15
EXE RANK
-AUXERRE. `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 1 Ara 2009
- Mesajlar
- 15,286
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Molla Gürani ile II.Murad’ın tanışması
1440’lar filandır. Hani II. Murat Hanın hüküm sürdüğü yıllar. Devrin alimlerinden Molla Yegan hacca gider. Dönüşünde Kahire’de mola verir. İlim meclislerine katılır. Üç beş gün de olsa
dağarcığını doldurmaya çalışır.
İşte bu sohbetlerden birinde
genç ama heybetli bir alim dikkatini çeker. Az konuşur
öz konuşur. İfadeleri sade
ama sağlamdır. İnsanların zor kavrayacağı mevzulardan konuşur
ama onu çocuklar bile anlar. Tek cümleye ciltleri sığdırır sonra. Söz ona geldiğinde cemaat taş kesilir
nefesini tutar. Edeple hisse kapmaya bakarlar.
Molla Yegan bu vakara
bu heybete aşık olur. Çıkışta cesaretini toplayıp yaklaşır:
-Senin” der
-Buralarda zayi olmana dayanamam. Eğer ilminin kıtalar ötesinde yankılanmasını istiyorsan
hiç düşünme
gel benimle!
Genç alimin dünyalıkta gözü yoktur. Ancak “hizmet!” denilince akan sular durur. Hem böylesine samimi bir teklife nasıl “hayır” denir ki?
Molla Yegan İstanbul’a varınca sultanı ziyaret eder. Murat Han latifeyle takılır:
-Bize oralardan ne getirdin?
Molla Yegan:
-Öyle bir alim getirdim ki sultanım
der
-Tarifi gayr-i kabil
meğer ki tanışsanız gerek!
Padişah merakla sorar:
-Nerede?
-Dışarıda efendim.
-Aman ha
bekletmek ne haddimize.
Ve buyur ederler. Mübareğin önce gölgesi düşer eşiğe. Sonra dağ gibi bir adam girer. Başı adeta tavana değer
esmerdir. Sarığından taşan saçları heybet verir ona. Sakalı simsiyahtır
hatta siyah ötesi. Ama dişleri inci incidir ve gözleri ateş gibi. Mütebessimdir
lakin düğme ilikletir insana. O koca koca ağalar
-İsmi Ahmed bin İsmail efendim
der.
-Ama Araplar onu Molla Gürani diye tanırlar. Suriyelidir.
Murat hanın içi ılıcık olur
bu alime kanı kaynar. Önce Hüdavendigar medresesine tayin eder
ardından Yıldırım Medreselerini de ona bağlar. Zaman Molla Yegan’ı haklı çıkarır. Bu kutlu ocaklardan pırıl pırıl alimler yetişir ve diğerlerine fark atarlar. Öyle ya Molla Gürani’de okumak bir ayrıcalıktır vezirler toparlanma ihtiyacı hissederler. Sükutu Molla Yegan bozar:
1440’lar filandır. Hani II. Murat Hanın hüküm sürdüğü yıllar. Devrin alimlerinden Molla Yegan hacca gider. Dönüşünde Kahire’de mola verir. İlim meclislerine katılır. Üç beş gün de olsa

İşte bu sohbetlerden birinde





Molla Yegan bu vakara

-Senin” der

-Buralarda zayi olmana dayanamam. Eğer ilminin kıtalar ötesinde yankılanmasını istiyorsan


Genç alimin dünyalıkta gözü yoktur. Ancak “hizmet!” denilince akan sular durur. Hem böylesine samimi bir teklife nasıl “hayır” denir ki?
Molla Yegan İstanbul’a varınca sultanı ziyaret eder. Murat Han latifeyle takılır:
-Bize oralardan ne getirdin?
Molla Yegan:
-Öyle bir alim getirdim ki sultanım


-Tarifi gayr-i kabil

Padişah merakla sorar:
-Nerede?
-Dışarıda efendim.
-Aman ha

Ve buyur ederler. Mübareğin önce gölgesi düşer eşiğe. Sonra dağ gibi bir adam girer. Başı adeta tavana değer




-İsmi Ahmed bin İsmail efendim

-Ama Araplar onu Molla Gürani diye tanırlar. Suriyelidir.
Murat hanın içi ılıcık olur

