uğur arslan şarkı sözleri

4
EXE RANK

` [a $ q | m] `

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
4,883
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Web sitesi
www.netbilgini.com
` [a $ q | m] `
adı mehmet


Adi Mehmet...
Kara kitanin kara gözlü, zayif yüzlü çocugu.
Göz kapaklarinda günes ve çapaklari çöl sarisi.
Çaresizligin girdabinda.
Kelebek renkli yüzünün yorgun yarisi.

Adi Mehmet...
Bir halkin hikayesi yani.
Yeni günün soldugu beldeye, asirlar öncesinin bir yolculuk efsanesi.
Bir halkin ismi yani.
Kaderden ötesi olmayan.

Adi Mehmet...
Kimseden medet ummayan.
Aç karinli, hasta yüzlü ama tok gözlü.
Öylece duran ve sabreden.
Uzaktan gelen yolculari agirladigi günkü gibi.
Necasi gibi, Habesi gibi.
Dogru, dürüst, iyi, insan yani...

Adi Mehmet...
Bir umudun ismi.
Çöle yagmur yagdigi günün.
Karninin doydugu günün.
Öldügü günün.
Ve üstünde çiçekler açabilen bir mezara gömüldügü günün ismi yani.

Adi Mehmet...
Kimse tanimaz, kimse bilmez.
Kara gözleri gülmez.
Dünyanin gözü kör olmus sanki.
Kimse onlari görmez.

Adi Mehmet...
Kim duyar ki; Dudaginda bir feryat! !
Savasmak dudurken yani,
Mehmet'i kim dinler ki?
Açligi kim dinler ki?
Adi mehmet...
Hastaligin gözlerindeki bugusu.
Açligin kokusu.
Ve ölümün korkusu.
Bir kum firtinasi ugultusu.
Aglayan bir bebek sesi.
Ve zayif dizlerin yagmursuz çöllerdeki izi.
Söyle dünya insanlarin kaç kisi?
Kaçi sagir, kaçi kör, kaçi arsiz, kaçi erkek, kaçi disi?
Açliktan ölmek kaldimi be simdi?
Söyle dünya insanlik kimin isi? .....
 
adıyaman


Düz tara yar düz tara
Yar zülfünü düz tara
Sana neden yar diyorlar biliyor musun ?
Yardan düşmek gibisin karanlıklara
Ne kolay gidiyorsun sen ?
Ne kolay silip atıyorsun bizi ?
Beni inkar edemezsin ki,
Sözlerinde adım gizli
Beni inkar edemezsin
Gözlerinde yüzümün resmi
Beni inkar edemezsin
Gittiğin her yerde göreceksin beni
Beni inkar edemezsin
Duyduğun her ses benimkisi,
Benimkisi...

Şimdi sen, ömrümü eze eze gidiyorsun sevdiğim
Beni beş para etmez birine, beş paraya sata sata gidiyorsun
Oyy benim yaralım, sende aldatılıyorsun
İçerden çürütüyorlar bizi görmüyor musun ?
Görmüyor musun ?
Aklını çeliyorlar senin,
Sevdamızı satıyorlar anlamıyor musun ?
Bizi savura savura, toz gibi dağıtıyorlar
Tükeniyoruz, kayboluyoruz, bitiyoruz görmüyor musun ?
Oyy benim yaralım, sende aldatılıyorsun,
Sende aldatılıyorsun...

Oyy aman aman amannn
Burası Adıyaman
Alem düşman kesilir
Seni sevdiğim zaman

Sana kötü dediler, bağı bahçeyi sattım
Evi yurdu bıraktım, anamdan bile geçtim
Ben için için hep seni sevdim, hep sana geldim
Alem düşman kesildi seni sevdiğim için
O günden sonra kardeşlerimi de hiç görmedim
Sana kötü dediler, düşmanı oldum iyilerin
Mahalleden arkadaşları sildim
Sarı Necmi ölmüş, cenazesine gidemedim
Bir hayır duasını bile alamadım babamın
Kocamış gitmiş, susmuş bizden sonra, kimseyle konuşmamış
Bana hala dargınmış, yumduğunda gözlerini hayata
Hacer teyzem hayırsız demiş ardımdan
Anama alış demişler, dönmez artık unut demişler
Bir kara taş vermişler eline, oğlunun yerine al bunu bağrına bas demişler
Anam Adıyaman'da hala ağlıyormuş
O kara taşı hayırsızım diye bağrına basıp seviyormuş
Anam Adıyaman'da hala ağlıyormuş

Oyy aman aman amannn
Burası Adıyaman
Alem düşman kesilir
Seni sevdiğim zaman

Şimdi Adıyaman'a dönecek yüzüm kalmadı
Yüreğim kalmadı, halim kalmadı, sen kalmadın
Beş para etmez birine beni beş paraya sata sata kaçtın
Yüzümü yere eğdin, utandırdın
Ben sana beyazı gelinlik yaptım, sen bana kefen biçtin
Ben bu başı senin için yaktım, sen ömrümden çaldın
Aşkmış, sevdaymış, bir ömür bir yastıktaymış yalan, yalan, yalan
Aşk dediğin şarkı bitinceye kadarmış
Sevgili dediğin, daha iyisini bulup seni satıncaya kadarmış

Oyy aman aman amannn
Burası Adıyaman
Alem düşman kesilir
Seni sevdiğim zaman
 
Allah gidenleri affetsin


Bütün ışıkları söndürdüm, susturdum bütün sesleri
Artık ağlayabilirsin kanka
Severken bana sormadın, ağlarken de utanma
Nasıl unuturum diye düşünmeye başlama bir beyhude çabayla
Her unutmak çabası, bir hatırlamak hamlesidir aslında
İlk akla gelendir en çok unutmak istediğin
Hep kaçmak istediğin yere koşarsın aşkta
Çok ahmakça biliyorum ama,
Herkes teslim oluyorsa eğer en çok kurtulmak istediğine,
Bu kez ahmaklık sırası sende usta
Alımlı delikanlılığından, alıngan bir adam yaratmışsın
Yumruklarının içine sıktığın gururun kırıldı kırılacak
Ama dert etme, gururun kırıldıkça çoğalacak
Aşkın acısını çekmek, aşkta hile yapıp gitmekten daha asil iştir
Sen şimdi, seni sakız gibi çiğneyip tükürdü sanıyorsun
Vaziyeti şaşırıp, algıda hata yapıyorsun
O sadece çiğnedi, sen tükür gitsin
Gel şimdi bir hasret şarkısı okuyalım
Allah gidenleri affetsin
Allah gidenleri affetsin...

Üsküdar'da sandallar yıkılır sallanırlar
Tophane'de mangallar yar diye yanar, ağlar
İsmini çığlık çığlık haykırıyor martılar
Senin için söylenir Kumkapı'da şarkılar
Yar yokluğuna itirazım var

Bütün ışıkları söndürdüm, susturdum bütün sesleri
Şimdi alemin bütün efkarını toplamaya başla
Topladığın efkarı dağıtma vakti gelir nasılsa
Aşkta kazanan taraf yoktur, bunu sonra anlarsın
Ayrılığın izlerini kaldırıp saklayabileceğin tek bir yer bulamazsın
Islak açık bir yara gibi şimdi kalbin
Hiçbir tesellide tesilli aradığın da yok
Şimdi denizleri içsen sönmez içindeki mahşer yangını
Bu illet senin gibi kaç adamı küle çevirdi de,
Küllerin hepsini kalbi yalandan bir Leyla üfleyip gitti
Sen İstanbul'un rüzgarında uçuşanı toz mu sandın
Hepsi küldür senin gibi
Ben çok kadın tanıdım
Sevenden sakındığı bedenini, sevmeyenlerin yoluna kilim yapmış
Sen gözünden sakınmışsın, o gözünün yaşına bakmamış
Şimdi dilediğin kadar ağla, bana da birşey sorma
Bu da geçer diyeceğim, inanmıcan nasıl olsa
Boşver derdi kederi, sat gitsin
Gel şimdi bir muayyer kürdi şarkı okuyalım
Allah gidenleri affetsin

Üsküdar'da sandallar yıkılır sallanırlar
Tophane'de mangallar yar diye yanar, ağlar
İsmini çığlık çığlık haykırıyor martılar
Senin için söylenir Kumkapı'da şarkılar
Yar yokluğuna itirazım var
 
altın hızma


altin hizma mulayim
seni haktan dileyim
yaz gunu temmuzda
sen terle ben sileyim

yildiz bir gokte guzel birde ayrilikta
ay bir yildizla guzel birde bayrakta
dusman pusuda guzel dost yanimda
kan damarda guzel intikam yakinda
ask yurekte guzel dua dudakta
kavga ayakta guzel olum yatakta
cay bardakta su irmakta sevda irakta
testi urgupte guzel gonul kerkukde
her yol bagdata cikar her dert fizana
yagli kursun azdir gulom haddi asip azana
ihanet yalan otede guzel dogru beride
yigit gider birgun ismi kalir geride

yildiz bir gokte guzel birde ayrilikta
ay bir yildizla guzel birde bayrakta
dusman pusuda guzel dost yanimda
kan damarda guzel intikam yakinda yakinda

altin hizma incidir
gomlegi nar incidir
benim lal olmus dilim
ne dedim yar incidin

altin hizma incidir
gomlegi nar incidir
benim lal olmus dilim
ne dedim yar incidin
 
anladım


Binmediğim hiçbir otobüs,beklemediğim hiçbir durak kalmadı bu şehirde.
Gittikçe azalıyor hayat!
Yıkık bir duvar kadar bile pişman değilsin benden gittiğine.
Beni hep bulmamak için aradın!
Yanılgımdın!
Yandığımdın!
Ben neyi erken yaşadıysam hep ona geç kaldım!

-Nakarat-
Ağladım çare olmadı haykırdım olmadı!
El açtım dualar ettim kabul olmadı!
Seni sevip sensiz yaşamakmış benim kaderim !

Anladım senin bana döneceğin yok.
Perişan halimi göreceğin yok.

Ben kapıyı hiç kendi anahtarımla açmazdım ki?
O zaman anladım gittiğini…
Evin kapısı soğuk bir duvar,mevsim sonbahar!
O zaman anladım gittiğini…
Taş kaldırımdan on yedi adım atıp, köşeyi dönüp çektiğini!
Bir dönüm tütün paket paket ciğerlerimde!
O bile yetmedi…
Tan vaktiyle tanıştığımda anladım gittiğini…
Gece ile atıştığımda,
Hüznü dirhem dirhem atıştırdığımda,
Koca evde sıkıştığımda anladım gittiğini!
Evin kapısını tam on yedi kez kendim açtım!
On yedi defa kapı komşuma 'daha gelmedi' dedim.
Onbin defa kendime 'O gelecek!' dedim.
'Gitti' demedim, diyemedim!
On yedi mevsim de beklerim, on yedi ömür de tüketirim.
Ben geldim demen için on yedi yanımı veririm.
Ama bilirim gelmeyeceksin, aramayacaksın, sormayacaksın…
Peki bir ömür böyle nasıl yaşayacaksın?

Sanma ki sen bensiz huzur bulacaksın!
Bir ömür böyle nasıl yaşayacaksın ?
Anladım senin bana döneceğin yok!
Perişan halimi göreceğin yok !

Ne unutacak kadar nefret ettin?
Ne de hatırlayacak kadar sevdin beni!
İçimde öldürülecek bir anı bile bulamayan iki yarım kaldık!
Tamamlayamadık BİZİ!
Ne yani?
Gözleri SANA BENZEYEN bir KIZIMIZ olmayacak mi şimdi?
Başkalarımı sevecek seni?
Başkalarımı tutacak ellerini?
Al geri veriyorum yanlış kapılara vurduğun kilitleri!
İçimin mavisi senin okyanusundandı halbuki…
-Nakarat-
Sanma ki sen bensiz huzur bulacaksın !
Bir ömür böyle nasıl yaşayacaksın ?
Anladım senin bana döneceğin yok !
Perişan halimi göreceğin yok !

Anladım senin bana döneceğin yok.
Perişan halimi göreceğin yok.
Anladım senin bana döneceğin falan yok.
Perişan halimi göreceğin de yok
 
anladım senin bana döneceğin yok


ağladım çare olmadı ,haykırdım olmadı
el açtım dualar ettim kabul olmadı...
seni sevip sensiz yaşamakmış benim kaderim ...

anladım senin bana döneceğin yok
perişan halimi göreceğin yok ...


anladım senin bana döneceğin yok
perişan halimi göreceğin yok
anladım senin beni seveceği yok
benimle birlikte gideceğin yok

ben seni seviyorum dediğimde seni seviyordum
ben seni özlüyorum dediğimde seni özlüyordum
ben senin için ölürüm dediğimde ben senin özleminden zaten ölüyordum


sensiz geçen her gün bana haram olurken
anılar perde perde karşımda dururken
bensizlik hançer gibi sinende dururken

sanmaki sen bensiz huzur bulacaksın
bir ömür böyle nasıl yaşacaksın

anladım senin bana döneceğin yok
perişan halimi göreceğin yok ...

ne zaman aralıkta bir yağmur yağsa ben istiklalde olacağım
ne zaman bir parfümeriye girsem hala senin kokunu arıyor olacağım
ben kaybettim sen kazandın artık sesimi duymayacaksın ....
 
aziz yarim


Aziz diyar El aziz
Madenin gülü kokmuyor sensiz
Hala haritanın sağ köşesindeyiz
Her defasında sensiz her defasında sana dertliyiz
Aziz yarim sanki ben hala 25 sen hala 18
Değişen hiçbir şey yok bak bizde
Telvelerin kabardığı diplerde
Eşrefin oturduğu mahalledeyiz
Öyle bir özlemişiz ki seni
Artık dönsen de olur dönmesen de
Biz her daim yine sana sitemli yine sana hasret gideriz
Aziz yar sen bir sabah bu şehri başıma yıkıp gittin
Dağları deviriverdin üstüme hiç çekinmedin
Ben bu şehirde bir daha da sabah görmedim
Günaydınlar olmadı günler aymadı sensiz
Karalar çekildi gözümün ferine
Son soluğumun dibine çöktüm öylece
Gidişin gibi durdum şuracıkta
Her gün şu köşe başında kaç yıllar saydım
Hiç yaşamadım sensiz ama hep yaşlandım inadına
Her hazan hep hüzünle geçti bu şehirde
Ben bir El azize birde sana kıyamadım işte
Her hazan hep hüzünle geçti bu şehirde
Ben bir El azize birde sana kıyamadım işte
Daha geçmedi benim sana ağrılarım
Salındığın sokaklar hala sızım sızım
Yıktığın duvarlarda durur yine gül adı n
Hiç dayanmadım hiç dayanamadım
Bu enkazın altında seni düşünmeden yaşamadım yaşayamadım
Ben sana nerde yanlış yaptım aziz yar
Bir sabah gidiverdin aklımı kaçırdım
Anlamadım hatalarımı hiç söylemedin
Kafamın içinde bu sorularla ölmedim bile bak ölemedim
Ben kafamın içinde bu sorularla ölmedim ölemedim
Bana bir özlemin kaldı yadigar bu viranede
Derdimi sığdıramıyorum bedene
Yıkılıyorum her geçen gün yokluğunun üstüne
Sıkılıyorum bazen
Sakınıyorum yinede seni gönlümün her köşesinde
Yine duruyor mu toyluğunun kabri gamzelerinde
İşvenin alası savrulurdu tellerinde
Ne senden geçilirdi ne bu diyardan gidilirdi
Bir tutam saçın uğruna yaktıydım ben bu şehri
Sonra bende yandıydım içinde
Hiç gitmedim buralardan senelerce
Sensizlikten gidemedim bir adım öteye
Bir derin yara bir derinlikli sevda bıraktın ya sen bana
Paylaşamadığım tek acı hatıra en anlamlı dua yine sendin bana sendin
Aziz yarim El aziz
Madenin gülü kokmuyor sensiz
Biz hala haritanın sağ köşesindeyiz
Her defasında sensiz her defasında sana demiz
Aziz yarim ben sanki hala 25 sen sanki 18
Değişen hiçbir şey yok bak bizde
Telvelerin kabardığı diplerde
Eşrefin oturduğu mahalledeyiz
Öyle bir özlemişiz ki seni
Artık dönsen de olur dönmesen de
Biz her daim yine sana sitemli yine sana hasret gideriz
 
ben 19 umdaydım öldüğümde


Ben 19'umdaydım Öldüğümde Daha Ayaklarım Yere Basmamıstı Konmamıstı Askın Adı
Gözlerim Bir Dilberin Gözlerine
Bir Karıs Mesafeden Bile Bakmamıstı
Ve Genzime İnmemişti Çay Kokusu Bir Dağ Ceylanı yayla Kekiği Aklımı Basımdan Almamıstı
Ben 19'umdaydım Öldüğümde Gercek Gibi Görünen Yalanların Ve Yalan Gibi Görünen Gerceklerin
Sahiciliği Serildi önüme 19'umdaydım Tüm Doğruları Gönül Gözümle Gördüğümde Ben 19'umdaydım Öldüğümde Daha Saclarıma Ak Düşmemişti Babamın Bası Düştüğünde Öne Kırısıklık Değmemişti Yüzüme Ne Ayaklarım Asker Botuna Girmiş Ne de Basım Yaslanmıstı Bir Yar Gögsüne
Ben 19'umdaydım Öldüğümde Belki de Herkes Öldüğü Ben Dirildiğimde
Ölüm Bile Anamın Feryadı Kadar Canımı Acıtmamıstı
Köyün Genc Ve Bekar Kızları Tasıdı Tabutumu Ola Ki İçlerinden Birinde Gönlüm Kalmıstır Diye Hiç Olmazsa Gittiğim Yerde Ruhum Huzur Bulsun Diye
Köyün Genc Ve Bekar Kızları Tasıdı Beni Musalladan Öteye Ve En Çok İçlerinden Biri Ağladı Adı Safiye... Ağlama Cananım Ağlama Anam Dünya Fanidir Hayat Yalan
Ne Kaybettiğine Üzül Ne Yan Yıkıl Ne Kazandığına Gül Hiçbir Zaman
 
beni şimdi vurun


Beni vurun
Onun yeşil gözlerinden ölmek olsun sonum
Beni vurun
Bu sevdayı ansızın durdurun
Beni vurun
Bitsin bu tek kişilik oyun
Yoksa ölmekten beter olurum

Bu yıkık adam ben değilim
Asırlardan beri ben böyle değildim
Şimdi ne yediğim ne içtiğim
Fayda vermiyor sadece bakar oldu gözlerim
Ben eskiden böyle değildim
Düşünce anlıyor insan
Deliler gibi seviyorum diyenlere gülerdim
Ben eskiden böyle değildim
Şimdi beni sabahsız geceler paklar
Nerede akşam orada sabahlar
Düşünce anlıyor insan
Meğer kara sevda adamı ummadığı anda haklar
Şimdi beni isimsiz sokaklarda bulun
Tarifsiz adreslerde Adımı sorun
Beni şimdi vurun
Belki bu aşka başka bir dünyada karşılık bulurum

Şimdi beni vurun bitsin bu tek kişilik oyun
Bu aşkı bitirecek kadar güçlü değilim
Ve ona tekrar gidemeyecek kadar yorgun
Beni vurun bu aşka bir nokta koyun
Beni vurun yoksa ölmekten beter olurum
Beni vurun onun yeşil gözlerinde ölmek olsun sonum

Sahipsiz bir aşk benimkisi
Bir yere gitmeyen bir yol, isimsiz bir sokak
Bir sokak kedisi biraz ıslak, biraz da korkak
Ansız bir aşk, çaresiz bir hastalık
Ve zamansız duran bir kalp
Bütün demirleri atıyorum
Ve gemileri bu limanda yakıyorum
Artık yolculuk yok günbatımında başka limanlara
Ve sabahları başka kokularda uyanmak
Bütün demirleri atıyorum
Ve gemileri bu limanda yakıyorum
Artık yolculuk yok günbatımında başka limanlara
Ve sabahları başka kokularda uyanmak
Gemileri yakıyorum
Ve onun okyanus yeşili gözlerinde batıyorum
 
bir ayrılığın ilk günü


Canım sevgilim bugün ayrılığımızın ilk günü
Yürüyen, kocaman, açık bir yarayım şimdi
Rüzgar değdikçe sızlıyor kanıyor her yanım
Nasıl ölesim var anlatamam ama
Senden başka birşeyle öldüremiyorum kendimi
Bundan bir yıl önce Taksimde o muhallebicide
Yine susarak başlamıştık herşeye
Tek kelime etmeden buyurmuştuk hayatlarımızın içine
Herşey başladığı gibi bitiyordu.
Tek kelime etmeden vedalaşıyorduk işte

Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Sanırım artık bende bittim
Bugün bir ayrılığın ilk günü sevgilim
Bugün ölmezsem bir daha hiç ölmem eminim
Bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler bir daha ölmezler bilirim.

Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Sana mutluluk huzur saadet,
Kendim için Allah'tan sabır dilerim.
Bugünde ölmezsem bir daha hiç ölmem eminim.
Bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler bir daha ölmezler bilirim

Sanırım birşey yok aramızda
Acırım aşksız yıllarımıza
Bundan böyle eksik her yanımızla
Yaşarız yaşarız yaşlanırız...

Başımıza gelmesi imkansız diye düşündüğümüz şeyleri yaşamakla geçiyor hayat.
Aşk önce damardan giriyor,
Sonra burnundan getiriyor insanın
En yakışıklı çağlarında kanıyor her yanın
Filmin sonu hiç değişmiyor
Sarılmamış yaralarla doluyor her yanın

Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Ölüyorum acıdan kendimde değilim.
Sokaklarda yalnız yürüyemem ben
Sabahların kör karanlıklarında kalkıp işede gidemem artık
Yemek yiyemem, televizyon izleyemem, uyuyamamki sensiz
Sen olmadan hiç sinemaya dahi gitmedimki ben

Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Çaresiz, hareketsiz, ölmeye yakın bir uçurumun dibindeyim
Bütün cümlelerimi senin için kurmuştum ben
Yeni bir cümle daha kuramam
Bütün sevmelerimi senin için kullanmıştım
Şimdi kimi seveceğimi bilemem

Ne adım geliyor aklıma ne annem
Ne huzur diliyorum artık kendim için ne aydınlık
Seyrelip tükenen dokunuşlar
Uzayan kırılgan sessizlik
Aramızda duran tedirgin, tuhaf yabancılık
Sanıyorum biz şimdi gerçekten ayrıldık

Bugün ayrılığımızın ilk günü sevgilim
Sana mutluluk, huzur, saadet
Kendim için Allah'tan sabır dilerim
Bugünde ölmezsem bir daha hiç ölmem eminim
Bir ayrılığın ilk günü ölmeyenler
Bir daha ölmezler eminim

Sanırım birşey yok aramızda
Acırım aşksız yıllarımıza
Bundan böyle eksik her yanımızla
Yaşarız, yaşarız, yaşlanırız...
 
biz barışmayız artık


Biz barışmayız artık

Kapı ağzı boş bavul yığınlarıyız
Sarı fotoğraflar yolculuğundayız şimdi
Ayrılıklara acemi aşıklarmışız
Ne barıştan anlarız
Ne mütareke biliriz şimdi

Daha çok sevmek isterdik belki
Daha çok tanımak
Bu yabancı iki sevgiliyi
Biz seninle susmayı başaramadık
Yalancıyız
Biz barışmayız artık

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım gidiyorum bende
Yağmurun derman değil kurak gönlüme
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile

Kırık parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış, ne sevda bizde
Biz bu şehirde bir daha
Karşılaşmayız bile

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her mevsim biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız, çabuk dağıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık
Acemi aşıklarmışız, ne çok kırıldık
Ne çok üzüldük, ne çok darıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık

Hiç bitmeyecek gibi gelmişti önce
Her şeye tüketmek için başlamışız oysa
Bu sevda için doğru isimler değilmişiz meğer
Ne çok yandık böyle, ne çok yanıldık
Yeteneksiziz sevdiğim
Biz barışmayız artık
Aynı yatağın iki uzak ucunda uyuduk
Her gece biraz daha ayrıldık

Daha çok sevmek isterdik belki birbirimizi
Daha çok tanımak
Bu iki yabancı sevgiliyi
Sevmek biraz da bağışlamakmış
Biz seninle susmayı başaramadık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Hiç konuşmadan kaçak yaşadık odalarda
Aynı çatı altında iki yabancı
İki dilsiz aynı yatağın iki ucunda

Ağlarım ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım, gidiyorum bende
Hiç olmazsa son kez mutluluk dile
Bir yatağın iki uzak ucunda
Her geçen gün
Biraz daha darıldık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Dönüşü yok
Biz barışmayız artık

Günler artık günlere kanmaz
Sanma bensiz güneşler doğmaz
Hep unuttun sevmeyi beni
Bende artık sabahlar olmaz
Kırk parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış, ne sevda içimizde
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her geçen mevsim nasıl biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız, çabuk dağıldık
Korkma sevgilim inan
Biz bu şehirde karşılaşmayız
Biz barışmayız artık
 
bu yürekle kimse başa çıkamaz


Bu yürekle kimse başa çıkamaz
Bana yaptıkların beni yıkamaz
Acı bu sevdaya gel merhamet et
Aşkı usandırma, ya sev ya terket

Seninleyken sana söyleyemediğim herşeyi
Çekip gittiğin kapının ardına yazdım
Yollara vurdum sonra kendimi
Çok ölmek istedim dönmemek için, ölemedim
Ben senden habersiz memleketin dağlarında gezerken
Sen bana sevdalıymışsın, bilemedim
Bilemedim...
Altalta yazıp hatalarımı, günahlarımı
Hepsini kabul edip, kapına geldim
Affet beni, hadi yine o günlere dönelim
Kaç memleket dolaştım sonra peşinden
Kaç hayatın içinden geçtim, sendeledim
İnan seni aramaktan vazgeçtim artık ama
Bulmaktan geçemedim
Onar onar saydım, hesapladım yılları
Yokluğun şimdiden binlerce yılı aştı
Azar azar düşer şakaklarıma aklar
Soğuklar vurur, toprak olur içimde aşklar
Bu son çağlarım artık, aşka yakın duran son zamanlarım
Başım çatlamaya yakın,
Kalbim unutmaktan anlamıyor
Hatırlamak nedir diye sorarsan,
Seni unutmak mümkün olmadığı için derim
Ben zaten bir ahmaklık ettim
Seni unuturum biter zannettim

Bu yürekle kimse başa çıkamaz
Bana yaptıkların beni yıkamaz
Acı bu sevdaya gel merhamet et
Aşkı usandırma, ya sev ya terket

Seni andım bu gece kulakların çınlasın
İçimde binbir pişmanlık,
Çaresiz bütün suçlu halimle,
Yıllar sonra aynı bıçakla kanattım yüreğimi
Sandıklardan çıkarıp sarı mendillerini, resimlerini,
Bütün acı sitemlerini bir bir dizdim karşıma
Yerden yere vurdum şu akılsız başımı
Ben kabul ettim bütün suçlarımı, hatalarımı
Devire devire içimdeki binaları
Sana yandım bu gece, seni söyledim
Sana tükendi içim,
Seninde yüreğin sızlasın sevgilim
Kulakların çınlasın, yüreğin sızlasın
Ben başaramadım buralardan gitmeyi
Seni andım durdum, seni söyledim, sustum
Hayır dualarımı sana heceledim
İyi niyetlerimi esirgemedim
Adını söylemedim, içimden geçirdim
Senden binlerce kez özür diledim
Ben bir ahmaklık ettim,
Seni unuturum zannettim

Bu yürekle kimse başa çıkamaz
Bana yaptıkların beni yıkamaz
Acı bu sevdaya gel merhamet et
Aşkı usandırma, ya sev ya terket
 
burası TÜRKİYE


Biz biliriz bizim işimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir

İhanet, iftira, yalan, dolan çok
Biz delikanlıyız bizde yanlış yok
Kirli oyunlara tok karnımız tok
Burası Türkiye, burdan çıkış yok

Gökyüzünde kara kara bulutlar
Hayın mı hayın
Birgün gelir hesabını sorarız
Buralarda durmayın

Gökyüzünde kara kara bulutlar
Başımıza nerden geldiniz
Bizler konuk severiz amma
Düşmanları sevmeyiz

Gözyüzünde kara kara bulutlar
Harmanlar çürüdü yüzünüzden
Sizinle görücek işimiz yok
Gidin üstümüzden

Biz yoksul bir milletiz
Gözlerimizde solgun ışıklar yanar
Nasılsa yenilmişiz bir kere ama
Uzun sürmez o kadar

Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyir olur uçar gider
Ardahan'dan Edirne'ye
Edirne'den Ardahan'a kadar

Biz biliriz bizim işimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir

Kuzumuz var yaylalarda meleşir
Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir
Yazımız var pehlivanlar güreşir
Bu toprağa kimse girememiştir

İhanet, iftira, yalan, dolan çok
Biz delikanlıyız bizde yanlış yok
Kirli oyunlara tok karnımız tok
Burası Türkiye, burdan çıkış yok

Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası
Kalktı ayağa ardısıra baktı dalgalar
Selam durdu tayfası

Bir selam gibi gitti Erzurum'a
Bin selam gibi geldi Sivas'a Erzurum'dan
Dağlar alçaldı yol vermeye
Temizlendi ılkımından karından

Analar, bacılar yola döküldü
Cephane taşıdı arkasından
Irmaklar suyundan faydalattı
Ağaçlar dallarından

Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıra dağlar gibi duranlarındır
Bir tarih boyunca onun uğruna
Kendini tarihe verenlerindir

Tutuşup kül olan ocaklarından
Şahlanıp köpüren ırmaklarından
Hudutlarında gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vurunlarındır

Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan
Cepheden cepheyi soranlarındır

İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine
Bir gül bahçesine girercesine
Şu kara toprağa girenlerindir

Biz biliriz bizim işimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır
Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir

Kuzumuz var yaylalarda meleşir
Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir
Yazımız var pehlivanlar güreşir
Bu toprağa kimse girememiştir

Davranı da deli gönül davranı
Kemal Paşa dinlemiyor fermanı
Anası, bacısı, kızı, kızanı
Bizim gibi millet görülmemiştir

İhanet, iftira, yalan, dolan çok
Biz delikanlıyız bizde yanlış yok
Kirli oyunlara tok karnımız tok
Burası Türkiye, burdan çıkış yok
 
er mektubu


O elinde tuttuğun zarf
Bir ihanet anında örülmüştür
Ve zarfın içindeki kağıt
ER mektubudur görülmüştür
Doğum günüm bu gün 3 Aralık
Ve şafak karanlık
Bu mektubu sana yazıyorum anne
Dün sevdiğimle ayrıldık
Son mektubuymuş bana yazdığı
Bir daha yazmayacakmış
Demek sevda ayrılığa bir ay dayanırmış
Ve asker ocağında terkedilmek de varmış

Bu mektubu sana yazıyorum anne
Bu gün doğum günüm 3 Aralık
Ve şafak karanlık

3-5 nöbetindeydim dün gece
Bir şarjörün boşluğunda içtim son sigaramı
Ve yorgan gibi üstümü örttü kar siperde
Sabaha karşı biraz içim geçmiş
Hayalin gözümün önüne geldi anne
Kızkardeşimi de verdiğinden beri sevdiğine
Bir ben bir de sen kaldın geriye

Üzülme anne üşümüyorum
Bekliyorum elim tetikte
Bekliyorum memleketi ve seni
Ve artık beklemiyorum beni beklemeyen sevdiğimi
Beklemiyorum yüreğimi ve aşkımı
Soğuk siperde yalnız bırakan sevgiyi
Ve bekliyorum anne elim tetikte
Eğer girerse menzile vurup öldüreceğim
Hem aşkı hem sevgiyi

Geçen gece karakolu bastılar
Kurşunlar yağmur gibi yağdı üzerimize
Garip gelecek belki sana ama
Ortalık bayram yeri gibi oldu anne
Biliyormusun o an hiç korkmuyorsun
Herkes kendini bir sipere atıyor
Ve gecenin karanlığında kurşun yerine
Işıl ışıl yıldızlar yağıyor sanki üzerimize
Ve ölüm aklımıza bile gelmiyor anne
Yıldızlar yagıyor üzerimize
Ve kurşundan yagmurlar
Ama sadece şehitler ıslanıyor anne
Canlar canlar gidiyor
Canlarkimbilir ne zaman bahar

Doğum günüm 3 aralık
Hiç saymadım kaç günüm kaldı ana
Daha şafak karanlık
Yeni yeni bitmeye başladı dede torun muhabbetleri
Ve yeni yeni öğrendim tokat yememeyi
Biliyormusun anne zamanla herşeye alışıyor insan
Akşam postalları boyayıp yatmaya
Sabah iştimaya kalkmaya
Barut kokusuna,tüfege,havai fişege,nohuta ve kara şimşeğe
İnsan herşeye alışıyor anne
Hele birde olmasa şu çarşı izni
Doyasıya yemek yemek ve eşe dosta telefon etmek bir deolmasa
Herşeye alıştımda bir
Alışamadım sevdiğimin başkasına gitmesine
Benden saklama anne
Sende biliyorsun 1 haftaya kadar
Nikah masasına oturacağını
Kızma ama anne
Bu terk ediliş ya firara gebe yada bir daha hiç dönmemeye
Sitemimm sana deil anne
Ama bu terk ediliş ya firara gebe yada bir daha hiçdönmemeye
Geçen gece gene karakolu bastılar
Kurşunlar yine yagmur gibi yagdı üzerimize
Belki garip gelecek sana ama
Ortalık bayram yeri gibi oldu anne
Biliyorumusun o an hiç korkmuyosun
Herkes kendini bir ispere atıyor
Ve gecenin karanlığında
Kurşun yerine ışıl ışıl yıldızlar yapıyor sanki üzerimize
Ve ölüm aklına bile gelmiyor anne
Yıldızlar yağıyor üzerimize
Ve kurşundan yağmurlar
Ama sadece şehitler ıslanıyor anne
Canlar canlar ne zaman bahar
Canlar canlar ne zaman bahar
 
gözlerin


Ve gözlerin gelir aklıma
ve sözlerin
gidişin gitmiyor gözümün önünden
ve izleri derin
ilk değilsin bu seninde bildiğin
ve yine biliyorsun
sen son sevdiğim...

Şimdi uzaklardasın
ben çamlar arasında bir hastane odasında
ciğerimde ince bir hastalık
içimde kapanmak bilmeyen bir yara
ve sanki elimde inadına bir sigara

Biliyorum dönmeyeceksin
hatta arkana bile bakmazsın
gün gelir belki bir yuva kurarsın
oğlun olsa benim adımı koyarmısın?

Sonundada olsa tattım hiç olmazsa
ben seni değil bu sevdayı bir ömür bekledim.
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına
en yakın yerinde sevdim...

Gözlerin , gözlerin o yeşil gözlerin...
Bir hançer misali yaralar sözlerin...
Gözlerin , gözlerin , gözlerin , gözlerin...

Gittin...
dağ gibi devirip sevdamı ardında
Gittin!
Allah'a ısmarladık bile demedin
sazlar çalınır Çamlıca'nın bahçelerinde
o şarkıyı bi daha hiç söylemedim
şimdi elimde bir bardak çay
ve dudağımda buruk bir tebessüm
kendi kendimi üzmemeye söz verdim
ve ben seni hayatımın bir musalla taşına
en yakın yerinde sevdim
ısrar etmedin kendine beni sev diye
beyaz bulutlar gibi sırtını rüzgarlara verip gittin
bense durdum ve bekledim ama üzülmedim.
Çünkü ben seni hayatımın musalla taşına
en yakın yerinde sevdim...
 
günahsız aşk


Zamansız gözlerini ufka dikişin var ya
Beni benden edişin
Hesap vermeden
Sormadan
Söylemeden sevişin
Buğulu gözlerinde
Bakışların beni bırakır gider ya
Sadece
Sadece sen yokken kendime gelişim
Umulmadık bir yerinde hayatın
Ciğerlerini söküp atarcasına
Kalbindekileri haykıracakmış gibi
Karşımda duruşun
Ve bir kelime bile etmeden
Çekip gidişin
Ve susuşun var ya...

Şakağıma dayanmış bir namlunun
Tetiğini çekmeyişin
Oluk oluk cana hayat veren kanı
Şahdamarda kesişin
Ve beni benden edişin
En yaşanacak zamanında
yaşanmamışlıkların
Çekip gidişin
Ve aşktan ölürken dahi
Sevmiyorum deyişin
Ve günahsız gidişin
Beni günaha sokar ya...
 
her şey vatan için


Her şey vatan için
can için canan için
Göz kırpmaz can veririz
Bir karış toprak için

Affet beni anne geri dönemedim diye kızma bana
sakın ağlama diyecem biliyorum dinlemeyeceksin
Bir tanecik oğlunu nasıl topraga vereceksin
hele bir sil göz yaşını beni dinle
bu işe aslında en cok sen sevineceksin
hani hep kızardınya kılmıyorsun okumuyorsun diye

he heyy
Oğlun Peygamber efendimize komşu oldu anne
hani hep kızardınya kılmıyorsun okumuyorsun diye
bu işe aslında en cok sen sevineceksin sen sevineceksin Anne
Bak baba başın öne eğilmesin üzülme ağlama
Bu yolda dönmekte vardı şehit olmakta

Bu millet yüzyıllardır böyle böyle yaşar
Biz bunu Biliyoruz ve biz böyle yaşamayı seviyoruz
şimdi sen keşke ben Kıbrıs'tan dönmeseydimde
Sen Hakkari'den dönseydin diyorsun
Fevri davranıyorsun baba
Şu an evlat acısıyla konuşuyorsun

Neler kacırdıgını bilmiyorsun baba
He bu arada belki inanmıyacaksın belki bana
Dedemle tanıştım burda Çekez Ali
Hani şu gelibolu tabiyasından
sen ölüm sana hiç yakışmadı diyorsunya
Dedem bizede bu yakışır diyor hep bana

Her şey vatan için
can için canan için
Göz kırpmaz can veririz
Bir karış toprak için

Çocuklar sana emanet Ayşe
Kadınım dünyam sevdigim herşeyim
Çocular sana emanet bundan böyle
belki şimdi bana biraz kızarlar
Babam neden bırakıp gitti diye
Çocuk işte aklı ermezki şehadet mertebesine

Babalar gününde babama ***ür onları
ogün babama baba desinler
Biraz daha akılları ermeye başladıgında anlatırsın
Benim babam bir kahramandı desinler
Biraz daha büyünce anlat onlara olanları
Benim babam bir kahramandı desinler

Sana gelince gülüm biliyorum yüreginin yangınlarındasın
25 yaşında 2 cocukla bir başına kalmışlıgına kırgınsın
Şimdiye kadar bir yüzünü güldüremedim biliyorum
Sana alabildigim bir alyansım var sadece parmagında
Şimdi giderken sana ülkemin topragında büyüyen
Bütün çicekleri bırakıyorum doya doya kokla

Bütün nehirleri ırmakları veriyorum sana kana kana iç
Havayı doya doya içine çek
özgürce korkmada gez dolaş yaşa
hepsinin bedeli ödendi nasıl olsa
Arkadaşlarım Hasan Osman Hüseyin
Oglu beni şimdi rahatta dinleyin

Babamın cigara parasını
kardeşim Nuri'nin gönül yarasını
Okula başladıgında bizim oglanın
okul çantasını eksik etmeyin
Bana gelince beni merak etmeyin
Ara sıra burda oldugumu unutup

Gözleriniz beni arasada
kahvede okeye dördüncüyü bulursunuz nasıl olsa
buralarda yer kırmızı gök beyaz
Göğsümüz yedi kat yerin üstünde
Arslanlar yatagında başımız arşıalada Elhamdülillah!!!

Her şey vatan için
can için canan için
Göz kırpmaz can veririz
Bir karış toprak için
 
karagümrük yanıyor


Aslında işin aslı şöyle hakim bey
Aslı'yı ilk gördüğüm gün başlıyor işin aslı
Aslı birgün benim nacizane kaptan şoförlüğünü yaptığım
56 Chevrolet taksiye biniyor
ve "Karagümrük'e" diyor bana
Karagümrük o dakika gönlümün başkenti, başımın tacı, ruhumun
ilacı oluyor.
Delikanlıya yakışmaz, yolculuk esnasında en ufak bir rahatsızlık ya da edepsizlik etmiyorum.
Yalnız indiği evi, yolu, sokağı, kapıyı mıh gibi aklıma çakıyorum
"Oğlum" diyorum bizim chevrolete
"Bu kapıyı unutma
Birgün ilk bu kapıda gelin arabası olacaksın"
Sorup soruşturup, bulup buluşturup en nihayetinde Aslı'yı
istetiyorum.
Ama gel gelelim kızın üvey anası kızı bir türlü vermeye
yanaşmıyor.
İkinci kez istetiyorum.
Bu kez üvey abi "bizde taksici esnafına kız yok" diyor
Allah'ın hakkı üçtür.
"Anam seni de yorduk ama hadi bir kez daha iste" diyorum
Kapı anamın yüzüne bir kez daha kapanıyor
"Oğlum bu işin aslı yok" diyor.
Bakkalın çırağı Osman'ın eline bir mektup sıkıştırıp
Aslı'ya gönderiyorum
"Kaçar mısın benimle" diyorum "kaçarım" diye cevap yazıyor
Mübarek Cuma gününe anlaşıyoruz
Hani yalnız gitmeyeyim bizim Rıdvan'ı da çağarayım diyorum
Rıdvan beline babadan kalma altıpakları takıp gelmiş
"Oğlum Rıdvan bu ne" diyorum."Ne olur ne olmaz abi sen sür"
diyor.
Sürüyorum
Açıl ey Karagümrük ben geliyorum

Karagümrük yanıyor polis beni arıyor
Karagümrük yanıyor herkes benden biliyor
Ben suçsuzum diyorum kimse beni duymuyor
Bunu bir tek sevdiğim bir de allah biliyor

x3

Aslı diyorum Aslı ne oluyor
Ne oluyor demeye kalmadan polis kapıyı çalıyor
Polis kapıyı çalıyor
Polis içeri giriyor
Memur bey diyorum kız reşit kendi isteğiyle geldi
Memur bey "tamam" diyor "kıza bişey dediğimiz yok
Ama Karagümrük yanıyor
Kızı kaçırmasına kaçırıyorsun da
Karagümrük'ü niye yakıyorsun be evladım"
Aslı bu ne diyor diyorum
Aslı hiç bişey demiyor
Meğer bizim Aslı kaçarken telaşlala yemeği ocakta unutmuş
Yemek yanmış tutuşmuş
Sonra perdeler tutuşmuş
Sonra ev tutuşmuş
Sonra karagümrük tutuşmuş
Veryansın etmiş bizim üvey kaynana sokaklarda
Taksici ramazan kızı kaçırdı mahalleyi de ateşe verdi diye
Nihayetinde attılar beni nezarete
Tez vakit sonra mahkeme günü geldi
Hakim aslıya sordu
"Kızım seni bu adamı kaçırdı"
"Evet hakim bey"
"Mahalleyide bu adamı yaktı"
"Ee evet hakim bey"
Ne eveti Aslı
Nikah kıymıyoruz Aslı
Ne eveti
Meğer üvey anayla üvey abi baskı yapmışlar evde kıza
Evide mahalleyide Ramazan yaktı diyeceksin diye
7 Yıl Bayrampaşa'da geçer geçmesine de
Yalandan 7 yıl yatmak 70 yıl gibi delir kanı deliye
Birkaç güne kalmadı
Koptu kafamın belkayışı
Dedim ki kendi kendime
Ben buradan kaçarım
Gider bu kez harbiden Karagümrük'ü yakarım
Şimdi hepiniz merak ediyorsunuz dimi hakim bey
Yaptım mı yapmadım mı diye
Yaptım
Bayrampaşadan kaçtım
Önce gidip üvey abisinin Balat'taki kahvesini
Daha sonra da üvey annesinin yeni aldığı evi benzin döküp
Yaktım
Şimdi hakim bey cezam neyse çekerim
İçerde de iyi hali bozmam sizi temin ederim
7 Yıl değil 70 yıl bile olsa
Paşa paşa yatarım
Karagümrük'ü yakarım
Sonra girer paşa paşa yatarım hakim bey
Paşa paşa yatarım

Karagümrük yanıyor polis beni arıyor
Karagümrük yanıyor herkes benden biliyor
Ben suçsuzum diyorum kimse beni duymuyor
Bunu bir tek sevdiğim birde Allah biliyor
 
kavuşursak biteriz


Kavuşursak biteriz biz,
Biz mutlu sonlar katiliyiz.
Kavuşursak biteriz biz.
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz.
Herkesin bildiği bir aşk,
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz.
Belki biraz serseri,
Belki biraz deliyiz,
Ama kavuşursak biteriz biz.
Pervane böceğinin mum alevine sevdası
Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz
Yanar ama su içmeyiz
Etrafında döner, ateşle dansederiz.
Bize kimseden zarar gelmez,
Biz zararı ancak kendi kendimize veririz.
Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz.
Biz artık biz değiliz.
Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde
Ama bedenen kavuşursak biteriz biz.
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.
Onu bilir, onu söyleriz,
Kavuşursak biteriz biz.
İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz,
Dokunursak kanar ellerimiz.
Kimselere söylemez gizli gizli severiz
Ama kavuşursak biteriz biz.
Bir kor var içimizde yanan,
Onu küllendiremeyiz.
Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz.
Bir aşk var bizi biz yapan,
Kavuşursak biteriz biz.
Biz herkes gibi değiliz.
İstedeğimiz zaman gelip,
İstediğimizde gidemeyiz.
Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz.
Ne bir filmdeki mutlu son,
Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz.
Sadece özlemle severiz,
Ve kavuşursak biteriz biz.
Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık.
Artık her aşk her ağızda sakız.
Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız.
Belki ayrı şehirlerdeyiz,
Ama her gece aynı mehtapta buluşur,
Yağmur yağarsa, çıkar,
Aynı yağmurun altında ıslanırız.
Bu aşkı ancak biz biliriz.
Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar,
Mektupları suya yazarız.
Biz belki ayrıyız,
Ama her gün aynı geceyi sabahlarız.
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.
Onu bilir onu söyleriz.
Kavuşursak biteriz biz.
 
küçüğüm


Aynı sokakta oturuyorduk, adı esrarengiz
Herkes onun hakkında farklı şeyler söylerdi
Hepsi nedensiz, hepsi sebepsiz
Kirli sakalları vardı, kahverengi gözlüğü, kumraldı
Ben nefret ederdim ama mahallenin bütün kızları ona hayrandı
Bir gün onunla yolda karşılaştık, çok güzel bir yüzü vardı
O an kalbimi söküp atasım geldi, çünkü deli gönlüm o an onun aşkıyla alevlendi
Artık uyumak yerine sürekli onun evini izliyordum
Onunla karşılaşabilmek için akşam saatlerce kapılarda duruyordum
Bir akşam onu yolda gördüm, bi dakika bakarmısın dedim
Acelem var küçüğüm dedi. Sanki bana aramızdaki yaş farkını hatırlattı
Eve gidip ağladım.
Ertesi gün eve girdiğini gördüm
Hemen gittim ve kapıyı çaldım
Açtı, ne var küçüğüm dedi
Adımı bile söyleyemedim, sadece seni seviyorum dedim
Gülümsedi cevap bile vermedi, evet dedim
Ne evet dedi, konuşmadım ve koşarak dışarı çıktım
Daha sonrada bir ay boyunca evden çıkmadım
Bir gün arkadaşlarla evde otururken, mahalleye sirenler içinde bir ambulans geldi
O günü hiç unutmam, ambulanstan alel acele inenler hızla onun evine girdi
Bütün mahalle aşağı indik ve seyre daldık
Bir kaç dakika sonra onu sedyeyle dışarı çıkardılar
Önümden geçerken ben de seni küçüğüm dedi ve gözleini yumdu.
Donup kaldım çünkü herkes bana bakıyordu
Eve doğru koşmaya başladım, göz yaşlarım durmadan akıyordu
Eve vardım, annemler ondan bahsediyordu.
Ailesi yokmus, kendi gayretiyle bu yaşa gelmis, okumuş
Sevdiği bir kız varmış, ailesi vermeyince kız kaçmış
Ama kaçtığı gün ölmüş
Bir süre sonra yine sevmiş, ama ne yazık o da ölmüş
Kimi sevdiyse ölüm ayırmış, sanki onun sevgisi azrailin ölüm fermanıymış
Bazan hiç nedensiz, durup dururken ağlıyormuş
Uyurken baş ucunda bir kağıt, bir kalem, birde fotoğraf duruyormuş
Bir an önce ölebilmek için sanki dua ediyormuş
İntihar edip hastaneyi aramış
Polisler evinin duvarında küçüğüm yazısını bulmuşlar x 2
Küçüğüm sende ölme, küçüğüm sende ölme yazıyormuş
 
Geri
Üst