2
EXE RANK
ć$в1Lм3z `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 6 Ocak 2009
- Mesajlar
- 2,147
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kayıp trilyon davası ile ilgili açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hukuki prosedür neticelendiğinde eğer şayet bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa, bu konuda yargılanmaktan şahsı adına benim hiçbir şüphesi ve tereddütü olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Slovenya Cumhurbaşkanı Banilo Turk, yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
'Kayıp 1 trilyon' davasında Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin almış olduğu kararın zamanlamasına ilişkin bir soru üzerine Gül, "Zamanlama ile ilgili bir şey söyleyemem. Herhangi bir şey söylersem polemik olur. Bu yüzden hiç bir şey söylemek istemem" karşılığını verdi.
Dava sürecinin geçmişi hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Gül şunları kaydetti: "10 yıl önce o zamanki Refah Partisi'nin 10'un üzerinde genel başkan yardımcısı vardı ve ben de dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcısıydım. Mali konularda para işleriyle herhangi bir yetkim ve sorumluluğu olmayan bir kişiydim. Ama daha sonra bu konu mahkemelere taşındı. Ve mahkeme neticede partinin genel sekreteri başta olmak üzere bütün genel başkan yardımcılarını ve hatta mali işlerden sorumlu genel musahibini bu işlerden sorumsuz buldu yani beraat ettiler. Ben protokol listesinde bile en sonda gelen kişiydim ve hiç bir şekilde para işleriyle ilgisiz kişiydim. Ama milletvekili olduğum için biliyorsunuz yargılanmam sözkonusu olmadı. Hatırlarsınız ben bakanken, başbakan yardımcısıyken bu konu Meclis komisyonlarına geldiğinde bizzat gidip 'dokunulmazlığımı kaldırın' demiş bir kişiyim. Ama o günkü şartlarda dokunulmazlıklara farklı bakıldığı için bu gerçekleşmedi. Şunu da hatırlatmak isterim ki milletvekili dokunulmazlığı hukuk davalarında geçerli değildir. Dolayısıyla diğer genel başkan yardımcıları ile birlikte dava benim için de açıldı hatta mal varlığıma tedbir getirildi. Dolayısıyla bu dava yapıldı ve neticede bu dava hiç bir sorumluluğumuz olmadığı için reddedildi".
Gül, bu konunun bugün tekrar gündeme getirilmesiyle ilgili olarak da şunları söyledi: "Cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye'nin en yüce makamıdır. Cumhurbaşkanı Türkiye'nin birliğini, beraberliğini ve Türk milletini temsil eder. Benim açıkçası tek kaygım Cumhurbaşkanlığı makamının 'Dokunulmazlığı var mı yok mu' tartışmalarıyla zedelenmesidir. Bugün bunun yansımalarını Türkiye'nin içinde görmezsiniz ama Türkiye dışına çok daha farklı şekilde yansır. Ama şunu söylemek isterim ki hukuki prosedür neticelendiğinde eğer şayet bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa bu konuda yargılanmaktan şahsım adıma benim hiçbir şüphem ve tereddütüm yoktur. Bunu size açıkça ifade etmek isterim bu konuyla ilgili herhangi bir endişe duymadığımı da açıkça söylerim. Eğer hukuki prosedür neticelenir ve bunun neticesinde bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa o zaman tekrar söylüyorum şahsım adına herhangi bir kaygım, endişem sözkonusu değildir. Bunu açıkça bütün kamuoyuyla paylaşmak isterim".
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hukuki prosedür neticelendiğinde eğer şayet bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa, bu konuda yargılanmaktan şahsı adına benim hiçbir şüphesi ve tereddütü olmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Slovenya Cumhurbaşkanı Banilo Turk, yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
'Kayıp 1 trilyon' davasında Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin almış olduğu kararın zamanlamasına ilişkin bir soru üzerine Gül, "Zamanlama ile ilgili bir şey söyleyemem. Herhangi bir şey söylersem polemik olur. Bu yüzden hiç bir şey söylemek istemem" karşılığını verdi.
Dava sürecinin geçmişi hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Gül şunları kaydetti: "10 yıl önce o zamanki Refah Partisi'nin 10'un üzerinde genel başkan yardımcısı vardı ve ben de dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcısıydım. Mali konularda para işleriyle herhangi bir yetkim ve sorumluluğu olmayan bir kişiydim. Ama daha sonra bu konu mahkemelere taşındı. Ve mahkeme neticede partinin genel sekreteri başta olmak üzere bütün genel başkan yardımcılarını ve hatta mali işlerden sorumlu genel musahibini bu işlerden sorumsuz buldu yani beraat ettiler. Ben protokol listesinde bile en sonda gelen kişiydim ve hiç bir şekilde para işleriyle ilgisiz kişiydim. Ama milletvekili olduğum için biliyorsunuz yargılanmam sözkonusu olmadı. Hatırlarsınız ben bakanken, başbakan yardımcısıyken bu konu Meclis komisyonlarına geldiğinde bizzat gidip 'dokunulmazlığımı kaldırın' demiş bir kişiyim. Ama o günkü şartlarda dokunulmazlıklara farklı bakıldığı için bu gerçekleşmedi. Şunu da hatırlatmak isterim ki milletvekili dokunulmazlığı hukuk davalarında geçerli değildir. Dolayısıyla diğer genel başkan yardımcıları ile birlikte dava benim için de açıldı hatta mal varlığıma tedbir getirildi. Dolayısıyla bu dava yapıldı ve neticede bu dava hiç bir sorumluluğumuz olmadığı için reddedildi".
Gül, bu konunun bugün tekrar gündeme getirilmesiyle ilgili olarak da şunları söyledi: "Cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye'nin en yüce makamıdır. Cumhurbaşkanı Türkiye'nin birliğini, beraberliğini ve Türk milletini temsil eder. Benim açıkçası tek kaygım Cumhurbaşkanlığı makamının 'Dokunulmazlığı var mı yok mu' tartışmalarıyla zedelenmesidir. Bugün bunun yansımalarını Türkiye'nin içinde görmezsiniz ama Türkiye dışına çok daha farklı şekilde yansır. Ama şunu söylemek isterim ki hukuki prosedür neticelendiğinde eğer şayet bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa bu konuda yargılanmaktan şahsım adıma benim hiçbir şüphem ve tereddütüm yoktur. Bunu size açıkça ifade etmek isterim bu konuyla ilgili herhangi bir endişe duymadığımı da açıkça söylerim. Eğer hukuki prosedür neticelenir ve bunun neticesinde bazılarının iddia ettiği gibi bir durum ortaya çıkarsa o zaman tekrar söylüyorum şahsım adına herhangi bir kaygım, endişem sözkonusu değildir. Bunu açıkça bütün kamuoyuyla paylaşmak isterim".