Bektaşi Fıkraları

Oruç ile Dilber

Güzel için oruç bozulurmu ?

Bektaşiye bir gün sormuşlar...
Gelse bir dilberi ahu
Olsa savmı ramazan
Dilber-i ahumu efdaldir ,
yoksa savmı ramazan mı?
Bektaşi cevap verir:
Fırsatı fevketme zinhar...
Sür sefasın dilberin
Olur kazası savmın
Olmaz kazası dilberin....
 
Son nefesini

Bektasiye sormuslar:

-Babaerenler, hangi nefesi seversin?

-Sigaranin ilk nefesiyle, kaynanamin son nefesini, demis....
 
Birbirine Karıştırdın

Bektasi nin bir uyuz esegi ile besili bir inegi varmis... Inekten süt sagip satiyor, kazandigi paranin yarisiyla uyuz esege arpa aliyormus. Esek bir ise yaramiyormus.Bir gün dayanamayip dua etmis:

-Ey yüce Allahim, beni su esekten kurtar!

Ertesi sabah ahirin kapisini açmis ki ne görsün? Inek ölmüs esek kalmis...

Bektasi o hirsla sokaga firlayip milleti basina toplamis:

-Ey ahali su yerde yatan nedir?

-Inektir!

-Ya su ayakta duran uyuz?

-Esektir!

Bektasi açmis ellerini yukariya:

-Ey ulu Allahim, sana kirk yilda bir ricada bulunduk, onda da esekle, inegi birbirine karistirdin!
 
Kusur görmeyizki..

"Sizin hırkalarınızın yenleri neden bu kadar genis olur?"

Mevlevi aciklamis:

"Baskalarinda gördügümüz kusurlari örtmek icin."

O da sormus:

"Ya sizin hirkalarinizin yenleri niye bu kadar dar olur?"

Bektasi aciklamis:

"Biz hic kimsede kusur görmeyiz ki..."
 
Tadı

Bektasi kirlarda dolasirken yorulmus. Dinlemek icin bir agacin altina oturmus. Koyu, yesil gölgesine serilmis agacin. Yanina düsen meyvelerinden birkacini atmis agzina... Dislemis, agzi kavrulmus.

"Hay Allah kahretsin!" diye tükürmüs.

Biraz öteden durumu gören softa:

"Zindik, o zeytindir. Tanri, kitabinda över." demis.

"Hey Allah im, kitabina almadan önce bir tadina bakaydin ya sunun." demis Bektasi.
 
Ugursuzluk

Avci Sultan Mehmet bir gün adamlariyla beraber aksama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebinni de, sabahleyin gördügü bir dervisin ugursuzluguna baglar. Solaklara seslenir. Saraydan cikarken, su su tipte, sivri külahli, sirti kambur birinin önünden gectigini ve hemen bu adami bulmalari emrini verir. Tarife göre Bektasi babalarindan ayyas Hamza Babayi yaka paca huzura getirirler.

Sultan:

" Bre ugursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyinkarsima ciktin. Bu yüzden aksama kadar bir ava rastlayamadim. Bu ne ugursuzluktur. Vurun kellesini... "

Bektasi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dilegini aciklamak icin söz alir:

" A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadiniz. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördügüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, ugursuzluk hangimizde!... "
 
Ne yapıyor?

Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı:

- "Baba" dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?"

Bektaşi yanıt verdi:

- Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum.

- Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor?

Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş:

- Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim.

- Neden?

- Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan!

Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam:

- "Hadi" demiş "söyle bakalım. Allah şimdi ne yapiyor?"

Bektaşi:

- "Ne yapacak" demiş, "atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor"demiş Ve çalakamçı uzaklaşmış.
 
Aldattım..

Müthiş bir fırtına patlamıştı.Yolcuların hepsi perişan durumdaydı.Bunların arasında bir de Bektaşi vardı.
Baktılar, Bektaşi, Allah a yalvarıp yakarmaya başlamıştı :
-Adını bilmediğim bir evliyaya bir koç adıyorum.Yeter ki fırtına dinsin...
Bektaşi nin yakarması kaptanın tuhafına gitmişti :
-Hayret! Hiç adını bildiğin bir evliya yok mu?
-Yok olur mu, elbette var! diye cevap verdi Bektaşi.Var da, hepsini birer kez aldattım...
 
Bektasi ve Sofu

Koyu sofu bir adamcagizla Bektasi, bir baska kenti gitmek üzere bir kervana katildilar. Sofu, ikindi üzeri namaz kilacagini söyledi.

Bektasi:

" Gec kalirsan kervani kacirrirsin; onun icin sünneti birak da yalniz farzi kiliver " diye ögüt verdi.

Bektasi nin sözüne uydu adam. O gece bir yerde konakladilar.

Ertesi sabah sofu, Bektasi ye sitem etti.

" Dün bana sünneti kildirmadin, gece rüyama Peygammer Efendimiz girdi."

Bektasi adamin sözünü agzina tikadi:

" Daha ne istiyorsun! Farzi da birak rüyana bu kez Tanri girsin!"
 
Şaklat

Kişin Bektasi ile Arap gemide ayni kamarada alt üst yataga düşmüşler. Aksama fasulya ile kafayi ceken Bektasi ve arkadasi, yataga girerler. Birara siddetli bombardimanla koku ortaligi zehirler. Bu durum arka arkaya yinelenince, Arap egilerek:

"Ya Bektasi, bu isi sessiz yapsan olmazmi?"

Bektasi umarsiz isi sessiz idare etmeye baslamis. Oysa ki, seslide Arap burnunu tikar zehhiri idareli kullanirmis, fakat ardi sira gelen sessizlere savunmasiz kalinca, daha cok rahatsiz olmus ve egilerek Bektasi ye:

"şaklat ya bektaşi şaklat", demis.
 
Nasil becerdin?

Bektasi, evinde misafir oldugu için, karpuzcuya ugramis:

-Iyi karpuzun var mi?

-Kurabiye gibi baba, güven bana!

-Peki öyleyse iyi bir tane ver bakalim.

Karpuzcu birini seçip vermis.Baba erenler, almis ve eve gitmis.

Bektasi, yemekten sonra, konuklarinin önünde karpuza gururla biçagi vurmus.Fakat o ne?Ilk biçak darbesinden sonra etrafi koku salmis. Karpuz ikiye ayrilinca, fos diye çürüyen içi masaya yayilmis.Tabii her taraf berbat, Bektasi ise mahçup olmus. Baba, sabahi zor etmis ve solugu karpuzcuda almis:

-Erenler, seni tebrik ederim?

Karpuzcu sasirmis:

-Hayrola baba, beni niye tebrik ediyorsun?

Bektasi:

-Ulan kesmeden, delmeden o karpuzun içine nasil siçtin, dogrusu sasip kaldim. Seni onun için tebrik ediyorum.
 
**** ****yi

haci haciyi mekke de ....
hoca hocayi tekke de ...
**** ****yi dakkada bulur......
 
Dinler Arası Kardeşlik

Erenler vaktiyle orta köyde papazla dosttu. Ama hem kendisini bilir hemde karşısındakine değer verirdi. Öyleki birlikte şarap içerlerdi.

Birgün papaz hastalanmış. Öteki dünyaya gitti gidecek. Papaz dostu Bektaşi yi çağırtır. Bektaşi erenlerele birlikte papzın yanına giderler.
Bakar en yakın dostu ölüm döşeğinde. Konuşmak istiyor fakat konuşamıyor dudakları titriyor.

Papaz tam birşeyler söyleyecekken Bektaşi eliyle ağzını kapattı. Odadakiler " Ne yapıyorsun yahuuu!"

Bektaşi "Ben bu pezevengi iyi tanırım şimdi Kelime-i Şahadet getirir doğru cennete gider."
 
Seytanin isi yok

Irza tecavüz davasiyla bir capkin mahkemeye getirdiler. Yargic sordu:

"Bu sucu ne diye isledin?"

Delikanli:

"Seytana uydum. Bana yol gösterdi, bu isi yaptirdi"

Bektasi olan Yargic:

"Be hey capkin! Hz. Adem e bile secde etmemekicin cennetten kovulmayi göze alan seytanin isi yok da sana pezevenklik mi yapacak."
 
Eşşekliğinden

Dostlarinin baskilarina dayanamayan Baba Erenler, camiye gitmis, hocanin vaazini dinliyordu.Hoca, içkinin kötülügünü anlatmak için aklina ne geliyorsa söylüyordu. Bir ara söyle dedi:

-Bir esegin önüne, bir kova su ile bir kova sarap koysaniz, hangisin içer? Elbette ki suyu içer. Peki esek niçin sarabi içmez?

Bektasi dayanamayip seslendi:

-Neden olacak, esekliginden...
 
Kıble ve elbise

Biri, Bektasi ye sormus:

"Abdest almak icin soyunup göle girdigim zaman yüzümü ne tarafa döneyim"

Bektasi söyle demis:

"Elbiselerini biraktigin tarafa!"
 
Bitsin Bu Dava

Bektaşi nin birine konuk gelecekmiş. Bektasi konuğu nasıl ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor... Komşusu Yahudi nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi… Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi nin nesi var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah ın huzurunda hesaplaşırız... Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi den... Mahkeme kuruluyor..

Allah :

-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi ye...

-Kesmedim, diyor Bektaşi...

-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi..

-Allahım, diyor Bektaşi... Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.

-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyi görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...

-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemede, hem şahit, hem hakim olunmaz...

-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman getirin keçiyi ona soralım...

-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı?...Ver onu o zaman bu Yahudi ye...Bitsin bu dava
 
Haram

Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yakapaca kadıya ***ürürler.Çakırkeyif Bektaşi yi görür görmez kadı :

-Behey kafir!Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı.Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu?, der.

-Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır, diye karşılık verir Bektaşi.

Kadı :

-Bunun içine pamuk katarlar.

Bektaşi :

-Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar...
 
Üzüm suyu

Sultan Abdülmecid bir gün Bogazici nde büyük bir bagin tam ortasindaki köskünde oturan bir Bektasi babasini ziyarete gitmis. Bektasi, o gün komsu bagdaki bir arkadasini ziyarete gitmis. O dönünceye kadar padisah bagin her tarafini dolasmis. Bektasi dönünce karsilikli konusmaya baslamislar.

"Erenler bagin masallah cok büyük. üzümünü ne yapiyorsun?"

"Müritlerle ve canlarla birlikte yeriz Sultanim."

"Buradaki üzüm yemekle biter mi?"

"Yemedigimizi de sikip ficilara basar, suyunu iceriz!"

"Peki ama, sikilmis üzüm sarap olmaz mi?"

"Vallahi Sultanim, biz üzümü sikip ficilara basarriz. Allah ne isterse o olur. üst tarafina karismak haddimize mi?"
 
Neresi Olacak Meyhane

Bektasiyi, rica minnet camiye ***ürmüsler.Hoca baslamis anlatmaya:

-Bir yer vardir ki orada, zengin fakir ayrimi yoktur.Dertli giren neseli olur.Oraya giren herkesin gönlü ferahtir.Bilin bakalim, burasi neresidir?

Bektasi yanit vermis:

-Neresi olacak, meyhane...
 
Geri
Üst