15
EXE RANK
-AUXERRE. `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 1 Ara 2009
- Mesajlar
- 15,286
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
İmamlar arasında Kafkasya tarihinde en çok iz bırakan İmam Şamil’dir. Rus işgaline karşı en başarılı direniş onun önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Şamil’in imam olduğunu açıklamasından kısa bir süre sonra bağımsız bir devlet olarak Şamil İmamatlığı ilan edilmiş ve bu devlet yaklaşık otuz yıl varlığını sürmüştür.
Kafkasyalıları ortak bir “Kafkasyalı” kimliği altında örgütlemeye çalışan Şeyh Şamil’in şeyh ve komutan kimliğiyle kısa sürede oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Şeyh Şamil, birlik ideali doğrultusunda, imamlığa geçer geçmez aralarında anlaşmazlık ve kan davası bulunan kabilelerin arasını düzeltmiştir. İyi bir savaş yönetimi kurarak o zamana kadar düzensiz birliklerle Ruslara karşı savaşan Çeçenleri kısa sürede toparlamıştır. Öyle ki, çatışmaların en yoğun olduğu dönemlerde Ruslara karşı koyan teçhizatlı asker sayısının 60 bin kadar olduğu söylenmektedir.
Ruslarla yapılan savaşlarda iki taraf da ağır kayıplar vermiş, Rus Çarı Kuzey Kafkasya’daki ordusuna takviye kuvvetler göndermek zorunda kalmıştır. Bir defasında Çar Nikola’nın Şamil’in birlikleriyle savaşmak üzere gönderdiği 10 bin kişilik orduda 4,700 Rus askeri ölmüştür. 1843’te yapılan başka bir savaşta yine Şamil’in kuvvetleri sayıca kendisinden üstün olan Rus ordusunu yenilgiye uğratmıştır. Bu savaşla ilgili olarak Rus kaynaklarında şu ifadeler yer almaktadır: “Şamil, Avaristan’da taş üstünde taş bırakmadı. Unsokul, Balakan, Moksok, Ahalçi, Tsamah, Hasat, Gergebil, Burunduk, Hunzah, Nizoyeva, Ziran, Gimri gibi en önemli üslerimizi, mevzilerimizi kamilen ele geçirip temelinden tahrip etti. Avaristan’da yaptığımız korkunç masrafları, korkunç insan ve malzeme zayiatımızı hesap edecek olursak, bu savaşın Kafkasya’daki en kanlı ve zararlı harekat olduğu meydana çıkar.” Rusya’nın Kafkasya’yı, Hazar Denizi ve Karadeniz sahilini ele geçirmek için yaklaşık bir buçuk milyon asker kaybettiği söylenmektedir.
Çarlık Rusyası, Şamil’in birliklerini yenilgiye uğratma konusunda son derece kararlı davranmıştır. Kafkasya’da kontrolü tam olarak ele geçirmek isteyen Rusya, müridizm hareketinin yaratabileceği direniş ruhuna karşı henüz 1838’de Petersburg’da Kafkasya Komitesi’ne bir plan hazırlatmıştı. Bu plana göre Kuzey Kafkasya halklarının üçte biri anayurtlarından göç ettirilecek, boşalan topraklar Rus köylülerine verilecek ve bölgeye Çarlık idari ve askeri personeli iskan edilecekti. Şeyh Şamil’in öncülüğünde her geçen gün daha çok güçlenen müridizm hareketinin Dağıstan’dan taşarak kuzeybatı Kafkasya’yı da etki alanına almaya başlamasıyla, Kırım Savaşı sonrasında biraz rahatlayarak Kafkasya’ya daha fazla sayıda asker sevk etme fırsatını da elde eden Rusya, birliklerini Şeyh Şamil karşısında güçlendirmiştir. Böylece, Ruslar tarafından göç olduğu iddia edilen ancak görüldüğü gibi çok önceden planları yapılan 1860-1865 büyük sürgünü için önce müridizm hareketinin tamamen çökertilmesi gerektiği düşünülmüştür. Rusya, bu yolda verdiği savaşta hem Şamil önderliğinde savaşan Çeçen ve Dağıstanlılara, hem de Çerkezlere karşı acımasız yöntemlere başvurmuş, kadınlar ve çocukların da mücadelenin içinde olduğu halklarla çarpışmıştır. Müslüman köylerin Ruslarca ele geçirilmesi sırasında yaşananları, yazar Kont Lev Tolstoy şöyle ifade etmiştir: “Avullara (köylere) gece karanlığında dalıvermek adet edinilmişti. Böylece, tam baskına uğramış olan kadınlar ve çocuklar kaçacak zaman bulamıyordu ve gece karanlığının örtüsü altında Rus askerlerin, ikişer üçer, evlere girmesini izleyen dehşet sahneleri öylesineydi ki, bunları hiç kimse resmi bir raporla aktarmaya cesaret edemezdi.”
Rusya’nın bölgedeki birliklerini artırarak üstünlüğü ele geçirmeye başlamasıyla bazı kabileler de Ruslarla anlaşarak mücadeleden çekilmeye başlamışlardır. Şeyh Şamil son ana kadar savaşmaya devam etmiş; ancak kendisiyle birlikte savaşanların sayısı 100’e düşmüş ve o da 1859’da teslim olmuştur. Oğlunu rehin bırakması koşuluyla hacca gitme isteği kabul edilen Şamil, Medine’de hayatını kaybetmiştir. Şamil’in müritleri 1864’e kadar Ruslara karşı savaşmayı sürdürmüşlerdir.
Nakşibendi tarikatına mensup olan imamlar tarafından yönetilen direniş hareketi bastırılsa da, bölgede tarikatların etkisi tamamen kırılamamıştır. Şeyh Şamil’in direnişinin bastırılmasından sonra Çeçenler ve Dağıstanlılar arasında Kadiri tarikatının gücü artmıştır. Tarikat, Rus baskısının şiddetle hissedildiği Çeçenistan ve Dağıstan’ın çeşitli bölgelerinde başarı elde etmiştir. Sürgünden sonra Kadiri müritlerinin sayısındaki artıştan tedirgin olan Rusya, tarikatı bölgeye getiren Kunta Hacı’yı yakalayıp sürgüne göndermiş; 1865’te Kadirilerin de kitleler halinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göç etmelerini teşvik etmiştir. Buna rağmen 1877’de bir araya gelen Nakşibendi ve Kadiri müritleri Çeçenistan ve Dağıstan’da büyük bir isyan çıkarmışlardır. İsyanı bastıran Ruslar ise binlerce müridi Sibirya’ya sürgüne göndermiştir.İmamların önderliğinde geçirilen uzun savaş yılları boyunca Kafkasya halkı çok kayıp vermiş, on binlerce insan hayatını kaybetmiştir. İmamların Ruslara karşı mücadelede ön plana çıkardıkları cihat boyutu, Kafkas halklarının zihinlerinde dine dayalı birlik tahayyülü oluşturmuştur. Son iki savaşın dini bir nitelik kazanmasında da bu ortak hafıza son derece etkilidir. Müridizm tarihi ve imamlar döneminin sağladığı meşruiyetle, Çeçen halkı mücadelesini tarihsel temellere dayandırabilmiştir. Bu mücadele tarihi ayrıca Çeçenlerin bağımsızlık taleplerinin sosyokültürel temellerine de açıklık kazandırmaktadır.
Kafkasyalıları ortak bir “Kafkasyalı” kimliği altında örgütlemeye çalışan Şeyh Şamil’in şeyh ve komutan kimliğiyle kısa sürede oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Şeyh Şamil, birlik ideali doğrultusunda, imamlığa geçer geçmez aralarında anlaşmazlık ve kan davası bulunan kabilelerin arasını düzeltmiştir. İyi bir savaş yönetimi kurarak o zamana kadar düzensiz birliklerle Ruslara karşı savaşan Çeçenleri kısa sürede toparlamıştır. Öyle ki, çatışmaların en yoğun olduğu dönemlerde Ruslara karşı koyan teçhizatlı asker sayısının 60 bin kadar olduğu söylenmektedir.
Ruslarla yapılan savaşlarda iki taraf da ağır kayıplar vermiş, Rus Çarı Kuzey Kafkasya’daki ordusuna takviye kuvvetler göndermek zorunda kalmıştır. Bir defasında Çar Nikola’nın Şamil’in birlikleriyle savaşmak üzere gönderdiği 10 bin kişilik orduda 4,700 Rus askeri ölmüştür. 1843’te yapılan başka bir savaşta yine Şamil’in kuvvetleri sayıca kendisinden üstün olan Rus ordusunu yenilgiye uğratmıştır. Bu savaşla ilgili olarak Rus kaynaklarında şu ifadeler yer almaktadır: “Şamil, Avaristan’da taş üstünde taş bırakmadı. Unsokul, Balakan, Moksok, Ahalçi, Tsamah, Hasat, Gergebil, Burunduk, Hunzah, Nizoyeva, Ziran, Gimri gibi en önemli üslerimizi, mevzilerimizi kamilen ele geçirip temelinden tahrip etti. Avaristan’da yaptığımız korkunç masrafları, korkunç insan ve malzeme zayiatımızı hesap edecek olursak, bu savaşın Kafkasya’daki en kanlı ve zararlı harekat olduğu meydana çıkar.” Rusya’nın Kafkasya’yı, Hazar Denizi ve Karadeniz sahilini ele geçirmek için yaklaşık bir buçuk milyon asker kaybettiği söylenmektedir.
Çarlık Rusyası, Şamil’in birliklerini yenilgiye uğratma konusunda son derece kararlı davranmıştır. Kafkasya’da kontrolü tam olarak ele geçirmek isteyen Rusya, müridizm hareketinin yaratabileceği direniş ruhuna karşı henüz 1838’de Petersburg’da Kafkasya Komitesi’ne bir plan hazırlatmıştı. Bu plana göre Kuzey Kafkasya halklarının üçte biri anayurtlarından göç ettirilecek, boşalan topraklar Rus köylülerine verilecek ve bölgeye Çarlık idari ve askeri personeli iskan edilecekti. Şeyh Şamil’in öncülüğünde her geçen gün daha çok güçlenen müridizm hareketinin Dağıstan’dan taşarak kuzeybatı Kafkasya’yı da etki alanına almaya başlamasıyla, Kırım Savaşı sonrasında biraz rahatlayarak Kafkasya’ya daha fazla sayıda asker sevk etme fırsatını da elde eden Rusya, birliklerini Şeyh Şamil karşısında güçlendirmiştir. Böylece, Ruslar tarafından göç olduğu iddia edilen ancak görüldüğü gibi çok önceden planları yapılan 1860-1865 büyük sürgünü için önce müridizm hareketinin tamamen çökertilmesi gerektiği düşünülmüştür. Rusya, bu yolda verdiği savaşta hem Şamil önderliğinde savaşan Çeçen ve Dağıstanlılara, hem de Çerkezlere karşı acımasız yöntemlere başvurmuş, kadınlar ve çocukların da mücadelenin içinde olduğu halklarla çarpışmıştır. Müslüman köylerin Ruslarca ele geçirilmesi sırasında yaşananları, yazar Kont Lev Tolstoy şöyle ifade etmiştir: “Avullara (köylere) gece karanlığında dalıvermek adet edinilmişti. Böylece, tam baskına uğramış olan kadınlar ve çocuklar kaçacak zaman bulamıyordu ve gece karanlığının örtüsü altında Rus askerlerin, ikişer üçer, evlere girmesini izleyen dehşet sahneleri öylesineydi ki, bunları hiç kimse resmi bir raporla aktarmaya cesaret edemezdi.”
Rusya’nın bölgedeki birliklerini artırarak üstünlüğü ele geçirmeye başlamasıyla bazı kabileler de Ruslarla anlaşarak mücadeleden çekilmeye başlamışlardır. Şeyh Şamil son ana kadar savaşmaya devam etmiş; ancak kendisiyle birlikte savaşanların sayısı 100’e düşmüş ve o da 1859’da teslim olmuştur. Oğlunu rehin bırakması koşuluyla hacca gitme isteği kabul edilen Şamil, Medine’de hayatını kaybetmiştir. Şamil’in müritleri 1864’e kadar Ruslara karşı savaşmayı sürdürmüşlerdir.
Nakşibendi tarikatına mensup olan imamlar tarafından yönetilen direniş hareketi bastırılsa da, bölgede tarikatların etkisi tamamen kırılamamıştır. Şeyh Şamil’in direnişinin bastırılmasından sonra Çeçenler ve Dağıstanlılar arasında Kadiri tarikatının gücü artmıştır. Tarikat, Rus baskısının şiddetle hissedildiği Çeçenistan ve Dağıstan’ın çeşitli bölgelerinde başarı elde etmiştir. Sürgünden sonra Kadiri müritlerinin sayısındaki artıştan tedirgin olan Rusya, tarikatı bölgeye getiren Kunta Hacı’yı yakalayıp sürgüne göndermiş; 1865’te Kadirilerin de kitleler halinde Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göç etmelerini teşvik etmiştir. Buna rağmen 1877’de bir araya gelen Nakşibendi ve Kadiri müritleri Çeçenistan ve Dağıstan’da büyük bir isyan çıkarmışlardır. İsyanı bastıran Ruslar ise binlerce müridi Sibirya’ya sürgüne göndermiştir.İmamların önderliğinde geçirilen uzun savaş yılları boyunca Kafkasya halkı çok kayıp vermiş, on binlerce insan hayatını kaybetmiştir. İmamların Ruslara karşı mücadelede ön plana çıkardıkları cihat boyutu, Kafkas halklarının zihinlerinde dine dayalı birlik tahayyülü oluşturmuştur. Son iki savaşın dini bir nitelik kazanmasında da bu ortak hafıza son derece etkilidir. Müridizm tarihi ve imamlar döneminin sağladığı meşruiyetle, Çeçen halkı mücadelesini tarihsel temellere dayandırabilmiştir. Bu mücadele tarihi ayrıca Çeçenlerin bağımsızlık taleplerinin sosyokültürel temellerine de açıklık kazandırmaktadır.