Değerli Üyelerimiz sizler için kendimizi sürekli yeniliyoruz. Lütfen 10 saniyede üye olarak bizlere destek olunuz... 😊 Tüm sorunları bize bildirebilirsiniz
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Elveda demeden ansızın çıkıp gitsem bu şehirden
Kimsecikleri görmesem ahh!
Tersine yorumlanan rüyalara alıştım
Yine hicran kaldı kesemde
Yine özgürlüğü anlaşılan kitaplardan okuyacağız sadece!
Hazan mevsimin son demindeyim
Bardağı taşıran son damlalar bitmek bilmedi
Ben bittim ömrüm bitti
Göz yaşım sel olup aktı gitti
Kapalı kafese dair ne varsa hepsi bitti!
keşke sen hep bebeğim olsaydında
seni kalbimde sallasaydım.
yüreğimden ninniler dinleyip uykuya dalsaydın.
gözlerini açtığında sek sek oynasaydık yıldızlarda
dalgalarda kartopu. duvaksız olmayacaktı gelinliğin
bir sana bir bana benzeyen çocuklarımız olsaydı
adını senin koyacağın.
sabahlara kadar başlarında bekleseydik
ateşi düşsün diye sana benzeyeninin.
ilk sen tanışsaydın bebeğimin ilk sevgilisiyle
annen (m) gibi
yüzünde ilk çizgisini ben görseydim yaşlılığın.
ben ölseydimde;
keşke..
keşke seni unutmasaydım.
uzun zamandır suskundum
yalnızlığa vurmuştum kendimi.
hayata sevgiye yarınlara sevdalara dargındım...
dağlardaydım
bazen sessizliğimi dinledim.
çoğunlukla kuş seslerini ve doğayı
öyle çok özlemişim ki yalnız kalmayı.
bir yanımda hep gidenlerin vefasızlığı vardı
bir yanımda yalnızlığım.
uzun zamandır suskundum
her zamankinden yorgun
ve bir o kadar da yılgın...
bir zamanlar bir adım kadar yakın olanlar
artık bin asır kadar uzaktaydılar.
oysa herşey onlar içindi
onlar zor zamanlarımdan çekindi...
uzun zaman sonra ayaktayım şimdi
düşünmüyorum
beni yıkıp gidenler kimdi?
yeni bir dünyam var artık
yakmıyor canımı mazideki vefasızlık.
ben eski sokak serserisi
şimdiki dağların delisi.
uzun zamandır yılgındım
uzun zamandır yorgun.
şimdi hayat adlı limandayım
vefasızların adı silindi gemilerden
artık sular durgun...
Bir kurşun kalem ile
ak kağıda üç beş satırlık şiir
Yazarım da ağlayamam
sabrım aksa gözlerimden
gözyaşlarım yerine
kızıl ve koyu bir mürekkep gibi
Oysa daha da koyu şu stresime
En keskin sakinleştirici olurdu
seninle bir kır kahvesinde oturup
Deniz yelinde kahve gözlerini
çekseydim ya içime
Dalgalarda saçlarını okşasaydım
Ve demli çayla dolu şu kristal bardakta
Teninin sıcaklığını duysa idi ellerim
Bir de sigaramı paylaşsaydık seninle
Yani zehiri dahi ortaklaşsaydık
Dudakların gülü olurdu filtresinin
Kokusu değişir di tütünün
Buğusu nefesinin buğusunda
teninin kokusunda olsaydı her yan
ne güzel olurdu ne güzel...
Ofisimin penceresinde güzel Marmara
Ve vadide ki yükü ağır yolu yakın
Şu teleferik nasıl da hep hasreti taşır
Bir senden yana bir benden yana
Oysa ki adını haykırsam duyar
Konak yakın gülüm yakın da
Ama nedendir sesim çıkmaz
haykıramam da hıçkıramam da...
Sen güzel bir heykelsin seyre doyamadığım
Tualimde resimsin henüz boyamadığım
Harika bir şiirsin isim koyamadığım
Güzel olan ne varsahepsi senin özün yar.
***
Sen benim yaşadığım yoğun duygu selisin
Kah fırtına olursun kah bir kavak yelisin
Bazen akıllı uslubazen de çok delisin
Beni kalbimden vurankurşun senin sözün yar.
***
Sanki sevda yelisin hep başımda esersin
Bazen harami oluryollarımı kesersin
Her ne olur isen olinan bir şahesersin
Ben aşkına mahkumumgardiyanım gözün yar.
***
Senden güzeli varmı etrafına bir bakın
Sen sadece benimsin kimseye durma yakın
Nazar değer kendini kötü gözlerden sakın
O güzel yüreğinde olmasın hiç hüzün yar.
***
Ne kadar uğraşsam da çözülmez bilmecesin
Daima söylediğim dilimdeki hecesin
Sen bana ilham veren mehtaplı bir gecesin
Gökyüzünü ışıtan hilal senin yüzün yar.
***
Seni ilk gördüğümde bir an kalbim sıkıştı
Sevgiye düşman gönlüm sevme diye çıkıştı
Seni sevmeden önce bende mevsim hep kıştı
Farkına yeni vardımbaharların güzün yar...
Ağıtı yaralı kuşlar konar alnıma
Beni bir sağucu mu sanırlar
Tünedikleri ömrün kâhinidir onlar
Dökerler kanatlarını rehin bir nehrin avlusuna
Gelir bana konuk olurlar
Ağıtı yaralı kuşlar konar alnıma
Sesini sebil etmiş çeşmeler durulanır
Güvercin uykulardan bir menekşe uyanır
Zamanın aynasında salınır salkım söğüt
Göğün kırlangıcını şu ağaç tanrı sanır
Ağıtı yaralı kuşlar konar alnıma
Baharı firar etmiş bahçelerin imlası dökülür
Bir serçenin düşünü hayra yorar bir bilge
Dalında yaprak çürür
Evren küçülür
Ağıtı yaralı kuşlar konar alnıma
Tanrının üvey çocuğu mudur onlar
Bu yüzden mi şairlere dokunurlar
Göğün yorgun yüzünde düşsüz uyurlar
Ağıtı yaralı kuşlar konar alnıma
Hüznüme usul usul yağar kar...
Değişmeyen yetkim
Değişmeyen gücüm olsaydı
Nufüsunun nereye ineceğini bilmiyorumamma...
Düzeniniöyle yerle bir ederdimki
Kalıntılarındaneser bile kalmazdı.
Senden bahsediyorum
Senden
Adaletinden
Yarattıklarınınyarattıklarına
Yaptıklarından
Senin adına hizmet verdiğini sanan
Seninde izin verdiğininfaz çetelerinden.
Sağcısolcu demiyorum
Dinlidinsiz hiç demiyorum
Yarattıklarından rahatsızımben dahil
Yarattığınyaratıklardan
Adına en üstün canlı koyduğun
Adı insan olaninsanların
Alçaklarından rahatsızım.
Elimde olsaydı
Hak dediğindört dini de eleğe eleğe
Öyle bir hale getirirdimki
Ne İsa’nın karşısında dua eden
Ne papaza günah çıkarttıran
Ne başını secdeye ***üren
Ne insanlarıhayal ürünleriğle kandıran
Nede diğerleri kalırdı.
Kalanlarsainsan gibi insan olanlarolurdu
İşte o zaman
İnsan gibi görünüpinsan olmayanların
Olmadığı dünyadayaşanırdı
Kimseninkimseye karışmadığıgüçlünün güçsüzü soymadığı
İnsanın insanı öldürmediğiİnancı içinsorgulanmadığı
Bir dünya ver vereceksen
Yoksa sana mihnetim yok
Al canımı alacaksan
Varsa eyero dünyada
At nereye atacaksan
ellerim ellerini arıyor ey sevgili
yokluğunla baş etmek ne mümkün?
her an ölümü tetikleyen bakışlarından kaçmak yada
bir an bile durmayan kalp atışlarıma sırt çevirmek!
ve masum gülüşündeki ince çizgileri göz ardı etmek
ne mümkün...
korkuyorum aşktan sevgiden ve hep korktum senssizlikten
zaman geldi çattı
korktuğum başıma geldimi ne?
zamanı geri almak ne kadar gerçekçi olur?
dur diyebilmek kimi yanlışlara
yada kimi yanlışlarda yanlı'şları silebilmek?
ve dönmek yine güzel günlere..
senli yani anla
sen günlerine
bitmekmi yoksa bu geri adımlar
tükenmektemi yıllanmış ömrüm?
bilmiyorum
anlayamıyorum bütün bu olup bitenleri
silemiyorum ne geçmişi nede geleceği.
yeniden hayata dönmek istediğimde
tutuşturuyorlar elime senli günlerden kalma
mimlenmiş bir kelepçe
ve kaybolmaya başlıyor hayalin gözlerimden
hafif kazınmış yazılarına takılıyor gözlerim.
ve orada yazan bir kaç kelime
"gerçek sevgi;
gidenler için ağlamak değil
gelecekleri gün için umut beslemektir..."
ve bekliyorum seni ve geleceğin günü
ve bekliyorum hiç beklemediğim kadar sendeki beni
umutla sabırla ve sevgiyle
"Güz geldi. Gözlerim karmakarışık. Körüm ben
Güz geldi. Bunu saçlarımın döküldüğünden.
derler ki yaylada doğmuşum denizin ardında
iniştir yokuştur geçer dizlerimden."
Gazel düştü Derelere ay Yarim
Kavga bitti. silahını duvara as
başladı Ocağın krallığı Ormana git
baltanı al köşeden Çocuklarımızı öp.
"Uçurtma salıvermiş göğe aşağıdakiler havasıdır."
Çocuklar aşağıdakileri okuyor. ben körüm
ne güzel kokuyor Gazeteleri Kitapları
insem bir koklasam kendileri nasıl"
ben burda bağlıyımay Yarim
Körüm ve yaşlıyım otuz yaşında
Çocukları al in aşağıya
dileğimdir onlar görsünler
"Güz geldi açıksın Yarim Yarim
ben neyse. ben körüm. Dereden öteyi bilmedim
ama bilirim bir koca yaz çabaladığımız
Patatesin sana bir parça şayak etmediğini"
Sor bakalım adam diye Kaydımız var mı?
ben körüm biz eski Çocukları yazdır
Patatesi alıcıya ***ür ver yirmi
Sustu Another Life gazinosu
Sustu şarkılar
Paletimde renk sustu fırçamda şekil
Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
Sustu Peramos'un mazgallarından
Şehre pancur pancur dökülen arya
Artık ne tayfalar mevcut ne komondoslar
Ne o kor tenli kızıl saçlı kanarya.
Bu medar ikliminin tenha gecesinde
Sardı bambu kamışlarını pişman bir sukut
Sardı bu sizi.
Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
Sapsarı bir şüphe sarar ya
İşte öylesine berbat bir hal var.
Hiç bir şey düşünmek istemiyorum hiç bir şey
Ama dördüncü tarassut kulesinde
Bir şüpheli sinyal var.
Hayır hayır yalan bütün bunlar
Artık ne kadere inanıyorum ne fala
Yalan söylüyor o falcı kadın
O hintli parya.
Ben yanlız sana inanıyorum
Yanlız sana MARYA...
Beni kahrediyor böyle geçen her gece
Bu hoyrat yıldzlar bu su bu okyanus bu yer
Ve gökyüzünde emanet duran
Şu asma fener.
İnan ki sevgili MARYA
Ne varsa hepsi yalan hepsi keder
Ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
Ve hepsi angarya.
Biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
Pol'un ebedi matemine rağmen
Virjini olabilirdi bu vapurda
Ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
Baharda geleceğim diyordun hani
Haydi gel daha ne bekliyorsun
İşte mevsim bahar ya.
Fırçam neden boyle titrer bilir misin ?
Ve neden resimlerimde fon sapsarı.
Anlıyorsun değil mi yavrum
Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
Bu tropikal zehir
Bu mizmin malarya
Sensiz nasıl da boş iskele
Sensiz nasıl da tenha şehir
Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
Koydan yıldızları çalmışlar bir bir
Yine de birkaç çımacı birkaç palikarya.
Ama kim düşünür yıldızları
Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler
Matemler içinde tekmil batarya.
Bu insanlar bu gök bu deniz bu yer
Birer birer kaybolmaya mahkum birer birer
Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.
Nasıl. Ağlıyor musun MARYA?..
Sil gözlerini sil yavrum
Bizim yokluğumuzdan ne çıkar
Aşkımız var ya..…
Ne acısı kaldı yaşanılandan
Ne hatırlanan yürekte tutunan aşktan
Birgün içinmiş herşey
Herşey yaşanmıyor yeniden baştan
Koşturdu bulutlar içimde
Hüznü aşkla kaplayan sabahtan
Bekledin
Yoktum düşlerinde
Yalnızlık zormuş
Her akşama sensizlik katmaktan
Yazdıklarınla
Düşündüklerinle
Kalelerim düştü artık
Savunmasızca yaşamaktan
Ne acı kaldı benden geriye
Ne de yüreğim
Yüreğinde unutulmaktan
Son elbet unutulmayan için
Diline dolanan silüetin hatırası
Oysa ben
Şiirlerin sayfasında yazan
Üç harftek yıllanmış kelime
Yüreğinin sevdalısı
Ellerimle yazıpta verdiğim
Ellerinde kaybolan
Unutulmamak yazgısı....
Bir serçe böcek yakaladığı zaman kendisini dünyanın en mutlusu sanır
Çünkü zannederki bundan daha güzel yiyecek olamaz diye
Oysa bir güvercin iğrenir o yemden.
Biz insanız insanda bazen mutluluğu kendisi yaratır
Hemde çok defa tam da
Bir diğerinin cehennem ettiği iğrendiği yerde.
Bizde iç değerlerimizden bir şeyler kaybetmeyelim.
Ne kadar geçmişe bağlı olsakda iğrenmeden yaşamayı öğrenelim
İğrenmeden sevelim........
Dünya bir akımdırsürükler veya batırır bizi
Bizler bu akımda yüzüyoruz yönetmiyoruz.
Horoz ötünce güneş doğmazgüneş doğunca horoz öter.
Kör olan göremez tanrının kıvılcımlarınısinyallerini....
Birbirimizi süzgeçten geçirip cüruf olarak görmeden
Kendimizi beğenmişlik denizinde boğmadan
Her insanda bir renk olduğunu anlayarak..............
Bunu ancak gözlemleyen anlar vede hiç şaşırmaz mesela
Karnı tok olan aç beynin felsefesini çözemez
Sen aç kalırsan yahut o doyarsa anlarsın felsefesini.......
En iyisi şöyle düşünmeli bin yıllık çınar yaşadıda bir günlük böcek
yaşamadımı.
Bizde kısa yaşamımızda kendimiz dışında bir canlıyı sevelim
Bu kedide olsa köpekde çoçukdakendi evimizdeki bir yapma bir çicek olsa
bile.......
Ve düslerim avuclarimdayken..gördügüm birtek sensin !
.
.
.
Varligimin tek anlami/yoklugun !
Sen'siz büyüdügüm günlerde büyüttüm sen'imi...
Bu yürege sigmayacak kadar Kocamansin artik...
.
.
.
Baktigim hersey/de Sen ol..Senden birseyler olsun istiyorum!
.
.
.
Sadece varligini hissetmek (bile) yeterli/mutluluklarin en zirvesine cikabilmek icin!
Dokunmasi bambaska ama ... Hissederek seviyorum seni !
Gözlerimle degil Yüregimle seviyorum seni ...
Ellerimle degil Kalbimle dokunuyorum sana ...
.
.
Biliyorum vuslat' yakinlarda...Ve yine biliyorum sabretmesini bilmeli insan..
Sabrediyorum !!
Cok degil..Uzaktsam belki elimi dokunucak gibiyim sana..
Biraz Sabir..Biraz Zaman..
Elbet birgün kavusacagim sana !
Seni seviyorum Gülüs'lerim..
(M)utlulugum ..(sun)..