında sabrı kuşanmayı ve yılmamayı.

Önüne,
Serilen çilelerde coşmayı,
Nasibin halinde kanaati solumayı ve vefayı anmayı.

Hak adına,
Azimetle yol almayı,
Ecrin kadrinde yoğrulmayı kalbi itminanlığı bulmayı.

Yüreğin,
Çırpınırken durmayı,
Hissiyatın sağanağında keşkelere geçit vermeyen kanı.

Ne deyim,
Şimdi ki ben sana,
Var olan kıt aklımla, ziyadesiyle saflığımla hayırlar ola.

Öncelikle,
Şevkle hisset ve serinle,
Sakın ola sen hiç aldırma derinliğin var olacak girdabına.

Zaman,
Üzülme zaten ekendi yolunda,
Ruhun, asla değil iptidai bir harmanla nasip olmayacaksa.

Aşk,
Senin halinde nur olunca,
Aklın acizliği çıkacak karşına, nefsin hizmet sual olacaksa,

Aldırma,
O vakit asla kaygı yaşama,
Zira ruhi eminlik arkanda, enaniyet hurdalığın paslarında,

İnsan,
Kamil olarak anılacaksa,
Kalp bunun için varlıksa, işte aşk mütemadiyen yakınında.



Mustafa CİLASUN
 
Gizlediğin hıçkırıkların!



Aslında hissettiğim
Ne bir sevdanın başlangıcı
Ve ne de bir hicranın sancısıydı sadece bildiğim hazdı.

Uzak diyarlardan,
Serdettiğiniz kelamın karşısında,
Ne kadar yüreğim yansa da, lakin kuşandığın hicranla,

Lütfediyordunuz,
Kalbi kanaatinizi sevk ediyordunuz,
Sevgi adına halinizi hasrederek şevk bahşediyordunuz,

Okuduğum,
Satırlarınız karşısında,
Ne kadar hicrana yaslansam da içim hayli kabarıyordu.

Sinemden,
Seni daha yakinen tanımak,
Haline ram olmak, yaren ikliminde solumak istiyordum.

Çünkü biliyordum,
O kadar çok yutkunduğun,
Hıçkırıkların vardı ki, vakıf oldukça içim çok burkuluyordu.

Yaşadığın şarlar,
Çok acımasızdı, teslim olmak vardı,
Hayatın baharında, çilenin yumaklarıyla arkadaş olmuştun.

Melalinde demlediğin,
Ne kadar uhde varsa çaresizdi,
Suskunluğun karşısında anlaşılır olmak adına aşk bir seraptı

Mütemadiyen
Başarmaktan söz etseler de,
Hissiyat adına, kalbi yakarış sevdasıyla kuraklık karşındaydı,

İçinden geçirdiğin,
Sığınacağım iyi ki sabır var demen dahi
Zamanın girdabında ve yokuşun sancılarında pek yetmiyordu.

Düşlediğin her şey,
Solgunluğa maruz kalıyordu,
Umut adına, hasretin tavında kelam etmek dahi kifayetsizdi.

En bariz ihtiyacın,
Samimiyetle ve bakir hislerle sevilmekti,
Çünkü insan olmak yeterli bir sebepti, lakin aşk kimin derdiydi…



Mustafa CİLASUN
 
Sen benim kaderim değilsin!



Çok geçte olsa
Anladım ki artık sen
Benim, ne kaderimsin ve ne de dert hanemsin

Her ne kadar
Yılları sana hasretsem de
Yüreğimin burukluğuyla nefeslenip tükenmişsem,

Yetti artık,
Ne gözyaşlarıma,
Ve nede yılgın umutlarıma bir kapı aralamayacağım.

Ömür boyu
Sukutu hayal yaşamayacağım,
Nazarlarımı senden saklayacağım, kalbi burkacağım.

Diyarları arşınlayıp,
Solgun nefesleri arayacağım,
Sinemde bıraktığın uhdeleri hazine gibi saklayacağım.

Kimsenin sevdasında,
Kalbi kanamaların sancısıyla,
Hicran sağanağında kalmasına tahammül edemeyeceğim,

Mütemadiyen gideceğim,
Öteler için nefeslenip hamd edeceğim,
Zülfüyâr için, hüznü nefeslenmek olmayacak benim işim,

Aşk kimin nasibi
Kalbi vuslat, tahkikin hakkı değil mi?
Azimete ne demeli, çileyle nefeslenmeyi haz edebilmeli.

Her yağmur damlasında,
Yağan karın beyazlığında berivanın,
Suhuletini, kanaat içinde ki meşkini, o sabrın hikmetiyle,

Derlenmeyi,
Muvazene için birliği,
Aklın en zaruri refakatini, eren kimliğinde ki mefkûreyle,

Nefiste eriyerek,
Meclisin meşkinde nefeslenerek,
Keramete asla tevessül etmeyerek, terk etmeli mukallitliği,

Halin serinliğinde,
Aşkın bir dem olan güzelliğinde,
Müddeti nefes tefekkürüyle, ölümün müstesna iklimine şek ile…



Mustafa CİLASUN
 
Nazarında eriyen bir nefestim!



Kim ne derse desin,
İsterse ölümün adresini göstersin,
Her bir dost terk etsin lakin sen benim kaderimsin.

Hicran alıp ***ürsün,
Hüzün kapımda nöbette dursun,
İsterse ruhum, kendi serencamında sukutu yaşasın.

Kalbim an’a yaklaşsın,
Hayatımın her anı hazanla anlamlaşsın,
Yalnızlık kaderimden sahifelerde bir bir haykırsın.

Lakin sen derdimsin,
Muvazenem için vazgeçilmeyensin,
Halin derinliğinde, dilin sessizliğinde bir şevkimsin.

Yıllardır sabrettim,
Mütemadiyen çekindim söz etmedim,
Gözyaşlarım arkadaşım oldu, gece sığınağıma kondu,

Sen üzülmeyesin diye,
Bir maraz halini kuşatmasın hissiyle,
Kalbimin titremeleriyle ve ruhumun solgun haliyle,

Sana yaklaşmak,
Halimin perişanlığını anlatmak,
Yüreğimin hıçkırıklarını bırakmak için çok bekledim,

Hiç üzülmeni istemedim,
Çünkü sen müstesna bir derdimdin,
Kimseye söz etmedim, aşkını sinemde düğümledim,

Artık biliyorum ki tükendim,
Her şeyi göze alacağıma söz verdim,
Senin halini bilendim, nazarında eriyen bir nefestim.

Nelere direnmedim ki,
Diyarların hikâyelerinde nefeslendim,
Yıllardır çileyi demledim sabırda kemaliyeti keşfettim.

Adamlık kimliği için azmettim,
Âdemi beşerliğimle sürekli iftihar ettim,
Ölümle barışıklığımı biledim, tefekkürde aşkı hissettim,

Suhulete seninle eriştim,
Ülfeti idrak ettim, hamiyeti bildim,
Aşkın sahifelerinde mütemadiyen nefeslenerek geldim…



Mustafa CİLASUN
 
Sen fevkalade bir farksın!



Ne kadar içlensem de,
Hiç söylenmeden halime dönsem de,
Senin hamiyetinin karşısında kar misali eriyorum.

Nefeslerinde soluyor,
Her ah çekmende bizar oluyorum,
Varlığım beş para etmez biliyorum aciz kalıyorum.

Ulvi hasletin güzelliği,
Metanetin dirliğinde ki hikmeti,
Sabrın karşısında, azimeti hissettikçe yoruluyorum.

Nasıl bu kadar eminsin,
Halin güzelliğinde kokan bir gülsün,
Ruhi zenginliğinle aşiyanı olan muhabbetli bülbülsün.

Bu minval üzerine hürsün,
Kalbi lekelerinden arî olan suhuletsin,
Edep zaviyesinden fevkalade zengin olan bir nefessin.

Hukukunu bilen mürebbiyesin,
Ve hatta hedefine aşkla uzanan bir öndersin,
Adamlık kimliğinde erkekliğe taş çıkartan net kimliksin.

Solgun nefesler için üzülen,
Yorgun yürekler için şefkati önceleyen,
Hayatını hizmet yoluna vakfeden nisa adına şahanesisin.

Hilkatin zenginliğine uzanan,
Aidiyetini ülfetle anlatan, ruhi aksın,
İnsan kimliğinde fevkalade bir farksın, nefsini tanıyansın.

Hiddet adına ne varsa dışlayan,
Nedamet içinde konuşmayan cansın,
Sabrın bir sanat olduğunu söyleyen çok engin kanaatsin.

Zamanı saadet addeden,
Evrensel beyan karşısında hicapla nefeslenen,
Gülün zarafeti ve renklerinde aşkın öteler için sezgisiyle,

Toprağın muhlis tevazusunda,
Semadan sudur eden sağanak karşısında,
Gecenin en mübariz gerdanında huzura avdet için koşardın.

İnsan olmasına insandım ama
Sende bulunan hasletlerden çok mahrumdum,
Kalbi fakirliğimle solurdum gözlerimin kuruluğuna yanardım.



Mustafa CİLASUN
 
Sinede yangın umutların acısı!


O kadar kolay mı?

Akşamdan sabaha bir aşk var mı?
Zaman anlatacak mı, nedametler başlayacak mı?

Kim kimi anar?
Yürekte dinmeyen hazin sancılar,
Aklar ve karalar, bir bir tükeniyor solgun umutlar!

Kimler, hangi nefesler
Geçmedi söyler misin bu yoldan,
Şayet sende aranan bir soluksan, korkuyla umutlan!

Ruhi lekelere,
Kalbi serzenişlerin hecelerine,
Dinmeyen gözyaşlarında ki enginliğe sadece hüzünle!

Ne dalganın,
Ve nede denizde ki sağanağın,
Akşamın kızıl ışıklarının, sinede yangın umutların acısı!

Şafak eğer varsa,
Kalbin için fevkalade inşirahsa,
Nasibin halkasında, halde demlenen umutla ve hayrola!

Her nefesin anı,
Gençliğin devranında nükseden baharı,
Sabır toprağındaki bereketlenen ufki sancıları bir düşün!

Hayıflanmanın,
Kime ne faydası olmuş sanki sökün,
Her halin sahibi belliyse ve nasibince şekillenecekse sevin!

Kaçamakların,
Letafetlerinden bahsederler lakin
Kalbin sahibinden habersiz nefesler bir hüccet değil sefiller!

Emanetin rüknünken,
Kalbi itminanlıktaki güzellikten azadeler,
Ne kadar serilseler, bir o kadarda geğirseler yinede hederler!

Çünkü nedensizler,
Sadakatten fevkalade habersizler,
Sadece sosyallikten söz ederler, oysaki ne kadar çok fakirler!

Ne hazindir ki,
Saçılmayı marifet telakki ederler,
Utanmayı öteleyerek birde hilkatlerinde değişikliğe giderler!



Mustafa CİLASUN
 
Sessizliğim benimle!


Artık

Ne kelamın anlamı,
Ve nede meramın açılan sayfaları rahatlatıyordu.

İç sızım,
Ötelerden sudur ediyordu,
Hüzün her vakit yanı başımda ruhumu dinliyordu.

Kalbimin ritmine,
Dilimin düğümüne aldırmıyordum işte,
Halimde nefesime iştirak eden keman nağmesiyle!

Açılıyordum öylesine,
Sessizliğimin tüm serzenişleriyle,
Kopan yaprağın hicranı ve denizin hırçın çığlığıyla!

Hasrete uzanan,
Sinede uhde olarak kalan sancılar,
Dur durak bilmeyen acılar, neme lazımcı duyarsızlar!

Ah kalbim,
Ne kadar hıçkırsan da biliyorum ki,
Seni bir duyan, ruhi itminanlığa uzanan kim olacaktır!

Yutkun öylesine,
Dramın her halinde ki sesiyle,
Hicranın kalesinde ki enginliğe ve hüznün nefesleriyle!

Bazen soruyorum,
Her ne hikmetse kendi kendime,
Mahzun nefesler, çileli çareler, sabırla demlenmek niye!

Yaşamak,
Umut adına fevkalade değerse,
O vakit söyle fakirliğim niye, çaresizliğim kimin kadrinde!

Zerreyi düşünmek,
Nefesin hükmünce tefekküre yönelmek,
Hevesleri dürmek, zevkten emin olarak sabretmeyi bilmek!

Aşkı bilmeden,
Ona vakıf olmaya yönelmeden,
İdrak içinde nefeslenmeden sevda için gözyaşları dökmeden!

Uykunun nefesiyle,
Hissiyatın renklerinde anlamlaşan izle,
Kalbin feveran edişiyle ve her zaman ki sessizliğim benimle!



Mustafa CİLASUN
 
Geri
Üst