komik fıkralar

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan juani-
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İki sevgili oturmus konusuyorlardi. Genç kiz
- Inan bana sevgilim sen hayatimdaki ilk ve son erkeksin. Erkek kizin saçlarini oksayarak cevap verdi
- Beni buna inandirmak senin elinde.
Kiz biraz düsündü sonra heyecanli sekilde anlatmaya devam etti
- Bak hayatimin en kutsal seyi üzerine yemin ederim ki söylediklerim dogrudur.
Adam meraklandi
- Peki hayatinin en kutsal iki seyi nedir sevgilim?
Kiz ayni hizla cevap verdi
-Çocuklarim tabii ki...
 
Bir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp:
- Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp dost olup hayatimizin sonuna kadar huzur içinde birlikte yasamamız için bir işarettir' der.
Müthiş heyecanlanan adam:
- Evet galiba haklisin' diye cevap verir şaşkınlıkla. Kadın :
- Bak arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız' diye devam eder ve şarap şişesini adama uzatır. Adam şişeyi alır açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır. Bunun üstüne adam sorar:
- Sen içmeyecek misin? Kadın cevap verir :
- Hayır ben polisi bekleyeceğim!
 
Yeni evli bir çift evli ilk günlerini geçireceklermiş. Gelin uyanmış. Bakmış damat yatakta yok. Kapı deliğinden kocasının ne yaptığına bakmış. Yeni damat sobayı yakmış kahvaltıyı hazırlamış gömleklerini ütülemiş. Kadın iyi bir adama düştüm diye çok sevinmiş ve yatağına yarım kalan uykusunu tamamlamaya gitmiş. Birkaç dakika sonra damat gelini uyandırmış. Gelin uyanmış ve damatdan sabah duyduğu ilk söz gelinin bütün sevincini alt üst etmiş ;
- Her sabah böyle isterim..
 
İlk defa bir dügün törenine katılan küçük kız annesine fısıltıyla sorar :
- "Neden gelinler beyaz gelinlik giyer? "
- "Çünkü yavrucum beyaz mutlulugun rengidir bugün de onun en mutlu günü ..." diyerek anne kızının sorusunu cevaplandırmaya çalışır.
Küçük kız biraz düşünür ve ikinci sorusunu sorar .
- "O zaman damat neden siyah giyiniyor
 
Evde kadin kocasini hasliyor :
- Hiç olmazsa su yan komsularimizi örnek al... Kaç yillik evliler ama birbirlerine hala balayinda gibi davraniyorlar... Adam karisini arabada kapinin önünde her yerde öpüyor... Yaziklar olsun! Sen neden ayni seyi yapamiyorsun?
- Yaparim yapmasina ama ben kadini iyi tanimiyorum ki
 
Bektaşinin bir gün mevkisiyle çok övünen bir kaymakama işi düşmüştü. Adamın azamet taslamasına içerleyen derviş dayanamayıp sormuş ;
- Nedir senin bu azametin?
- Bilmiyormuş gibi soruyorsun; kaymakamım ben.
- Peki daha sonra ne olacaksın?
- Vali
- Daha sonra?
- Nazır
- Sonra?
- Sadrazam
- Daha sonra?
- Hiç.
- Ben şimdiden hiçim! Ne övünüyorsun o kadar?
 
İki deli yüz duvarı olan hastahaneden kaçmaya karar vermişler 99 duvarı aşmışlar biri sormuş :
-Yoruldun mu? Öteki :
-Evet demiş. 99 duvarı aşıp geri hastahaneye dönmüşler.
 
Delinin birisi hastaneden taburcu olacakmış ve son muayene için baş hekim gelir. Deliye sorar :
-Elin nerede? Deli gösterir.
-Bacağın nerede? Deli yine gösterir. -Burnun nerde? Deli yine gösterir. Baş hekim doktorlara :
-Bırakın emrini verir ve çıkar. Hekim çıktıktan sonra deli poposunu gösterir ve :
-Bende bu kafa varken tabi salıverirsiniz der.
 
Akıl hastanesinden kaçan iki deli karşıdan gelen bekçiyi görünce iri gövdeli bir çınarın arkasına saklandılar. Bekçi onların ayak seslerini işitmişti. Sordu :
-Kim o? İçlerinden biri kedi gibi miyavladı. Bu başarılı miyavlamadan sonra bekçi yürüyüp gidiyordu ki delilerin ayakları altındaki yapraklar hışırdadı. Bekçi geri dönüp yine seslendi :
-Kim var orada? İkinci deli cevap verdi :
-Bir kedi daha.
 
Akıl hastanesine yeni atanan müdür hastaneyi dolaşmaya karar vermiş. Dolaşırken hastanesinin dışarıya bakan duvarının dibinde bir grup akıl hastasının tek sıra olup duvardaki bir delikten baktıklarını görmüş. Merak içinde yanlarına giderek :
-Yahu hepiniz toplanmış burada ne yapıyorsunuz.
-Hiçbir şey yapmıyoruz sadece bu delikten dışarı bakıyoruz... Bunun üzerine müdür hastaları kenara iterek :
-Durun birde ben bakayım demiş ve delikten dışarıya doğru bakmış. Birde ne görsün delik kapalı ve hiçbir şey görünmüyor. Hiddetle akıl hastalarına dönerek :
-Yahu demiş Ben baktım bu delikten dışarı bir şey görünmüyor peki siz ne görüyorsunuz :
-Deliler hep bir ağızdan Müdür Bey demiş. Biz yıllardan beri bakıyoruz bir şey göremedik siz bir bakışta nasıl göreceksiniz
 
Kuyuya Taş
Delinin biri kuyuya bir taş atmış yüz akıllı çıkarmaya çalışmış çıkaramamış. Sonunda delinin diğeri ilk deliye bu akıllıların ne yaptığını sormuş. Birinci deli de :
-Elimdeki taşı kuyudan çıkarmaya çalışıyorlar demiş
 
ımarhanede iki deli makarna haşılıyorlardı. Delinin teki ötekine :
-Süzgeci ver demiş. Öteki de :
-Valla delik deşikti çöpe attım demiş
 
Delinin biri çiviyi tersine çevirerek sivri tarafına vura vura duvara çakmaya başlamış. Onun bu halini gören başka bir deli işe karışmış :
-Baksana yahu! Sen yanlış bir iş görüyorsun.Bu çivi karşıki duvarın çivisi olacak galiba demiş.
 
Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim bir hastanın oturmuş birşeyler yazdığını gördü :
-Kolay gelsin ne yazıyorsun?
-Mektup yazıyorum efendim.
-Yaaa...Kime yazıyorsun?
-Kendime..
. -Peki ne yazılı mektupta?
-İlahi doktor bey deli misiniz siz? Mektubu daha almadım ki...İçinde ne yazdığını bileyim.
 
Uçak Yeşilköy'den kalkmıştı. Bakırköy Akıl Hastanesinin üzerinden geçerken pilot birden gülmeye başladı. Hostes bu gülüşün sebebini sorunca şu cevabı verdi :
-Başhekim kaçtığımı öğrenince kimbilir nasıl şaşıracak!!!
 
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında :
-Şunlara son bir test yapalım da gorelim akılları başlarına gelmiş mi demişler.Bunun uzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin bir kavanoz dolusu da canlı hamamböceği dökmüşler ve :
-Buyrun beyler yiyiniz demişler. Delirlerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış ötekisi
- Dur ne yapyosun önce kaçanları yiyelim öburleri nasıl olsa duruyor!
 
Deli saatini hastane bahçesindeki havuza atmıştı. Bunu gören arkadaşı :
-Niye attın saati havuza dedi.
-Nasıl yüzdüğünü görmek için.
-Peki kurdun mu?
-Hayır.
-Enayi kurmadan yüzer mi?
 
İki arkadaşın bir kedisi varmış. Birisi :
-Zavallı kedi çok kirlenmiş ben onu yıkayayım demiş. Diğer arkadaşı :
-Hayır yıkama yoksa ölür demiş. Bizimki dinlememiş ve kedi'yi yıkamış ve kedi ölmüş. Arkadaşı :
-Ben sana demedimmi kedi ölür diye demiş. Cevap şu :
-Ama ben kediyi yıkarken ölmedi sıkarken öldü.
 
Osmanli Zamaninda Bİr PadİŞahin Çok Çİrkİn Bİr Vezİrİ VarmiŞ.vezİr O Kadar Çİrkİn O Kadar ÇİrkİnmİŞkİ Onun YÜzÜne Bakan Hemen YÜzÜnÜ Gerİ ÇevİrİyormuŞ.bİr GÜn PadİŞah Vezİrİnİ Huzuruna ÇaĞirmiŞ.padİŞah: Ya Vezİr!sen Ne Kadar Çİrkİn Bİr Adamsin BÖyle.doĞrusu Karina Çok Aciyorum Senİn. DemİŞ.. Vezİr Derİn Bİr İÇ Çekerek: Ahhh PadİŞahim Ah.sİz Karimi Bİr GÖrseydİnİzasil Bana Acirdiniz..demİŞ.
 
Pahalı Papağan
Bir gün bir adam bir papağan almak ister ve bir phet shop'a girer.Gözüne bir papağan kestirir ve bu papağanın fiyatını sorar.
- Afedersiniz bu papağan kaç para?
Diye sorar. Satıcı..
- 500 Milyon der. Adam
- Alla alla niye bu kadar pahalı?
- Bu papağan inglizce biliyor efendim.
Diye yanıtlar satıcı.Adamo papağanın yanındaki bir başka papağanın fiyatını sorar.Satıcı..
- 1 Milyar der
Adam..
- Peki bu niye diğerinden daha pahalı?
Satıcı...
- Bu papağan iki dil biliyor efendim o yüzden
Adam başka bir papağanın fiyatını sorar. Satıcı..
- Bu papağanda iki milyar der.
Adam..
- Peki bu niye diğerlerinden daha pahalı?
Satıcı...
- Bu papağan beş dil biliyor ve dört işlem biliyor efendim der
Adam en köşede duran cılız ve bakımsız papağanın fiyatını sorar. Satıcı..
- Bu papağan beş milyar değerinde.
Der ve adam şaşkınlıkla sorar...
- Peki bu papağanın ne özelliği var?
- Bilmiyorum efendim ötekileri buna müdürüm diye hitap ediyorlar..
 
Geri
Üst