Bektaşi Fıkraları

Kafir

Tevfik sivri dilliliği ve içmesiyle bilinen bir sofuymuş.Yine herzamanki mekanında arkadaşlarıyla içiyormuş Oradan geçmekte olan katı dindar bir başka sofu arkadaşı Neyzen i görmüş.Söylene söylene yanına gelmiş ve şöyle demiş:

-Ah Neyzen! iyi adamsın hoş adamsında, birde şu kafiri içmesen

Neyzen sofuya bıyık altından gülerek:

-Sen hiç merak etme aziz dostum. Ben bu kafiri önce ehli müslim yapıyorum, sonra içiyorum
 
Onu tanrı sorar

Sözde, Bektasiyi topluluk icinde kücük düsüreceklerdi. Oldukca zengin birisi:

"Bektasi Efendi, borcunuz var mi?" diye sordu.

"Evet, bakkala biraz borcum var."

"Canim onu sormuyorum. Namaz borcun var mi?"

Bektasi kizdi:

"Namaz borcunu bana Tanri sorabilir. Size düsen bakkal borcunu sormaktir!"
 
Ahrette yaşadık

Bektaşî, vaaz dinlemeye gitmiş. Hoca vaazında içki içmenin bütün kötülüklerini, zararlarını sayıp dökmüş, hatta içki içenlerin sırat köprüsünden boyunlarında dünyada içtikleri bütün içki şişeleri asili olduğu halde geçeceklerini anlatmış. Bektaşî sormuş:
"Hocam, boyna asılan şişeler boş mu olacak dolumu?" Hoca, incecik köprüden dolu şişelerle geçilirken dengenin kolay sağlanamayacağını düşünerek:
"Elbette ki dolu olacak" diye yanıt vermiş. "Hay ağzını öpeyim Hocam, desene ahrette de yaşadık!" demiş.
 
Gömlek yıkamaya mı geldik?

Seker bayraminda herkes yeni ve temiz elbiselerini giyip, birbirleriyle bayramlastiklari gün, bir fakir Bektasi dedesi, üstü basi pis halde Beyazit Cami nin önünden geçerken, bembeyaz sarigi, tertemiz cübbe ve latasi ile bir hoca karsisina çikip:

-Be adam, mübarek bayram günü bu pis gömlekle dolasilir mi? Gömlegini yika! deyince Bektasi aldirmayarak:

-Be hocam, yikayayim ama kirlenir, demis.

Hoca:

-Yine yika, demis.

Bektasi :

-Yine de kirlenir, diye diretmis.

Hoca inatla:

-Yine yika, deyince Bektasi nin tepesi atmis ve su cevabi vermis:

-Behey imanim.Biz bu dünyaya gömlek yikamaya mi geldik? demis.
 
Pamuk Gibi

Paşanın biri, tanıdığı bir Bektaşi ile konuşurken sorar :

-Baba, geçen gün bir kadınla gidiyordun, kimdi o?

-Hanımım olurlar efendim...

-Peki ama, pek pasaklı ve çirkin biriydi.Onun koynuna nasıl giriyorsun?

Buna fena halde bozulan Bektaşi, lafı yapıştırır :

-Sizin pamuk gibi karınızın koynuna herkes girer.Marifet bizim o pasaklı karının koynuna girmekte, paşam!
 
Sen ne işe yaradın


Bektaşi ile hacı osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara. Hacı af diler şeytana uyduk kadı efendi der ve hacı ya idam cezası verir. Bektaşiye sıra gelir ve derki ben Kadı efendi ben gayri-müslümün bana oruç farz değil der. Kadı Bektaşiyi serbest bırakır.Bektaşi kadıya sorar kadı efendi ben de şeadet getirsem müslüman olsam arkadaşımı da bağışlar mısın? Kadı efendi düşünür gavuru müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve hacıyıda affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca şaşırararak bekaşiye sorar; Sen ne biçim adamsın be bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yokmu bire münafık deyip azarlar. Bektaşimizde gavur oldum kendimi , müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
 
Kabahat sende değil!

Bir köyde yagmur duasina çikarlar.Bektasi de istemeye istemeye bunlara uyar, cemaatin arkasi sira giderken, eline geçirdigi bir agaç dalini, kendi tarlasinin bir kösesine saplayarak, basini yukari kaldirip, söylenir:

-Bizim tarla da iste burasi...

Rastlanti bu ya, yagmur duasi yapilir yapilmaz, bulutlar kendini gösterir.Kara bir bulutun kendi tarlasi üzerine gittigini gören Bektasi sevinçle kosar.Bir de ne görsün, ceviz büyüklügünde dolu, bütün ürünü berbat etmemis mi?O vakit basini yukari kaldirir; söyle söyler;

-Kabahat sende degil, sana tarlayi gösteren pezevenkte!...
 
Domuz

Caminin önünden gecerken Bektasi nin biri nasilsa camiye girmis olan bir domuzu müezzinin koca bir sopa ile döve döve cikardigini görünce söyle demis:

"Sofunun domuzunu görmüstüm ama domuzun sofusunu ilk kez görüyorum!"
 
Ahrette de...

Bektasi, vaaz dinlemeye gitmis. Hoca vaazinda icki icmenin bütün kötülüklerini, zararlarini sayip dökmüs, hatta icki icenlerin sirat köprüsünden boyunlarinda dünyada ictikleri bütün icki siseleri asili oldugu halde gececeklerini anlatmis. Bektasi sormus:

"Hocam, boyna asilan siseler bos mu olacak dolumu?"

Hooca, incecik köprüden dolu siselerle gecilirken dengenin kolay saglanamiyacagini düsünerek:

"Elbette ki dolu olacak" diye yanıt vermis.

"Hay agzini öpeyim Hocam, desene ahrette de yasadik!" demis.
 
Akıllandın

Hoca yolculuk sirasinda mola verip bir hana girer, bu sirada hana bir baska yolcu daha girer ve ikisi birden hancidan yiyecek birseyler isterler. Fakat hanci yiyecek olarak sadece bir balik oldugunu söyler ve bunu paylasmalarini önerir. Bunun üzerine hoca ben baligin sadece basini yiyecem der. Hanci bunun nedenini sorar, hocada balik basi zekayi arttirir,balik basi yiyen insan akilli olur der. Bunun üzerine diger yolcu hemen atilir ve hocaya balik basini niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum der. Hoca da itiraz etmez ve baligin koca gövdesini hoca yer ve bir güzel karnini doyurur, diger yolcu ise sadece baligin basini yer ve sonra hocaya seslenir sen koca gövdeyi yedin karnini doyurdun ben sadece kafayi yedim aç kaldim der Hoca da bunun üzerine sunu der

-Bak nasil akillandin
 
İyi Rüyalar

Mevlevi, Bektasi ve Softa yemekten sonra ikram edilen bir tepsi baklava icin rüyaya yatarlar. En hayirli düsü gören baklavayi alacak. öneri kabul edilir. Yatar, uyurlar.

Sabah olunca Sofu:

"Ne düs gördünüz anlatin bakalim?" der.

Mevlevi sikkesini basina gecirerek:

"Hayirdir insallah göklere ciktim" der.

Hoca da:

"Ben ise düsümde cennete gittim," der.

Bektasi:

"Erenler, ben de gece birinizin göklere uctugunu, digerinizin de cennette gezdigini görünce,

Artik bunlar fani dünyaya dönmezler diyerek kalkip baklavayi temizledim!" der.
 
Vızır Vızır

Softalar, Bektasi ye, Tanri nin büyüklügünü ögretmeye calisip duruyorlar. Anlatip, anlatip, sonunda da diyorlar ki:

" Tanri isterse igne deliginden deve bile gecirir! "

Bektasi:

" Elbette,"

diyor.

"Nasil elbette?"

diyor softalar.

Bektasi cözüyor dügümü:

"Tabii ya! Onun yapamayacagi sey mi var? Cani ister, igne deligini büyütür veya cani ister, develeri kücültür, vizir vizir gecirir."
 
Peşin Namaz

Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :

-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...

Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :

-Yahu bu ne uzun namaz böyle?

-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!

Bektaşi :

-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...

Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :

-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!

-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!

Hoca şaşırmış :

-Yahu olur mu böyle şey?

Bektaşi gülmüş :

-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?
 
Geri
Üst