((dini Güzel Sözler))

0
EXE RANK

Tunahan Eren

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
30 Eyl 2012
Mesajlar
292
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Tunahan Eren
Büyüklüğün ölçüsü hangi kemal vasfı kabul edilirse edilsin, insanlık tarihinin kaydettiği en büyük insan Hz. Muhammed’dir. (s.a.v)
([attachment=o3322] Lamartin)
 
Hasan el-Basrî, "Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum" diyen birine şu cevabı vermiştir:
Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin.
 
İnsanlık için cehaletten daha büyük bela ve musibet yoktur. Çünkü cehalet kalbe inkâr ve isyan tohumları eker.(LA EDRİ)
 
Cennet ucuz değil, cehennemde lüzumsuz değil...
 
Cennetliklerin cennete, cehennemliklerin de cehenneme girmeleri, kendi amelleri sebebiyledir. Fakat onların orada ebedi kalmaları, niyetleri yüzündendir.
(Hasan-ı Basri)R.H
 
Hatem-i Esam diyor ki: “ Bulunduğun mevkiinin şerefine güvenme. Cennetten daha şerefli bir makam olmasın. Hz. Âdem’in başına gelenler ortada.
İbadet çokluğuna aldanma. İblisin başına gelenler belli.
İlmin çokluğuna bel bağlama. Bel’am isminde bir rahip vardı, İsmi Azam’ı bilirdi. Akıbetini düşün onun.”
Demek ki, kalpler ancak Allah ile yakın olmalı, başka şeyler güvenmeye değmiyor.
 
Misafire ikram edin. Komşuya iyi davranın. Hastaları ziyaret edin. Cenazeleri teşyi edin. Ey Allah’ın kulları kardeş olun! Dünya yüz çevirdi, veda etmek üzere. Ahiretin ise gölgesi düştü; karşıdan göründü. Bugün hazırlanma günüdür; yarın müsabaka var. Kazanan cennete, kaybeden cehenneme girecek!
Hz. Ali (r.a)
 
İbrahim bin Edhem Hazretleri’ne sormuşlar:
“Ettiğimiz duâlar neden kabul olunmuyor?”
Hazret buyurmuş ki:
“Hakk’ı bilirsiniz, buyruğunu tutmazsınız! Peygamber’i bilirsiniz, sünnetlerini yerine getirmezsiniz! Kur’ân okursunuz, fakat onunla amel etmezsiniz! Hak Teâlâ’nın nîmetlerini yersiniz, şükrünü edâ etmezsiniz! Cenneti bilirsiniz, onu kazanmak için gayret etmezsiniz! Cehennemi bilirsiniz, endişe duymazsınız! Ölüm vardır dersiniz, hazırlanmazsınız! Atanız-ananız ve ölülerinizi kendi ellerinizle kabre koyarsınız, lâkin ibret almazsınız. Böyle olunca bu kadar gaflette olan bir kimsenin duâsı nasıl müstecâb ola!”
 
Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
Cennet ile cehennem münakaşa ettiler.
Cehennem:
“Bende zorbalar ve kibirliler var,” dedi.
Cennet:
“Bende yalnız zayıflar ve yoksullar var,” dedi.
Bunun üzerine Allah-ü Teâlâ onların çekişmesini şöyle halletti:
“Ey cennet! Sen benim rahmetimsin, dilediğime seninle merhamet ederim. Ey cehennem! Sen de benim azâbımsın. Dilediğime seninle azâb ederim. Ben her ikinizi de dolduracağım.”
 
Ehl-i sünnet ve’l-cemaat çizgisinden ayrılmak cennete götüren yolu terk edip, cehenneme yönelmektir.
 
Hayat, rövanşı olmayan tek devrelik bir müsabakadır. Bu müsabakayı kazananlar cennete kaybedenler ise cehenneme girecektir.
 
Âdem (a.s) cennette yasak ağaçtan yedikten sonra, def’i hacet ihtiyacı hissetti. İhtiyacını giderecek yer bulamadı. Allah-ü Teâlâ buyurdu ki: “Ya Âdem burada def-i hacet yapılmaz. Onun yeri dünyadır.”
Bu hadise dünyanın ne olduğunu göstermektedir.
 
Sahabe’den Ebu’d-Derdâ r.a. bir gece namaz kıldıktan sonra ağlayarak “Ya Rabbi! Yaratılışımı güzel kıldın. Ahlâkımı da güzelleştir” diye dua etti ve bu hal sabaha kadar böyle sürdü. Sabah olunca hanımı Ümmü’d-Derdâ r.anh'a niçin sabaha kadar böyle dua ettiğini sordu. Ebu’d-Derdâ r.a. şöyle dedi:

- Ümmü’d Derdâ! Bir müslüman kul sürekli ahlâkını güzelleştirmeye devam eder de sonunda güzel ahlâkı onu cennete sokar. Ahlâkını sürekli kötüleştirirse, sonunda kötü ahlâkı onu cehenneme sokar.
 
Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken:
Cennet'te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı verdi:
Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin.
 
Bayezid-i Bistami bir defasında şöyle anlattı: Bizim ruhumuzu, semalara götürdüler. Cennet'i, Cehennem'i gösterdiler. Hiçbir şeye bakmadım. Hep Allah-ü Teâlâ’yı düşünüyordum. Nice makamlardan geçirdiler. Nihayet ezeliyyet ağacını gördüm. Sonra; "Yâ Rabbî! Sana gelebilmem için beni benliğimden kurtar." diye yalvardım. Bana bildirildi ki:"Ey Bâyezîd! Benliğinden kurtulup bana yaklaşman, Sevgili Peygamberime tâbi olmana bağlıdır. O'nun ayağının tozunu, gözüne sürme yap. O'nun bildirdiği hükümlere uymaya devam et. (Tasavvuf ehli arasında bu menkıbeye Bâyezîd'in miracı denir.)
 
Bayezid-i Bistami, yanında bulunanlara; "Allah-ü Teâlâ, kendilerinden râzı olduğu kimseleri Cennet'ine koyuyor değil mi?" diye sordu. Onlar; "Evet efendim, öyledir." diye cevap verdiler. Bunun üzerine; "Bir kimse, Allah-ü Teâlâ’nın rızâsına kavuştuktan sonra, bir anlık duyduğu zevk ve saâdet, Cennet'teki bin köşkten daha fazladır." buyurdular.
 
Bayezid-i Bistami, yanında bulunanlara; "Allah-ü Teâlâ, kendilerinden râzı olduğu kimseleri Cennet'ine koyuyor değil mi?" diye sordu. Onlar; "Evet efendim, öyledir." diye cevap verdiler. Bunun üzerine; "Bir kimse, Allah-ü Teâlâ’nın rızâsına kavuştuktan sonra, bir anlık duyduğu zevk ve saâdet, Cennet'teki bin köşkten daha fazladır." buyurdular.
 
Hayat-ül hayvan kitabında bildiriliyor ki:
Süleyman aleyhisselam bütün hayvanlarla konuşurdu. Bu onun mucizelerinden biriydi. Gökte tahtı ile gezerdi. Bir gün baykuş, Süleyman aleyhisselama selam verdi. Süleyman aleyhisselam selamını alıp ona sordu ki:
Niçin buğday yemezsin?
Âdem aleyhisselam onun yüzünden Cennetten çıktığı için.
Niçin su içmezsin?
Nuh aleyhisselamın kavmi suda boğulduğu için.
Niçin hep harabelerde bulunursun?
Harabeler Allah-ü Teâlâ’nın mirasıdır.
Niçin evlerde ötersin?
İnsanları ikaz için. Önlerinde şiddetli tehlikeler varken nasıl gafletle uyurlar. Böylesine yazıklar olsun!
Gündüzleri niçin çıkmazsın?
İnsanlar bana zarar verebilirler.
Öterken ne dersin?
Tespih okur ve "Ey gafiller, çıkacağınız uzun sefer için azık hazırlayın!" derim.
Süleyman aleyhisselam baykuştan daha nasihatçi kuş olmadığını söyledi.
 
Günlerin en şereflisi, Müslümanların haftalık bayramı olan Cuma günüdür. Müslümanların namaz için bir araya gelip cemaat dayanışmasını sürdürdüğü bu günün fazileti ayet ve hadislerle sabittir. Peygamberimiz (s.a.v);
“ Güneşin doğduğu en hayırlı gün cuma günüdür.” buyurmuş. Hz Âdem (a.s)’ın yaratılması, cennete girmesi, yeryüzüne indirilmesi, tövbesinin kabul edilmesi gibi olayların cuma günü vuku bulduğunu haber vermiştir.
Yine hadislere göre melekler Cuma gününe “yevm’ül-mezid”, yani “amellerin sevaplarının sair günlere göre artırıldığı gün” demektedir. Müminler cennette Cemalullah’ı bir Cuma günü müşahede edeceklerdir.
 
Dünya, âşıklarına mihnet yeridir. Lezzetlerine aldanmayanlara, nimet yeridir. İbadet edenlere kazanç yeridir. İbret alanlara hikmet yeridir. Onu tanıyanlara selamet yeridir. Ana rahmine nispetle, cennet gibidir. Ahirete nispetle çöplük gibidir.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.leri
 
Geri
Üst