Gidenlerin ardından kalanlar

İsmini andım hüzünlü gecelerde
Senden uzak gözlerim ıslak hüzünlü
Dudaklarımda binlerce seranat
Sinemde yalvarış dillerimde yakarış
Ayaklarımda pranga ellerimde kelepçe
Kalemlerimde sana yazılmış dilekçe
 
İsmini andım hüzünlü gecelerde
Nağmeye bürünmüş hasretinden
Bir mehtap gecesinin şevkinde dururken
Küllenen acılar savruldu yeniden
İsmini andım hüzünlü gecelerde
 
Yüzlerce mektup yazdım sana sevgili. Binlerce satır döktüm ayaklarının altına. Her bir sözcüğünde derdim sana olan sevgimi; her bir satırında kümeledim sana hasretimi... Yüreğimin en kuytusunda sakladım her birini hatıraların kollarında. Bilmedin duymadın görmedin.

Ay karanlık bu gece. Soluğu kesilmiş yıldızların nefesi yok bulutların. Tüm dünya durmuş zaman durmuş. Tüm ağaçlar kulak vermiş sevgime. Sokaklar beni dinliyor sessizlikte... Sensizlikte...
Mısralarım daldı yine hayallere bir mektup düştü yüreğime.
'Özledim' dedi kalemim yazdı ellerim.

'Özledim sevgili
Kumral perçemlerini özledim...
Saçlarının alnımı usulca öpüşünü
Derin çizgilerin altında çakan gözlerini
Bakışlarındaki ela gölgeleri özledim;
Hüzünlü ve yorgun...'

İlkyaz güneşleri savruldu belleğimde. Ada vapurlarının saatleri karıştı sözlerimde. Son anda yakaladım baharı ela gözlerinde. Tuttum ellerinden sevginin sımsıkı tuttum. Bırakmadım kapsın martılar düşlerimizi. Bırakmadım aynalar yok etsin yüzlerimizi.
'Hala dudaklarımın kenarında bir gülümseme yapışıp kalmış bugünden yadigar' dedi sesin.
'Özledim' dedi kalemim çırpındı kirpiklerim.

'Özledim sigara kokan sesini;
Gönlümü sevgiyle sarmalayan ılık nefesini
Nisan yağmuru gülümsemeni özledim...
Sonbaharda yaşattığın ilkyaz güneşini
Kavuşmalarımızı özledim;
Gecenin sabahla buluşması gibi
Doyumsuz ve dingin...'

Hasretin yaktı Ada'yı yaz günlerinde. Bekledi bakışlarım bir nefesini bir sesini. Merak etti; neredesin kiminlesin? Hatırlar mısın seni anan dizeleri? Hatırlar mısın ellerimin yumuşaklığını gözlerimin sıcaklığını saçlarımın Ada rüzgarında dalgalanışını? Sana bakışımı hatırlar mısın? Unuttun mu yeminlerimizi? Benliğimizi kül eden o ateşi unuttun mu?
'Özledim' dedi kalemim kavruldu yüreğim.

'Özledim şimşekler yakan temasını
Delidolu sağanaklarda ıslanan arzularını
Aşkını haykırmanı özledim...
Ellerinin yüzümde iç çekişini özledim...
Sevgiye aç ve çılgın... '

Gün hazana uçtu göçmen kuşun kanadında. Kızardı yapraklar uçuştu sarı meltemlerin ardı sıra. Dövdü poyrazlar Ada yamaçlarını. Koptu tufanlar sarsıldı kıyılar kızgın dalgalarla. Kestaneler yuvarlandı ayaklar altında; sıkıldı sokak lambaları derin yalnızlıkla. Duyamadım soluğunu yanaklarımda. Kırıldım sırça misali darıldım sana... Yokluğuna... Suskunluğuna.
Hüzünlü perçemlerin geldi aklıma düştü yüreğime bir mektup daha.
'Özledim' dedi kalemim eğildi gözlerim.

'Özledim avuçlarımdaki yüreğini;
Hazan yaprakları misali boynu bükük...
Anıların kuytusuna saklanan vaatlerini
Gerçekleşmeyecek hayallerini
Hüzün dolu vedalarımızı özledim;
Çaresiz ve dalgın...'

Sonuncuyu yazdım az önce kış kapıyı çalınca. Bavullarımı toplar gibi topladım senli anılarımı kucağımda. Her birini özenle katlayıp sakladım gönül bohçamda. Bir daha aklıma düşecekleri güne kadar yatırdım hislerimi uykuya... Anıların kollarında...
'Bitti' dedi kalemim sustu dillerim...

'Alıp da gittiğin bir yudum sevgiyi
Varlığını özledim...'
 
Bir deli özlem bu..

Özlüyorum seni
Yalansız bir özlem bu
Dolansız saf bir özlem.
Yeni doğan bir çoçuğun
Minicik elleri gibi
Yumuşak ve mazlum
bir özlem bu...

Gökyüzü kadar büyük
Senin kadar yüce
bir özlem bu...

Hasretten ağlayanan sevdalıların
Yıllarca kavuşamayanların
İki gün bile dayanılamayan
bir özlem bu...

Ne yapacağini bilmeyen
Telefonlar bekleyen
Ağlayan isyan eden
Kendisini harap eden
bir özlem bu...

Yolda yürürken
Otobüslere dört gözle bakan
Belki onu görürüm diye
Kıpır kıpır yerinde duramayan
***** ***** bos bos gezinen
Seni arayan bir özlem bu.

Bulutlara baktığında bile
Sanki seni göreceğini sanan
Orda olmadiğını bilen
Ama yinede şansını deneyen
bir deli özlem bu...

Yani güzelim
Bir kalpsizi bile
Ağlatabilecek
bir deli özlem bu...
 
Martı Çığlıklarına Kurdum Saatimi



Kaç yağmur yağdı sen gittiğinden beri
Kaç gecelerde ateş böcekleri cayır cayır yandı
Haberin var mı kaç insan kırıldı sayende
Kaç düşmanım oldu
Kaç kaçabildiğin kadar kaç kere kaçtım kaçmaktan
Kaç kere bıktım rüyamda seninle olmaktan
Kaç kere kaç kere öldürdüm seni düşlerimde
Ama sen yaşıyorsun ve ben binlerce kez ölüyorum her gülüşünde

Yeter diyorum artık canıma tak etti
Unuttum diyorum artık sildim onu bitti
Tıpkı sen gibi bu hayaller de gitti

Sabahları martı çığlıklarına kurdum saatimi
Sekizi otuz geçe uyandırıyorlar beni
hani belki uyanamam diye
tam sekiz kırkbeşe ayarladım gemileri
ama biliyorum
bir sabah
ne martılar uyandırabilecek beni
ne de gemi düdükleri...

işte o zaman kız kulesini görmek için
Üsküdar’a gitmeme gerek kalmayacak
Ve de tutmak için ellerini
Gerek kalmayacak ellerimi uzatmama

Sırf seni görmek için rüyamda
Resminle uyumaya gerek kalmayacak

Sırf senin zalimliğinden
Şu yumruk kadar yüreğim alev alev yanmayacak...

Gözlerine bakmak için
Gerek kalmayacak denizlere bakmaya

Sözlerinin kulaklarımda yankılanmasını istediğimde
Gitmeyeceğim vadilere çıkmayacağım dağlara
Tıkmayacağım kendimi boş odalara

Bulutları getireceğim yanına
Tutuklu kalmayacaksın semaya bakakalmaya

Hiçbir zaman yalnız kalmak için kendimi kovmayacağım içimden
Hiçbir zaman pişman olmayacağım bu zor seçimden...

Sabahları martı çığlıklarına kurdum saatimi
Sekizi otuz geçe uyandırıyorlar beni
hani belki uyanamam diye
tam sekiz kırkbeşe ayarladım gemileri
ama biliyorum
bir sabah
ne martılar uyandırabilecek beni
ne de gemi düdükleri...
ne de yanıma gelen peri geri verecek son nefesimi...

İşte o anı bekliyorum ve çok yakın biliyorum
Usul usul geliyor ben de ona gidiyorum
Ancak ne o bana yaklaşıyor
Ne de ben ona yetişebiliyorum
Şimdi anlıyorum tüm bunların nedenini
Aç kulaklarını iyi dinle beni
Sanırım seviyorum seni...
 
Hayat Seninle Olmalı


Hayat ya seninle olmalı; ya da hiç olmamalı
Akan damlalar sürekli olmalı
Damlalar ask denizi olup tasmalı
Aşk denizinde seninle yüzebilmeli
Uçan martılar şarkımızı söylemeli
Gökyüzü ikimize imrenmeli
Hayatı seninle yönlendirebilmeli
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Baharda açan çiçekler sen kokmalı
Seni yudum yudum koklayabilmeli
Sen bir gül olmalı
Suyun dürüstlük olmalı
Gübren aşk olmalı
Güneşin ben olmalı
Seni benden başka kimse koklamamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Gecenin ayazlarında rüzgar sen kokmalı
Yanan sigaram sen olmalı
Ciğerlerim seninle dolmalı
Nefesim seni arzulamalı
Gözlerim dumanından damlamalı
Ayaklarım ayazda seninle adımlamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Saçlarım seninle parlamalı
Gülüşün içimi ısıtmalı
Kalbim her an seninle heyacanlanmalı
Elllerim karanlıkta ellerini bulmalı
Dudaklarım alacakaranlıkta seni sormalı
Dillerim dillerini okşamalı
her gecemiz aşk olmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Her yağmurda gökkuşağı olmalı
Gökkuşağına seninle bakmalı
Renklerini seninle saymalı
Her sayışımızda sayı tam olmalı
Eksik olursa kafaya takmamalı
Her an hayatı seninle yudumlamalı
Kırlarda seninle el ele çılgınca koşmalı
Gelincikler laleler kulaklarında olmalı
Onları senden kıskanmalı
Kelebekler beraber kanatlanıp uçmalı
Güldüğün zaman yüreğimde güller açmalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
Sana olan bu sözlerim daima olmalı
Bizim sevgimiz sonsuzluk olmalı
Konuşmalarımız aşk kokmalı
Şiirlerimde sen olmalı
Gönlüm seninle dolup taşmalı
Ölüm sensiz olmamalı
Hayat ya seninle olmalı ya da hiç olmamalı
 
SENİ ARIYORUM


Anlatacak nelerim var bir bilsen




İçimde ihtilaller kopmuş


Kendimi sürgüne verdim


Mutluluğum çoktan iflas etmiş


İtiraza hakkım yok biliyorum


Beni savunmak sana düştü


Seni arıyorum...


Yarım kalmış şiirlerim gibisin


Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda


Öylesine eksiğim sensiz


Öylesine sahipsiz


İşte bütün umutlara


Havlu attım gidiyorum


İçimde geç kalmışlığın çaresizliği


Çocuklar gibi ağlıyorum


Ve gel gör ki her damla gözyaşımda


Yine seni arıyorum...
 
Nereye gidersin sevdiğim…
Hatırlamak için harcadığımızdan çok daha fazla çabayı unutmak için harcıyoruz herhalde.
Unutmak…
Çaresizlerin fırtınalar arasında bir gün oraya ulaşmanın düşünü kurdukları o acıklı sığınak.Hayatımıza girenleri ya da girmek için kapılarımızı zorlayanları silmek aklımızdan onlar yokmuş gibi davranıp onlar yokmuş gibi yaşamak.
Geçmişi o geçmişi yaşayan parçamızla birlikte çıkartıp atmak içimizden atılan her parçayla birlikte içimizde bir boşluk kalacağını bilerek yapmak bunu.
Ya da yaşanacak birşeyler vaat edenleri bir gün onları da unutmak zorunda kalacağımızı düşünerek daha baştan unutmaya çalışmak geçmiş gibi gelecekten de parçalar ayıklamak.
Geçmişimiz ve geleceğimizle bir kazı yerine çevirmek hayatımızı.
Nasıl bir öğüt vermeliyiz kendimize?
“Unut “ mu demeliyiz?
Sana zevk vermiş olanları ve zevk vaat edenleri unut.
Hiçbir zaman yekpare bir kıta olamayıp birbirine köprülerle bağlı yüzlerce binlerce küçük adacıktan oluşan hayatın parçalarını birbirine iliştiren köprüleri yakmalı mıyız?
Hafızamızın en çok dönmek istediği en çok özlediği adacığı mı köprülerini yıkıp hayat haritamızdan silmeliyiz?
Geçmişimizde en çok özlediğimiz mi en çok unutmaya çalıştığımız?
En unutulmaz olan mı en unutulmak istenen?
Ya da geleceğimizde en fazla zevk vaat eden mi köprüsünün başında en uzun oyalanıp gözlerimizi kapayarak belki ben gözlerimi açana kadar ışıklarıyla beni çeken o adacık aklımın haritasından silinir diye beklediğimiz?
Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Unutabiliyor musunuz bari?
Hayatınıza kazdığınız o çukurların etrafından dolaşıp geçebiliyor musunuz?
Bir zamanlar bütün dünyayı birbirine katan o şarkıyı dinlediğinizde sorulan sorunun cevabını verebiliyor musunuz:
“Nereye gidersin sevdiğim yatağında yalnızken? ”
Nerelere gidiyorsunuz yalnızken yatağınızda? En çok gitmek ve en çok kaçmak isteğiniz yere mi?
Geçmişte en yakınınız olmuş olan”şimdiki yabancıyı” ya da gelecekte en yakınınız olabilecek “şimdilik yabancıyı” hafızanızın derinliklerinden söküp uzak sürgünlere gönderdiğinizde onunla birlikte giden birşeyler olmuyor mu?
Her “unutuş” bir “eksiliş” gibi gelmiyor mu size?
Unuturken eksilmiyor musunuz?
Ve korkmuyor musunuz sımsıkı kapadığınızı sandığınız o sürgün kapıları bir gün aniden açılıverecek sürgünleriniz “nerelere gittiğinizi”hiç söyleyemeyeceğiniz yalnız yataklarınıza gülümseyerek geliverecekler diye?
Ansızın geliveren bir zarftan çıkan Haydar Ergülen’in yanına mavi çarpı atılmış şiirindeki mısralardan haberdar mısınız:
“Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır”
Acıyor mu gözleriniz göze alamadığınız yakınlıklardan?
Geçmişe ya da geleceğe doğru uzanan kaç köprü yaktınız bugüne dek; hayatınızın haritasını çizerken kendi ellerinizle sevgiyle gülümseyişle sevişmeyle denizlerinize kondurduğunuz kaç adanın unutuluşun depremleriyle suların derinliğine battığına tanıklık ettiniz?
Kaç adayı batırmak için kaç deprem yarattınız bir adanın üstünü kapatsın diye depremlerinizle yükselttiğiniz o dalgalar o adayla birlikte daha başka neler yuttu sizden?
Yıllar sonra bütün bu depremleri yarattığınız için affedebilecek misiniz kendinizi?
“ ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak”
Acıyor mu gözleriniz?
Gözlerinizi bağışlayacak “öbür” gözleri aramıyor musunuz?
Unutulanlar arasında en zor unutulanı olan o gözleri aramıyor musunuz?
Kim bağışlayacak gözlerinizi kim bağışlayacak?
Kim bağışlayacak bu unutuşları?
“sis değil uykusuzluk değil iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim”
Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz
Bize zevk verenleri ya da zevk vaat edenleri unutmak onları aklımızın haritasından silmek için.
Unutuyoruz her unutuşta biraz daha eksilerek.En hatırlanacak olanları unutmak derin sürgün yaraları açıyor içimizde.
Ve biri soruyor bize şarkılar söyleyerek: ”
“Nereye gidersin sevdiğim yatağında yalnızken”
Geçmiş köprüleri yakıyor geleceğe uzanan köprülerin başında o gelecek de kaybolsun diye bekliyoruz geçmişi unuttuğumuz gibi geleceği de unutmaya çalışıyoruz.
Zevk veren ve zevk vaat eden her şeyi unutmak için çabalayıp duruyoruz.
Gözlerimiz unutmaktan ve ayrılıktan acıyor.
“biri hepimizle göz göze gibi hala uykusuz
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık
bu sessizliği kim bıraktıysa göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde.”
Bu sessizliği kim bıraktı size?
Gözleriniz birbirine değmiyorsa gecenin iki şehrinde bunun suçu kimde neden değmiyor gözleriniz?
Neden tek sözcük bile yok o konuşkan gözlerde?
Geçmiş… Olan her şeyi biliyor ve unutmak için kıvranarak unutuyorsunuz.
Gelecek… Olacak her şeyi tahmin ediyor ve kıvranarak unutmaya uğraşıyorsunuz.
İki ucunu birden yıkıyorsunuz köprünüzün.Nereye gider bu köprüler kendi eksilmişliklerinizden başka?
Ve sen nereye gidersin sevdiğim yatağında yalnızken?
“İki şehri var gecenin biri gözümde
tütüyor birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin.”
Belki de hatırladıklarımızdan ziyade unuttuklarımızı taşıyoruz şehirlerden şehirlere ”göze alamadığımız bir şehir” yerine her şehirde yalnız yatağımıza yattığımızda unuttuklarımıza gidiyoruz.
Hatırlamak için harcadığımızdan daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Ve bir şehirde unuttuklarımızı her şehirde hatırlıyoruz.
Yekpare bir kıta değil çünkü hayat adacıklardan oluşmuş dantelli bir harita ve unutmayla hatırlamanın med cezirlerinde silindiğini sandığımız bir ada birden çıkıveriyor ortaya.Her şehirde çıkıyor.
Unutmaya çalıştıklarınız zevk verdi çünkü unutmaya çalıştıklarınız zevk vaat etti çünkü size.
Unutmak yaşanmış ve yaşanacak olanları yok etmek silmek haritanızı derin boşluklara koyu lacivert noktalara boyamak ve eksilmek istiyorsunuz.
Unuttukça eksiliyorsunuz.
Eksiliyorsunuz ama unutabiliyor musunuz?
Gözleriniz acımıyor mu gerçekten?
Gözlerinizi bağışlayabildiniz mi?
Peki şu şarkıyı dinliyor musunuz?
“Nerelere gidersin sevdiğim yalnızken yatağında? ”
 
Gözlerime bakıp aldanma ne olur
Gideceksen durma git
Kalırsan eğer sonum olur.
........
Affeder miyim diye sorma sakın
Hızlı adımlarla git
Sevgimin nefrete dönüşmesi yakın.
........
Ömrümün en güzel yıllarını çaldın
Hadi durma ellere git
Beni yüreğimden yaraladın.
........
Adını sildim bile artık beynimden
Al silüetini çek git
Yüreğimi ise çıkardım yerinden.
........
Sevmiştim seni hem de tapar gibi
Canımı daha fazla acıtma git
Yapman gerekeni yap ve git ADAM GİBİ
 
Sevmek; Kimini mecnun eder yürekten sevince
Sevmek; Kimini deli eder sevdiğini kaybedince
Sevmek; Kimini sarhoş eder içmeden alabildiğince
Sevmek; Serseri sevdaya döner bizim gibi sevince
Sevmek; Yüreği bir atmaktır ömrünce
Sevmek; Bir oh diyememektir gönlünce
Sevmek; Kızıl bir volkandır ayrı düşünce
Sevmek; Serseri bir yıldız gibidir tanımaz yörünge
Sevmek; Bazen ateş olur yanar gönülde
Sevmek; Bazen buz olur Sina çölünde
Sevmek; Bazen bir balık okyanusun dibinde
Sevmek; Serseri bir mayın gibidir seven gönülde
Sevmek; Vardır bedeni olan her yürekde
Sevmek; Çağlayıp taşar bazen seven gönüllerde
Sevmek; Kavuşmayı hayal etmek Dünya ve ahirette
Sevmek; Serseri sevda olur birleşince iki yürek bir yürekde
Sevmek; Gece yıldızları saymak sevgiliyi özleyince
Sevmek; Kayan yıldızlardan fal tutmak ümitsizce
Sevmek; Baktığını görmemek araya ayrılık girince
Sevmek; Serseri bir Güneş doğmadan batar sevgili küsünce
Sevmek; Şimdi herkesin dilinde bizi görünce
Sevmek; Yüreklerde oldu şimdi ince bir düşünce
Sevmek; Serseri sevda hikayeleri olacak biz ölünce
Sevmek; Serseri sevdalar yaşanır oldu sen hayatıma girince [93]
 
Bir melek kaydı gözlerimden…
Benim melek olduguna inanmak istediğim aslında hiç olmamış bir melek…
Bir düş gördüm.


Düşlerde yaşanır bir aşk yarattım…Düş bitti gözlerim gerçege uyandı..
Bir aşk çizdim senaryosu bana ait.Parçalandı düşüp gözlerimden..
Ben yapbozlarda kayboldum…
Şimdi bir umut yanar gözlerimde seni unutmaya dair gerçek aşkı yaşayabilmeye dair…
 
Diyelim Ki*...............................

Diyelim ki balıkmışım ben sen de bir balıkçı..
İkimiz de biliriz sineğe bile kıyamazsın.
Öyle boş oltayı atarsın denize.
Bilirsin ***** olmadığımı
Ama aşık olduğumu bilmezsin.
Ben sana inat yakalanırım.
Şaşırırsın nereden çıktı bu diye..
İstediğin balık değil ki
Oturmak iskelede..
Mecbur çekersin yukarıya
Acı çekiyorum ne de olsa.
Dedim ya kıyamazsın
Uzanırım avuçlarına
Bilirim senin yanında yaşayamayacağımı
Sen de bilirsin
Öldürmeye kıyamazsın.
Bakarsın avuçlarındaki ***** balığa
Ben de sana
Sonra beni kurtarmayı seçersin
Ben avuçlarında ölmeyi seçmiştim oysa...
Bırakırsın denize
Yüzünde kahraman gülümseme
Hayat kurtardın ya biraz önce
Sessizce boğulurken mavilerde.
Son kez bakarım iskeleye
İskeledeki ***** balıkçıya
Sen de kurtardığın balığına...
 
Kasvetli iç sıkıcı bir sonbahar günüydü gidişim sana elveda deyişimi hatırla buğulu gözlerimle sana bakışımı ve hiç unutma ömrünün sonuna kadar. Çünkü beni yıllar sonra görürsen o buğulu gözlerimden tanıyacaksın.İnanmamıştın yıllar önce gidişime yarın görücem seni demiştin ne kadar çok yarınlar geçti benim olmadığım. Ellerimi tutup sarılıp deli kızım benim dediğin ben yoktum. Ama sen öğrendin biliyorum bensiz yaşamayı bensiz bir hayatta mutlu olmayı bende aksini dileyemezdim zaten senin için tek dileğim mutlu olmandı.Ve yıllar sonra da olsa aradın beni sesini duymak güzeldi ben bununla yetinebilirdim yıllar sonra bir dost gibi görebilmek seni konuşabilmek güzeldi. Sözlerin kulağa çok hoş gelsede içten içe ürkütmüştü beni duygularım düşüncelerim mantığım birbirine karışmaya başlamıştı sen konuştukça! Unutmadım sana ulaşabilmeyi seni bulmayı kendimi affettirmeyi çok istedim diyordun. Evet bulmuştun beni ve şimdi görmek istiyordun küllenmiş bir ateşi alevlendirmek bütün hayatımı altüst etmek istiyordun. Evliydim ilk aşkın acısını icimde taşıyorda olsam evliydim eşime saygı duyuyor değer veriyordum senin veremediklerin vardı onda güven mutluluk huzur hepsi ondaydı vazgeçemezdim ona bu ihaneti bu nankörlüğü yapamazdım ve yapmadımda. Yapamam seninle karşılaşamam dediğim zaman nasılda değişti sesisin tonu beklemiyordun belki koşarak sana geleceğimi ümit etmiştin sanırım seni büyük bir hayal kırıklığına uğrattım yıllar önce senin bana yaptığın gibi farkında olmadan acılarımın içimdeki burukluğun intikamını almıştım senden.Ve sana son sözlerimdi "denizi terk eden il balık sen değilsin belki ama balığı terk eden ilk deniz benim"elveda sonsuza kadar elveda!
 
Ben; bu gece inadına seni düşündümellerini düşündüm gözlerini düşündüm taparcasına bana verdiğin mutluluğu düşündüm.



Sonra; istemeden seni bir başkasıyla düşündüm kıskançlık damarlarımda dolaştı sabaha dek. bir görmeliydin nasıl perişandım.


Ben; bu gece sana geldim. Yokluğun öyle koydu ki yüreğime; dayanamazdım. Ne karanlık nede korku dinledim. Sadece sendin bu gece gözlerimde büyüyen.


Sonra; bir türlü utanç duvarını aşamadım. Bilirsin ben kendimden de utanırım. Paramparça geri döndüm kapından.


Ben; bu gece bütün benliğimi sana verdim. Dualar yağdırdım gökten üzerinenin-niler söyledim sevi sözcükleriyle yıldızlardan evler yaptım ikimze küme küme şafaklardan ağ ördüm sevgimizin ölümsüzlüğüne senden habersiz!


Ve ilk kez yalnızlığıma ağladım bu gece!
 
Dur demelerim fayda etmeyecek bu kez




Dur demelerim fayda etmeyecek bu kez
bu kez dinlemeyeceksin gideceksin
senden tek istediğim
hani olur da aklına gelirsem eğer
gülümsemen
yüzünde gülümseme olarak kalmak istiyorum
gitme demeler yetmeyecek biliyorum
desem de gideceksin
yalvarsam da gelmezsin
senden istediğim şarkımız çalarsa
işitirsen bir yerlerde; durup dinlemen öylece dinlemen
ve sadece geçirdiğimiz güzel günleri düşünmen
bu gidişin gidiş değil
bu bakışın hayır değil
bu öpüşün mevsimi değil
bu bilmeler faydamı sanki
avutmuyor hiçbir şey artık sende anla
dindirmiyor yaramı
susturmuyor beni
durdurmuyor hiç
belki gözyaşı dökmüyorum ama
içimdeki haylaz durmuyor
daha hızlı çarpar oldu
daha bir özler oldu seni
gitme demeyeceğim
desem de gideceksin
atsam kendimi
düştüğüm zifiri karanlıktır sadece
tutsam ellerini çatlamış derilerdir
öpsem dudaklarını yitip de gidişlerimizdir
baksam gözlerine donuk iki renktir
bitti işte son çırpınışlarımızdı belki
yenik düştük zamana
bizde yenildik aşka
 
kapatma gözlerini >>>><<<<


Kapatma gözlerini;
Ki ışık vursun yüzüme! ..

Kapatma gözlerini;
Kesilmesin aydınlığım...
Kirpiklerinin gölgesiyle oynayayım;
bazen elime bazen koluma
bazen de kucağıma düşürerek! ..
Kapatma gözlerini;
Ki korkmayayım! ..

Kapatma gözlerini;
Çünkü sen kapattıkça gözlerini ben gökyüzünü göremiyorum...
Ve ışık dökülmüyor başıma;
Korkuyorum...

Ve her korktuğumda yüreğine yaslayıp kulağımı;
Adımı dinliyorum!..

Parmak uçlarımın ve avuçlarımın dokunuşunu hissettin mi geçende?..
Sildim ya hani dört bir yönüme attığım çiziklerin hepsini...
Şimdi ben;
Zamandan da bîhaber...
Bilmiyorum ne zamandır burdayım!..

Kapatma gözlerini;
Karanlıkta kalmayayım!..
Kapatma gözlerini;
Kesilmesin ışığım!..
 
ölümü de çok görmezsen...


Sana ayrılık ne tatlıne hoş desem
Sensizliğe hasret bir sessizlik hakim burada şimdi
Seni sevmenin verdiği acı bile yetiyor seni bir daha sevmeye
Sensiz gecen her anımı hasretine ekledikçe
İnan ayrılık o kadar tatlıo kadar hoş ki
Sen olsaydınbelki bu kadar guzel olmazdı hayat.
Yanımda olsan sevemezdim seni bu kadar
Ama sen yoksun...
Ve hayat o kadar tatlı ki sensiz
Hayat sensiz cok sessiz...
 
Ama...
Seni sensiz sevmek bile yetiyor bana.
Hiç gelmeseni görmeyeyim.
Hıh...İnanmayacaksın belkide ama
Ben zaten seni görmeden sevdim.
Belkide bu yuzden seni görmek istemeyişim.
Bu yuzden belkide sana olan hasretim.
Bırak gelme sakıngörmeyeyim seni hiç.
Görmeden sevdi desinlerdeli desinler bana.
Ama bilemezanlayamaz seni seviyorum demeyen dudaklar.
Kavrayamaz hiç görmeden sevmeyenler ben gibi
Güler geçer deli der bana aşkına deli olmayanlar
 
Sakın aldanma sen söylenenlere
Ayrılayım deme bir yere sakın
Hele bana hiç gelme görmeyeyim seni ben
Sana olan ayrılığım öyle tatlıöyle hoş ki
Çünkü seni görmeden sevdim ben
Ve görmeyecegim hiç belki de
Bir gün gelecek evleneceksin
Kıskandıgım ama ayrılığını sevdiğim bir hayatın olacak
Ve çocukların...
Her görüşümde onları bir hançer saplanacak belkide
Ve seni her göremeyişimde bir sızı kaplayacak içimi ama
Yine de istemem.
Görmeyeyim seni ben
Ben seni görmeden sevdim
Ve sensizlik inan o kadar tatlıo kadar hoş ki
Görmek mi ?
Belki ölümden sonra
Belki...
Eger ölümü de cok görmessen bana.
Belki...
 
DeRTLiYiM >>>>>>>

Ne zaman sevdiysem terk edildim hep
Aldatıldım ben bir ömür boyu
Aşklara güvenim kalmadı artık
Kaderine sitem bir isyandır bu

Kime yar dediysem aldıda gitti
Kime dost dediysem vurduda gitti
Kime açtıysam ben bu kalbimi
Geriye vermedi aldıda gitti

Önceden doluydu benim bu kalbim
Baksana sen şimdi kim kim kaldı
Aşkların yerini dostların yerini
Bir sigara birde içkiler aldı
 
Geri
Üst