Leyla ve Mecnun (Fuzuli) Özeti, Konusu, Karakterleri ve Yorumları

7
EXE RANK

-тнє αLуx-

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
21 Tem 2009
Mesajlar
7,782
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.netbilgini.com
-тнє αLуx-
Leyla ve Mecnun (Fuzuli) Özeti, Konusu, Karakterleri ve Yorumları
Bu acılı aşk ve ıstırap serüveni Arap edebiyatından daha ziyade İran ve Türk edebiyatlarında akis bulmuş ve nihayet en güzel ve muhteşem meyvasını şairimiz Fuzûlî’nin kaleminden vermiştir. Eser 1535 yılında yazılmıştır.

Fuzûlî. Leylâ ve Mecnûn’unu hangi duygularla kaleme aldığını şu kıtalarla söyler:

Dutsam taleb-i hakîkate râh-ı mecaz
Efsâne behânesiyle arz etsem râz
Leylî sebebiyle vasfun etsem âğâz
Mecnûn dili ile etsem ızhâr-ı niyâz


Açıklama : (Ey Tanrı), hakikat arzusu ile, mecaz yolunu tutup da, hikaye söylemek bahanesiyle sırları açıklasam… Leylâ vasıtasıyla senin sıfatlarını söylemeye başlasam ve Mecnun’un dili ile sana olan ihtiyacımı ortaya koyup yalvarsam…

Mesnevi bölümler halinde ilerliyor her konuyu baş tarafa yazacağım. Mesnevi tam t***** 3098 beyittir. Umarım ömrümüz yeter buraya yazmaya.Şimdi sözü Üstad’a bırakalım.

 
DÂSTÂN-I LEYLÎ vü MECNÛN



1. Konu




Bu hazret-i İzzetden ızhâr-ı hamd ile istimdâd-ı hus'ül-i metâlibdür ve Âsâr-ı şükr ile istid'â-yı setr-i meâyibdür​



Açıklama : Yüce Allah'tan, Hamd ile Arzuların Gerçekleşmesini Dileme ve Şükür ile Kusurların Örtülmesini isteme.


1. Beyit :
Elhamdü livâhibi'i-mekârim
Ve'ş-şükrü lisahibi'l-merâhim


Açıklama :Keremler bağışlayan ve merhametler sahibi olan ( Allah'a) hamd ve şükür olsun.

2. Beyit :
Veh've'l-ezeliyyü fi'l-bidâye
Veh've'l-edebiyyu fi'n-nihâye


Açıklama : O, başlangıç olarak ezelî, ve sonuç bakımından ebedîdir.
 
3. Beyit :
Kad şâa bisun'ihî beyâneh
Mâ a'zamu fi'l-bakâi şâneh


Açıklama : Bakilikte şanı çok yüce olan (Allah) ın beyanı, kudretinin eseri olarak cihana yayıldı.

4. Beyit :
Sübhânallah zihî hudâvend
Bîşibh u şerîk u misl u mânend


Açıklama : Subhanallah!.. Benzeri, ortağı misli ve menendi bulunmayan ve yüce bir efendi!..

5. Beyit :
Meşşâta-i nev-arûs-i âlem
Gevher-keş-i silk-i nesl-i Âdem


Açıklama : (O), âlemin taze gelininin yüzünü süsleyen, Âdem nesli ipliğini incilerle donatan (dır)

6. Beyit :
Sarrâf-ı cevâhir-i hakâyık
Keşşâf-ı gavâmız-ı dekâyık


Açıklama : Hakikatler cevahirinin sarayı; ince nükte sırlarının aralayıcısı(dır)

7. Beyit :
Peydâ-kun-i her nihan ki bâşed
Pinhan-kun-i her iyan ki bâşed


Açıklama : Gizli olan her şeyi açığa çıkaran, her açık olan şeyi de gizleyen(dir)

8. Beyit :
Mi'mâr-ı binâ-yı âferiniş
Sîr-âb-kun-i riyâz-ı bîniş


Açıklama : Yaratılış binasının mimarı, basiret çimenleri(nin çiçekleri) ni sulayıp besleyen(dir)

9. Beyit :
Yârab mededî ki derd-menden
Aşufte vu zâr u mustmenden


Açıklama : Ya Rab, elimden tut ki; dertliyim, düşkünüm; ağlayıp inliyorum, kederliyim!..
 
10. Beyit :
Ez feyz-i huner haber nedârem
Cuz bîhunerî huner nedârem


Açıklama : Hünerin feyzinde habersizim; hünersizlikten gayrı yok bir hünerim.

11. Beyit :
Şugl-i acebî girifteem pîş
Pîş u pes-i û tamâm teşvîş


Açıklama : (Öyle) şaşılacak bir işe giriştim ki; başı sonu bütünü ile sıkıntı ve endişe...

12. Beyit :
Sengîst berâhem ûftâde
Bahrîst merâ hirâs dâde


Açıklama : (Sanki) yolumun üzerine bir taş düşmüş; yahut karşıma korku veren bir deniz çıkmıştır.

13. Beyit :

Tevfîk-i tuem eger nebâşed
Ver lutf-ı tu râhber nebâşed


14. Beyit :
Muşkil ki der in girîve-i teng
la'lî beder ârem ez dil-i seng


15. Beyit :
Muşkil ki mûrad ruh numâyed
Zin bahr durî bedestem âred


Açıklama 13-15 : Eğer senden bir yardım gelmez, ve eğer senin lutfun bana rehber olmazsa; taşın bağrından bir lâ'l çıkarabilmem güç; muradımın yüzünün görünüpte bu denizden elime bir inci geçmesi müşküldür.

16. Beyit :
An nun ki dilem furûg gîred
Levham rakam-ı safâ pezîred


Açıklama : (Ya Rab!) içimin aydınlandığı ve gönlümün aynasının parladığı şeyi lutfet!

17. Beyit :
Âyine-i hâtıram şeved pâk
Rûşen gerbed çerâg-ı idrâk


18. Beyit :
Kufl-i der-i ârzû bitâbem
Her çîz taleb kunem biyâbem


19. Beyit :
Bahşed beriyâz-ı devletem âb
Ebr-i kerem-i Rasûl u ashâb


Açıklama 17-18-19 : (Böylelikle) gönlümün aynası parlasın ve anlayışımın çerağı aydınlansın da; arzu kapımın kilidini açayım ve ne istersem elde edeyim; bahtımın bahçesini Peygamber'in ve ashabının kerem bulutu sulasın.
 
2. Konu

Bu şükûfe-i gülzâr-ı tevhîddür ve Nev-bâve-i bûstân-ı temcîddür

Açıklama : Tevhid Bahçesinin Çiçeği ve Allah'ı Ululama Bostanının Taze Yemişi

20. Beyit :
Ey mûnis-i ehl-i zevk yâdun
Ebvâb-ı emel kilîdi adun


Açıklama : Ey, zevk sahiplerinin yoldaşı ve adın emel kapılarının kilidi olan (Tanrı)!

21. Beyit :
Ey genc-i atâ tılısmı ismün
Sen genc-i nihan cihan tılısmun


Açıklama : Ey, ismin bağış hazinesinin tılsımı ve zatın o tılsımın gizli hazinesi olan (Tanrı) !

22. Beyit :
Ey cûd-ı vücûdı kevne vâhib
Zâtı kimi i'tirâfı vâcib


Açıklama : Ey kâinata varlık lutfunu bağışlayan ve zatı gibi, varlığının itirafı da vacib olan (Tanrı)!

23. Beyit :
Ey silsile-i vücûda eâzım
Rezzâk-ı erâzil ü eâzım


Açıklama :Ey varlık sistemini düzenleyen ve hem rezillere, hem de yüksek ruhlu insanlara rızkını veren (Tanrı)!

24. Beyit :
Ey perde-keş-i rümûz-ı mübhem
Müstahfız-ı intizâm-ı âlem


Açıklama :Ey anlaşılmaz remizlere perde çekip âlemin nizamını koruyan!

25. Beyit :
Ey mûnis-i hâtır-ı perîşân
Bîcân olana muhabbetün cân


Açıklama :Ey perişan gönlün yakını! Ey, muhabbeti cansızlara can olan!

26. Beyit :
Ey nakş-tırâz-ı safha-i hâk
Sâhib-rakam-ı hutût-ı eflâk


Açıklama :Ey toprağın zemini nakışlarla süsleyen ve göklerin sayfasına yazılar yazan!..

27. Beyit :
Ey muhtesib-i cihât-ı erkân
Kân-ı güher-i vücûb ü imkân


Açıklama : Ey dört cihetin hesabını tutan (ve ey) vücûb ve imkân cevherinin maden ocağı!

28. Beyit :
Ey mebde'-i feyz-i âferîniş
Senden rûşen çerâg-ı bîniş


Açıklama :Ey yaratılış feyzinin kaynağı! İdrak çerağı senin nurundan tutuşmuştur.

29. Beyit :
Ey perde-i mâsivâ nikâbun
Senden özge senün hicâbun


Açıklama : Ey, masiva perdesi yüzünün örtüsü olan! Senden gayrı olanlar senin perdendir.

30. Beyit :
Ey sırr-ı vücudun emr-i ma'lûm
Mevcûd hemin sen özge ma'dûm


Açıklama : Ey, varlığının sırrı bilinen bir iş olan! Var olan yalnız sensin; senden başkası ise (aslında) yoktur
 
31. Beyit :
Ey yeddi gül ü tukuz gülistân
Feyz ü keremünle sebz ü handân


Açıklama : Ey yedi (göğün) gülünü ve dokuz (gezegenin) gülistanını cömertliğiniz feyzi ile yeşerten ve güldüren!..

32. Beyit :
Ey varı yoh eyleyen yohı var
Yoh varlığunda zann ü inkâr


Açıklama : Ey varı yok eyleyen, yoğu da var! Yok asla varlığın hususunda ne zan, ne inkâr.

33. Beyit
Ey şâhid-i gayb perde-dârı
Fikrün güli ma’rifet bahârı


Açıklama : Ey gayb güzelinin perdedarı!.. Ey fikrin gülü ve marifet baharı!

34. Beyit :

Ey âleme feyz-i cûd senden
Halka şeref-i vücûd senden


Açıklama : Ey âleme cömertlik feyzi ve varoluş şerefi bağışlayan!

35. Beyit :
Ey cümle cihan sana rızâ-cû
Senden hâlî senünle memlû


Açıklama : Ey bütün cihanın rızasını aradığı! Kâinat baştan başa senin feyiz ve bereketinle dopdolu.
 
36. Beyit :
Ey şem’-i ezel fetîle-sûzı
Bezm-i ebed encümen-fürûzı


Açıklama : Ey güzellik lambasının fitilini yakan ve ebedilik meclisini aydınlatan!..

37. Beyit :
Ey şirk ü şerîkden münezzeh
Sırr-ı ezel ü ebeden âgeh


Açıklama : Ey şirkten ve şerikden münezzeh(bulunan) ve(ey) ezel ve ebed sırrından haberdar olan!..

38. Beyit :
Ey bâr-ı Hudâ-yı âlem-ârây
Tahsîn işüne hemin ola rây


Açıklama : Ey âlemi süsleyen Tanrı!.. İşlerine hayran olmaktan başka ne düşüncem olabilir!

39 Beyit :
Ahsent zehî hakîm-i kâmil
Ne şükr ola sun’una mukâbil


Açıklama : Övgüler sana (ey) en güzel ve en yüce hâkim! Senin yaptığına karşılık sana nasıl şükredilsin!

40. Beyit :
Fıtrat zamanın çeken zamanda
Hakkâ ki bu emr-i künfekânda


Açıklama : Yaratma yazısını yazdığında, (yani) (her şeyin ) senin “OL!” emrinle olduğu zaman, doğrusu bu ki;

41. Beyit :
Hükm etdün kim ne ola ahvâl
Ne vaz’ ile çizgine meh ü sâl


Açıklama : İşlerin nasıl olacağına, ayların ve yılların nasıl devredeceğine ;

42. Beyit :
Devran ne zamanda ola âhır
Her devrinde ne ola zâhir


Açıklama : Devranın ne zaman son bulacağına; her dönüşünde nelerin ortaya çıkacağına;

43. Beyit :

Nişe ola ferd-i nesl-î âdem
Her ferdi anun ne ede her dem


Açıklama : Adem nesli fertlerinin nasıl olacağına ve her birinin her an ne yapacağına sen hükmettin.

44. Beyit :
Eşyâya çoh etmezem tehayyür
Senden yanadur hemin tefekkür


Açıklama: Varlıklara çok şaşmıyorum; çünkü bütün( bunları izah eden ) düşünce, senden yanadır.

45. Beyit :
Eşyâ aceb olmaz olsa zâhir
Kim var senün kimi muzâhir


Açıklama : Eşya eğer ( varlık sahnesinde) görünüyorsa buna şaşılmaz; çünkü senin gibi bir koruyucusu var.

46. Beyit
Ammâ çü sana kadîmdür zât
İdrâk sana yeter mi heyhât


Açıklama : Ama senin zatın kâdim (öncesiz) olunca, akıl seni idrak edebilir mi? Heyhat!
 
47. Beyit :
İdrâkümüze kemâl-i hayret
Tevhîdüne besdürür delâlet


Açıklama : (Seni idrak etmede) şaşkınlığımızın büyüklüğü, senin birliğine yeterli delildir.

48. Beyit :
Endîşe-i zât kılmak olmaz
Bilmek bu yeter ki bilmek olmaz


Açıklama : Senin zatın hakkında düşünmek mümkün değildir. (İnsana )bilgi olarak (senin) zâtını bilmenin imkansızlığını bilmek yeterlidir.

49. Beyit :
Ol dem ki urup binâ-yı muhkem
Çekdün rakam-ı nizâm-ı âlem


Açıklama : Binaya muhkem bir şekilde kurup, âlemin nizamı yazısını yazdığında;

50. Beyit :
Hakkâ ki hoş intizâm verdün
Ârâyişini tamâm verdün


Açıklama : El hak, (ona) hoş bir düzen verdin; süsünü, bezeğini tam tuttun;

51. Beyit :
Etdün gereğin ger az ger çoh
Bir nesne gereklü yoh ki ol yoh


52. Beyit :
Bir nev’ ile eyledün müheyyâ
Kim geldi kusûrdan Müberrâ


Açıklama 51-52 : Az olsun, çok olsun, gereği ne ise onu yaptın. Gerekli olupta var olmayan ne varsa, (onu) öyle bir şekilde hazırladın ki, kusurlardan tamamen uzak olarak (vücuda) geldi!

53. Beyit :
Eşyâda egerçi râz çohdur
Ol kim ola râzun anda yohdur


Açıklama : Gerçi eşyada sır çoktur; fakat senin sırrının onda bulunduğu hiçbir şey yoktur.

54. Beyit :
Eşyâ nişe senden olsun âgâh
El-kudretu ve’l-bekâu lillâh


Açıklama : Eşya senden nasıl haberdar olsun ki! <<Kudret ve beka yalnızca Allah’a aittir>>.
 
. Konu

Bir münâcât deryâsından bir cevherdür ve Tazarru’ma’deninden bir gevherdür

Açıklama : Allah’a Yakarma Deryasından Bir İnce ve Niyaz Madeninden Bir Mücevher


55. Beyit :
Yârab kerem et ki hâr ü zârem
Dergâha besî ümîdvârem


Açıklama : Ya Rab, kerem kıl ki; hor ve hakirim, ağlayıp inliyorum; fakat, dergahına fazlası ile ümit bağlamışım!

56. Beyit :
Toprağ idüm eyledün bir insân
Müstevcib-i akl ü kâbil-i cân


Açıklama : Ben topraktım, beni akla layık ve can taşımaya istidatlı bir insan yaptın.

57. Beyit :
Ger cân ise hâk-i dergehündür
V’er cân ise sâlik-i rehündür


Açıklama : Eğer can (dersen); senin dergahının tozu toprağı; akıl ise, senin yolunun yolcusudur.

58. Beyit :
Men gülşen-i cân içinde hârem
Âyine-i akla bir gubârem


Açıklama : Ben can gülşeni içinde diken ve akıl aynası üzerinde bir tozum.

59. Beyit :
Nem var ki lâf edem özümden
Mahv eyle meni menün gözümden


Açıklama : Neyim var ki söz edeyim özümden! (Rabbim) mahvet beni benim gözümden!..

60. Beyit :
Ol gün ki yoh idi mende kudret
Kıldun mana gaybetümde şefkat


Açıklama : O gün ki, yoktu bende hiçbir kudret, kıldın bana benim gıyabımda şefkat.

61. Beyit :
Can verdün ü sâhib-i dil etdün
İdrâk-i umûra kâbil etdün


Açıklama : Can verdin (bana) ve beni gönül sahibi yaptın; olan biteni kavramaya yetenekli kıldın.

62. Beyit :
Ger safha-ı sûrete misâlüm
Çekmezdi kazâ n’olurdı hâlüm


Açıklama : Eğer kaza, suretler sayfasına benim temsilimi çizmeseydi, ne olurdu halim!

63. Beyit :
Hâlâ ki havâlegâh-ı cûdem
Makbûl-i saâdet-i vücûdem


Açıklama : Halen cömertliğin üzerine bol bol yağdığı biriyim; varlık saadetine kavuşmuşum.

64. Beyit :
Yüz şükr ki yoh sana hilâfum
İnsâfum var ü i’tirâfum


Açıklama : Yüzlerce şükür olsun ki sana karşı inkarım yok; (varlığını ve nimetlerini) itiraf ediyorum.

65. Beyit :
Eyle değülem ki bu arada
Sedd ola sülûküm i’tikâda


Açıklama : (Şükrolsun) şu durumda gönülden inanmaya ***üren yolum kapalı değil.

66. Beyit :
Her lahza akîdem ola zâil
Tevhîdüne isteyen delâil


Açıklama : Ve her an inancım zayıflayıp; senin birliğine sürekli deliller arama durumunda kalmıyorum.

67. Beyit :
Râh-i talebünde bîkarârem
Ammâ talebümde şermsârem


Açıklama : Seni arzulama yolunda kararsız haldeyim; ama talebimden dolayı da mahcubum.

68. Beyit :
Doğrı yola getmedüm ne hâsıl
Bir menzile yetmedüm ne hâsıl


Açıklama : Ne fayda, doğru yola giremedim! Bir menzile ulaşamadım ne çare!..

69. Beyit :
Bu arsada ki her eser gördüm
Sensen dedüm ol eser yöğürdüm


Açıklama : Bir arsada hangi eseri gördümse, o sensin diyerek ona koştum.

70. Beyit :
Çün verdi hayâl ana ham ü pîç
Men münfail oldum ol eser hîç


Açıklama : Hayal ona eğrilik, dolaşıklık verdiğinde, ben üzüldüm; o eser ise bir hiç oldu.
 
71. Beyit :
Men akldan isterem delâlet
Aklum mana gösterür delâlet

Açıklama : Ben akıldan yol göstermesini istiyorum; aklım bana yoldan çıkmayı öğütlüyor.

72. Beyit :
Tahkîk yolında akl n’etsün
A’mâ vü garîb handa getsün

Açıklama : Tahkik yolunda akıl ne yapsın! Âmâ ve garip biridir, nereye gitsin!

73. Beyit :
Tevfîk edesen meger refîkum
Tâ sehl ola şiddet-i tarîkum

Açıklama : Eğer yardımını benim yoldaşım yaparsan, işte o zaman yolumun zorlukları kolaylaşır.

74. Beyit :
Gör hırsumu isteğünce ver kâm
Senden ikbâl ü menden ikdâm

Açıklama : Seni istemedeki hırsımı gör ve beni emelime kavuştur. Talihimi yar etmek senden; gayret ve sebat benden.

75. Beyit :
İlmünde ıyandur i’tikâdum
Sensen senden hemin murâdım

Açıklama : Sana olan imanım ilmince malumdur. Sensin (yine) senden daima muradım.

76. Beyit :
Dünyâ nedür ü tallukâtı
Endîşe-i mevtdür hayâtı

Açıklama : Dünya ve içindekiler nedir? Bütün hayatı ölüm düşüncesinden ibarettir.

77. Beyit :
Ammâ demezem yamandur ol hem
Ser-menzil-i imtihandur ol hem

Açıklama : Fakat, ona da kötüdür demiyorum. Çünkü aynı zamanda o bir imtihan yeridir.

78. Beyit :
Billah ki bu dil-firîb menzil
Eyle mana verdi râhat-i dil

Açıklama : Billahi bu gönül aldatan yer, bana o kadar kalp huzuru verdi ki ;

79. Beyit :
Kim eski makâmumı unutdum
Sandum vatanum makâm dutdum

Açıklama : Artık eski makamımı unuttum; sandım ki (asıl) vatanımı makam tutmuşum.

80. Beyit :
Müşkil gelür imdi terkin etmek
Bir özge makâma dahi getmek

Açıklama : Zor geliyor şimdi onu ter edip de bir başka diyara gitmek.

81. Beyit :
Men beyle kılurdum i’tibârı
Kim munda olur gönül karârı

82. Beyit :
Mundan özge makâm olmaz
Zevkı bu yerün tamâm olmaz

Açıklama 81-82 : Ben öyle zannederdim ki,; gönlün rahat ve huzuru yalnız burada olur,; bundan başka makam olmaz ve buradan başka bir yerin zevki tam değildir.

83. Beyit :
Ammâ çü senündürür bu güftâr
Kim dünyeden özge âhıret var

84. Beyit :
Oldur ki makâm-ı câvidandur
Kâm-ı dil ü râhat-ı revandur

Açıklama 83-84 : Ama, madem ki <<Dünyadan başka ahiret vardır; o ebedilik makamdır, gönlün lezzeti ve bitmeyen bir rahatlıktır>> sözü semindir;

85. Beyit :
Güftâruna i’tikâd kıldum
Ol yahşırağ olduğını bildüm

Açıklama : Sözüne iman ettim ve tercih edilir olduğunu anladım.

86. Beyit :
Bildüm ki budur senün murâdun
Kim ehl-i kemâl ola ibâdun

87. Beyit :
Munda yete rütbe-i kemâle
Anda yete devlet-i visâle

Açıklama 86-87 : Bildim ki, kullarının kemal sahibi olmalarını, burada(dünyada) olgunlaşıp, orada (ahirette) visal ( kavuşma) saadetine kavuşmalarını istiyorsun.

88. Beyit :
Farz oldı bu azmi cezm kılmak
Mi’râc-ı kemâle azm kılmak

Açıklama : Farz oldu bu niyette kesin karar kılmak ve olgunluk miracına yükselmeğe azm etmek.

89. Beyit :
Bu râhdan etmek olmaz ikrâh
Hoş râhdürür sana geden râh

Açıklama : Bu yoldan uzak durmak olmaz; çünkü en güzel yoldur sana giden yol.

90. Beyit:
Evvelde çü lutfun oldı ma’lûm
Âhır günde hem etme mahrûm

Açıklama : Madem ki başlangıçta lutfettin; âhiret gününde de, ne olursun, mahrum etme!..

91. Beyit :
Çün yâd-ı visâl edüp revânum
Azm-i reh-i kurbün ede cânum

Açıklama : Ruhuma visal arzusu düşüp, canım sana yakınlık yoluna revan olduğunda;

92. Beyit :
Ol lahza hem etme şefkatün kem
Tevfîki refîkum eyle bir dem

Açıklama : O an şefkatini esirgeme de, yardımını bana yoldaş eyle!

93. Beyit :
Çün akl ile dil emânetündür
Mende eser-i inâyetündür

Açıklama : Madem ki akıl ile can senin emanetindir ve bunlar bende inayetinin eserleridir;

94. Beyit :
Munları menümle zâr kılma
Bir niçe azîzi hâr kılma

Açıklama : Bunları benimle birlikte ağlayıp inletme, bu azizleri hor ve hakir kılma!..

95. Beyit :
Tâ kim bu makâmı terk edende
Senden yana azm edüp gedende

96. Beyit :
Menden âzürde getmesünler
Dergâha şikâyet etmesünler

97. Beyit :
Şûm olmasun anlara visâlüm
Olmasun olardan infiâlüm

Açıklama 95-96-97 : Ta ki, bu diyarı terk edip de senden yana yola düşüp gittiğimde, benden incinmiş olarak ayrılmasınlar ve (ilahi) dergâha (beni) şikâyet etmesinler; (âhirette) kavuşmam onlara uğursuzluk (sebebi) olmasın da, onlara gücenmiyeyim.
 
4. KONU​


Bu kasîde Hazret-i Bârî Şâmındadur

Açıklama : Bu Kasîde Yüce Yaratıcı Allah’ın Şanında Söylenmiştir.


98. Beyit :
Âferin ey sâni’-i ten perver-i can âferin
Hâliku’l-eşya ilâhu’l-halk Rabbu’l-âlemîn


Açıklama : En yüksek övgüler senin içindir ey tenleri vücuda getiren ve canları besleyen Tanrı!..Ey eşyanın yaratıcısı, halkın ilahı ve âlemlerin Rabbı!..

99. Beyit :
Mübdi’-i âsâr-ı kudret akd-peyvend-i vücûd
Zâbit-i erkân-ı fıtrat nakş-bend-i mâ’ü tîn


Açıklama : Kudret ve iktidar alametlerini ortaya çıkaran, varlık bağını düğümleyen, yaradılışın esaslarını elinde tutan, su ve topraktan şekil çıkaransın.

100. Beyit :
Ey semûm-ı satvetün te’sîri nîrân-ı cahîm
V’ey sehâb-ı rahmetün sîr-âbı Firdevs-i berîn


Açıklama : Ezici kudretinin yakıcı rüzgârı, cehennemin narını alevlendiren ve ey rahmetinin bulutu yüksek Firdevs cennetlerini sulayan Tanrı!..

101. Beyit :
Kudretün gülzârına bir sebze Sidrü’l-müntehâ
Hikmetüm şem’ine bir pervâne Cibrîl-i emîn


Açıklama : Sidretü’l-müntehâ senin kudretinin gül bahçesinde bir yeşillik; Cebrail ise, senin hikmetinin lambasına bir pervanedir.

102. Beyit :
Sun’un eyvânında bir kandîldür nüh âsmân
San’atun dîbâcesinden bir varak rûy-i zemîn


Açıklama : Dokuz kat gök, kudretinin köşkünde bir kandil; yeryüzü ise, senin sanat kitabının önsözünden bir yapraktır.

103. Beyit :
Dergeh-i ta’zîm ü tekrîmünden âlem kâm-cûy
Hırmen-i ihsân ü eltâfundan âdem hûşe-çîn


Açıklama : Âlem, senin kerem ve yüceliğinin kapısında muradını arar; insanoğlu ise senin ihsan ve lütuf harmanından başak toplayıcıdır.

104. Beyit :
Arsa-i idrâk-i fevz-i re’fetün dârü’l-emân
Rişte-i ümmîd-i feyz-i rahmetün hablü’l-metîn


Açıklama : Senin esirgemenin selâmet arsası bizim sığınağımız; rahmet yağmurunun ümit ipi ise tutanağımızdır.

105. Beyit :
Hâdken her zerre te’yîdünle bir cism-i latîf
Âbdan her karta tevfîkünle bir dürr-i semîn


Açıklama : Her zerre toprak senin kudretinle latif bir cisim olur ve her katre senin yardımınla kıymetli bir inci haline gelir.

106. Beyit :
Ol amîmü’l-feyz mün’imsen ki feyz-i şâmilün
Rızk taksîminde kılmaz imtiyâz-ı küfr ü dîn


Açıklama : Sen öyle bağışı bol ve yaygın bir nimet sahibisin ki, her şeyi kuşatan rahmetin, rızık dağıtımında kâfir ve mümin ayırımı yapmaz.

107. Beyit :
Vâdi-î derkündedür ser-geşte fehm-i tünd-seyr
Mülk-i tevhîdündedür mahsûr akl-ı dûr-bîn


Açıklama : Çabuk yürüyüşlü anlayış, senin gerçeğini kavrama vadisinde şaşkındır; uzak görüşlü akıl ise seni birleme mülkünde, kuşatılmış haldedir.

108. Beyit :
İlm-i irfânunda her kim bir yakîn bulmış velî
Hîç şek yohdur kim ol idrâki hasr etmez yakîn


Açıklama : Senin gerçeğini bilme yolunda herkes bir yakınlık elde etmiş olabilir; lâkin, hiç şek ve şüphe yoktur ki yakîn bile o idrake asla ulaşamaz.

109. Beyit :
İktizâ-yı hikmetün ızhâr- kudret kılmaga
İhtilâf-ı tab’ile ezdâdı etmiş hem-nişîn


Açıklama : Hikmetinin iktizası, senin kudretini göstermek için, huyları, tabiatları farklı farklı kılmış ve zıtları bir araya getirmiştir.

110. Beyit :
Hâdisât-ı ihtilâf-ı devrden görmez halel
Kime kim ma’mûre-i hıfzun olur hısn-ı hasîn


Açıklama : Kim senin koruyuşunun müstahkem kalesine sığınırsa, zamanın ihtilaflı hadiselerinden zarar görmez.

111. Beyit :
Hîç kim cürm ile dergâhundan olmaz nâümîd
Senden ister kâm eger rüsvâ vü ger halvet-nişîn


Açıklama : Hiç kimse, suç ve günah sebebi ile senin kapından ümidini kesmez; ister tanınan-bilinen biri olsun, ister tenhalarda oturan biri, herkes yalnız senden muradını ister.

112. Beyit :
Sensen ızhâr eyleyen ma’şûka âşık şevkıni
Âşıkı sensen kılan ma’şûk şevkiyle hazîn


Açıklama : Sensin, mâşuka aşığın arzusunu gösteren ve âşıkı maşuk arzusu ile hüzünlendiren.

113. Beyit :
Neşê-i aşkunladur Mecnun sürûdı sûznâk
Pertev-i hüsnünledür Leylî cemâli nâzenîn


Açıklama : Mecnunun şarkıları senin aşkının neş’esi ile böylesine yakıcıdır; Leylâ’nın yüzünün böyle zarif oluşu da senin güzelliğinin şavkıyladır.

114. Beyit :
Pâdişâhâ iktizâ-yı hikmetün tenbîh edüp
Gerçi havrâ ravza-i tââta konmışdır rehîn


115. Beyit :
Tâatun eyler Fuzûlî tâkat oldukça veli
Hırs ile ne ravza-i Rıdvan diler ne hûr-i în


Açıklama 114-115 : Ey Padişah! Gerçi, hikmetin gereği, huriler tenbih edilerek taat (kulluk) cennetine rehin olarak konmuştur; ve Fuzuli de gücü yettiğince sana kullukta bulunmaktadır; ama hırs ,le ne Rıza cennetini ister, ne de güzel gözlü hurileri!..

116. Beyit :
Hûr-i în ü ravza-i Rıdvan havâyîlikdürür
Nefsden geçmişdür ol senden rızâ ister hemîn


Açıklama : Güzel gözlü huriler ve Rıza cenneti (bir çeşit) havayîliktir; halbuki o (Fuzuli), nefsden geçmiştir ve senden sadece rıza istemektedir.
 
5. KONU

Bu vâcib-ülvücûd isbâtına bürhân-ı kâtı’dur
Ve
Bekâ’-i sâir-i mevcûdâta delîl-i mâni’dür​


Açıklama : Allah’ın Varlığının Zorunlu Olduğu Yolunda Su ***ürmez Kanıt ve Diğer Varlıkların Baki Olmadığı İle İlgili Kesin Delil.


117. Beyit :
Etmek gerek ehl-i feyz ü bîniş
Tahkîk-i vücûd-ı âferîniş


Açıklama : Feyiz ve aydın görüş sahiplerini varlık ve yaratılışın hikmetleri üzerinde düşünmeleri gerekir.

118. Beyit :
Bilmek gerekir anı kim cevâhir
Ne genc-i nihandan oldı zâhir


Açıklama : Bilmeleri grekir; Cevherler hangi gizli hazineden odaya çıktı?..

119. Beyit :
Ne dâirededür bu devr-i eflâk
Ne zâbıtadur bu merkez-i hâk


Açıklama : Bu feleklerin dönüşü nasıl bir dairededir, dünya nasıl bir merkezdir.

120. Beyit :
Cisme arazı kim etdi kâim
Nara neden oldı nûr lâzım


Açıklama : Cisme, arazı kim yerleştirdi; ışık ateş için neden gerekli oldu?

121. Beyit :
Her hilkate gerçi bir sebeb var
Âyâ sebebi kim etdi ızhâr


Açıklama : Gerçi her yaratılışa bir sebep vardır; peki sebebi ortaya koyan kim?

122. Beyit :
Ger kâf ile nundan oldı âlem
Âyâ neden oldı kâf ü nun hem


Açıklama : Evet, âlem <<kâf>> ile <<nûn>>dan oldu; peki kâf ve nûn ( Ol emri) neden oldu?

123. Beyit :
Bîhûde değül bu kâr-hâne
Bîfâide gerdiş-i zemâne


Açıklama : Bu iş güç (amel) yeri boşuna yaratılmış değildir. Zamanın dönüşü de faydasız değil.

124. Beyit :
Hâşâ ki bu turfe nakş-ı garâ
Nakkâşından ola Müberrâ


Açıklama : Haşa ki bu muhteşem ve benzersiz nakış, bir nakkaşsız olsun!

125. Beyit :
Hâşâ ki bu bârgâh-ı âli
Bir dem eyesinden ola hâlî


Açıklama : Haşa ki bu yüce kat, bir an sahibinden boş bulunsun!..

126. Beyit:
Fikr eyle vü gör nedür bu üslûb
Ne sânıadur bu sun’ mensûb


Açıklama : Düşün de gör; nedir ( yaradılıştaki) bu yol yordam; bu eser hangi yaratıcıya ait olabilir?

127. Beyit :
Her zerre-i zâhirûn zuhûrı
Bir özgeye bağludur zarûrî


Açıklama : Her görünen zerrenin ortaya çıkışı; zorunlu olarak, bir başkasına bağlıdır.

128. Beyit:
Ger gâyete eylesen teemmül
Zâhir olur anda mazahr-ı kül


Açıklama : Eğer sonluluk üzerine iyice düşünürsen, her şeyin tecellisi onda ortaya çıkar.

129. Beyit:
Versen özüne fenâ-yı mutlak
İsbât olur ol fenâ ile Hak


Açıklama : Özüne mutlak yokluğu veren, o yokluk ile Hakk’ın varlığı ispat olur.

130. Beyit :
Ger var ise ma’rifet mezâkı
Fânî sana bes delîl-i bâkî


Açıklama : Eğer senden marifet zevki varsa, fanilik, senin için bir bakilik delildir.

131. Beyit :
Hakkâ ki hemşn vücûd birdür
Bir zâta vücûd münhasırdur


132. Beyit :
Aksidür anun vücûd-i ağyâr
Ma’nîde yoh i’tibâr ile var


Açıklama 131-132 : Doğrusu ( şu ki ), bütün varlık birdir; varlık yalnız bir şahsa mahsustur. Diğerlerinin varlığı onun aksidir; aslında onlar yokturlar, ama var sayılırlar.

133. Beyit :
Var olanı halk yoh sanurlar
Yoh varlığına aldanurlar


Açıklama : İnsanlar, var olanı yok zannederler,; yok olanın varlığına aldanırlar.

134. Beyit :
Yohdur bu vücûdun i’tibârı
Hak âyinedür cihan gubârı


Açıklama : Bu varlığın yoktur bir değeri, itibarı; Hak bir aynadır, cihan ise ( o aynanın) tozudur.

135.Beyit:
Ey akl edeb riâyet eyle
Bu bilmek ile kifâyet eyle


Açıklama : Ey akıl, edebini gözet de, bu kadar bilmekle yetin!..

136. Beyit :
Tahkîk-i sıfâta kâni’ olgıl
Endîşe-i zâta mâni’ olgıl


Açıklama : (Allah’ın) sıfatlarını araştırmanın gereğine inan da, zâtı, ile ilgili düşüncelere engel ol!..


137. Beyit :

Ol perdeye kimse râh bulmaz
Tahkîk bil anı bilmek olmaz


Açıklama : O perdeyi ( açma) ya kimse yol bulamaz, şunu kesin olarak bil ki ; (O’nun zâtının) hakikatini bilmek mümkün değildir.

138. Beyit :
Ger yetse idi bu sırra idrâk
Demezdi Resûl mâarefnâk


Açıklama : Eğer akıl ile bu sır anlaşabilseydi, Hz. Peygamber,<<Seni hakkı ile) bilemedik (ey Tanrı)>> demezdi.

139. Beyit :
Halk oldı bu bahr-ı hayrete gark
Tâ halkdan ola H^lika fark


Açıklama : Halk, bu hayret deryasına gark oldu ki yaratılanla yaratan arasındaki fark anlaşılsın.

140. Beyit :
Her rişte ki Hak ıyân edüpdür
Ser-riştesini nihân edüpdür


Açıklama : Allah hangi ipi ortaya koymuşsa, onun ucunu saklayıp gizlemiştir.

141. Beyit :
Bir kimse eğer olaydı âgâh
Kim halkı nişe yaradûr Allah


142. Beyit :
Mümkin ki irâdetiyle ol hem
Halk edebileydi özge âlem


Açıklama 141-142 : Bir kimse eğer Allah’ın halkı nasıl yarattığından haberdar olsaydı; mümkündü ki, iradesiyle o da bir başkaâlem yaratabilirdi.

143. Beyit :
Vermez çü kemâl-i hikmet-i Hak
Tahkîk-i rumûza râh-ı mutlak


Açıklama : Bu yüzden Hakkın yüce hikmeti, gizli sırların ve remizlerin gerçeğinin araştırılmasına asla müsaade etmez.

144. Beyit :
Fâş oldı ki sırr-ı Hak nihandur
Âlemde nişânı bînişandur
 
6. KONU​


Bu ızhâr-ı i’tirâf-ı cehâletdür
Ve
İkrâr-ı isrâf-ı ma’siyetdür​


Açıklama : Cahilliği İtiraf ve Günah Taşkınlığını Kabullenme



145. Beyit :
Ey hikmete bahmayan nazarsuz
Ahvâl-i zemâneden habersüz


Açıklama : Ey hikmete bakmayan kör ve ey zamanın hallerinden habersiz olan!..

146. Beyit :
Ta’n etme ki çerh bîvefâdur
Dâim işi cevr ile cefâdur


147. Beyit :
Şerh eyle mana ki çerh n’etdi
Andan ne cefâ zuhûra yetdi


Açıklama 146-147 : Vefasızdır ve daima işi cevr ile cefadır, diyerek feleği kınama da, bana söyle; felek ne yaptı ve ondan (sana) ne eziyet dokundu?

148. Beyit :
Nen var idi kim elünden aldı
Ne mertebeden aşağa saldı


Açıklama : Neyin vardı ki, elinden aldı; seni hangi mertebeden aşağıya yuvarladı.

149. Beyit :
Devrâna getürdi mihr ü mâhı
Anc’etdi sipidi vü siyâhı


Açıklama : Güneşe ve aya dönme emri verdi ve böylelikle akı ve karayı ortaya çıkardı.

150. Beyit :
Geh âteşe zecr-i âb verdi
Geh bâda gam-ı türâb verdi


Açıklama : Bazen ateşe su ile eziyet verdi; bazen rüzgârı toz-toprak ile kederlendirdi.

151. Beyit :
Şem’-i emelün münevver etdi
Her ne diledün müyesser etdi


Açıklama : Ümidinin lambasını aydınlattı; her ne diledin ise onu gerçekleştirdi.

152. Beyit :
Kıldı seni hîçden bir âdem
Esbâb-ı tena’umün ferâhem


Açıklama : Seni, bir hiç iken, insan yaptı; nimetlenmenin sebeplerini bir araya getirdi.

153. Beyit :
Çerhun hod işi senünle böyle
Sen neyledün anun ile söyle


Açıklama : İşte feleğin seninle işi böyle; peki sen onunla ( ilgili olarak) ne yaptın, söyle bakalım!

154. Beyit :
Her dem anı bivefâ ohursen
Dönsün deyü min duâ ohursen


Açıklama : Her an onu <<vefasız>> diye anarsın; (tersine) dönsün diye boyuna ona beddua okursun.

155. Beyit :
Çün ol sana kıldı mihribanlığ
Yahşılığa eyleme yamanlığ


Açıklama : Madem ki o sana şefkat ve merhametle davrandı; öyleyse sen de iyiliğe kötülükle karşılık verme!..

156. Beyit :
Ey rûh câm-ı cehl edüp nûş
Hubb-i vatan eyledün ferâmûş


Açıklama : Ey ruh! Belliki cehalet kadehini içip vatan sevgisini unutmuşsun…

157. Beyit :
Kim saldı seni bu teng râha
Handan düşdün bu dâmgâha


Açıklama : Kim saldı seni bu dar yola? Nerden düştün bu tazağa?

158. Beyit :
Sen terk kılup adem diyârın
Buldukda vücûd i’tibârın


159. Beyit :
Kılmışdı senünle hikmetullâh
Ecnâs-ı havâs u aklı hemrâh


160. Beyit :
Tâ âleme geldüğün zamanda
Bâzâr-ı tereddüd-i cihanda


161. Beyit :
Sermâyeleründen edesen sûd
Ol sûd nedür rızâ-yı ma’bûd


Açıklama 158-161 : Sen yokluk diyarını terk edip de geçici varlığını bulduğunda, Allah’ın hikmeti sana çeşit çeşit duygulan ve aklı yoldaş etti ki; dünyaya geldiğinde, cihanın kararsızlık pazarında sermayelerinden kâr edesin… O kâr nedir?.. Allah’ın rızası…

162. Beyit :
Hâlâ ki hasâret oldı vâkı’
Sermâyelerun tamâm zâyı’


Açıklama : Şimdi ise zarar ve ziyan ortada; sermayelerin tamamen zayi olmuş.

163. Beyit :
Hayrân ü mükedder ü tehî-dest
Ahvâl-i harâb ü rütbesi pest


164. Beyit :
Dönsen yine geldüğün makâma
Kâbil mi düşersen ihtirâma


Açıklama : 163-164 : Şaşkın, kederli ve eli boş bir şekilde, harap ve alçalmış bir halde geldiğin makama dönsen; yine saygı ve hürmet görmen mümkün müdür?

165. Beyit :
Elbetde zelil ü hâr olursen
Bu fi’l ile şermsâr olursen


Açıklama : Elbette hor ve hakir olur, bu fiil ile utanca yuvarlanırsın.

166. Beyit :
Ey nefs-perest ü cism-perver
Olma gam-ı hırs ile mükedder


Açıkalama : Ey nefsine tapan ve kendini seven! Hırs gami ile kalbini karartma!

167. Beyit :
Cehd ile azâb-ı gûr yığma
Sa’y ile metâ-ı mûr yığma


Açıklama : Cehd edip de kabir azabı kazanma; çalışıp çabalayarak karınca malı biriktirme!

168. Beyit :
Alma ele sâgar-ı mey-i nâb
Kim garka eder seni bu gird-âb


Açıklama : Eline şarap kadehi alma! Çünkü bu girdap seni boğar.

169. Beyit :
Olma nigerân-ı sebze-i beng
K’âyîne-i dînüne Salur jeng


Açıklama : Haşhaş bitkisine sakın gözünü dikme!.. Çünkü dininin aynasını paslandırır.

170. Beyit :
Def kimi gögüsde lehv koyma
Ney kimi havâ-yı nefse uyma


Açıklama :
Def gibi oyun ve eğlenceyi göğsüne (kalbine) yerleştirme; ney gibi de nefsinin hevasına ( arzusuna) uyma!..

171. Beyit :
Dâmân-ı tarîk-i şer’ dutgıl
Her ne ki hilâf-ı şer’ unutgıl


Açıklama : Şeriat yolunun eteğine yapış ve şeriata aykırı ne varsa onu unut!..

172. Beyit :
Tahkîk-i vesîle-i vusûl et
Taklîd-i şerîat-i Resûl et


Açıklama : ( Allah’a ) vasıl olmanın vesilelerini araştır ve Hz Muhammed’in şeriatını izle!..
 
7. KONU​


Bu ser-defter-i enyânun kitâb-ı evsâfından bir varlukdur
Ve
Server-i esfiyânun gülzâr-ı eltâfından bir tabakdur​


Açıklama :
Nebîler Önderinin Sıfatları Kitabından Bir Yaprak ve Azizler Kafilesinin Öncüsünün Lutuflar Gülbahçesinden Bir Tabak​


173. Beyit :
Ey pâdişeh-i serîr-i Levlâk
Maksûd-ı vücûd-ı hâk ü eflâk


Açıklama : Ey Levlak tahtının padişahı, yerin ve göklerin var oluş sebebi!..

174. Beyit :
Olmış eflâk hâk-i râhun
Çekmiş eflâke hâk câhun


Açıklama : Felekler senin yolunun tozu-toprağı olmuş; makamının yüceliği feleklerin üzerine toprak saçmıştır.

175. Beyit :
Ey râkım-ı nüsha-i meânî
Ma’mûre-i ilm-i dîne bânî


Açıklama : Ey mânalâr kitabının yazarı ve din binasının kurucus!..

176. Beyit :
Şâhenşeh-i mesned-i risâlet
Ressâm-ı kavâid-i adâlet


Açıklama : ( Ey) Risalet tahtının şahlar şahı ve adalet kurallarının koruyucusu!..

177. Beyit :
Ey arş-nevâz ü ferş-perver
Defterdâr-ı hisâb-ı mahşer


Açıklama : Ey ar’şın gönlünü akşayan ve ferşin yolunu yordamını gösteren; mahşer gününün hesap defterini tutan!..

178. Beyit :
Ser-defter-i enbiyâ-yı mürsel
Anlara hem âhır ü hem evvel


Açıklama : ( Ey ) gönderilmiş nebiler defterinin baş sayfası; onların hem sonrası, hem öncesi!..

179. Beyit :
Ey vâz’-ı ıstılâh-ı îmân
Hakdan sebeb-i nüzûl-i Fürkân


Açıklama : Ey iman ilkelerini koyan ve hakla batılı ayıran kitabın Allah’tan inişine sebep olan!..

180. Beyit :
Sensen sultân ü gayr haylün
Senden özge senün tufeylün


Açıklama : Sen sultansın, diğer insanlar senin tebândır. Senden başka herkes senin muhtacındır.

181. Beyit :
Ey halvet-i kudse şem-i mahfil
Cibrîl tereddüddine menzil


Açıklama : Ey, ilahî halvet meclisinin mumu ve Cebrail’in tereddüdüne menzil olan!..

182. Beyit :
Hak emri senünle halka cârî
Kavlünle ol emrün i’tibârı


Açıklama :
Allah’ın emri seninle halka ulaştı; O emrin geçerliliği senin sözünledir.

183. Beyit :
Ey kıble-nümâ-yı ehl-i tâat
Gencîne-i gevher-i şefâat


Açıklama : Ey taat ehlinin yol göstereni ve ey şefaat cevherinin hazinesi!..

184. Beyit :
Tâc-ı ser-i arş hâk-i pâyun
Şem’-i şeb-i Kadr nûr-ı râyun


Açıklama : Ayağının tozu, Arş’ın başına tacdır; fikrinin nuru Kadir gecesinin ışığıdır.

185. Beyit :
Ey vâsıta-i nizâm-ı âlem
Dîvân-ı Haka vezîr-i a’zam


Açıklama : Ey âlemin düzenine sebep olan ve Hak divanının vezir-i âzamı!
 
186. Beyit :
İrfân-ı sıfât u zâta ârif
Keyfiyet-i kâinâta vâkıf


Açıklama : Ey zât ve sıfat bilgisinin âlimi, ey kainatın keyfiyetinden haberdar olan!

187. Beyit :
Ey zâtun içün beşer vücûdı
Âdemde sana melek sücûdı


Açıklama : Ey, insanın varlığı kendisi için yaratılan! Meleklerin Adem’e ettikleri secde aslında senin içindir.

188. Beyit :
Yâsin sedef-i dür-i sıfâtun
Tâhâ gül-i bûtsân-ı zâtun


Açıklama : Yasin sıfatının incisine sedef Tâhâ zatının bahçesinde güldür.

189. Beyit :
Ey mekteb-i dânişe muallim
Mahrûse-i hükm-i şer’e hâkim


Açıklama : Ey bilgi mektebine öğretmen, şeriat hükmünün şehrine hakim!..

190. Beyit :
Dergâhuna enbiyâ rücuı
Ta’zimüne âsman rükûı


Açıklama : Nebilerin ricası kapınadır, göklerin rükûsu senin saygın içindir.

191. Beyit :
Tahsin sana ey huceste-fercâm
Kim vaz’ kılup tarîkı İslâm


192. Beyit :
Keyfiyyet-i hâli Rûşen etdün
Hayr ü şer işin muayyen etdün


Açıklama 191-192 : Övgüler olsun sana ey akibeti uğurlu olan! İslâm yolunu kurup, hayatın anlamını bildirdin; hayır ve şer işini apaçık ortaya koydun.

193. Beyit :
Ahvâl-i evâmir ü nevâhî
Malûm etdün bize kemâhî


Açıklama : Emirler ve nehiylerin durumunu bize olduğu gibi açıkladın.

194. Beyit :
Sen bildürdün ki kimdür Allâh
Sensiz kim olurdı andan âgâh


Açıklama : Allah’ın kim olduğunu sen bildirdin. Sen olmasaydın, O’ndan kim haberdar olurdu!

195. Beyit :
Güm-râhları tarîka saldun
Üftâdelerün elini aldun


Açıklama : Yolunu şaşıranları sen yola getirdin; düşkünlerin elinden de sen tuttun.

196. Beyit :
Fâş oldı nasîhatun cihâna
Sen koymadın ortada behâne


Açıklama : Öğütlerin tüm cihana yayıldı; ortada hiçbir bahane bırakmadın.

197. Beyit :
Ammâ bize yohdur ol saâdet
Kim hıfz-ı tarîkun ola âdet


Açıklama : Ama, yolunda gitmeyi yol edinme saadeti bize nasip olmadı.

198. Beyit :
İhmâl ederüz itâatünde
Taksîr edâ-yı hidmetünde


Açıklama : Sana uymada hep ihmalkârlık gösteriyoruz; hizmetini gerçekleştirmede de kusurlarımız oluyor.

199. Beyit :

Her niçe ki hâr ü şermsâruz
Bu cürm ile hem ümîdvâruz


200. Beyit :
Kim feyz-i avâtıf-ı amîmün
Şâd eyleye gönlin ehl-i bîmün


201. Beyit :
Âsilerün olasen penâhı
Nevmîdlerün ümîdgâhı


Açıklama 199-201 : Her ne kadar hor, hakir ve utanç dolu isek de; bu suç ve günahlarımızla bile, iyiliklerinin yaygın feyzinin korku sahiplerinin gönlünü şâd eyleyeceğinden; isyânkarların sığınağı, ümitlerini kaybetmişlerin ümit kapısı olacağından ümitliyiz.
 
202. Beyit :
Sensen çü şefî-i her meâsî
Ne gam eğer olsa kimse âsî

Açıklama : Mademki sen her günaha şefaatçisin; (artık) insanlar isyankar olsa da ne gam!..

203. Beyit :
Ger bende ola tamâm-ı tâat
İzhâr neden bulur şefâ’at

Açıklama : Eğer itaat etmekte kusurum olmazsa, şefaatin neden ortaya çıksın!

204. Beyit :
Sensen bu serîr pâdişâhı
Bu mülkde olanun penâhı

Açıklama : Sensin bu tahtın padişahı ve bu yeryüzü ülkesinin sığınağı…

205. Beyit :
Her asrda bir nebî zuhûri
Her devrde bir resûl nûrı

206. Beyit :
Fıtrat yolını müzeyyen etdi
Yüz min şem’ile Rûşen etdi

207. Beyit :
Tâ gelmeğe Rûşen ola rahun
Budur reh ü resmi pâdişâhun

Açıklama (205-207) : Her asırda bir peygamberin ortaya çıkışı, her devirde bir resülün nuru fıtrat yolunu süsledi, onu yüz binlerce lamba ile ışıldattı ki, senin geliş yolun aydınlansın…İşte budur padişahların yolu ve usulü.

208. Beyit :
Hâb-ı adem içre şah-ı âlem
Görmişdi vücûdını mukaddem

209. Beyit :
Kim lem’a-i nûrdan bir efser
Geymiş vermiş özine zîver

Açıklama 208-209 : Alem şahsı, vücuda gelmeden, yokluk uykusunda kendini nur parıltısından bir tac giyinmiş ve özüne süs ve ziynet vermiş gördü.

210. Beyit :
Bîdâr olanda ol yuhudan
Getmişdi karârı ârzûdan

Açıklama : O uykudan uyanınca, arzudan bütün kararı elden gitmişti.

211. Beyit :
Çün istedi ol menAma ta’bîr
Senden ana müjde verdi takdîr

Açıklama : O rüyayı tabir etmek istediğinde, takdir ona seni müjdeledi.

212. Beyit :
Dünyâya peyâm-ı feyz-i nûrun
Tenbîh-i saâdet-i zuhûrun

213. Beyit :
Halka verüp intizâr-ı makdem
Ol dem geldi ki geldi Âdem

Açıklama 212-213 : Dünyayı nurlandıracağının feyizli haberi ve ortaya çıkışının kutlu müjdesi mahlukatı senin gelişinin özlemine düşürdü ve zamanı geldi, Âdem de dünyaya geldi.

214. Beyit :
Dünyâ talebünde oldı kâim
Devr ile seni dilerdi dâim

Açıklama : Dünya, arzu ve isteğinde ısrarlı idi; döne döne daima seni diliyordu;

215. Beyit :
Bir bir yetüp özge enbiyâya
Mi’râca çıhardı pâye pâye

Açıklama : Her gün bir peygambere yetişip adım adım miraca çıkıyordu.

216. Beyit :
Gezmedi senünle sâye hemrâh
Gûyâ ki nihâl-i kaddün ey mâh

217. Beyit :
Bu âleme vermiş idi vâye
Ol âleme salmış idi sâye

Açıklama 216-217 : Gölge seninle yoldaş olarak gezmezdi, ey ay yüzlü, sanki boyunun fidanı meyveyi bu âlemde vermiş, gölgeyi de öbür âleme salmıştı.
 
8. KONU


Bu şeb-i mi’râc şânıdır
Ve
Tulû’-i âfitâb-ı âsmânî dâstanıdur

Açıklama : Mirac Gecesinin Şânı ve Gökyüzü Güneşinin Doğuşunun Destanı

218. Beyit :
Çün feyz-i vücûdun ile ey pâk
Reşk-i felek oldı arsa-i hâk

Açıklama : Ey pâk (insan)! Varlığının feyzi ve bereketi ile yeryüzü, gökyüzünün kıskançlığına sebep oldu.

219. Beyit :
Dîdârunı görmeği melekler
Pâ-bûsuna yetmeği felekler

220. Beyit :
Çoh eyleyüp ıztırâb peydâ
Allâhdan etdiler temennâ

Açıklama 219-220 : Melekler (senin) güzel yüzünü görmeyi, felekler de ayağına baş koymayı çok ızdırıplar çekerek Allah’tan dilediler.

221. Beyit :
Bir yahşı zaman şereflü sâat
Ref’ oldı duâlara icâbet

Açıklama : Bir iyi zamanda ve şerefli bir saatte, duaların kabulü perdesi aralandı;

222. Beyit :
Cibrîl etüp yetürdi fermân
K’ey serv-i riyâz-ı ilm ü irfan

223. Beyit :
Ey kadri bülend pâdişeh dur
Lutf et şeb-i Kadr kadrin artur

Açıklama 222-223 : Cebrail gelip şu fermanı getirdi: “Ey ilim ve irfan bahçesinin selvisi, ey kadri yüce padişah, kalk; lutfet de Kadir gecesinin değerini artır!”

224. Beyit :
Hurşîdüni arşa sâye kılgıl
Mi’râcı bülend-pâye kılgıl

Açıklama : “Güneşini Arş’a gölge eyle!. Miracın değerini yücelt!..”

225. Beyit :
Ref’ eyle hicâb-ı mâsivânı
Seyr eyle mekân-ı lâmekânı

Açıklama : “Masiva perdesini kaldır, mekansızlık mekânını seyret!”

226. Beyit :
Muştâk-ı cemâldür melekler
Muhtâc-ı visâldür felekler

Açıklama : “Melekler güzel yüzünü özlüyorlar, felekler visaline muhtaçlar.”

227. Beyit :
Eyvân-ı sipihrde sitâre
Min min göz açupdur intizâra

Açıklama : “Gökyüzünün eyvanında yıldızlar seni beklemeye binlerce göz açmışlar.”

228. Beyit :
Hoş ol ki minüp Burâka hoş-hâl
Buldun derecât-ı izz ü ikbâl

Açıklama : Ne hoş bir andı ki, saadetle Burak’a bindin de izzet ve ikbal derecelerine yükseldin.

229. Beyit :
Bastun ayağun bu çâr-tâka
Çıhtun derecât-ı nüh-revâka

Açıklama : Ayağını bu çardağa (dünyaya) bastın ve göklerin dokuz katına yükseldin.

230. Beyit :
Na’leylüne sürdi yüz meh-i nev
Hurşîd ruhünden aldı pertev

Açıklama : Yeni ay senin pabuçlarına yüz sürdü. Güneş ise ışığını senin yüzünden aldı.

231. Beyit :
Gösterdi Utârid ihtirâmun
Hat verdi ki men senün gulâmun

Açıklama : Utarid sana sonsuz hürmet gösterdi ve “Ben senin hizmetçinim” diye yazı verdi.

232. Beyit :
Nahîdün edüp füzun neşâtın
Bezm-i tarab eyledün bisâtın

Açıklama : Zühre yıldızının neş’esini artıraraki yaygısını eğlence meclisi yaptın.

233. Beyit :
İkbâlün olup karîn-i hurşîd
Öğretdi Mesîh’e resm-i tecrîd

Açıklama : Talihin güneşe yaklaşıp, Mesih’e tecrid yolunu öğretti.

234. Beyit :
Tîğunda bulup nizâm eyyâm
Ta’lîm-î şecâat aldı Behrâm

Açıklama : Günler senin kılıcında düzen buldu. Merih yıldızı da ( kılıcından) kahramanlık dersi aldı.

235. Beyit :
Bircîse müsâid oldı ikbâl
Feyz-i kademünden oldı hoş-hâl

Açıklama : Talih müşteriye uygun düşünce, senin ayağının uğrundan ötürü işleriyoluna girdi.

236. Beyit :
Keyvan şeb-i Kadrin eyledün rûz
Oldun ana şem-i meclis-efrûz

Açıklama : Satürn’ün Kadir gecesini gündüze çevirdin; onun meclisini aydınlatan ışık oldun.

237. Beyit :
Râyet saf-ı sâbitâta çekdün
Ol mezraa mihr tohmın ekdün

Açıklama : Sabit yıldızlar safına bayrak çektin; o tarlaya sevgi tohumunu ektin.

238. Beyit :
Kıldun felek atlasını rengîn
Ol mahfile verdün özge âyîn

Açıklama : Felek atlasının renklendirdin; O mahfile bir başka şekil verdin.

239. Beyit :
Levh u kalemi müzeyyen etdün
Kürsî ile arşı rûşen etdün

Açıklama : Levhi ve kalemi süsledin; Kürsi’yi ve Arş’ı aydınlattın.

240. Beyit :
Cibrîl’i koyup Burâk’ı saldun
Tevhîd yolında ferd kaldun

Açıklama : Cebrail’i ( Sidre’de) bırakup Burak’ı koşturdun; tevhid yolunda tek başına kaldın
 
241. Beyit :
Ref’ oldı sana hicâb-ı mâbeyn
Nüzhetgehün oldı kâbe kavseyn

Açıklama : Aradaki perde senin için kaldırıldı; Kabe kavseyn senin seyrangâhın oldu.

242. Beyit :
Getdün oraya ki getmek olmaz
Yetdün oraya ki yetmek olmaz

Açıklama : Öyle bir yere gittin ki, gidilmesi mümkün değil; öyle bir yere ulaştın k,, ulaşılması mümkün değil.

243. Beyit :
Bizden Hak’a arzlar yetürdün
Hak’dan bize müjdeler getürdün

Açıklama : Bizden Hakk’a dilekler ulaştırdın; Hak’dan ise bize müjdeler getirdin.

244. Beyit :
Lutf etti sana inayet-i Hak
Tevfîk-i nefâz-ı emr-i mutlak

Açıklama : Hakk’ın inayeti, sana görevini tam olarak yerine getirme gücünü lutfetti.

245. Beyit :
Hem mahzen-i ma’rifet kilîdi
Hem ni’met-i merhamet ümîdi

Açıklama : Hem, marifet mahzeninin kilidini, hem merhamet nimeti ümidini (bahşetti).

246. Beyit :
Deryâda olup ganî güherden
Zevk ile dönende ol seferden

247. Beyit :
Germ idi henüz hâbgâhun
Cünbişde gubâr-ı hâk-i râhun

Açıklama 246-247 : Deryada (eteğini) inci ile doldurup, zevk ile o seferden döndüğünde, yatağın henüz sıcaktı ve, yolunun tozu toprağı daha uçuşmakta idi.

248. Beyit :
İnsâf hemin ola siyâhat
Beyle sefer ile istirâhat

Açıklama : Doğrusu, seyahat işte böyle, yolculukta neş’e ve ihsana nail olmak bu şekilde olur.

249. Beyit :
Oldı sana munca feyz hâsıl
Bu vâkıadan zemâne gâfil

Açıklama : Sen bunca feyz ve bereketler elde ettin; fakat insanlar bu vakıadan habersizdirler.

250. Beyit :
Gâfilleri eyledün haberdâr
Esrâr-ı nihânı etdün ızhâr

Açıklama : Gafilleri haberdar eyledin ve gizli sırları açığa vurdun.

251. Beyit :
Açdun der-i iltifât u in’âm
Verdün gereğince her kime kâm

Açıklama : İltifat ve nimetler kapısını açtın ve herkese gereğince saadetler dağıttın.

252. Beyit :
Çün şefkat-i âmun oldı maksûm
Lutf eyle meni hem etme mahrûm

Açıklama : Herkesi kuşatan şefkatin taksim edildiğinde, lutfet de beni mahrum etme!

253. Beyit :
Bîçâre Fuzûliyem ki zârem
Züll-i güneh ile hâksârem

Açıklama : Biçare Fuzuli’yim; ağlayıp inliyorum; günah zilleti yüzünden perişanım.

254. Beyit :
Tedbîrde süstem ü sebük-rây
Sen bir meded etmesen mana vay

Açıklama : Tedbirde gevşek ve iradesizim; sen yardım etmezsen, vay halime!..

255. Beyit :
Ey meş’ale-i tarîk-ı târîk
V’ey râh-nümâ-yı râh-ı bârîk

Açıklama : Ey karanlık yolların meş’alesi ve ey dar geçitlerin kılavuzu!..

256. Beyit :
İhsânunı hâdi-i tarîk et
Bir feyz-i nazar mana refîk et

257. Beyit :
K’âlâyiş-i ihtilâfdan pâk
Pey-revligün eyleyem tarabnâk

258. Beyit :
Gülzâr-ı vücûdum ede sîr-âb
Bârân-ı rızâ-yı âl ü ashâb

Açıklama 256-258 : İhsanını yol gösterici eyle; lutufkâar bakışını bana yoldaş kıl; ki, ihtilaf bulağından kurtulmuş olarak, coşkun bir sevinçle izinden gideyim; (böylelikle) âl ve ashâbının rızasının yağmuru, varlığımın gülbahçesini suya kandırsın.
 
[align=center]9. KONU
Bu Kasîde Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm Şânındadır
Açıklama : Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın Şânında Kaside
[/align]
259. Beyit :
Yâ menba’a’l-mekârim u yâ ma’dine’l-vefâ
Yâ mecma’a’l-mahâsin u yâ mazhara’l-atâ

Açıklama : Ey cömertlikler kaynağı ve ey vefa madeni! Ey güzellikler kavşağı ve ey bağışlar aynası!

260. Beyit :
Entellezî buiste ileynâ mubeşşiran
V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ

Açıklama : Sen bize bir müjdeci olarak gönderildin. Allah seni halkın içinden seçti ve üsütn kıldı.

261. Beyit :
Entellezî tafaddalahu’l-kurbu ve’l-kabûl
V’ahtâreke’l-ilâhu ani’l-halki v’astafâ

Açıklama : Sen, Allah’a yakınlık ve kabul ile üstün kılındın; ululuk ve yücelikte de teksin.

262. Beyit :
Men irtecâ bilutfike mâhâbe v’entefa’
Men iktedâ bişer’ike mâdâa v’ehtedâ

Açıklama : Senin lutfunu dileyen, ümitsizliğe düşmedi ve kazançlı çıktı; şeriatına uyan, yokluğa yuvarlanmadı ve doğru yolu buldu.

263. Beyit :
Yâ avne men tefakkadehû inde şiddetin
Yâ kehfe men tehassane fi’d-darri v’eltecâ

Açıklama : Ey şiddet zamanında yardım arayanların yardımcısı! Ey sıkıntı anında sığınak arayanların barınağı!

264. Beyit :
İsî nemîresed be tu der kadr u menzilet
Ber çerh eger nihed zi ser-i iktidâr pâ

Açıklama : İsa, kudretle çarha ayak bassa da, değer ve rütbece sana erişemez.

265. Beyit :
Mi’râc yâftî tu vu ber Tûr şud Kelîm
Fark ez tu tâ Kelîm zi arzest tâ semâ

Açıklama : Sen mirac yaptın; Musa (Kelim) Tûr’a çıktı… Seninle Musa arasındaki fark, yerle gök kadardır.

266. Beyit :
Âb-ı tu bûd k’âteş-i Nemrûdrâ nişand
Rûzî ki kerde bûd der âteş Halîl câ

Açıklama : İbrahim Halilullah’ın ateşe düştüğü gün, o ateşi söndüren senin suyundu.

267. Beyit :
İkrâr-ı kâfirîst zi şer-‘i tu inhirâf
Burhân-ı gum-rehîst be gayr-i tu iktidâ

Açıklama : Senin şeriatından (yolundan) sapmak, kâfirliğin kabulüdür ve senden gayrısına uymak, yoldan çıkmanın delilidir.
 
268. Beyit :
Tâ munkatı’ negerded ez âsîb-i ihtilâf
Şud beste ber tu silsile-i silk-i enbiyâ

Açıklama : İhtilaf belâsı yüzünden kopmasın diye, peygamberler kuşağı zinciri sana bağlanmıştır.

269. Beyit :
Bâ enbiyâsat nisbet-i zât-ı tu çun elif
Hem ibtidâ tuî be hakîkat hem intihâ

Açıklama : Senin zâtının peygamberlere göre durumu, elif harfi gibidir; çünkü, gerçekte sen hem baş, hem sonsun.

270. Beyit :
Takdîr cuz rizâ-yı tu kârî nemîkuned
Peyveste tâat-i tu edâ mîkuned kazâ

Açıklama : Kader senin hoşnutluğunu kazanmaktan başka bir iş yapmıyor; kaza ise daima sana eğmeğe devam ediyor.

271. Beyit :
Ey âftâb-ı zâtuna her zerre bir nebî
Min şer’ ü din diyârına her zerreden ziyâ

Açıklama : Ey, zatının güneşine her zerre bir haberci olan ( ve ey ) bin şeriat ve din ülkesine her zerreden düşen ışık!

272. Beyit :
Sen gâyet-i vücûdsen ü özgeler tufeyl
Sen pâdişâh-ı mülksen ü özgeler gedâ

Açıklama : Sen, varlığın gayesinin ve senden başkaları sana muhtaç. Sen mülkün padişahısın ve senden gayrılar ise dilencidir.

273. Beyit :
Cârûb-i gerd-i reh-güzerün bâl-i Cebreîl
Tâk-ı revâk-ı dergehün eyvân-ı Kibriyâ

Açıklama : Yolunun tozunun süpürgesi, Cebrail’in kanadıdır. Dergahımın çardağının kubbesi, Allah’ın yüce arşıdır.

274. Beyit :
Dârü’ş-şifâ-yı haşrde bîmâr-ı ma’siyet
Şehd-i şefâatünden umar şerbet-i şifâ

Açıklama : Günah hastaları, mahşer hastanesinde senin şefaatinin balından şifa şerbeti umarlar.

275. Beyit :
Ey çâr-yâr-ı kâmilün a’yân-ı mülk-i dîn
Erbâb-ı sıdk u ma’dilet ü re’fet ü hayâ

Açıklama : Ey doğruluk, adalet, merhamet ve haya sahibi dört olsun dostun, din ülkesinin gözdeleri olan!

276. Beyit :
Devrün bu dört fasıl ile bir mu’tedil zamân
Şer’ün bu dört rükün ile bir mu’teber binâ

Açıklama : Zamanın, bu dört mevsim ile ılıman bir zamandır ve şeriatın, bu dört direk ile sağlam bir binadır.

277. Beyit :
Yâ Mustafâ Fuzûli-i muhtâca rahm edüp
İzhâr-ı iltifât ile kıl hâcetin revâ

Açıklama : Ey Muhammed Mustafa! Bu muhtaç Fuzuli’ye merhamet buyur da, iltifat gösterip, hacetini gider!..
 
Geri
Üst