Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Yeniden “bekle” desen ve bekleyecek kadar yüreğime su serpsen..
Susuzluğumu da sende fark ederim suyu da… Nedir bu “ben”liğimdeki “ben” sevdası bana yol göster.
Terk etme beni lâyık olmasam da aç bana yüreğini ve denizlerini…
* * *
Yüzüm yok! Bu çırpınışlarda daralır yüreğim.
Yüzüm yok! Yine de sevmeni beklerim.
Yüzüm yok! Ben umudu senden öğrendim.
* * *
Sanmayın yüreğim durgun deniz içimde bir Mûsa ve bir Firavun yaşar benden çok ev sahibi…
Damarlarımdaki kan kadar kırmızıdır sevdam ve yüreğim bu sevdaya yanar.
Çelişkili ömrün son demlerinde koysam da bu savaşın adını yine de ararım yalnızlığımda dostun kapısını…
Bir sır mıdır bu insanın içine akıtılan? Ve bu sırrın doğum sancısı mıdır bendeki başlayan?Doğrulmak ve yeniden Mevlâ’ya ulaşmak için mi bu buram buram hüzün?
* * *
Ve sen..
Ellerimden tutsan….
Yeniden “sabret” desen ve sabredecek kadar sadrıma huzur versen…
Sonra ağlasam… Bu çaresiz ateşlenmelerimin ilacını sende bulsam… Bir yangın makamı bu kadar mı öfkeli eritir içimi? Bir sevda bu kadar mı özlenir?
Tövbeler ve tövbeler… Bu dönüşler korkarım kolay olmayacaktır… Puslu yılların ardından ölsem ve yeniden senin yolunda dirilsem…
Söyleme lâyık olmadığımı n’olur söyleme…
Yokluğunda çok yandı belki adam olur bu yürek şimdi seninle ...
Ardından attığım adımlar kadar yol gitmişim hayatta… Senin ismini duyduğum kadar sesler kıymetlenmiş… Ve seni andığım kadar zaman günahlara “dur” demiş…
Karanlıklar vadisisinde kalbim bir kibrit yakmanı beklerim.Neresindeyim bu hayatın ve senin kalbinde miyim?Alır beni bu esen düşünce rüzgarı ve iklimlerim yokluğunda acıtır ve üşütür içimi…
Yalnız sende var yüreğimin nefesi…
Bil ki ben âcizim; bil ki hatalarımla dolu yüreğim ve çaresizim…
* * *
Sen…
Tutsan ellerimden…
Yine içime baksan ve titrese tüm benliğim taa ki son nefesime kadar
Sonra değişse tebessümlerim... Bir hikayesi olsa çilelerimin..Seni anlatsam… Anlatsam… Anlatsam..
Yer-gök beni arasına alsa… Kâinatı okusam...
Açsan ellerinle perdelerimi ve şereflensem dost cemali ile…
Bir yangın bu kadar mı güzel olur şimdi?
Ruhlar hapishânesiymiş ya dünya sen beni kurtarsan…
Kalbimin kilidini tek bakışınla kırsan!..
Sevginin derinlerinde yalnız seninle kaybolsam…
Bir ömür bu bitmeye adanan… Bir insanım ben kendini tanımayan!
N’olur… Söyleme layık olmadığımı!. Sen de beni bırakıp gitme…
* * *
Sevgim tek gerçeğim!..
Bu yolda imanımın derdindeyim ve yine tek senin izindeyim tek senin kapında dizüstü çökmekteyim ve yalnızca “gel” demeni beklerim…
Aşk aşk diye inliyoruz durmadan-
Duygularımız akıp gidiyor satırlara-
Kelimeler-dizeler-şiirler-ardı sıra
Geçek aşk'ı yaşıyormuyuz acaba?
Şimdiki aklım olsay dı eğer-
Sorardım kendime-aşık olmadan önce
Bu güç-bu hırs-bu azim varmı diye.
Sorardım sevdiğime
Beni sevmek yürek ister-
Sende bu yürek var mı diye.
Aşığım demekle aşık olunmuyor-
Sevmek-ölesiye sevmek yetmiyor.
Sevği karşılık ister-özveri ister.
Aşk verdiği kadarını almak ister.
Aşığım demekle aşık olunmuyor-
Bozulmuş'sa terazinin bir kefe'si
Gelmiyor sa verdiğin sevği geriye
Kabuslar görürsün tüm gecelerin de.
Aşığım demekle aşık olunmuyor
Çalışacaksın-üreteceksin-hep vereceksin.
Seviyorsa o da seni-senin sevdiğin gibi-
Elbet dönecektir sana-verdiğin sevgi...
" Her gelişinin sonun da yine gidiş var
Ne zaman usanacaksın bu gitmelerden
Ne zaman bitecek bu vedalar-zoraki sallanan bu el
Ve bilsen ne kadar yorgun bu yürek
Ayrılıklardan
taşımak zor geliyor artık
Bu sevdanın yükünü
Kolaymı sanıyorsun tek başına yılları devirmek
İçinde her saniye yeni bir hayel kırıklığı ile uyanıp
Her uyanışta yine yapayanlız kalmak
Beli ki alışmışsın bilmediğin bir şehirde
Bilmediğin sokaklarda bensiz nefes almaya
Oturduğun parke taşlarında kim bilir neler
Geçiyor aklından
Kar yağmıyormu saçlarına ya ellerin
Üşümüyor mu
Yoksa benmiyim üşüyen ve bu denli
Hasret çeken
Benmiyim özleyen ve özlenmeyen
Ne zaman tutmak istesem elini
Hasretin çarpar boşlukta kalırım
Duvarlarla konuşan zindan mahkumları gibi
Bir sigara yakıp
Hasretini duman duman üflerim
Rüzgarlar getirmez mi
Hiç mi duymazsın
Feryadımı
Bu son çağırışım
Son seslenişim
Bilesin yar
Beni seni yüreğime yazmışım
sen de beni yaz
Yar
Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce-
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri-
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu-
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı-
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki-
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir- yutkunursun;
Bakışların buğulanır- gözlerini kısarsın-
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların-
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların-
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları-
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde-
Büyüdükçe büyür kalbin- her sevdayı saklar içinde-
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne-
Taşıyamaz olur bedenini- artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende-
Teslim olursun ölüme-
Sessizce…
Yarım bırakılmış bir besteydin sanki
hiç kimsenin bilmediği.
Hâlâ söyleniyorsun buralarda- melodin hiç dinmedi...
Bilir misin bu kent tepeden tırnağa sen dolu.
Her adımımda- her sokakta sen çıkıyorsun karşıma.
Gün seninle başlıyor bu kentte...
Önce güneş oluyorsun- derken kahvaltım-
müziğim- çantam- saatim... Her şey sen oluyor birden.
Gittiğim kafe- baktığım deniz- yaktığım sigara- her şey sen...
Hâlâ söyleniyorsun dedim ya buralarda- kulağımdaki uğultu sen...
Gözümdeki görüntü sen..
Yüreğimdeki gürültü sen...
Hâlâ esaretin altında bu kent-
burada yaşamak sen... Ve gün senle bitiyor elbet...
Şimdi içimde hazin bir sonbahar gibi soluk hayalin!
Duyulmuyor dudağın derine yansıması
El ele duruşun yoğunluğu
Ve her yerde aynı ekmeğin kokusu
Elmanın ve öpüşmenin de...
Duyulmuyor kalbin dolaylı yorumları
Diz dize tutuşmanın Türkçesi
Savaşın acısı aynı her yerde
Bir çocuğun bilincimizi kamaştıran bakışı
Ah- aynı- yoksulluğun sözcükleri
Duyulmuyor tenin tene ince sorusu
Terin tere sıvanan gülümsemesi
Kış ortasında bir ateşi
Ortasına alan insanların- aynı devinimleri
Üzümü tane tane yemenin ustalığı
Ve aynı- güle yürümenin edası
Duyulmuyor düşlerin uzun yolculuğu
İmgenin imgeye takılan halleri
Her yerde aynı sözün örgütlenişi
Ve ezgileri usulca savurmanın coşkusu
Ah- aynı- taşın taş ile öpüşmesi
Mevsim rüzgarları ne zaman eserse
O zaman hatırlarım çocukluk rüyalarım
Şeytan uçurtmalarım
Öper beni annem yanaklarımdan
Güzel bir rüyada sanki sevdiklerim
Hayattalarken hala
Akşama doğru azalırsa yağmur
Kız Kulesi ve adalar
Ah burda olsan çok güzel hala
İstanbul’da sonbahar
Her zaman kolay değil
Sevmeden sevişmek tanımak bir vücud
Yavaşça öğrenmek alışmak ve kaybetmek
İstanbul bugün yorgun üzgün ve yaşlanmış
Biraz kilo almış ağlamış yine
Rimelleri akıyor
AYRILMAYALIM
Yine vakit geldi.
Saatler ayrılığa sıfır var.
Tren düdüğünde çığlıklar.
Genzimde acımsı bir tat
Bakışlarım kah yukarıda kah yerde
Keskin bir metal yankısı gözlerinde
Gözlerim sana değmeğe görsün.
İçimde bir yaylım ateşi başlar
Ölür müsün- öldürür müsün..
Tekerlekler raylara vurur-
Zaman susar- hasret bağırır.
Önce yavaşlar yaşam.
Sonra tümden durur.
Ağlayamam.
Yürüyemem.
Bakamam ardından
Ben- beni oracıkta bırakıp
Raylara atlarım.
Tren düdüğü yakar içimi
Tekerlekler raylara vurur
Yokluğun bana...
Ben sende parça parça olurum
Ayrılmayalım neolur-
Bir daha ayrılmayalım
Sensiz ben ölürüm.