Ruhumun Hicran Damlaları...

Nedamet seninle!


Hatırlamıyorum
Kaç kez yemin ettiğimi
Nedametler içinde çektiğim çileyi

Her defasında
Sana gelebilmeyi
Diledimse de gerçekleştiremediğimi

Sonuçları
Fazilet mi düşünmeden
Nemlerin girizgâhına solgunluk kıdem

Neyleyim ki
Çaresizlik değildir erdem
Söyler misiniz ben hamiyette fakirim

İster dem
İstersen dile zadem
Lakin anlamı içinde kıdem has badem

Yaslanma
Şartlanıp ta kalma
Alışkanlıklarına avunup sakın budanma

La havle
Nedir bir sorgula
Tesadüfler var sanma keşkelere abanma

Lakin âdemdir
Biliyoruz amma çıkarsa
Bir gün nefesin nihayeti karşına acınma

Hayıflanıp
Sakın ha hıçkırma
Aklın her vakit yanında irade tasarrufunda

Suç bulma
Nefsine hadsiz yüklenme
Nizam edilince, müsaadesi senin hizmetine

Bilmeyince
Çare adına vehmedince
Akide şekillenince, söyler misin şirk kiminle

Ezanı
Muhammedi ye işitince
Başlangıç ve sonucu derleyince hesap kiminle

Vakit
Seni ilzam edince

Çareler ömür haznesinin idrakteki sahifesinde


Mustafa CİLASUN
 
Ey evladı ayalim!


Sakinliğimde

Düşününce, bir hüzün
Sökün ediyor fakirliğimin dirliğine nedense

Ne öğrendiysem
Enlerim ve ön vehimlerin
Serencamında zihinlerinize sürekli işledim

Gece ve gündüz
Demedim, atiyi önceledim
Her kim ne diyor, yapıyorsa taklide sarıldım

Çünkü bir hükmün
Kelamı muazzamın akçesi
Varlığın vuzuhunda kıymet biliyordu anladım

Size akide-i hukukunu
Ve ne nemelazım yortusunu
Sadece kültür açısında sohbet mevzuu yaptım

Güya böylece cehaleti
Dışladım, her konuda fikir üretmeyi
Asliyet saydım ve arkanızdan da gururlanırdım

Hukuku sadece
Beşeri hukuk biçiminde
Tanıdım, yani İslam hukuk sistemini anlamadım

Evet evet bazen
Bende mübarek gün ve gecelerde
Cami için hazırlanıyor sizlerle namaz kılıyordum

O günden sonra
Yeniden varlığın tesisine
Yorulma bilmeden ve hiddetle koşarak gidiyordum

Sizler nihayet büyüdünüz
Serpildiniz, renklendiniz ve şendiniz
Ne zaman flörtle derde gark ettiniz hüzünlendiniz

Ardı sırta sorular
Aklın bazen kar etmediği konular
Ve hoyratça yaşanılan bir takım karanlık solumlar

Peşinden kalbi
Daralmalar, dinmeyen korkular
Huzuru tarumar eden yanılmalar yorgunluğunda ahlar

İnsan kul olduğuna
Âdemden sirayet eden duruluğa
İbrahim deki duyarlılığa, İsmail deki sadakati anlamalı

Anlamak için kanmalı
Sukutun dirliğinde vuzuh bulmalı
Mütemadiyen konuşmayı katiyen bir marifet saymamalı

Haline hasredilen
Muvazeneyi bulmalı, ahseni takvimde
Vuslatı koklamalı, eşrefi mahlûkat olduğunu unutmamalı

Hukukun yeganeliğinde
Nefes almalı, hasmının benlik olduğuna
Uyanmalı, emanetlerin nihayetinde kalan neslini tanımalı


Mustafa CİLASUN
 
Dinler misin?


Hani

Bir söz vardır nesillerdir
Söz gümüşse sukut altındır diye hatırladın mı?

Anlamaya
Ulaşmadan ve kanmadan
Avuntulara bulaşmadan ve kalbide yormadan

Ruhi muvazeneyi
Zorlamadan, idrake inan
Meşveretteki taze kanlara dayan ve yılmadan

Anneni hakir görme
Babanı da asla solgun bulma
Halden uzaklaşarak, mekânsızlığa rağbet etme

Nerede gün
Orada akşam dersen rasgelesin
Bir başka ifadeyle, kimliğinden azade nefessin

Yalnızca
Bir his değilsin, zevkler için
Hasredilen bir sefil misin, hangi rengin fidesisin

Ezel ve ebet
Zahir ve batın birlikte kuvvet
İnsana tevdi edilen o akıl niye en önemli sıhhat

Bilmeden
Yol almak kimler için nazar et
Ahir için nefesin müddetini hakkıyla bir hesap et

Caziben
Bir ömürlük değil idrak et
Hücreler halinde eriyecek hisset hilme tevessül et

En az haftada
Bir gün hastaları ziyaret et
Darülacezenin müdavimleri kimler meraktan dert

Morglar
Neden boş değil sinede halvet
Kalbine rağbet et, mevt nedir onun dirliğine rağbet

Her sancı
İnşirah için sana çok yabancı
Ruhun kimliğine yabancı, sen olmayacaksın bir hancı



MuStafa CİLASUN
 
Beni benden alan yâr!

İçim içime sığmıyor

Duyduğum nida karşısında
Acizliğim farkında olmadan karşımda
Yakarışlar samimi olsa bilmem ki kim durur yamaçta

Şayet bunlar olmasa
Okunan ezanlar susturulsa
Kalbim zikrinden mahrum bırakılsa
Hissiyatın kuraklığı çıkıyor karşıma ceht anılan olsa da

Sabır haktır dirençtir
İyiliği tavsiye, kötülükten men ise
Yegâne emirdir, neme lazımcılık sefilliğin sahifeleridir
Cami cemaat içindir bundan mahrum camiler niçin fakirdir

Semaya uzanıyor haz
Niyaz niyetle kaim olan bir naz
Hak için amel, ihsan en önemli temel
Takva cihetinde ihlâs, âdem için Mürvet’tir, nura davettir

Lakin ruhum boşlukta
Kalbim bizarlığın marazlarında
Gayretim niyaz olsa da solgun umutlarla yaslanma
Meşvereti unutma, hem hal olmaktan kaçınma muhabbet ara

Vefa cihetini sorgula
Sadakatte yolculuğa uzanarak
Hilkatini anla, hissiyatın renklerinde mantığı unutma
Kitabı Celil ne diyor baksana, nesillerdir anlatıyor inansana

Şimdi her ne diyorsan sana
Tahkik için nefes almaktan bizar olma
İradenin farkına ne vakit vasıl olacaksın biraz anla
Seni takip edeni unutma, beklemediğin bir anda çıkar karşına

Vah tüh sermayedir sanma
Seni her an yolda bırakacağına yaklaşsana
Bağ bozumunu hatırla, ruhun serencamından korkma
Kalp yalana tevessül etmez onu tanısana, sahibinde kalsan ya

Düşüncelerin harmanında
Mazinin devranından hâsıl olan zamanda
Halini tanımla, edile-i şer iyeyi unutma, hukukunu da hatırla
Her ne kadar kefen beyaz olsa da, kalbi lekelerden arınmayı dile

Birkaç tahta ve çiviler
Tabut için seferber edilen aletler
Musalla neyi bekler, hakkınızı helal edin telkini ne eder
Mezar soğuk bir ter, toprak içinde ki haşaratla bin birde beter


Mustafa CİLASUN
 
Kızım!


Sen bana

Bahşedilen, emanetle örülen
Berraklığıyla naifleşen ah u figanı nazsın

Haklısın
Ötelerden itibaren mazileşen
Senin ikliminde filizlenmelerine rağmen

Asileşen
Hakkında nizama tevessül eden
Kitabı Celili öteleyen bir girdabın sızısısın

Bizzat aşkken
Nurun haznesinde zarif nefesken
Yıldızlar misali ancak gecelerle asudeleşen

Yalnızlığında
Mahzunluğu davet eden edepsin
Filizlenene kadar, hizmete amade nefessin

Tercihlerinde
Ne derleri önemsersin zira hedersin
Sende mükellefsin, akıl zaviyesinde hürsün

Lakin taassuplar
Bağnaz korkular bir takım yasalar
Seni sana bırakmayan haksız isyanlar karşıda

Sen ne kadar okursan
Anladığını yaşarsan, Hakka ulaşırsın
Heveslerini nizam ederek te vuslata koşarsan

Hürriyetin bahtını
Atfedilen aldatmacaların sayfasını
Bir çırpıda koparıp atacaksın, hakkını alacaksın

Şimdi hepimiz
Açziyetin takatsizliğini nefesleniyoruz
Hakkı teslim etmek adına da sadece konuşuyoruz

Neden mi korkuyoruz
Bilmekten kaçıyoruz, yerel davranıyoruz
Hiçbir zaman niteliği aramıyor mevzuatta kalıyoruz

Yani seni çillerinle
Baş başa bırakarak hayırlar diliyoruz
Aşk olmadan, niyeti kuşanmadan refahı bırakmadan

Bir anlamda mahkûm
Ediyoruz seni, hali hazırdaki şartlara
Manasız uğraşlara, haksız korkulara, kalan zamana



Mustafa CİLASUN
 
Anlamlı olan şafak mı?


Henüz vicdanlar

Hala prangaya maruz kalıyor
Her çırpınışında, yalın bir kamçı enseye iniyor

Ve o an bir
Şaşkınlık sökün ediyor
Nefesler daralıyor, takat çaresizce uzaklaşıyor

Yaşamak haksa
Murat refah için varsa
Feveranlar çıkıyor karşıma çok anlamsız olsa da

Asırlardır inliyor
Fetret ama ne değişiyor
Sürekli oku deniyor, fakat kime hizmet ediliyor

Nesillere tebarüz
Edilen marazlar hep artıyor
Sancılar çoğalıyor ağrı kesici ne kadar işe yarıyor

Kontrol edilenler
Nizam için onuru hiçleyenler
Haysiyet nedir bilmeyenler, yönetmekten acizler

Zihniyetler rövanşı
İlmi siyasette kimler yol aldı
Korkaklık sinelere musallat olan bir hancı nede acı

Ecdattan bahsederler
Hani o kutlu nefesler nerde var
Hazin şarkılar, müzelik sanatlar, ruhsuzdur vaazlar

Her şeyin cılkı çıktı
Âdem, adabı muaşereti söküp attı
Nisa perişanlıkta bir sancı, yıllardır kimler aldatmadı

Çocuklar neye susadı
Sevgi adına anlamlı olan ne kaldı
Teknoloji, ayrıştırmalarda en vazgeçilemez bir sanattı

Millet mi uluslaştı
Derinlik ne kadar hız kazandı
Her yanı anlamsızlık kuşattı starlık çöpçatanlıkla anlaştı

Hüsran, hicran ve an
Kimliksizlikte nefesleri zorlayan
Ruhundan habersiz yaşayan ve kalbiyle hüzün soluyan



Mustafa CİLASUN
 
Ansam da!


Bir bahar bekliyorum nedense

Gönül sahilimden sökün eden şevkle
Unuttuğum neşemle, kaybolan tebessümle

Umudun karesindeki resimde
Anıların göldesin de kaldım yine işte
Hüzün kalbimde, hicranım demde ne hikmetse

Açılmak istiyorum uzaklara
Aşkın hazanında ki nazarla yar olmasa da
Hak var ya hamd yalnızca ona gözler boşalsa da

Arta kalan sayfalar olsa da
Resimler anlatacağını anlatsa da
Yinede hal durulmuyor, ruh sancıyla kıvranıyor

Arandığında dağılıyor
Hissetmeyi anlıyor lakin vakit daralıyor
Takat uzaklaşıyor, heyecanda tükenerek gidiyor

Dalıyorum yine hicrana
Hiç kimseler anlamasa da hayrola
Ömür nasibinden müteşekkil olunca vuzuh buluna

Aşk kokusunu ansam da
Ona hiç ram olamadan kahrolsam da
Gülmeyen bahtıma yaslanıp hıçkırığa boğulsam da

Olanlar oldu artık gelmesen de
Hiç sevmeyi denemeden nefeslensen de
Müddet doldu kendi hilkatinde, suçlusun bil sende

Toprağın renginde açan filizse
Çiçekler rengârenktir kendi kavlinde
Aşk hissedilmedikçe, çile bilinemedikçe nedir çare

Semada ki yıldızlar hikâye mi
Kuşatan gecenin rengin, hani şafak vakti
Hışımla akan suların derdi, sağanağın kudreti şevkti

Beşeri aşkın halvette ki hali
Ten, terden bizardır illaki, nur hani
Solgun nefesler fazilet mi, inkişaf samimi gayrete tabi

Varlık içinde tasattuk âli
Nefsini nizam eden en kudretli vali
Rasgele nefeslenenin hali, illaki lüzumsuzluğa tabi saki



Mustafa CİLASUN
 
Davacıyım!


Yine bu

Dertli gönül neler istiyor
Halimi bilmiyor neden tüketiyor

Hicrana
Gark edip ızdıraba itiyor
Deryadan dileniyor Hak ne diyor

Razıyım
Ben tarafsız bir sancıyım
Aşk için hancıyım nefse davacıyım

Ruhuma
Acırım kalbime kiracıyım
Nefes için zamana çok muhtacım

Söylenene
İnanırım adam sanırım
Aldatılmaya hayıflanırım acınırım

İnsan
Kimliğinde kulluğu koklarım
İhsana koşarım, ihlâs için nazarım

Kızamam
Billahi, aklım başımdaysa
Hak adına ne varsa tasarrufta orda

Hak zerrenin
Hâkimi ben emanetçi
Sevgi için dilenci, hizmet için sezgi

Her gün
Musalla taşı ten için bekçi
Mezarlar serzenişler için çok dertli

Kalbin
Sahibi belli, kim kimden içli
Şikâyet hangi maksadın gereği belli

Gel sen ol
Garp gönlüm halimi anla
Beni fakirliğimle ne olur hiç yorma

Aşklar
Ummanda olunca ne fayda
Sen kal yalnızlığın kadrinde solma



Mustafa CİLASUN
 
Zamana hasretmek!


Billahi

Hep dertli gönül seni sordu
Yıllardır hüzün soludu, yoruldu bizar oldu

Bir çare adına
Mütemadiyen Hakka yakardı
Hiçbir zaman yılmadı, umut sofrasına kandı

Sevmekten
Söz ediyorum anlık hazdan değil
Aşkın pervazlarına tutunuyorum korku değil

Ha ne olur
Bir haline eğil, gözlerinde meyil
Kalbin vuzuhundan hakikatin deryasına seyir

Mevsimler
Gelip geçiyor, laleler renkleniyor
Ruhum hicranın kadrinde seni hasretle bekliyor

Gelen geliyor
Selam vermeden çekip gidiyor
Bir tutam olsun kulağıma yıllardır haber gelmiyor

Nesiller büyüyor
Ekinler hasat ediliyor lakin sen
Mezarın sessiz sizliğinde, kalbimin köşesinde eriyor

Ömür tükeniyor
Yaşamak umut olmaktan çıkıyor
Aşkın toprağı sahibini bekliyor, seni özlemle anıyor

Çaresiz kalıyor
Halsizlik çöküyor, çırpınış bitiyor
Dil kuruyor, kalp tekliyor, diz çekmiyor, el terliyor

Sana gelmeyi
Bir ömrü çileyle örerek nefesleniyor
Halinde rengârenk büyüttüğü çiçeklerle aşk diliyor

Halinde filizlenmeyi
Nefesinde erimeyi, aşkına erişmeyi
Zamana hasrederek güfteleştiriyor, nakşetsin diyor

Hasretin aşkını
Naaşların serencamında demliyor
Ey Hak diyor, yegânesin idrak ediliyor ruhum geliyor



Mustafa CİLASUN
 
Vuslat dilenirse!


Ne kadar isterdim

Yüreğimin toprağında ki ayrık otlarını
Marazların figanını, hissiyatın serenc***** anlamayı

Yaşamak için sevdayı
Aşk için vesilelere kanmayı yorulmamayı
Kelebekler kadar zarif, bulutlar kadarda hür olmayı

Kuzuların halis hali
Çobanın mahzun feryadı, kavalın hicranı
Dağların yamaçlarında sarih okunan sayfaları koklamak

Mazinin dirliğinde
Boğulmadan, felaha ulaşmak için anlamak
Kimlikte kaybolmamak, kalbin sahibinde kalmak adına

Karalar her ne kadar
Şerri anlatsa da, nedense hazan karşımızda
Nesillerin dirliği tutsak olunca, müstekbirler kuşatınca

Fetret geliyor akılma
Azimetten yoksun nefesler nazar etse de
Maslahat derleniyor menfaat uğruna, nesil teslim olunca

Akıl emanette durunca
Mantık zaviyeden uzaklaşınca, kalp hicranda
Ruh prangaların girdabında, hıçkırıkları hiç duyulmasa da

Akşam sabah uyku sarınca
Mide tıka basa doldurulunca, ihlâs kuruyunca
Takva yoksun kalıyor işte sohbetlerde koyuluk bulunsa da

Anlık cebeler yaşansa da
Kerametler ardı sıra ne hikmetse anlatılsa da
Kurtarıcılar sıralanıyor ne kadar aslı varsa gül ise karşımda

Gözyaşlarım anlatmasa da
Kalbim lekeleriyle ahirimi karatması haksa
Düşünmek, insana hasredilen varlıksa, tahkikte hakikatse

Avuntular bilmem ki niye
Kimliksiz yaşamak şayet bir erdemse öteye
Zaman anlatıyor he şeyi şayet gerekliyse, vuslat dilenirse

Kitabı celil mübarekse
Ona vasıl olmak çürümeyi önleyecekse
Anlamaktan niye uzak kalırız öyleyse hüzün bekler peşimde



Mustafa CİLASUN
 
Aşk kokmasa da!


Ağla gözlerim ağla

Neyleyim ki derdim sığmaz dağlara
Hüznüm ne bahara ve nede hazana aşk kokmasa da

Dert nedameti ansa
Ruhum hicranla yufkalaşsa ne çare
Kalbim sahibinden uzaklaşınca, haşyet sağ yanımda

Sesleniyorum işte
Ne kadar gücüm kaldıysa sonunda
Yüreğim dağlansa da, sinem hıçkırsa da Hakk ortada

Nefsim darboğazlarda
İrade yozluğunda heceler ne ola
Kelam hali bulmayınca, zihin bulanıksa şafak uzakta

Cihan tuğyan içinde
Akide telakilerle tarumar edilince
Hüzün sarsıyor işte Kitabı Celil hakkıyla idrak edilince

Zaman maziyi işaret edince
Nesil tarihin ibret sayfalarını bilmeyince
Fetret kimilerince terakkilere kurban edilince süratle

Varlık hürmete tabi olunca
Adamlık varlıkla anlam bulunca, erdem öteye
Silik duvarlarda ki karanlık lekeler servis yapılıyor işte

Merak lüzumsuzluğa gark edilirken
Hilkatin keyfiyeti nedensiz hiç bilinmezken
İnsan kimliği sekülerliğe doğru rağbet edince hederliğe

Doğru gidişatın niyeti aşikâr
Kan gövdeyi ***ürse ne çıkar, acı var
Anlayan adamlar hani nerede var, maslahatlar ne bahar

Ağlayan gözleri anlayan mı çıkar
Menfaat her yanı kuşatmışsa yar hicran var
Beşerden maada bülbül ah u figan eder kimin derdi yar

Düşünmek lakin netleşmek
Niteliğine hasrederek teneffüs etmek
Akide kimliğinde mücerret bir cehdin gayretiyle gitmek

Kimliğin gailesini çekmek
Mazi ile derinleşmek, ötelerle renklenmek
Nefesin kadrini bilerek sinelerde mefkûreyi hıfz etmek



Mustafa CİLASUN
 
Susmak!


Kabullenmektir

Habersiz gelen için acıyı hissetmek
Her ne kadar haklıysan da çaresiz boyun bükmektir

Zamana
Hasretmektir, vakti beklemektir
Hakkın yerde kalmayacağını bilerek tevekkül etmektir

Kelimeleri
Bilerek düğümlemektir
Hissiyatı törpüleyip sabırla güneşlenmenin zarifliğidir

Dinlemenin
Tarifsiz naifliği ve hazzıdır
Hırçın düşüncelerin nizamı için vesiledeki tek adrestir

Halin devranında
Bekleyen gözyaşlarını
Hüznün refakatiyle içe akıtmaktır, benliği dokumaktır

İsmini andığı kişiyi
Zikretmek için demlenmektir
Aşkın safhalarındaki edebin faziletini deruhte etmektir

Kim bilir bazen
Kasten ödün vermektir
Nihayetin nöbetindeki serinliği keşfetmek keyfiyetidir

Hicranı anlamaktır
Yüreğin dağlanmasında adımdır
Direniş için sabır sukut ile yeşeren fevkalade dirliktir

Zülfün yâre inhisarını
Görmesin diye örtmektir yüreği
Sessizliğin dehlizlerinde nefeslenmeyi becerebilmektir

Mesnetsiz nefesi
Kalp için zikri, zihin için fikri
Derlemeyi bilmek merhalesidir, zaman için çok gereklidir

Gülün dikenine
Örümceğin zarafetine
Mezarın esrarında ki mevcut hikmetine tevessülü sanattır

Bazen yaşamak için
Ve bazen de ölüm yolculuğunda
Cehti seferber etmek adına, derinliği uzanarak koklamaktır

Dostun zaaflarına
Düşmanın çığırtkanlığına
Sübyanın hoyratlığına adım adım muhabbetle meyletmektir

Fevriliğin
Âdemi erdem kimliğinde
Kemaliyetin her cümlesinde tasvip görmediğinin şahididir



Mustafa CİLASUN
 
Ayrık otu nizamsız nefs gibidir!


Bilir misin sen

Ayrık otu neden hiç sevilmez
Ona sevgi hasredilmez, şefkat gösterilmez halde yeşermez

Onu görmemek adına
Vakfedilen gayretler tükenmez
Torak dahi bunun yüzünden bazen sevilmez suda verilmez

O kadar sırnaşıktır ki
Hadsizliğin kıvamında rakipsizdir
Davranış bozukluğunda çok ahenksizdir, lakin çok etkindir

Nerede olsa kendine
Muhakkak bir yer edinmeyi bilendir
Sökülüp atılmasına aldırış etmeyen divanedir, hilkatiyledir

Marazlık için adrestir
Bir anlamda nefs gibi şedit sefildir
Adaptan nasipsiz, halden gailesiz, kalpten silik bir yelişliktir

Mümbit toprakların
Bereket âşıklarınız fevkalade hasmıdır
Bir ince hastalık misali sessiz kurutan, hal bırakmayan fevridir

Kontrolsüz heyecanın
Yaşamak adına azmin serencamıdır
Yılgınlık, yorgunluk hali ondan çok uzaktır her vakit yol alandır

İklimlere taş çıkartan
Mevsimlerin tarihini yazan hazandır
Varlık adına her ne kadar gayret gösterse de hiç anlaşılmayandır

Çünkü haddi aşandır
Marazlık için adeta vardır, bühtandır
Hasislikle anlamlı yaşayandır, kendiyle barışık olmayan varlıktır

Rahmetin sağanağında
Bereketi kurutandır, adıyla müsemmadır
Hak adına hakkı olmasına rağmen toprağın verimliliğini giderendir

İnsan kimliğinden arîdir
Zira her şey ona amade iken o sefildir
Silik duvarlar gibidir, kurşunilikte fevridir, filizleri titreten tizdir

Nizamsız nefs gibidir
Bilmesine rağmen haktan nasipsizdir
İrade olmaz ise ayrık otu, beşer kimliğinde fevkalade talihsizliktir



Mustafa CİLASUN
 
Çok geç!


Gelme artık

Yıllardır sudur ediyor halimde solgunluk
Yorgunluk ah nede yılgınlık kalmıyor hevesim ayık

Sakladığım
Koklamak için medet umduğum günler
Şevki bahar olan yaseminler rengârenk laleler soldu

Nereye baksam
Geceleri ayaza yaslansam donup kalsam
Taşlaşmış yastığımla, toprak kokan yatağımla hicrana

Kalmayan heyecan
Hevesler serzenişte lakin bakıyor mezar
Duvar köşelerinde çürüyen yapraklar billahi hakkım var

Açmayacak mı bahar
Her vakit hazan niye var, hüzünlü şarkılar
Gamı hazan suskunluklar, durmayan gözyaşları niye akar

Hasret bu denli mi
Sineyi dağlar, kelimeleri bağrı düğüm kokar
Aşk hüzün yaşamaksa şayet bilmem ki ne kadar vaktim var

Kulağım çınlasa ne yazar
Kalbimin titremelerinin kime ne zararı var
Sokak aralarında kimler neden sabahlar, ruhum çok bizar

Kader herkese var
Felek neden selam vermez azarlar
Yalnızlıkla muhabbet varsa neden yoktur bereket ve izzet

Hani nerede keyfiyet
Yaşamak haksa o vakit nedir çektiğim külfet
Kanaat idrak edilmeyince başlıyor işte nedamet sen seyret

İnsan kimliğinde şikâyet
Keşkeklerde adavet, benlik nüksediyor elbet
Lakin nasip bir hakikat, gayretin, rekabetin mücerret sebep

Küskünlüğü lağvet
Ruhun insicamında vardır muhakkak hikmet
Kalbin ritmine dikkat et, zaman içinde yaşanıyor hep fetret

Mizanı düşünmek sebep
Hal içinde edep, yeisler aklet kimlere dert
Vakit doluyor elbet şafak kimler için haşyet ve umuda sebep



Mustafa CİLASUN
 
Özlenen nefesin!


Sensizliği

Yaşarken sokaklar
Çaresiz masumlaşıyordu

Pervazlara
Kuşlar konmuyor
Yapraklar kıpırdamıyordu

Seni
Yalnız halimde
Yaşatacakları arıyordum

Uzaklardan
Evinize bakıyordum

Senin
Bir gölgeni dahi

O kadar
Büyük bir özlemle
Saatlerce bekliyordum

Hiç
Olmazsa dahi
Ellerinde sofra bezini

Pencereden
Sarkarak çırpmanı
Sabırla çok özlüyordum

Senin
Sesin, nefesin
Edep içinde yürüyüşün

Her zaman
Ve durmadan
Benim hayalimi süslüyordu

Dayanılmaz kıldı
Takatsiz bıraktı ve sarstı

Sokaktan
Her gelen her ses,
Seni her zaman hatırlattı

Fırlıyordum
Birden pencereye
Seni arıyordum göreyim diye

Seste,
İzinde ve gölgelerde
Öylece hep seni yaşıyordum

Senin
Nefesine hasrettim,
Tenine yabancı bir nefestim

Hayalin
Dahi yetiyordu
Bana seni yaşatıyordu

Bedenim
Yalnız ellerim boş
Gözlerimde sessiz akan yaş

Seni
Nefesini, tenini
Ve her şeyini yaşıyordum

Sen
Neymişsin be hey yar
Beni ben olmaktan çıkartın

Seni
Senin haberin
Dahi yokken, içime aldım

Çaresiz kaldım,
Karşı koyamadım
Asla bunu yapamadım

Sen
Dirliğini yaşarken
Ne kadarda masumdun

Asla
Seni suçlayamam
Kem gözle hiç bakamam

Sen
Bilmesen de,
Hissetmesen de
Hiç beni görmesen de

Varlığın
Yetiyor dahi yetiyor
Bitmeyen sevgin içimi ısıtıyor



Mustafa CİLASUN
 
Unutmak solgun sayfaları!


Sonsuzluk

Evet, ona doğru uzanmak
Düşlerinde baharı şevkle koklamak

Hazzın
Nihayetiyle süruru bulmak
Ruhun muvazenesini hazla ile yaşmak

Kalbin
Ritmini anlayarak
Murakabede öylece serinliğe uyanmak

Bir an olsun
Unutmak solgun sayfaları
Zihni karmaşaları ve ahenksiz sevdayı

Toprağa
Düşen has damlaları
Koklamak, belayı hatırlamak ve yaşamak

Toprakta
Çamurlaşmayı yaşamak
Maziyi solumak insanlık onuruna ulaşmak

Mazlum
Nefesi anlamayı başarmak
Hak adına konuşmak, rızayı azimle aramak

Nisa
Kimliğinde ülfetli olan
Şefkati, vesilelerde bularak okumayı anmak

Fideyken
Ana kimliğine sorgulamak
Asliyetini koruyarak hazla naifliği koklamak

Ötelerin
Sevdasını haykıran ney sesi
Onu üfleyenin aşk gailesi dinmeyen çileleri

Hüzzam
Şarkılarda gizlenir
Acemaşiran ve mahur semainin ak olan sesi

Tamburun
Hassasiyeti, udunda bam teli
Suskunluğun sineye akseden serzeniş hanesi

Ne sana
Ve nede yalnızlığa mahkûmun
Biliyorum mücerret ve müstakil olan bir ruhum

Kalpte
Muhafaza ettiğim niyet
En nihayetinde olacaktır benimde son umudum

Nedense
Yoktur bir korkum umutluyum
Cennete düşlerde yolcu değilim sadece bir kulum

Melanetlerin
Sancısı olmazsa bir kalpte
Hazan kimin derdiyse ruhun hası göstersene nerde

Mizan
Mücerretse, hukuk belliyle
Sende kalk bir düşün ve hürriyetin adına bir söyle

Muvazene
Nerede af seni bekliyor bekle
Ütopik ümitlerle, niteliksiz kimliklerle ve her yerde

O vahit
Hassasiyet nerede, mihenk önde
Hak tesliminde, Hakkaniyet emin ellerde düşünsene

Nefs
Muvacehesince
İdrak haznesi teslim olacak iradene ve sana amade

Haşyet eşikte
Merak kuşatacak her vesile
Halis ruhun duyacağı sesle irkilecek aşk muhabbetle

İşte sevda
Burada bir badire aşk ikliminde
Keyfiyet güfteleri çıkacak bir telaş içinde ve hayretle

Sazende nerede,
Sazı kendi derdinde hissetsene işte
Zaman kaldı mı fark etsene, hülyadan kurtulmayı dene

Sanatçı kimliğinde
Hak rızası aranacaktır hani nerede
Rezaletler iblisle, kanaat meleğin kadrinde ve tercihinle



Mustafa CİLASUN
 
Sonra ne olacak!


Artık bir daha mı asla

Geriye dönüp bakmak mı kat’a
Geçmişi hatırlayarak yaşamak mı hayır ola

Anları güne hasrederken
Günü zamana havale ederken
Nasib için nefesleri gayrete tevdi ederken

Hareket ve kuvvetin
Zerrenin hükmünde ki hikmetin
Müddetli nefesin, bahşedilen ömrün hükmü

Cihana teşrif edilen
Nesillerin tümü, sebebin rüknü
Kitabı celilin hükmü, aşikâr kanaatlerin tümü

Hesap edilecek
Defterler dürülecek teker teker
Gün yüzüne çıkacak, niyet ve amel karşılaşacak

Kalbi yabancılığın
Ruhi açmazların seni çok daraltacak
Sonra ne olacak, haşyet seni pek çok korkutacak

Umutlar artacak
Hamiyetli nefesler aranacak
Kime her ne yaptıysa hatırlatacak, hak tanınacak

Mazlum ve mağdur
Zalim ve hain sınıflara ayrılacak
Mizan koklanacak, bizzat o gül hasretle aranacak

İnisiyatif kalmayacak
İstisna olmayacak, hak yerini bulacak
Adalet akacak, her kez hakkına mutlak razı olacak

Nefsin açmazları
Sınırsız tahrikleri, haram tevessülleri
Hadsiz istekleri o kadar nezih anlatılacak ki şaşılacak

O vakit akıl sahibi
İrade safhasında ki açziyeti anılacak
Tercihlerin müsebbibi zorlanacak vesile olan korkacak

Ayan beyan ortaya çıkacak
Kul olmak hakkıyla çabuk anlaşılacak
Nelerden mahrum kalındığı hüzünle çabuk fark edilecek



Mustafa CİLASUN
 
Hicran yufka yürekliyi bilir!


Takatim yetmeyince

Acizlik hale sudur edince
Zihin çekiliyor işte sessizliğe
Kalp ürperip halince dürülünce

Nice taş yastıklar vardır
Caddelerde banklar yataktır
Canlar yılgınlıkta bazen bizardır
Ruh yalnızdır, anlatmakta yersizdir

Yaşamak, nefesler almak
Lakin muhabbetten arî olmak
Aşkı hiç tanımamak azade olmak
Hissiyatı fark etmeden boşluğa bakmak

Dile gelen lakin bekleyen
Kelam etmekten imtina edilen
Sinede derlenen, sukutla kıdemleşen
Hal ikliminde yeşeren ve kemale erdiren

Hicranlar yufka yüreklidir
Hüzün ile birlikte hal için yeistir
Ancak kuvvetin yegâne sebebi bellidir
Neden kederlenilir ve nedamet davet edilir

Vasıl olmak ne kadar nasiptir
Gayrete amade neticeyi şevk midir
İrade nerede hüccettir kader keyfi midir
Aşk nefislerin vuzuhu için hasredilen erk midir

Bilirim hevesler çok renklidir
O an hissetmek hevese müsavimidir
Ruhlar kaç çeşittir, kalp kim için ferdir
Ve zihin insan kimliğinde ne kadar mücerrettir

Yürek ve kalp ne kadar eşittir
O vakit mahlûkatla farkımız nerdedir
Yalnızca kan pompalayan bir gerekçemidir
Yoksa idrak etmemize vesile olan tek payemidir

Ruh ve akıl ne kadar müsavidir
Yoksa bir bütünlüğün ifade misidir
Nefs ne kadar mükelleftir, akıl nicedir
Tercihi yapan irade değil midir yani kim haizdir

Ömür sağlığa amade müddet midir
Ecel hangi özelliklerde yalın bir niteliktir
Kulluk bilinçle netleşen, ihsanla asilleşen midir
Takva gerekçeleri nelerdir, bilmeden gitmek midir



Mustafa CİLASUN
 
Kalp yürekten farklıdır!


Ne dünyanın mayasına

Nede nefsin yaftasına meyletmem
Hicranın deruniliğine icabet ederek hislenmem

İstikamet nedir bilinir
Ruhi iklimin bereketi de bellidir
Kalp kimindir hissedilir, rasgelelikte kim içindir

Sevda bir bahttır
Ar içinde anlamlaşan hazandır
Kar letafetinde yumuşaktır, aktır kalbi mutlaktır

Kalp yürekten farklıdır
Gönlün içinde Ummanlaşan sanattır
Aşk için tahttır, çilenin arkadaşı ve sabrın tadıdır

Gözyaşı niye vardır
İnsan için neleri anlatmaktadır
Hissiyat nizam içinde anlam bulan insani ihtiyaçtır

Öteler serinliktir
Gelecek adına ya şenlik ya acıdır
Kim neyi anlayacaktır akıl sahibiyle anlamlaşacaktır

Bilgi mutlak ihtiyaçtır
Vuslat için şarttır, imanı farktır
Kişiliği ahenge erdiren bahttır cehalet çok karanlıktır

Ermek, idrake erişmektir
Vermek, ihsan içinde zarurettir
Tevazu kendini bilmektir kul olmak için ihlâsı adımdır

Kelamın hakkı vardır
Konuşmak için sarf etmek mahaldir
Düşünmek kemaliyet içinde anlamlaşan sukutu mutlaktır

Kan, kar, yar, ar
Muvazene için muhakkak ki var
Bahşedildiğinin bir hikmeti sebebi var, hesap kim için ar

Nefes nereye kadar
Ömür için kadimleşen ne var
Takva şevksiz sohbetler için şekillenen maslahat için var



Mustafa CİLASUN
 
Hazanı yaşatacaksın!


Yoksun işte

Ne kadar acı çeksem de
Hicranımla demlensem de yine olmayacaksın

Hayatın
Anlamsız kaldığını
Sancıyla yaşatarak kalbi hıçkırıklara salacaksın

Ömür boyu
Hazanı yaşatacaksın
Bahara özlemle baktıracaksın ve kokmayacaksın

Sevdayı
Sayfalara yazdıracaksın
Aşkımı mısralara hüzün yaşlarımla aktaracaksın

Nereye baksam
Kime yaklaşsam sen olacaksın
Halimi takatsiz bırakıp, sokaktan soyutlayacaksın

Dört duvar arasında
Yalnızlığın soğuk rüzgârında
Hayatın eksik kalan zaman halkasında ağlatacaksın

Çiçekleri mahzun
Renkleri fevkalade solgun bıraktın
Bülbülün feryadıyla, aşiyanın boşluğunu hatırlattın

Bereket olsa da
Rahmet kuşatsa da sen olmayınca
Halimin sofrasında, sürurun hazzında solduracaksın

Sukutun ikliminde
Sevdanı hüzzam nağmelerinde
Mütemadiyen haykıracaksın hali çaresiz bırakacaksın

Nakşeden olarak
Kalbime daralmaları yaşatarak
Hayatımı şevksiz solgunluğa mahkûm mu bırakacaksın

Sevildiğini
Hasretin için katlanılan çileyi
Aşkın için anlamlaşan besteyi merak etmeyecek misin



Mustafa CİLASUN
 
Geri
Üst