Şair ve Yazarlardan, kesitler.

Hayatını kesintisiz bir ziyafete çevirmek varken, sen onu günlere bölüp tıpkı hap gibi düzenli olarak yutuyorsun.
Alasdair Gray, Lanark
 
Söylediğin kadar kolay mı sanıyorsun? Güçlü olmak, ayakta kalabilmek... Yıkılmayı kim ister ki? Herkes aynı yapıda değil. Hafif bir yel sürükler bazısını; bir diğeri, en amansız fırtınalara bile karşı koyabilir.
Canan Tan, Eroinle Dans
 
... olduğumuz yerde değiliz, sahte bir konumdayız. Doğamızdaki bir zaaf yüzünden, bir durumu varsayıyoruz, kendimizi onun içine yerleştiriyoruz ve bu yüzden de kendimizi aynı anda iki durum içinde buluyoruz, içinden çıkılması iki kat zor oluyor.
Paul Auster, Hayaletler
 
Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak...
Ursula K. Le Guin, Mülksüzler
 
Belkide insanlar sisli bir denizde sürüklenen birer gemiden başka bir şey değiller, ara sıra uzaklarda birbirlerinin ışıklarını görüyorlar ve yan yana geçip giderken kısacık bir süre selamlaşıyorlar.
Theodore Zeldin, İnsanlığın Mahrem Tarihi
 
Vehbi Koç'un tüm iş hayatı boyunca sıkı sıkıya sarıldığı prensipleri vardı. Bu prensipler şöyleydi:


1. Hiç kimse tek imzayla şirketi töhmet altına sokmayacak.

2. Kardeşin ya da kocan bile olsa umumi vekaletname vermeyeceksin.

3. Verdiğin vekaletnameler muayyen süreli ve bir işe dönük olarak verilecek.

4. Birlikte çalıştığın kimselerle özel hayatında arkadaşlık etmeyeceksin, içli dışlı olmayacaksın.
Onlarla ilgili kararlar almakta zorlanırsın.

5. Verdiğin hiç bir siparişin borcunu umutmayacaksın. Hediye başka sipariş başkadır. Bir paket sigaranın bile borcunu ödeyeceksin.
Hediye daima pahalıya patlar.

6. İbadetini gösteriş için yapmayacaksın. Allah'la kulun arasına kimse giremez.

7. Toplantılara hazırlıklı gideceksin. Gündemin olacak. Karşı tarafın gündemini isteyeceksin.

8. Her toplantının zabtı toplantı sonrası yazılacak. İleride, karşı taraf ne sormuş, sen ne söylemişsin yazılı olarak kalacak.

9 . Siyasilerle konuşurken kendini zabıt tutacaksın.

10. İçkiliyken bahse girmeyeceksin. Şirket işlerini konuşmayacaksın. Az konuşup, çok dinleyeceksin.

11. Elde ettiğin bilgilerin bir kısmını çalışma arkadaşlarınla paylaşacaksın.

12. Almak istediğin kararı çalışma arkadaşlarınla birlikte alacaksın ki sonradan takip etsinler ve sorumluluk alsınlar.

13. Kimseye kefil olmayacaksın. Sonradan kötü kişi olacağına, baştan kötü olmak daha iyidir. Ama gönlün arzu ediyorsa para verip unutacaksın.

14. Düşmüş dostunu arayacaksın.
Suna Kıraç, Ömrümden Uzun İdeallerim Var
 
Şimdi Al yalnızlığımı ört üzerine olric...
Belki o vakit bırakıp her şeyi…
gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden…
 
Bizim olan bir ismi bize en az benzeyen bir manaya kaptırırken, bundan sonra hayata dair sorumluluğun sırtımıza kalacağına dair elbette bilgimiz vardı.
Nazan Bekiroğlu, İsimle Ateş Arasında
 
Gözlerini gözlerime dikmiş... Kaçırıyorum, yine buluyor... "Sen, sen bana dokunuyorsun" dedi... "Yüreğimde bir yerleri acıtıyorsun, ama anlatılmaz güzellikte bir şey."
Atilla Atalay, Sıdıka Öpücük Balığı Fabrıga
 
İnsanlar korktukları şeyler için yasa yaparlar. Can almamak, Shingler'in gurur duyduğu tek yasaydı ve bu yasa onların korktuğunu gösteriyordu. Ölümden çok korkuyorlardı ve bu korku onları yaşama karşı saygı duymaya itmişti; kendi yalanlarıyla kendilerini kandırmaya çalışıyorlardı.
Ursula K. Le Guin, Yanılsamalar Kenti
 
Yorucu böceklerin yaşlanışında
gizli durur mu acaba
bir sineğin gidip gelip cama çarpışı

Ve aslında insandan sonra hayat var mı
diye sorar mı bir çocuk
tanıştığı ilk manolyaya
Küçük İskender, Ciddiye Alındığım Kara Parçaları
 
Bu gece
gökyüzü yer yüzüne düşecek
Altında durma!
Bir süre yalnız
bir süre sırsız kalacak
gezegen
Küçük İskender, Ciddiye Alındığım Kara Parçaları
 
Harflerden bir saray yaptım kendime. Koridorları aşk, duvarları aşk, taht odası aşk...Sufi olmayana pek karmaşık görünür dünya. Çok şahıslı, sürtüşmeli ve tartışmalı... Halbuki bunca tartışma tek bir kelimede saklı. kelime harfte saklı. Harf noktada saklı. B'nin altındaki noktada... Bu şuurla bizler gece gündüz semah ederiz.
Elif Şafak, Aşk
 
Bağlanabilmek için, önce bağımsız olmak gerekir.
Serdar Özkan, Kayıp Gül
 
ınırlar her zaman vardır - mezarlık ile onun ötesindeki dünya arasında, hayat ile ölüm arasında ve onların kesiştiği yerde.
Neil Gaiman, Mezarlık Kitabı
 
Beraber geçirdiğimiz son gece: "En sevdiğin sayı hangisi?" diye sordum.
"Sıfır" dedi.
"Neden?"
"Çünkü sıfır hem en küçük hem de en büyük rakam. Sıfır birden önce ve düşünülebilen en büyük rakamdan sonra gelir" dedi.
Annelies Verbeke, Uyku
 
En çok sevdiğin insana en az seni seviyorum diyenlerden misin acaba? Annesine, karısına seni seviyorum diyemeyenler ailesi...
Nazı en çok geçtiği için çok üzdüğü, en az sevgisini gösterdiği sevdikleri olur bazen insanın. Ben çok geç öğrendim aslında gerçekten seni seven insanların tek istediğişeyin senin sevgini görmek olduğunu!!!
Aret Vartanya, Sen ve Ben
 
"Satranç hayat gibidir David," demişti babası. "Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır, bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işe yarar, bazılarysa sonunda. Ama kazanmak için hepsini kullanmak zorundasın. Aynen hayatta olduğu gibi, satrançta da skor tutulmaz. On parçanı kaybedip, yine de kazanabilirsin oyunu. Satrancın güzelliği budur işte. İşler her an tersine dönebilir. Kazanmak için yapman gereken tek şey tahtanın üzerindeki olası hamleleri ve anlamlarını iyi bilmek ve karşındakinin ne yapacağını kestirebilmek."
Adam Fawer, Olasılıksız
 
Önce kelime vardı" diye başlıyor Yohanna'ya göre İncil. Kelimeden önce de Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık... Kelimenin bittiği yerden başladı. Kelimeler, Yalnızlığı unutturdu ve Yalnızlık, kelimeyle birlikte yaşadı insanın içinde. Kelimeler, Yalnızlığı anlattı ve Yalnızlığın içinde eriyip kayboldu. Yalnız Kelimeler acıyı dindirdi ve Kelimeler insanın aklına geldikçe, Yalnızlık büyüdü, dayanılmaz oldu.
Oğuz ATAY, Tutunamayanlar
 
Siz de benim gibi,
Günleri sevgiyle isteyerek değil de,
Takvimden yaprak koparır gibi gerçek
Bir sıkıntı ve nefretle yaşadıysanız
Ankara güneşi sizin de
Uyuşturmuşsa beyninizi, Ata'nın izinde
Gitmekten başka bir kavramı olmayan
Cumhuriyet çocuğu olarak, yayan
Pis pis gezdiyseniz Hergele Meydanı'nda
Bu sarı ve tozlu alan iğrendirmiyorsa sizi
Bir taşra çocuğu sıfatıyla özlemeyi bilmiyorsanız denizi,
Kaybettiniz (benim gibi).
Oğuz ATAY, Tutunamayanlar
 
Geri
Üst