Muhteşem Aşk Şiirleri ..

Geleceğim diyorum
Geleceğim sana uzaklar aramızda engel olsada
Tutkular beni kör ilmiklerle bağlasada
Gök gürleyipte sevdam şimşek şimşek çaksada
Geleceğim diyorum
Ağrılar her yanıma damla damla düşüp okşasada
Geleceğim sana

Kınalar getireceğim kına gecelerinde taze gelinlerin ellerine yakmak için
Bulutları aşıp geleceğim aşkının yağmurlarında ıslanmak için
Paket paket yangınlarımı
Yüreğime düşen ateş damlalarının tadını getireceğim
Aşkımı getireceğim tenimin her santimetre karesine düşen yanıklığıyla
Boncuk boncuk hasretleri toplayıpta getireceğim diyorum
Getireceğim sana
Getireceğim
 
Bir kadeh kırmızı şarap içeceğim gözlerinde
Kıracağım kadehi kıracağım yerlerde
Özlemlere bulanıpta
Arzularla boğuşupta
Tutkulara dolana dolana
Yangınlarda tutuşupta
Aşkın ile yıkanıpta geleceğim
Bulutları aşarak
Dikenlerin içinde koşarak geleceğim
Yollar bir ırmak su olsada içe içe geleceğim
Meleklerle pazarlığa tutuşup
Hızır yerine geçerek geleceğim
Geleceğim diyorum
Geleceğim sana

Zincirleri parçalayarak geleceğim
İstanbulu bir kibrit çöpüyle yakarak geleceğim
Marmaranın sularını içerek geleceğim
Gönül kesemden arzularımı döke döke geleceğim
İbrişim örülmüş tutkularımı sana bana bana geleceğim
Geleceğim diyorum
Geleceğim sana

Pc ler tutuşsada
Ateşlerimi içine gömdüğüm mektuplarım yollarda kaybolsada
Telefon telleri kopsada
Cep telefonları susup, uydular bozulsada geleceğim diyorum
Geleceğim sana
 
Resmini çekeceğim gözlerimde
Dudağını aralayacağım dilimle
Nane kokularını süreceğim tenine
Kokunu çekeceğim içime
Tenimin elektriği akacak her yerine
Geleceğim diyorum
Geleceğim sana
Geleceğim be
Teslim edeceğim anka kuşu gibi aşkımı yüreğine
Bayramlarla geleceğim
Seyranlarla geleceğim
Düğünlerle geleceğim
Geleceğim diyorum
Geleceğim sana
Geleceğim be
Geleceğim
Geleceğim
 
Hiç Benim Olmayan .. Ey sevgili şimdi dinle beni.
Senin Benim olma ihtimalin vardı hep içimde
Mazi silinip gitmişti elde kalan hiç bir şey yoktu o an
Anımsadığım sadece gözlerindi.. geride sadece oydu bana miras kalan

Belki içimde büyüttügüm sevgiyi hak etmemiştin
Hani olurda duyarsan diyorum inanasın gelirmiydi
Haberinin bile olmadıgı bir insanın seni bu kadar çok sevdigini
Ne garipti değilmi …

Beklide unutmalıydım seni ,ki başkada çarem yoktu
Halbuki ne umutlarla aramıştım seni
ne kadar güzel görünmüştü bana seni gördügüm o sokak
Öyle olmadı terk edemedi ruhum seni
Ve kovamadım seni Gözlerimin daldıgı yerlerden Gözlerini

Son satırlarıma gömdüm seni
Yok olup gitmeliydin içimde sonsuza dek
Yasaktın sen bana ulaşamamalıydım gözlerineTutamamalı hiçbir zaman ellerim ellerini
Elveda aşkım elveda gözlerine hasret kaldıgım özlemim özledigim sevdiğim…
 
Uzak hayallerde farkında olmadan birbiri için çarpan iki kalp,
*İki insan, bir gün tesadüfen çarpışan,
Başlayan Bir Aşk,
O günden sonra pervasızca açmaya başlayan kırmızı güller,
Güneşin etkileyici parlaklığı,
İki insanın mutluluğu,
Ve bir karar, aşka dair…

Sonra zamansız gelen üçüncü şahıslar,
Ortaya dökülen anlatılmamışlar,
Yanlış anlaşılmalar,
Kafaların karışıklığı,
Güllerin solmuşluğu,
Yıkılmışlığı bir adamın,
Bir kadının yorulmuşluğu,
Büyüyen Kavgalar ve Ayrılan İnsanlar…

Ama kurulan hayaller inadına,
Yeniden yeşertilmeye çalışılan ümitler,
Özlenen bir bakış,
Hasreti çekilen bir tutuş, bir dokunuş,
Fakat artık eskisi gibi olmayan bir çok şey…

Yavaş yavaş ayrılmaya başlayan fikirler,
Sudan sebepten çıkan kavgalar,
Bitmek bilmeyen sonbaharlar,
Yüzlere kapanan ve bir daha açılmayan kapılar,
Sonra tahammülsüzlük,
Sonra kırgınlık,
Sonra yalnızlık,
En nihayetinde; Bir Yudum Aşk Ve Bir Dünya Ayrılık ! ! !
 
Dolduk, zamanla doyduk.
Öyle bir doğduk ki,
Evrimde devr-i ihanet olduk.
Vurduk yırttık, kırdık dağıttık,
Aktık azdık, azgınlığımızda yaktık,
Yürekten çağlayan şelaleri.

Bağladık bağlandık,
Öyle bir olağandık ki,
Sorma gitsin; şimdi gibi.
Dillerimiz verdi, ellerimiz sevdi.
İhanetin bağımlısı, sonsuz eseri olduk.

En kötüsü de bu ya…
Ne yana dönsen,
Her nasıl düşünsen,
Arkadan koca bir zaman akar,
Hayıflanırsın farkına vardığında.
 
Evvel var zaman içinde,
Daha doğuştan başlar.
Ötesine takvimler yetmemiş belli ki.
Sonuçlar bağlanır hep, bir eklenti bulunur.
Esaslar volta atar, işte o zaman boşlukta.

Somutlar vardır öznede.
Öteki, yanındaki, diğeri gibi.
Söz meclisinde konu aranır.
Ne nasıl niçine indirgenemez.
Hayallerimizi suçlarız zamanla.
Boş yere didiştiğimiz egolara değil,
Yattığımız gaflet uykularına yükleriz suçu.
Demeyiz, bilmeyiz, bunu biz yaptık.
Oysa verilmiştir, “sebep sonuç ilişkisi”.
 
Laf cambazı sorsan hepimiz.
Mazeretimiz ömrümüzden çok.
Kabahatimizin özrümüzden büyüklüğü,
Sindirmiş, korkutmuş,
İçimizdeki dürüstlüğü.
Küçük zihniyetlerin beslediği,
Çorbacı kişiliklerle derdest olmuşuz.
Zaaflar ahvalinde boğmuşuz ruh dengemizi.
Niteliklerin kaybolduğu,
Niceliklerin sofra kurduğu,
Akşam üstlerinde bırakmışız insan olmayı.

Ufuktan doğan sabahın yönü değişir mi?
Unutmuşuz dönenceyi.
Doğaya ihanetle başlayan kervan yolunda,
Ataya anaya, vatana millete, geçmişe tarihe,
Yolda bıraktığımız eşe,
Ve bil cümle aleme dosta,
Savurmadık mı ihanetin baltasını?
 
Alışmış kudurmuştan beterliğimizle çıktığımız yolda,
Haberimiz var mı kimler kaldı?
Giymeye bile emin olmadığımız
Kefenin cebine, doldurmadık mı bencilliğimizi?
Şimdi ne kaldı elimizde,
Dünden, bu günden ve yarından artık?
Sonsuz zaman içinde.
Vuran vurana, talan talana,
Yakan yakana, yıkan yıkana,
Çalan çalana, çırpan çırpana,
Aşk olsun ihanet seni tutana.

Güç şimdi, en zalim olanda,
Makbul, en büyük hain olanda.
Şimdi ihanet zamanı boyuna göre,
Kim kime ne kadar hayın,
Sayın bulun bakalım?
En çok kim, kime, ne için,
İhanetine egonun hakim?
Şimdi ihanet zamanı.
 
Benden, seni anlatmamı isteselerdi ;


bir yürek anlatırdım içinde koskacaman bir dünya,
dünyada kocaman bir fener ve sevgi yolu aydınlatan...

Deselerdi yaz onu;

yazardım en güzel şiirleri dilsiz istekleri
dipsiz kuyu sarınçlarında yuvarlanan aşkları. Yazardım
parmaklarım morarıncaya kadar yazardım, yüreğim yorulup
duruluncaya kadar.
 
Deselerdi çiz onu;

çizerdim dünyayı, dünya her tarafı yedi
veren gülleri yedi renk açan en mevsimsiz çiçeklerin açtığı
nakışlı oyalı özenli bir dünya ve korkardım kendi
çizdiğim dünyaya dokunmaya, korkardım çiçeklerin yaprakların
solmasından.
 
Deselerdi kim O ?

O derdim O işte yüreğinde deryaları taşıyıpta
tek bir dünyalıya konuşamayan, o sınırsız sevgi
deryasında yelken açıp giderken sevgisini utangaç kişiliğine
gömen biri idi.
 
Ve O derdim ;

Beni sabahlara kadar kendisini düşünmek zorunda bırakan insafsız
biri O konuşsa yüreğindeki allı tebessümlerde kaybolurdum,
konuşsa yanmadan yıkılmadan söndürürdü beni derdim.
Sigaram kadar tiryakisi olduğum içkim kadar başımı döndüren,
görmediğim kadar özlediğim, özlediğim kadar dokunamadığım,
dokunamadığım kadar ürkek...
 
Ve O derdim

Yaşayıpta yitirdiğim değil yaşamayıpta bilmek
istediğim, konuşmasını beklediğim kızıl
dudaklarına hasretlendiğim hasreti ile eridiğim, yanımda
iken bile özlediğim gittiği yolu kıskandığım
aydınlık günlerimi aradığım.

O derdim...[/B]
 
Kapatsam da gözlerimi akan damlalara engel olamıyorum..Radyoda yine en sevdiğimiz şarkı çalıyor..Başım omzunda dinlediğimiz,nakaratında eşlik ettiğimiz o şarkı işte..


Seni hatırlatan bütün şarkıları silmek istesem de biliyorum:


ŞARKILARIN GÜNAHI YOK…ACITAN SENSİN İÇİMİ


“ Bitmez “ demiştin bitti..
“ Gitmem “ demiştin gittin..

Söyle şimdi ben sana nasıl inanayım? Nasıl inanayım dünlere hediye ettiğim mazimin hakikat olduğuna?


” O da sevmişti beni..” nasıl der artık yüreğim?


Sevseydin bu kadar kolay bitmezdi..Sevseydin bütün kapıları kapatıp gitmezdin,gidemezdin..Vicdanına sormadan beni boşluğuna itmezdin,itemezdin..
Bahçemdeki bütün gülleri kurutup , beni susuzluğuna mahkum edemezdin…


Sevmemişsin işte..!
 
Sevmemişsin işte..!


Gördüm desen de görememişsin ,dokunamamışsın sevgime..
Yüreğin bir kere olsun değebilseydi yüreğime gidemezdin…


Bütün bu gerçeklere rağmen,biliyorum yüreğimin gücüne gidiyor ama yerin hala dolmuyor..


Ben yokluğunun zehriyle dirhem dirhem ölürken , sen hangi kapıyı aralıyorsun kimbilir ? Söylesene şimdi kimin gözlerine şiirler hediye ediyorsun..! Kimin tesellisi oluyorsun..? Onun da mı bahçesini tarumar edeceksin? Bir sevdayı daha mı vicdansızlığına kurban edeceksin..?


Yazık …Çok yazık..!



Ve dilim sana değil sevdaya duyduğu saygı hatrına son kez söylüyor :


Sevmiyorsan , yapma..!


Başka bir can daha yakma..!

Sakın aşkın ahını alma..!
 
Düşlerden bir bağ bozumu, günlerden özlem...

Kuyulardan bir sancı..Seni özlemek..Kemiklerinin inceliğine yaslanıp çocukluğuma köprüler kurmak...Avuçlarından iç denizlere göç etmek..En sonunda sende durmak..Saçlarının gölgesinde gökkuşağını tezahür etmek doyasıya..Sonra yaslanmak adının sığlığına..Sonra ellerimi göğsüme koyup gözlerinin sağnağında ıslanmak yıldız yıldız..Sonra arınmak harf harf..Sonra kıyılarında büyümek deniz saflığında..
 
Özlemlerden bir özlem, günlerden bir sen...

Uykulardan uyandırdım tüm harfleri..Sana koşmakta tüm cümleler..Bir yangına bürünmüş özlemlerimi nakışlıyorum bulutların eteklerine..Sen gökyüzünden beni sağdıkça ben nefesine ilhak olacağım..Sonra da sen de ölmek..Bırakmak öylece kollarımı kollarına..Gönül rahatlığıyla yığılmak ayak dibine...Kollarında ölmek velhasıl...Sonra da gözlerinde doğmak yeniden...
 
Sende bir ben...Bende bir sen...

Sen...Kıyıya uzanan bir deniz..Ben...Denize kıyısı olan bir toprak..Sen mavi, ben ise maviye özenmiş bir beden...Bahara özenen kış iken ben, sen baharları kıskandıran cümle...Şimdi iliklerime kadar senle ıslanmışken hangi özlem, hangi söz seni tarif eder ki..Seni ancak ben anlatırım değil mi? Çünkü sen sadece yüreğime aitsin..

“ Özlemin sen olduğu bir yerde senden başka neyi özleyebilirim ki...”
 
/aşk dediğim ağır geliyor omuzlarıma /

a.

bir ateş ki
kuşların kanatlarında büyür
bir gül ki dudağında açar sevgililerin
gül ve kül
iki yalnız şiirde saklanır sonsuza dek

güllerin ölümünü bütün kızlar kıskanır
ya bir mumum bitişini
güllerin küllenişini

goncaları büyüten
yüzünü merhamet öpen gelindir
gecenin ve şiirin içinden geliyorum
bir temmuz hayaliyle yeniden

her gül kendi kokusuyla resmedecek dünyayı
her kül kendi ateşiyle
bekle
 
Geri
Üst