кaувeттiм вυgüи кєи∂iмi..нüкüмšüz∂üя

Anısı biz olalım bu sokakların
öpüşmediğimiz tek saçak altı
hiçbir otobüs durağı kalmasın
Biz yürüyelim kent güzelleşsin
gürültüsüz sözcükler bulalım
yeni sevinçlere benzeyen

Biz gelince bir yağmur başlar
yüzün çizilir buğulanan camlara
bir uzun karartma biter
akasyalar köpürür birdenbire
ve her avluda adınla anılan
çiçekler sulanır akşamüstleri

Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü
bir fincan kahve içeriz ısıtır bizi
başını sessizce omzuma koyarsın
gülüreyhan olur soluğun
Biz kalırız kuşlar dönüp gelir
her balkonda bir menekşe sesi

Belki yeniden güzelleştiririz
adları değiştirilen parkları
perdeleri hiç açılmayan evlerde
ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur
tanıdık sevinçlerle dolar yeniden
kendi sesini kemiren alanlar

Anısı biz olalım bu sokakların
ve hiç durmadan yağmur yağsın
Biz gürültüsüz sözcükler bulalım
sarmaşıklar fısıldaşsın yine
Gidersek birlikte gideriz
yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen
 
Sel taşkını bir akşamüstü Bulutları bağrına basan Ağaçlara sordum seni Yaprak rüzgarı tutmaz dediler Uzun uzun baktılar yalnızlığıma Yangın yeri bir yürek Bir de yağmur gösterdiler Ne olur şu yağmurların Birdenbire yağanı ben olsam Rüzgarı düğümlesem saçlarına Bir daha bırakmasam Öpsem kirpiklerini Süzülüp gözyaşlarına karışsam Çağlayıp aksam çağlayıp aksam Yüzündeki ırmaklarla geçsem ovaları Dudaklarında denizlere çıksam
 
Posta arabalarından söz et bana
Kan var bütün kelimelerin altında
Ezop'un şu lanetli dilinden söz et
Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık bir gün olabilir bugün
Aslan kardeşçe uzanabilir kayalıklara
Bir çay söyle yağmurların kokusunda
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte durup dururken şurda
Bir yelpaze gibi açıldı sesin
Gözün en gürültülü kanadında
Göğün en ince dalında

Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık bir gün olabilir bugün
Bir çeşme gibi akabilir cumartesi
Çığlığındaki sessiz harfler
Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında
Ne güzel konuşur sokak satıcıları
Fötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlar
Ve çiçekçi kızların göğüsleri
Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından
Kan var bütün kelimelerin altında
Yaprağını dökecek ağaç yok burda
Ama ışık dökebilir olanca renklerini
Sürekli işbaşındadır belleğin
Tanık şairler arasında
Oyuncu arkadaşlar arasında

Yolculuk bir kafiye arayabilir
Atının kuyruğundaki düğümde

Ölüm bir kafiye arayabilir
Ak gömleğinde

Yol bir kafiye arar ve bulur
Dönemeçlerin benzerliğinde

Kan var bütün kelimelerin altında
Bir gül al eline sözgelimi
Kan var bütün kelimelerin altında
Beş dakka tut bir aynanın önünde
Sonra kes o aynadan bir tutam
Beyaz bir tülbent içinde
Koy iç cebine
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte o kandır senin derinlerine
Siyahtır orda kırmızıdır
Daldan dala atlar
Sever çocuklara anlatılan masalları
Ama iş savunmaya gelince
Yalnız alevi savunur
Ve güneşin solmaz çekirdeğini
Yalnız doruklarda

Umulmadık bir gün olabilir bugün
Kan var bütün kelimelerin altında
 
herseyim gozlerimdeydi
birkez baksaydin gÖrurdun
gozlerimde bir damla yas vardi
aglayamadim....!

ÇÜnkÜ o birdamla yasta
neler sakli bir bilseydin...!
Neler vardi sÖyleyeyim mi sana ?
Birtek sen vardin...!

Birtek sen vardin be guzelim
onuda sen...! Sen anlayamadin...!
Herseyim gÖzlerimdeydi...
Sen ve sana olan askim...!
 
Seni onLardan biLmemistim..
Bunca zaman bekLetigim sendin..
hergenc kiz gibi hayalerimdeki prensdin..
ilk gördügüm anda bir sicaklik bulmusdum yaninda..
o kadar sarilmak istetimki sana o an..
bekledigime deydi dedim..
ne yazikki sende
onLardan ciktin..
kör oldugumu bilmiyordum
 
Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz
 
Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz
 
Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez
 
Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz
 
Gün gelir bu ateş senide yakar
Gün gelir anlarsın çektiklerimi
Aynadan kendine yabancı bakar
Gün gelir anlarsın çektiklerimi

Gözlerin uzak bir noktaya dalar
Ruhundan boşalır yüreğin dolar
Hep aynı hep aynı şarkı sözleriyı çalar
Gün gelir anlarsın çektiklerimi

Huzur can çekişir fırtına dinmez
Aldığın nefesler ciğere inmez
Bağrındakı gayya bir türlü sönmez
Gün gelir anlarsın çektiklerimi

Yalnızlık en sadık yoldaşın olur
Bozduğun yeminler milyonu bulur
Gururun okları yaydan kurtulur
Gün gelir anlarsın çektiklerimi

Hayatın yolları hendekli taşlı
Yalanlar vardır ki seksenbeş başlı
O ölüm beklemez genç yada yaşlı
Gün gelir anlarsın çektiklerimi
 
SENDE AŞK MISIN ?

Ne aşklarım oldu benim
Sende bir şey misin?
Sabahlara kadar ağladım mesela durmadan
Görenlere ‘en yakınımı kaybettim’ dedim
Göz yaşlarıma yalan…
Ne aşklarım oldu benim
Sende bir şey misin?
Çocuğumu elimden almışlar gibi
Çektim öksüzlüğünü
Hiç durmadan koştum yağmurları içtim
Adım adım
ne aşklarım oldu benim
Hepsi bir yana
Bu şiirin sahibi yinede sensin!!
 
beni bekLe __________________

Gün saat bildirmeden
Bir gece yarısı çıkıp
Gelebilirim sana.
Ay yer yüzünü kirlenmiş bir bakır rengiyle
kucakladığı zaman
Yahut yorgun bir eylül akş*****n
Serin rüzgarıyla
Eylül düşleri kurduğun bir sırada
Güneş merdiven dayamak üzereyken yarına
Ben de bilmiyorum
Aklıma apansız düştüğün gün çıkagelirim
Ben sana geleceğim günü bildirmesem de
Geldiğim de kapını çalmadan anlayacaksın
Gelişim içine doğacak çünkü


Yahut bir sabah ezanıyla gelirim
Üşümüş bir halde
Hiçbir çocuk gelişimi muştulamayabilir sana
Bilirsin;
Çocukların en sevdiği vakittir uykuyu.
Veya
İnsanların uyanıp
Yarasaların uykuya daldığı bir sırada
Tam şafak sökerken
Uykuya doymamış gözlerini güldürmek için
Güneşle kapına dayanıveririm


Şöyle bir düşündüm de uzun zaman olmuş
Yalnızlığımla yaşayalı.
Zembereği bozulmuş bir saat gibiyim
Yarınlarım yok
Ve bu yüzden sana geliyorum

BeNi BeKLe.
 
! ! ! Orda bir serseri öldü dersin

Birgün kaf dağına kar yağarsa nedensiz
Sonbahar geçti kışa merhaba dersin
Buzlar sarkarsa zirveden yüreğine
Gözyaşıma buz dayanmaz ateşsiz
Yanarım orda bir serseri öldü dersin

Siyah saçlarında başlarsa ağarma
Zülfüne düşerse karbeyaz iki tel
Kulakların uğuldarsa yel değirmeni misali
Güneş doğduğunda kararırsa gökyüzü
Anladım orda bir serseri öldü dersin

Esen rüzgarda duyarsan şarkı sözlerimızın ezgisini
Meltem rüzgarı buram buram dağıtırsa sevgimizi
Lokman hekim sona erdirise çaresiz derdimizi
Yüce yaradan değiştirirse bizim alın yazgımızı
Tanrım serseriyi bana bağışladı dersin...
 
ANNE O BENİ HİÇ SEVMEDİ
Selamlar indirdiğim Karadeniz’den Karaman üstüne.
Sevdalar düşürmediğimyüreğim yaramın üstüne.
Anne bir şeyler söylesene
O beni hiç sevmedi.

Düşümde yer koymamıştı o sana.
İnsan bu kadar mı yanar
Bu kadar mı yakın olur
Ve insan bu kadar mı uzak kalır insana.
Anne anlasana.
O beni hiç sevmedi.

Gözlerinde deniz bulduğum
Gözlerine vurulduğum.
Gözlerinde durulduğum.
Yabana bakar da kırıldığım.
Sevdalandığım.
Darıldığım
Nefes gibi sarıldığım
Anne o beni hiç sevmedi.

Dudaklarının bir kenarı İstanbul kokardı.
Erciyes dağı gibiydikar vardı saçlarında.
Manavgat gibi bakardı.
Soğuktu hasretiŞubat ayazında yakardı
Nefesimle çekerdim içime
Damarımda o akardı.
Falımda o
Düşümde o
Fikrimde o
Nereye gitsem karşıma o çıkardı.
O beni hiç sevmedi anne

Senin kadar sevdim anne
Yüreğin kadar sevdim
Hüsnü Yusuf çiçeklerini sevdiğin kadar hem de.
Sevebildiğim kadar sevdim.
Sevdasız küçük bir nokta
Severken koca bir devdim.
O beni hiç sevmedi anne


Yüreğimi sıkıştırdım
Kenarı yakılmış mektuplarla zarflara.
Posta çuvallarındaydım.
Adını yazdıkça kumlara
Adını silen Akdeniz’le boğuşmaktaydım.

Her mevsim umutlar ektim saksılarıma.
Kimisi papatya oldu kimisi menekşe.
Umutlarla merhaba dedim sabahlarıma.
Gülüşüme çiçeklerim oldu gerekçe.
Adam gibi sevdim anne.
Hem de erkekçe.
O beni hiç sevmedi.

O beni hiç sevmedi Anne.
Adını andığımda dudaklarımın çatladığı yar
O hiç gidemediğim
Ulaşamadığım diyar.
Benim bu diyar için kan dökesim var
O beni o beni hiç sevmedi anne...
 
Birşey eksik tanımı olmayan ve buna rağmen tüm anlamları anlamsızlığa düşüren birşey...

Öyleki kanar durur yıllardır içimde benden bağımsız bir yara.

Laf dinlemeyen üzgün melan ama bir o kadar bana asi olan bir ben kandırır durur aklımı sürekli.

Yeni bir hayatın başlangıcındayken hayattımı oluşturan en büyük parçamın eksikliğinin farkındalığı herşeyden geri çevirir beni.

Mavi bir düyanın düşündeyken ve mavi bir sevda yaratırken içinde kendime bu farkındalık alıkoyar beni herşeyden...

Birşey eksik tanımı olmayan ve buna rağmen tüm anlamları anlamsızlığa düşüren birşey.

Öyleki boşluğu telafisiz öyleki yerine hiç birşey konulamayan..

Mavi düşleri kemiren birşey. Hayattan beni alıkoyan ve tek dostumu kollarımdan çekip alan birşey..

Şimdi o boşluğun ortasında açılan dipsiz bir karanlıktan aşağıya sarkıttığım bedenimi suçluyarak defalarca cezaya vuruyorum.

Şimdi mavi bir dünyanın yamacında yeni bir hayatın hayalini kurarken eksik parçamın yoksunluğundan içimdeki boşlukla o yamaçta kala kalıyorum hiç suçsuzken belkide.
Masumiyeti haram bilip kendime girdiğim günahları hatırlıyorum bir bir ve hepsinde senden sonra kalan o boşluğun nasıl büyüdüğünü görüyorum kendimden kendime olan ihanetin kiniyle...
Siliyorum tüm zamanları geçmiş ve gelecek adına tek birşey kalmıyor senin düşünün içersinde.

Evet birşey eksik şimditanımı olmayan ve buna rağmen tüm anlamları anlamsızlığa düşüren birşey...

Öyleki kanar durur yıllardır içimde benden bağımsız bir yara ve ben her geçen günle tekrar tekrar deşerim onu seni unutmak gibi büyük bir ihanete sebep olmasın diye...

Öyle bir boşlukki içimdeki tarifi imkansız...

Bu gece gördüm yüreğimdeki o koca siyah çukuru tekrar..
Öyle bir boşluk ki bu sınırı sensizliğinle bile çizilemiyor artık...

Nerdesin artık gel ve tamamlansın diğer yanım...

Bana sen lazımsın..

O karanlık rüyalarımın arasında nefessiz bırakarak öldürdüğüm sen...

Bana sen lazımsın o mağrur bakışların masum öpüşlerin lazım.
 
ir gün uyanacaksın serin sabaha
İşe gitmek gelmeyecek içinden
Yalın ayak vuracaksın kendini sokaklara
Ruhun çıplak
Yüreğin çıplak
Düşüneceksin zamanı
Zaman geçiyor
Sen özlediklerinin içinde kaybolmuş
Kaybediyorsun
Kaybolan özlemlerinde kaybediyorsun kendini
Derin bir ah düşecek çıplak yüreğinden
Bir ah düşecek çıplak ayak izlerine
Sokak taşlarının arasına dolacak isyanın

Bir gün uyanacaksın serin sabaha
Her şeyi ardında bırakacaksın
Atacaksın kendini bir sahil kenarına
Dalgaların sesine vereceksin kendini
Yalnızlığında bir sevinç kaplayacak ruhunu
Yalnız olmadığını anlayacaksın
Sana dokunan dalga sesinde sen olacaksın
Bakışlarına dolan mavide sen olacaksın
Ardında kalanların kalabalıklığında kalacak yalnızlığın
Dalgalar aşkı fısıldayacak
Uzun süredir ilk kez yüreğin duyacak bu kadar derinden
İlk kez ruhuna ulaşacak aşkın sesi
Anlayacaksın özlemişsin yaşamayı
Özlemişsin yaşamayı yarını düşünmeden
Özlemişsin aşkı
Bir yaşayamadıklarını düşüneceksin
Yaşadığını sandığın şeyleri düşüneceksin
Bir de yaşamak istediklerini
Özlemlerini düşüneceksin
Dalgaların sesi bastıramayacak isyanını
Bir derin ah dökülecek çıplak ruhundan
Bir ah dökülecek çıplak ayaklarına
Denize karışacak isyanın

Bir gün uyanacaksın serin sabaha
Geceden kalan bir rüyanın kırıntılarıyla
Teninde emanet ürpertilerle
Atacaksın kendini bir ormanın içine
Ormanın sesleri dolacak ruhuna
Sevişmeleri anacaksın
Uzak bir ülkenin yitik şehrini anar gibi
Yeşil bir yaprağa dokunacak parmakların
Bir çiğ damlası düşecek
Kolundan akacak parmaklarına
Dudaklarına gidecek ellerin
Bir ıslaklık kalacak dudaklarında
Aklına yitik geceler gelecek
Dudaklarının prangaladığı öpüşlerin ıslaklığını anacaksın
Ruhuna değmeyen dokunuşlara düşecek aklın
Sevişmeyi ne kadar özlediğini anlayacaksın
Bir ah düşecek kurumuş dudaklarından
Bir ah düşecek çıplak ayaklarına
Ormanın yüreğine karışacak isyanın

Bir gün uyanacaksın serin sabaha
Yatağındaki soğukluğa gidecek aklın
Ayaklarına vuran ağırlığı tutacaksın
Özgürlüğünü anacaksın
Çok eskilerde kalan bir çocukluk anısı gibi
Özgürlüğünü özlediğini anlayacaksın
Gözlerindeki ışıltıyı özlediğini anlayacaksın
Çocuksu kahkahanı özlediğini anlayacaksın
Yakmayı özlediğini anlayacaksın
Yanmayı özlediğini anlayacaksın
Baktığın her nesnede
Kendini görmeyi özlediğini anlayacaksın
Doğrulacaksın yavaşça
Bakacaksın odandaki eşyalara
Yabancı gelecek her şey
Anlamsız gelecek bütün çabalar
Bir ah dökülecek beyaz çarşafına
Özlemlerin büyütmüş isyanını
Bir karanfil açacak ahlarının düştüğü yerde
İsyanlar çiçek açtırırmış anlayacaksın
Veya erteleyeceksin kendini yaşamayı yeniden
Dün ertelediğin gibi
Ve daha önceki gün ertelediğin gibi
Ya da koparacaksın kendi isyanından yeşeren karanfili
Takacaksın göğsüne kırılan prangaların müjdesi gibi
Yaşayacaksın aşkı
Yaşayacaksın özgürlüğü
Yaşayacaksın yeniden kendini
Anlayacaksın bilmediklerin bildiklerinin içinde gizli
Ve anlayacaksın cesaretin korkularının içinde
Ve anlayacaksın özgürlüğün sadece senin elinde….
 
sevgİ nedİr bİlmemek
bİr gÜn olsun gÜlmemek
hayatta en aci Şey
sevİpte sevİlmemek....
 
Üzülme dostum
Seni ağlatan gözler gün gelir senin için ağlar
Gecelere alışan gözlerin an gelir
Gündüzün mutlulukları ile coşar
Sabret dostum
Ayrılıkla hüzünlenen gönlün
Zamanla gelen kavuşmayla şahlanır
Küsme dostum
Bugün seni sırtından bıçaklayanlar gün gelir
Aynı bıçakla kalplerinden bıçaklanırlar
Bekleme dostum
İçindeki insanın sevgisini öldürenler
O sevginin yokluğunda can verirler
Özleme dostum
Seni ağlatanları özleme dostum
Bir gün senin iyiliklerinden sızlar kalpleri
At dostum
İçine sığmayan sana her dakika acı yaşatan
O ihanetleri at içinden
Karışır bulutlara dolu gibi çöker
İnsan müsvettelerinin üzerine
Barışım can dostum
Boşver aldırma yıllarını acımasızca tüketenler
Emin ol ki sensiz tükenecekler
 
Aşkım Yağmurlarda Korkma



Uzaklardan
Geceden uzanıyorum yine
Öpülesi ellerine
Bu gecede yoksun.
Ulaşamadığımız düşlerin penceresine
Karanlık çökmüş çöreklenmiş
Kirpiklerimizde birikmiş
Umarsız çırpınan hüznümüz
Yağmur olmuş sağanak olmuş
İniyor yeryüzüne
Merhaba diyor sanki bize.
Şimşeklerle aydınlanıyor
Gök gürlemeleriyle sarsılıyor
Bütün evren suya kesmiş
Bizi seyrediyor.
Çakan her şimşekte
Yüzün geliyor
Bir resim gibi önüme
Aman Allahım
Nasılda korkmuşsun
Büyümüş gözbebeklerin
Titriyorsun.
Yüreğindeyim
Yüreğimdesin
Biliyorum
Biliyorsun
Sevdiceğim
Sabır çiçeğim
Yanında yokum
Yanımda yoksun.
Kederini sakla bir köşeye
Acını göm en derinlere
Çarem yok biliyorsun
Yine gelemiyorum.
Eylül yağmurları yıkıyor
Biriken düşlerimizi
Şimşeğinde sevdamız
Gök gürültüsünde ilanı aşkımız
Gecenin karanlığında
Gülüşlerimiz saklı
Acılarla yüklü olsada.
Kapatma bu gece perdelerini
Üstelik
Açmalısın bütün pencerelerini
Bir top ışık olup gelebilirim gecene
Çakan bir şimşekle
Yağmur damlasında gelebilirim gecene
Masanda bir bardak suyun olurum
Işığım seni sardığında
Bir nefeste iç beni.
Ah be gülüm ah birtanem
Seni sevmek ne kolaydı
Aşkın ne zormuş meğer.
Güneş açmış yağmur yağmış
Umurumda değil be gülüm
Varsa yoksa sen
Yediğimde içtiğimde
Baktığımda gördüğümde
Aldığım her nefeste
Varsa yoksa sen.
Sözcüklerin beynimde çakılı
Ğülümsemense dudaklarından
Dudaklarıma ulaştı
Bir öpüş gibi asılı kaldı.
Yağmur bütün hızıyla inmekte
Sensizliğim sınırlarımı aştı
Yokluğunun sancısı iliklerimde.
Anlaşıldı alışmalıyız
Düş oyunumuzu oynamalıyız
Çaremiz yok yine.
Aslında yanımda yoksun
Ama hep varsın
İstediğim an be an
Dönüştürüyorum zamanı
İstediğim her şekle
Başarırsın gülüm
Sende dene.
Ne zaman özlersen beni
Geceye bir ıslık çal
Mevsimin yazında kışında
Rüyalarında düşünde
Kapının dışında
Zilini çalmaya hazır olacak elim.
Yağmur hızını arttırdı
Avutmuyor artık mısralarımda beni
Yazıyorum
Kendimi bile inandıramıyorum
Parça parça oldu düşlerim
Hasret kılıcı etimi doğruyor ölüyorum
Seni yanımda istiyorum.
Kıyamet gecesi sanki
Buğulu camlara yazıyorum
Çok sevdiğim ismini
Gökten daha fazla gürlüyorum
Duyacağını biliyorum
Kadınım
Seni seviyorum.
 
BENİ UNUTAMAZSIN

Beni unutamazsın bilirim beni unutamazsın
Denizin durgunluğu gözlerimi
Coşkunluğu saçlarımı hatırlatır
Kulaklarını tırmalar sesim hayatından silemezsin
Beni unutamazsın bilirim.
Parkın tozlu yollarında yalnız dolaşacaksın
Mutsuz gökyüzünde bir iki yıldız ışık tutacak karanlığına
Delikanlının biri uzanacak ellerine ansızın
Çaresizliğine yalnızlığına irkileceksin
Ve daha sonra tarakta kalan saçlardan anlayacaksın ihtiyarladığını
Dudaklarının pembeliği solacak
Cilâsı çıkmış bir mobilya gibi eskiyecek güzelliğin
Kahrolacaksın !
Ve bir gün gelip beni anlayacaksın.
Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak
Ama sen yine de sözlerime aldırma.
Gözlerin zamansız ıslanmasın.
Çünkü artık çocuk değilsin
Güneşin nereden doğduğunu bilirsin
Başka bir İstanbul olmadığını bilirsin
Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin
Ama gitmek istiyorsan yine de sen bilirsin.
 
Geri
Üst