Şirketler Kayıplarından Ders Almayı Bilmeli

3
EXE RANK

`~DeathGate~`

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
23 Ağu 2012
Mesajlar
3,549
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
`~DeathGate~`
[attachment=o3001]

Stratejik İletişim ve Kariyer Danışmanı Duygu Eren bu hafta Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton'u konuk etti. Alaton'a göre girişimcilik, tıraş olmayı insanın kendi yüzünde öğrenmesi gibidir, yüzü kese kese doğru öğrenilir.
"Girişimcilik, tıraş olmayı insanın kendi yüzünde öğrenmesidir. Yüzünü kesersin, biçersin ama sonunda istediğin şekli verirsin." Bu benzetme, birazdan röportajını okuyacağınız Leyla Alaton'a ait. Kendi girişimleri ve tecrübesiyle vardığı bu tanım girişimciliğin doğasıyla çok güzel bağdaşıyor. Leyla Hanım, Türkiye'nin ilk kadın girişimcilerinden. Meydan okumayı seven, tutkulu ve hayatın ona verdiklerini paylaşma arzusunda olan biri. Şimdi sizi, Alarko Holding yönetim kurulu üyesi Leyla Alaton'la yaptığım röportajla baş başa bırakıyorum.

Bize, ilk girişiminizden bahseder misiniz?

Özal döneminde planlı programlı olmadan bir şeyler satma isteğiyle yola çıktım. Sene, 1984 – 86 arası. Amerika'da okuduğum yıllardı. Türkiye'den Amerika'ya numuneler götürüp, sarı sayfalardan ithalatçı bularak başladım. Hayatımda hep sebat ve inadımı pozitif yönde kullanmayı başaran biri oldum. Bu ilk girişimim aslında tam buna uyan bir şey. Döşemelik kumaş, çerçeve, mermer, deri kemer ne bulursam satmaya çalışıyordum. Gön deriye verdiğim ilk siparişler 50 -75 -100lük adetlerdi. Özel deri kemer ve deri ürünleri Türkiye'de kadınlara el emeğiyle yaptırarak istihdam yaratmaya başladık. Siparişler arttıkça arttı. İkinci yıl, ciromuz 2 milyon $a ulaşmıştı. Sonrasında, Gön deri çok büyüdü, fabrikalar kurdu. Geçmişe dönüp baktığımda iyi ki yapmışım dediğim işler bunlar. Alarko bünyesine uygun işler değildi elbette, ancak bugün kalıp devam ettirseydim acaba ne olurdu diye arada kendime sorarım. Ciddi bir sektörün oluşmasına ön ayak olduğum için çok mutluyum.

Sonrasında, kariyerinize nasıl devam ettiniz?

Döndüğümde, Alarko'da çalışmaya başladım. Üzeyir Garih'in yanı benim için okuldu. Türkiye'nin en önemli inşaat projelerini başlattık. Kapıcısız, spor salonlu, havuzlu, kapalı garajlı, site tarzı lüks inşaatlar yaptık. Bütün bu projelerin araştırmalarını ve pazarlamalarını ben yaptım. Kurumsal girişimciliğe bu anlamda çok inanıyorum. Ancak, benim ruhum meydan okumayı seviyor. Bu kendime karşı, hayata karşı bakışımla ilgili. Halka ilişkiler yapmak istedim. Her gün o heyecanla uyanmayı hala çok seviyorum. Hayatta beni ne zorlar diye düşünürüm hep. O zaman, gittim Levent'te villa kiraladım. İtiraf edeyim soyadımın dezavantajlarını yaşadığım bir durumdu. Bana, Betül Mardin olacaksın diyorlardı ancak ortalıkta müşteri yoktu. İshak Alaton, Üzeyir Garih'e alışmışken ve orada bambaşka işler yaparken bir anda farklı bir role büründüm. Benim için çok tatminkar bir dönemdi. Müşteriler gelmeye başladılar, uluslar arası şirketlerden talep gördük. Bu işi de ne kadar iyi yaptığımı ispat ettim. Doğru ve güzel şeyleri iyi tanıtmanın zevkini yaşadım.

Girişimcilik sizin için ne ifade ediyor?

Girişimcilik, insanın kendi yüzünde traş olmayı öğrenmesi gibi bir şey. Risk göze alıyorsunuz, yüzünüzü kese kese yapmayı öğreniyorsunuz. Fikriniz dahiyane olsa bile, insanlar iş hayatında vakit geçirmeli. Girişimci olmadan önce bazı şeyleri kendi yaşayıp deneyimlemeli.

Girişimci olmak için neler gerekli?

Eskiden iyi sermaye gerekliydi, günümüzde sermaye iyi projeleri kovalar hale geldi. Girişim sermayesi, melek yatırımcılık gibi kelimeler artık terminolojimize girdi. Türkiye'de herkesin her şeyi bilme ve öğrenme lüksü var. Bilgiye ulaşım, girişimcileri eşit kılıyor bu yüzden geçmişe oranla daha şanslı bir dönemdeyiz.

Girişimci bu durumda nasıl fark yaratacak?

Girişimlerde, hem ürüne hem servise ihtiyaç var. Türkiye'de bunlara yönelim var ve buralarda insanlar fark yaratabilir. Servisler ucuzladıkça kalite artacak ve insanlar artık bunlardan faydalanmak istiyorlar.

Kadın girişimciler için durum nasıl?

Kadınlar, daha bilinçli tüketici çünkü daha çok empati yapıyorlar. Bu sebeple, örneğin servis sektöründe girişimci olurlarsa şansları daha yüksek olacaktır. Girişimciler, risk alıp birkaç kişiyle şirket kuruyorlar ancak bir şirketin bütün altyapısıyla uğraşmak zor. Bu yüzden ortaklıklar kurmak, iş bölümü açısından daha iyi olacaktır. Kadınlar birbirini desteklemeli. Yakın zamanda kadın girişimci sayısının çok artacağına inanıyorum.

Ortaklık diyince babanız ve Üzeyir Garih'in geçmişte uzun yıllar sürdürdükleri ortaklıkları var, ve Türkiye'de özenilerek bakılan bir örnek ancak çoğu ortaklık yürümüyor bunun sebebi size nedir?

Ortaklık bilincini oluşturmak zor, insanlar egolarına yenik düşüyor. Ortaklık, kendine güven ve iş bölümü demek. Her şeyi tek başına yapmak her zaman daha zor. Herkes kendini iyi hissettiği noktalarda görev alırsa puzzle mükemmel tamamlanmış oluyor. İşler kolayca yürüyor. Benim için bu kardeşlik kavramıyla bağdaşıyor.

Girişimcilere destek veriyor musunuz?

Benim için destek sadece maddiyatla ölçülen bir şey değildir. İnsanları motive etme misyonunu da seviyorum . Etrafta yaptıklarının iyi olacağına inandığım bir sürü insan var. Görev aldığım sivil toplum kuruluşlarında, konferansa gittiğim yerlerde girişimcilerle bir araya geliyorum. Sosyal medyada varım ve insanlara hızlı geri dönüş içerisindeyim. Bir fikrin mi var yarışmasında ki jüri üyeliğimin de katkısı oldukça büyüktür. Bu anlamda oldukça görünürlülüğüm var.

Bahsettiğiniz gibi, Bir Fikrin mi Var Yarışmasında jüri üyesisiniz, bu nasıl oldu?

Yarışmanın yapımcısı Fuat Sami bana geldi. Gyiad üyesi olduğunu söyledi. Ben Gyiad'ın kurucularındanım, bu yüzden kalbimde yeri ayrıdır. Fuat yarışma fikrini ve konseptini anlattı. Jüri üyeliği teklifini kabul etmek için benim iki şartım vardı: Sivil toplum kuruluşlarına yer verecek mi ve yarışma içinde kadın girişimciler olacak mı. Bunların cevabı evet olduğu için kabul ettim. Küçüklükten beri basına, televizyona aşinayım. Bunlar beni panikleten şeyler zaten değil ama o noktada insanların hayatlarına dokunabilecek miyimi kendime sordum. Sonrasında, jüri üyeleriyle tanışma ve kaynaşma oldu.

Yarışma, nasıl gidiyor?


Çok başarılı olduğu inancındayım. Girişimci olmak isteyen gençlerin sunum nasıl yapılır, bir fikir nasıl aktarılır, projeler nasıl anlatılır gibi konularda kendisini geliştirmesi gerekli. Yarışma, bu noktaları çok iyi gösteriyor. Çok seyrediliyor ve ilgili duyuluyor. Benim tutkum öğretmek ve aktarmak. Bir fikrin mi var sayesinde bu duygumu tatmin ediyorum.

Yarışmaya, gelen projeler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Projeler genelde çok güzel, hoşuma gidiyor. Ancak, bazen iki cümlelik fikri on beş yirmi dakikada anlatıyorlar. Sabrım zorlanıyor, sonra kendi kendime "Leyla, unutma sende ki iş tecrübesi karşındaki genç arkadaşlarda yok" diyorum. Gelen projelerden bazılarının duyurulmasına kişisel katkılarımızda oluyor. Yararlı bir şey yaptığım hissine sahibim.

Diğer jüri üyeleriyle diyaloğunuz nasıl?

Yarışma öncesinde hiçbirini yakından tanımıyordum. Tanıdım ve kimyamız çok tuttu. Bu da benim için bir kazançtır. Alphan Manas, teknoloji konusunda çok yetkin ve kendisinden çok şey öğreniyorum. Ali Şen ise halka hitap etmesini çok iyi biliyor ve nabzı çok iyi tutuyor. Gelen misafir jürilerle de tanışıyorum. Aynı zamanda beraber eğleniyoruz da. Bir elmanın üç parçası gibi olduk. Kimse kimseden rol çalmıyor.

Girişimcilikte başarısız olmakta var, bununla ilgili siz ne düşünüyorsunuz?
Babam, insan her zaman başarısızlıklarından bahsetmeli der. Hatta bir sonraki kitabı başarısızlıklarla ilgili olacak. Biz her toplantımızda çuvalladığımız işleri hatırlatırız niye ve nerede kaybettik diye düşünürüz. İnsanlar ve şirketler kayıplarından ders almayı bilmeli. Hele, belli yaşa gelince insanların egoları küçülmeli.

Herkes girişimci olabilir mi?

Girişimci olmak şart değil, çünkü girişimcilik lüks bir şey aslında. İnsanlar her ortam ve koşulda büyük işler yapabilir. Büyük riskleri göze alabilenler girişimci olmalı.

Türkiye ve Amerika'da girişimciler arasında sizce fark var mı?

Dünyanın her yerinde girişimciler aynı. Hepsi, belli başlı özelliklere sahipler. Risk almayı seven, cesur, fikrine inanan ve sebat eden kişiler. Bu konuda cinsiyet veya coğrafya fark etmiyor.

İlgi alanlarınız nelerdir, nelerden beslenir ve ilham alırsınız?

Sivil toplum kuruluşları beni her zaman en çok besleyen yerler olmuştur. Gönüllülerin, başkaları için karşılıksız bir şeyler yapan insanların özel insanlar olduğuna inanıyorum. Buralarda çalışırken manevi doyuma ulaşıyorum. Tecrübelerimi, bilgilerimi aktarmak beni mutlu ediyor. Seyahatlerimi artık çağdaş sanat ve sivil toplum kuruluşlarının programları çerçevesinde organize ediyorum. Yeni insanlarla tanışmak, ortak zevkler paydasında bir sürü şey öğrenmek benim artık hayatımın büyük bir parçası oldu. Kendimde bir şeyi fark ettim, hayatta yol aldıkça cömertleşiyorsun bu doğrultuda bende artık duygularımı ve kendimi daha çok açıyorum ve paylaşıyorum.

Sizin, hayaliniz nedir?


Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde piramidin en üst kısmında kendini gerçekleştirmek vardır. Kendimi o seviyede görüyorum. Orası benim için artık sonsuzluk seviyesi. Bildiklerimi aktarmak, o enerjiyi ve gücü insanlara yaymak istiyorum. Bütün bunları verebileceğim sürece devam edeceğim. Hayatta geldiğim noktada artık iki tane daha elbise almak beni daha fazla mutlu etmeyecektir. Karşılık beklemeden vermek, beni tatmin eden bir şey. Bu doğrultuda gençlerin hayatında fark yaratıyor olmak isterim. Bunlar benim motivasyonum ve kendimi gerçekleştirme şeklim.
 
Geri
Üst