Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Özlem..
En mutlu özlem… sonu olan.. sonu özlediğinle biten.. varışı sevdan olan özlemler..
Özlem
Ya gelmeyeceğini- gelemeyeceğini bildiğine özlem… ya orada olduğunu bildiğin ses vermeyene özlem…. Ya özlemekten korkana özlem… ya yaşamaktan korkana özlem.. ya düşlere özlem.. ya yarını olmayacak aşklara özlem.. gideceğini bilerek sevilene özlem.. Yaşanamayacaklara özlem… İşte sonu olmayan özlem.. İşte vazgeçilemeyen özlem.. işte çaresiz bekleyişe özlem.. İnsanın içini acıtan… boşlukta yaşanan özlemler… Peki var mı bu özlemin sonu…? biter mi….? bu özlem.. Söz verirsin kendine özlemeyeceğim diye… tutulur mu bu söz…..? Kalbindeki özleme söz geçer mi……?
Özlem sevgidir…
Özlem güçtür..
Özlem varoluştur.
Özlem sevdandır..
Özlem bekleyiştir…
Özlem içindeki acıdır..
Özlem özlememeyi hasrettir..
Özlem özlemeyeni özlemektir..
Özlem özleyeni özlemektir…
Özlem gelemem diyeni bekleme güçüdür..
Özlem gidene ağıttır..
Özlem sevdana söz vermektir..
Özlem kalbine söz geçirememektir.
Özlem kaçış değil var oluştur…
Özlem çaresizlik değil çaredir..
Özlem vazgeçmemektir.
Özlem kelimelerin yetersiz kaldığı andır.
Özlem sessizliğin çığlığıdır..
Özlem yaşamındır..
Özlem gelmeyeceğini bilerek bekleyebilmektir.
Özlem siyah gecelerde siyahın izi kalabilmektir..
Ve artık..
İçimin ağrıyan yerini sızlatıyor vakt_i hicran nöbetleri
Yalnızlığın kokusunu çözüyor güneşten ağarmış sözlerim
Hangi zamandı hangi kokmuş mevsimdi bilmem-bilememUzakların birinden dehşetle yönelmişti bu yokluk bana
Üstüme oturmuş bir giysi gibi sarmıştı kimsesizliğimi
Bir adım vardı artık ''yalnız''
Tekillilerde yalnız olmak zor değildir
Çoğul müptelalıklarda bulamıyorsan özünü- işte o zaman kuruyor demektir gölgen
Çünkü ışık sızmaz hiçbir aralıktan sana
Çünkü karanlıklarını örtecek bir damla beyaz yoktur meydanda
Evet yalnızım ben
Yalnızlık korkusu çekmeyen bir kahraman gibi
Kahramanlığımınsa giz'i yitirilmiş sevdalarımda bir sır gibi
Hani kurşun sıksan zerre sarsmaz geceyi
Öyle soğuktur ki matemler-dünyan yansa ısıtmaz cürmü kadar bile
Kol saatlerinin kayışına kazınmış isimlerin baş harflerinden bir karanlık çöker anılarına
Boynuna takılmıştır artık bu muska
Silinirsin -kalacağına sözler verilmiş yüreklerden
Dizilirsin her bir can'ın kursağına kurumuş bir çiçek tadında
Onların aklında küçüçük bir kara delik olursun
Birikirsin ayaklarının ucunda bir toprak kokusu kadar
Sonra çarpa çarpa kaldırımlara ezilirsin-dökülürsün
İncinirsin hiç olmadığı kadar
Onlar'sa diyar diyar sürerler seni bir acımasızlıkla kanlı coğrafyalara
Sen ufalanırsın-bir tortu tadında!
İzin sürülmez
Sözün işitilmez
Gözlerin görülmez
Sen bitmişsin-bitimsiz sandıklarında
Sen acizsin bir zamanlar gururla taşındığın akıllarda
Hadi gidin yalancı gözler-bakmayın ardınıza
Benim yitikliğimden size ne!!
Kim bilir hangi yürekte zevktesiniz
Kim bilir omzumu yıkayan ağlamalarınız
Alnıma değip içime akan kahkahalarınız şimdi hangi ''gerçek'' bedende ifşa oluyor!?
Ve kim bilir siz kendinizi nasılda umarsızca avutuyorsunuz derin dalgaların vurduğu limanlarda!?
Ve siz kimdiniz aslında!
Ellerim size karalanıyor
Parmaklarımda isteksiz bir icra
Ve siz -hanginiz bendeydiniz aslında!?
Gidişleriniz koymaz bana
Susuşlarınız -gürültülerim olur
Kör ederim gözlerimi size
Ağırlanarak terk ederim kendimi bendimden
bir cümlenin en alıcı sözünden vururum alnımı
korkmayın dönüşüm yok
çalın siz bu yalancı dünyanın sazını
bende mırıldanırım bir türküyü dilimin ucunda :
^^işte gidiyorum bir şey demeden
arkamı dönmeden şikayet etmeden
hiçbir şey almadan bir şey vermeden
yol ayrılmış gidiyorum^^
Daha doğar doğmaz anlamalıydın…
Her şeyin er yada geç bir sonu olduğunu
Zamanı geldiğinde çıkıverdin sahneye
Sonu meçhul bir oyuna açılınca perdeler-
Doğup başladın sen de herkes gibi-
ölmeye…
Çok geçmeden öğrendin ertelemeyi
Şımarıp da babanı az bekletmedin-
Baba diyebildiğini duyması için
Ve diz üstü süründün aylarca usanmadan
Kucak açıp- koşmanı beklerken sevdiklerin...
İnsan istemese de geçiyor işte zaman
Artık sen o evin yumurcağı değildin.
Derken bir listeye yazdırdılar adını-
Her sabah "burada mı?" diye sordular
Sense hep "bugün nasıl bitecek" diye
Yaşamayı ertelerken geçti güzelim yıllar…
Son akşama bıraktın her seferinde
Kabus gibi sınavlara hazırlanmayı
***ürdü bak doğruları yanlış cevaplar
Planlar yazmaktan yıprandı parmakların
Ondan çalamayışın hayalindeki sazı
Tüm zor başlangıçları yarınlara bıraktın
Sana bir şey öğretecek oysa yarınlar:
Hayat bu- ertelenmez…
Gidip başkasına yar oldular hep-
Sevip de bir türlü söylemediğin kızlar
Sen yeni düşler kurarken yatağında-
Hayallerini çaldı zalim hırsızlar…
Sensiz gecelerde üşüdü sevdiklerin;
Sense terleyip durdun kaygıların koynunda
Paylaşmalıydın oysa- servetin yalnız bugün
Yarınlarsa meçhul- gelmedi daha …
Alnında dünden emanet kırışıklıklar
Yaptıklarına dair pişmanlıkların izi
Yapamadıklarınsa birer mıhtır aklında
Çekip de gidenler unutulsa da biraz-
Yaradır hep aramızda yaşanmadan kalanlar
Hayatta keşkelere yer yoktur ama
Keşke bildiğin kadar yapabilseydin
Haykırabilseydin haklı olduğun kadar
Haksız olduğundaysa- susabilseydin
Ve annene o gülü uzatmak için
Keşke o kadar çok beklemeseydin
Çünkü güller annelerin ellerinde güzeldir
Kimsesiz bir mezar taşında değil.
İndir arada bir gökten bakışlarını
Bir kulak ver ne diyor- toprağa eğil !
Hayat bu- ertelenmez!..
Ömründen çalarmış hep- yarını bekleyenler
Çaldığın sadece yarınlar değil
Bozdurup sıhhatini nakde çevirdin
Aksini yapacaksın ilerde muhtemelen
Şu yokuşu bir çıksan ne gam- ne keder
Belki tüm insanlığın elinden tutacaksın…
Anlatma biliyorum- çok iyi olacaksın;
Düzen tutturuncaya dek yaşarsan eğer
Ama dedim ya dostum hayat ertelenemez!
Zamansız ve rötarsız gelecek bir gün ölüm-
Susturacak sazları acı bir siren !
Son bir fırsat şöyle dursun düşlerin için
İhtimal ki vaktin öyle bol olmayacak
Gözlerini kapamaya yetecek kadar
Donuk bakışların anlatacak tavana
Yapılacak ne çok işlerin vardı daha
Ve soluk teninden anlayacak görenler
Seni de üzermiş tutamadığın sözler…
Üzülüp beklemekten fazlasını yap artık
Haydi bütün yüreğinle doğrul yerinden
Bir adım- bir özür- belki de bir tebessüm
Ama ne olursun daha fazla bekleme
Ve bekletme daha fazla
Hayat bu- ertelenemez ...
Gitmek. Bir hançeri inceltip Okyanusa daldırmak isteği Ya da düşebilmek atlasların Dışına ki ey kalbim Yalnızsın bu yolculukta da
Gitmek. O kaos duygusu aklın Sarsıntılarla yorgun düşüşü Bilincin kamaşması belki de. Rehin bırakılacak bir şey yok Unuttuklarından başka.
Gitmek. Bir büyü gibi saran Ağrılar yumağı kışkırtılmış Düşlerdir ki sen şimdi Esirgeme kendini kalbim Kederin o derin yalnızlığından
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime
Suya düşen bir karanfilse yüreğinbırak kendini ırmağın türküsüne gülümvursun seni o taştan bu taşao çağlayandan bu çağlayanaKavgadan uzak kalmışsansevdadan da uzaksın demektirdevinmez yüreğinin mağmasıçatlamaz sabrın kara taşı
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
Sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca
Apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım
Özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni
Saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı
Akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım
Toprak yarılır birden
su kirlenir
Ürpertir bu coğrafya
bu serüven
ikimizi bir anda
yaşadığımı duyarım Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle
Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün
Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları
Tarih de kekemeleşiyor bazan
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini
Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir
Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan
Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun
Bir kızın kocaman gözlerinde gördüm
bulutların dağlara sessizce çöküşünü
Çocuksu susuşları gördüm kırılan sevinci
Ve kalbimi puslu yamaçlardaki pusulara saldım
çobanlar çoktan inmişlerdi ovaya
bense yapayalnız bir ağaçtım doruklarda
Harelenen sularda bir yanık kokusu
ve uzun boyunlu bir kızın gülümseyişi
Işık zamana bağlı zamansa onun
kocaman gözleridir artık
Anladım tarih de yazılmaz
bir aşkın sayfalarına düşmüyorsa gün
Yalnızdım yapraklarım dökülmüştü bir bir
deryalara savrulup çöllere düşmüştü
Bir duman tütüyor yine hangi kent yandı
hangi sokakta vuruldu sevgilim
Bir demet menekşe bir avuç toprak
burkulan bir yürek miyim hep
Sesimde bir yanma bir kekrelik
uzayıp giden bir çöl yalnızlığı
Gazeteleri okumuyorum başım dönüyor
sulanmamış çiçekler gibi kuruyor her şey
her şey bir yolculuğun hüznünü taşıyor
gidip de gelmemek üzere bütün yüzler
Puslu yamaçlarda bir çakal gölgesi
bir dağ suskunluğu yürüyor kentlere
yenilen biz miyiz yoksa aşklar mı
bir kızın kocaman gözlerinde görüyorum
savrulan küllerini ömrümüzün
Bu kenti ayrılıklar yıkacak birgün biliyorum Ölümden şikâyeti yok ölüp gidenlerin
ama bir kızın kocaman gözlerinde yangınlar çıkıyor
Acılar dehşetli kinlendiriyor beni
Kabarıp duruyor içimde kabarıp duran bir okyanus
yurdumu arıyorum batık bir tekne değilim
yurdumu arıyorum kızgın küller ortasında
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
bir dakika bile cikmiyorsun aklimdan
kosar gibi yuruyusun
karanlikta bir isik gibi aydinlik gulusun
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
uzak uzak yildizlarla cevrilmis kainatin
karanlik bosluklarinda akip giderken zaman
adimla nasil berabersem oylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gonlumuz mutluluga inanmis olmanin gururuyla rahat
koltugumuzun altinda birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her olumuyle
ayni sartlar altinda kismet olmiyan
gercekleri gormenin aydinligi alinlarimizda
hacet yok hatirlatmasina seni hatiralarin
sen bana kalbim kadar elim kadar yakinsin.
Eski bir dostu gördüm senden bahsetti
Evleniyormus haberin varmi? dedi
Islandi gözlerim birden
Yine sordum eskisi gibi
"Ya Nisanlisi kim?"
Basini egerek konustu
Karsindayim Beni AffeT ..
ilk ve son askimdin
genclik cagimda
kimseyi sevemedim sevgilim
anla beni dinle beni
bu sozlerim son defa
"Seni seviyorum askini
Kalbimin en derin kosesine
Askliyorum"
Kirik bir kadehtir
Askin yuzu
Ruyadir sevmek
Aski anlayinca
Sevmek aci gelir
Eller ayrildiginda
Vah cekmekle
Daglayip sizlanmakla
Askin yarasini
Merhemle kapatamazsin
Artık...geldiğinde ben olmayacağım...
Ve büyük ihtimalle gelmeyeceksin de zaten...
Tıpkı aslında hiç gitmediğin gibi...
Ne ile kavgalı ya da barışık olduğumu bilemedim asla...
Bilemeyeceğim de..
Neyi sevdiğimi? Ne kadar sevdiğimi? Ne istediğimi?...
Ve bugün fazla bir yol da almış sayılmazken aslında..
Çok..ama çok yorgun hissediyorum kendimi..
Mesafeleri boşverip yürüyeceği yerde
Hızla koşmuş insanlar gibi nefes nefeseyim...
Beynim düşüneceği milyarlarca şeyi düşünmüş Kalbim atacağı milyarlarca atışı yapmış sanki (gibi)..
Kendilerine tanınan zamandan çok önce...
Karşıdaki Yunan adasının ışıklarını seyrederek bira yudumladığım Ayvalığın o deniz kokan rüzgarlı gazinosunda Gecenin içindeyim...
Karmakarışık bir hüzünle beraber ve her şeyin kendiliğinden düzeleceği duygusuyla...
Düzelecek olanın ne olduğunu ise hiç bilmeden...
Mutsuz olduğumu söylersem eğer sıkıldığımı çok sıkıldığımı..
Duyanların güleceğini bile bile
Mutsuzum demekten korka korka kendime....
Artık geldiğinde ben olmayacağım....
Beraber yaşadıklarımız ne kadardıysa o kadar kalacak...
Sana söylediklerimden bir sözcük bile fazlasını duymayacak kulakların...
Bana söylediklerini sadece hatırlayacağım her geçen gün unutarak sesinin tonunu...
Beraber gittiğimiz yerler daha fazla olmayacak hiçbir zaman...
Ne birlikte kahvaltı yapacağız bundan böyle Ne beraber yıldızları seyredeceğiz...
Ve uyanmayacağız hiç bir zaman ayni yatakta yan yana....
Artık...geldiğinde ben olmayacağım...
Ve büyük ihtimalle gelmeyeceksin de zaten...
Tıpkı aslında hiç gitmediğin gibi...
Simdi gidiyorsun git
Bütün sabahlari üsüdügüm
Bütün gördügüm senli günlerim onlar da gitsin
Içimde bir sarki
Gözümde bir isik kalmisti herseye inat
Kapat gözlerimi sevdigim anlar da gitsin
Yildizlari da alsana yanina gökyüzünden
Sevdigimiz sarkilari da
Pencareme konan yusufcuklari da
Bana karanligi birak
Beni birak beni böyle birak
Böyle ansizin böyle yakisiksiz
Böyle anlamsiz böyle daginik
Öyle kapida sususun
Öyle sarsak öyle serkes öyle çerkes durusun
Koy beni sensizlige
Ve otursun içime kül gibi kor yanginin
Simdi gidiyorsun git
Hadi git
Hepsi hepsi bir sevda benimkisi al da git
Hadi kanatma
Hadi yikma
Hadi dokunma
Zaten ben seni öylesine sevmistim
Simdi gidiyorsun git
Bütün sabahlari üsüdügüm
Bütün gördügüm senli günlerim onlarda gitsin
Içimde bir sarki
Gözümde bir isik kalmisti herseye inat
Kapat gözlerimi sevdigim anlar da gitsin
Gitme sırası kalbine geldiğinde alır kalemi susa susa yazarsın
dert bu ya söyletir..
Herhangi bir gecenin koynunda suyla ihanete uğramış bir kadeh rakı varsa
nefretle aşkı meze yapıp yuvarladınmı dibine
''Gel keyfim gel'' diye bir şarkı düşmez insanın diline..
''Hiç bir yara hiç bir zaman tam olarak iyileşmez'' derken
haybeye konuşmamış Yılmaz Abi..
Sen kalbimden geçtin sırtımı parçalayıp çıkan kurşun misali..
Sen bana benimle ihanet ettin!
Gözlerinde beş vakit aşk kılmaya niyetlenmiştim oysa.
Ama herşey birbirinin aynısı.
Bu şarkıya ağlamıştım daha önce mesela
kendimi şarkılara rakıya ve hüzünlere vurmak
en nadide alışkanlık bünyemde.
O gün de böyleydi işte
birileri kapımdan inadına yeni bir gece daha atarken
yapmayın diye avaz avaz susmuştum
sonra sen gitmiştin
ben çaresiz..
Hayat işte..
Başımı ellerimin arasına alıp ne yapsam başa çıkılmayan silüetin cebimde
cebin ve cepkenin delik olmadığı aşikar üstelik.
Bir nevi yürünmüyor yüreğimde eski sen'lerin leşinden..
Ahh içimdeki kamyon..
Biliyorum konuşacak bir şeyimiz kalmadı artık
zamanlar haindir ama
sen yine de en güzel anılarımızı kap gel yanıma demeyeceğim
yüzündeki pavyon sarışını ihanete sövmeyeceğim
ömrümden düşe kalka sildin kendini.
İşte bu yüzden suskunken çıldırmayı biriktirmem
işte bu yüzden kalbim kalbinin kapılarını çarparak gitmek istiyor şimdi!
Ellerin aşkı kaçmış senin gözlerine..
Bu defa ''bana'' müsade!!!
Hangi zorluğu
yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde
bu insanca sevgiyi.
Güzel günler
zorlu duraklardan
geçer sevdiğim.
Damla damla
birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün
akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak
açılacak bütün kapılar
bilesin.
Benim yüreğim
sensin şimdi
seni vurur durur...
Ve yine damla damla
çoğalıyorsun içimde.
Canim Sevdigim Yüregim...
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayirmaya bilesin...
Bu parmakliklar bu demir kapilar bu hava inan...
Bazen bir yumrukta yikacak kadar güçlü
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem bir nedeni vardir...
Hangi zorlugu yenmemis insanoglu.
Hele tasiyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdigim.
Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili...
Bir gün akip gidecegiz hayata...
Duvarlar yikilacak açilacak bütün kapilar bilesin.
Benim yüregim sensin simdi seni vurur durur...
Ve yine damla damla çogaliyorsun içimde.