Karışık Komik +18 Fıkralar.

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Almeria
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Olmayanı

Bektasi, camide namazdan sonra dua etmis:
"ey ulu Tanrim, bana bir raki parasi ver!"
Yaninda namazini bitiren softa da, ellerini kaldirmis:
"Rabbim, bana iman ver!"
Iki duayi da isiten hoca, Bektasiye:
"Bak, herkes ne isitiyor
Tanri'dan, sen raki parasi. Utanmiyor musun?" demis.
Bektasi usulca:
"Ne yapalim hoca efendi, herkes kendisinde olmayani ister," demis
 
Gerçek Horoz

Bankada Çalışan Ziraat Mühendisi kredi icin gittiği bir köyden
dönerken, yolda arabası bozulmuş. Ne yapacağını düşünürken ileride bir
kulübe görmüş. Kapıyı çalmış. Kapıyı genç ve çok güzel bir kadın açmış.

Adam "ben Ziraat Mühendisiyim. Bankada çalışıyorum. Arabam bozuldu.
Bana yardımcı olabilirmisiniz?" demiş.

Kadın "Kocam askerde, bu gece burada kalabilirsiniz" demiş. Mühendis
bey teşekkür edip, içeri girmiş.

Kadın "Kocam askerde, benden bir isteğiniz var mı?"

Mühendis "Zahmet olmazsa yiyecek bir şeyler verebilirmisiniz?"

Kadın yemek hazırlamış, yemekten sonra üzerindeki yeleği çıkararak
"Kocam askerde, benden bir isteğiniz var mı?"

Mühendis " Zahmet olmazsa çay "
Kadın çay hazırlamış ve elbisesinin bir düğmesini açarak, "Kocam
askerde, benden bir isteğiniz var mı?"

Mühendis " Zahmet olmazsa bir bardak su " sorular ve istekler böyle
devam etmiş.


En sonunda kadın seksi geceliğini giymiş ve "Kocam askerde, benden bir
isteğiniz var mı?"

Mühendis "Yorucu bir gündü. ben artık yatayım" demiş ve uyumuş.
Sabah uyandığında, avluya çıkmış. Kadın tavuklara yem veriyor. ancak
bir tavuk 5 tane de horoz var. Mühendis bey şaşırmış.
" Hiç bir tavuğa 5 horoz olur mu?" diye sormuş kadına.

"Kadın siz onlara bakmayın. onların sadece bir tanesi gerçek horoz.
Ötekiler Ziraat Mühendisi."
 
Türkün Farkı (18+)

bir gün bi uçakta Fransız, İngiliz, Alman, Rus, İranlı, Hollandalı ve Türk, laylaylom gidiyorlarmış. Uçak rotasını takip ederek giderken İngiltere’nin üstünden geçiyor.
İngiliz şöyle bi aşağıları süzüyor ve lafa giriyor:
- Arkadaşlar, burası benim memleketim İngiltere. bizim biramız acayip meşhurdur, şahane biralar üretiriz, içmelere doyamazsınız.
İngiltere bitiyor, Fransa’nın üstünden geçerken Fransız lafa başlıyor:
- Burası da Fransa. bizim kızlarımız meşhurdur, öpmelere kıyamazsın.
Derken Almanya’ya geliyor uçak,
Alman bi iç çekiyor:
- Hey gidi memleket diyor. biz bi arabalar üretiriz, binmelere kıyamazsınız.
Sonra Hollanda’nın üzerinden geçerken Hollandalı bakıyor şöyle bi aşağıya:
- Burası da Hollanda diyor. Ah o güzel evler, bizim evlerimiz meşhurdur...
Uçak geçiyor Rusya’ya sonra (nasıl bi rotaysa artık)
Rus bakıyor aşağıya:
- bizim KGB miz meşhurdur. Dünyada sinek havalansa haberdardır.
Sonra İran’a dönüyor uçak.
İranlı bakıyor şöyle bi göz süzerek:
- Abiler burası da İran bizim de halımız meşhurdur, yumuşacıktır..
Geldik Türkiye’ye...
Türk bakıyor aşağıya, düşün düşün nerden başlasam ki (o kadar çok meşhur şeyimiz var ki en orijinalini söylemeliyim diye) Sonra başlıyor anlatmaya...
- Arkadaşlar burası Türkiye. bizim delikanlımız çok meşhurdur...Öyle ki; alır Fransız’ın kızını, içer İngiliz’in birasını, atar Almanın arabasına, ***ürür Hollandalının evine, yatırır İranlının halısında çatır çatır s.ker… KGB nin de bi s.kimden haberi olmaz
 
Postacı Niye Öldü

bir gün bir baba oğlunu dua ederken duyar. "Allahım sen annemi, babamı, ablamı, ninemi ve beni koru" diye. Adam çocuğun dedesini unuttuğunu düşünür ama çocuğa bunu söylemez. Ertesi gün dedeyi araba ezer ve dede ölür. bir kaç gün sonra baba yine duyar "Allahım sen annemi, babamı, ablamı ve beni koru" diye. Bu sefer nineyi unutur ve ertesi gün nine merdivenlerden düşer boynu kırılarak ölür. bir kaç gün sonra çocuk yine dua eder "Allahım sen annemi, ablamı ve beni koru" diye. Baba kendisinin unutulduğunu fark eder ve ertesi gün başına bir şey gelmemesi icin her adımını çok dikkatli atar. Aksam eve gelince karısına sorar
- "Hanım bugün ben işteyken neler oldu?" diye.
- Karısı "bizde bir şey olmadı ama postacı öldü!!!"
 
Zurna Gibi

Üç kovboy teksas ta bir barda masaya oturmus, kafayi çekiyorlar... bir sarhos girmis içeri.
Parmagi ile ortadakini isaret etmis, "senin anan" demis,"teksas in en çilgin seks manyagidir"...
Masanin etrafi bir anda bosalmis ama ortadaki adam duymazdan gelmis, içkisine devam etmis. Sarhos çikmis gitmis ancak on dakika sonra geri gelmis. Gene ayni masanin basinda dikilmis ve,"senin o fahise anani az önce becerdim, harikaydi" demis. Etraf masalar gene bir anda bosalmis fakat bizim kovboy gene kilini kipirdatmadan içmeye devam etmis. Sarhos çikmis gitmis. On dakika sonra gene gelmis."senin anan var ya,senin anan" diye baslarken, kovboy nihayet lafini kesmis.. "Eve git de yat,gene zurna gibi içmissin, baba!..""
 
Kabızlık..

Şantiyelerden birinde, bir işçi viziteye çıkıp haftalardır tuvalete çıkamadığını söylemiş... Doktor muayene edip, işçiden külotunu indirmesini ve masaya yüzükoyun yatmasını istemiş. Adam denileni yapınca, doktor içeriden getirdiği beyzbol sopasını 3-4 kere sertçe vurmuş işçinin poposuna:
- Tamam. Şimdi tuvalete gidin.
birkaç dakika sonra tuvaletten rahatlamış şekilde çıkan amele:
- Sağol doktor bey... Hep böyle olabilmek icin ne yapmalıyım?..
- bir şey yapmana gerek yok... Tuvaletini yaptıktan sonra poponu çimento torbasıyla silme yeter!..
 
Kurusun

bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması icin onu astım!"
 
Amerikalı Japon

bir Amerikalı ile Japon safariye çıkmışlar. Her ikisi de son teknolojik silahları da birbirlerine nazire yapmak icin yanlarına almışlar. Derken uzakta bir aslan görünmüş. Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş. ama karavana. Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş. fakat o da karavana. Aslan bizimkileri farkedince üzerlerine doğru gelmeye başlamış. Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamış. Japon hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş: -Ne o, aslandan hizlı mı koşacaksın? -Yoo, senden hızlı koşsam yeter.
 
Jipde Yoksa

İki acemi er paraşüt eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk atlayışları icin havalanırlar. Makul seviyeye geldiklerinde komutanları son kontrolleri yapıp: - "Atladıktan bir süre sonra paraşütün sağ tarafındaki ipi çekin, paraşütleriniz açılacaktır. Şayet açılmazsa hiç telaşa kapılmayın, sol tarafta yedek bir ip var onu çekin, sorun kalmaz. İndiğinizde sizi bir jip bekliyor olacak; sizi karargaha geri ***ürecek." Askerler korkarak da olsa atlamışlar. Heyecanla sağ taraftaki iplerine asılmışlar.. Tık yok. biraz da korkuyla sol taraftaki iplere asılmışlar, paraşütler yine açılmamış... Çok sinirlenen asker: - "Bu komutanın hiçbir dediği çıkmıyor; dur bakalım, aşağıda jip de yoksa o zaman görüşürüz onla!"
 
Aşağı Attım

bir general, komşu ülkeden gelen konuk generale hem hava atmak, hem de erlerinin kendisine ve vatanına bağlılıklarını göstermek icin, üç erini ve karılarını yanına çağırır. Erlere birer kurusıkı tabanca verir. onları yan odaya alır ve karılarını öldürmelerini ister. Konuk generale "şimdi bakınız erlerimiz nasıl itaatkar ve vatansever", der. Erler teker teker içeri girerler. birinci er karısından özür dileyip tüm şarjörü boşaltır. Tabii karısı ölmez, kurşunlar kurusıkıdır. İkincide de aynı şey olur. Genaralin gözleri yaşarmıştır. En son giren erin ardından, iki general kurşun seslerini dinlerken, "dan dan dan dan dan dan... şangırrrr", diye bir ses duyarlar. İşini bitirip çıkan ere merakla sorarlar, "neydi o şangırrr sesi?" diye. Er yanıtlar: - "Komutanım bana kurusıkı kurşun vermişsiniz, karım ölmeyince bende tuttum camdan aşağı attım."
 
Kim Kırdı?

Yıllar önce İngiltere'de erler şemsiye kullanmazmış. Şemsiye taşıma hakkı sadece subaylara tanınıyormuş. O yıllarda bir gün genç teğmenlerden biri, koltuğunun altında bir şemsiye ile hızlı hızlı yürüyen eri görünce, beyninden vurulmuşa dönmüş. Eri çağırarak: - "Bu ne küstahlık", demiş. ve şemsiyeyi aldığı gibi dizinde iki parça etmiş. - "Bu sana bir ders olsun, bir daha böyle küstahlıklar yapma!" Neye uğradığını anlamayan er: - "Başüstüne", diyerek selamı çakmış ve şöyle sormuş: - "Teğmenim, beni az önce evine yollayan general şemsiyesini istediğinde kim kırdı diyeyim?"
 
Boynuzlarından Tutarım

Güney Amerikalı bir subayla bir er konuşuyorlar: - "Savaşta bir düşmana rastlarsan ne yaparsın?" - "Vururum." - "Doğru, peki bir düşman bölüğüne rastlarsan ne yaparsın?" - "Vururum" - "Olmadı. Koşup karargaha haber verirsin. Peki savaş meydanında bir inek görürsen ne yaparsın?" - "Vururum." - "Olmadı." - "Koşup karargaha haber veririm." - "Yine olmadı. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklersin. Şimdi beni görürsen ne yapacağını söyle.." - "Vururum." - "Olur mu canım. ben senin komutanınım." - "Döner karargaha haber veririm." - "Yahu ben düşman bölüğü değilim ki." - "Hah tamam. Boynuzlarından tutup karargaha sürüklerim..."
 
Mehteran

bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş: - Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler: - Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: - biz Istanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: - Güm Güm Güm !!! İçeriden sormuşlar: - Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: - biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hemen cevaplamışlar: - onlar 40 yıl önce geldi! Dışarıdan yine ses gelmiş: - biz mehter takımıyız, ancak geldik!
 
Başçavuş Albayı Tutuklayacak

Albay, binbaşıya :
-Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim
elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. bende orada
bulunup kendilerine gerekli bilgiyi verecegim. Şayet yağmur yağarsa, tabii
bir şey göremeyiz .O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha ***ürürsün.
Binbaşı, yüzbaşıya :
-Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman
görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey
görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim
elbisesiyle yapılacaktır.
Yüzbaşı, teğmene :
-Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının
açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen
bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.
Teğmen, başçavuşa :
-Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kiyafeti ile albay tutulacak.
Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü
bu her zaman görülen bir olay değildir.
Basçavuş, askere :
-Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz
talim techizat ile hazır olun.
Askerler kendi aralarında :
-Yarın sabah bizim basçavus Albayı tutuklayacakmış
 
Baba Da Kalacaktır

Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış: - "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım." Hakim kocaya sormuş: - "Karınızı duydunuz. bir diyeceğiniz var mı?" Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış: - "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?" Hakim sekreterine dönmüş: - "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."
 
Niye Zehirleyeyim Ki?

"Bak karıcığım, ben ölmek üzereyim. Ölmeden önce sana bir itirafta bulunacağım. seni aldattım, hem de bu evde senin yatağında." der... "Biliyorum" der kadın da, "Yoksa seni niye zehirlerdim ki?"
 
bende Bunları Unutacağım

bir uçak Afrika'nın balta girmemiş ormanlarının üzerinden geçerken düşer. Uçak küçük bir nakliye uçağıdır ve sadece Amerikalı pilot kurtulur. Ormanda yaşayan bir zenci kabile bu pilotu bulur. İyileştirir ve pilot gel zaman git zaman bu kabilenin icinde yaşamaya alışır. Derken yıllar geçer ve kabilede çocuklar beyaz ve sarışın doğmaya başlar. bir, iki... Kabile şefi bakmış ki bu iş böyle olmayacak pilotu karşısına alıp konuşmaya karar verir. Pilotu çağırır ve sorar: - "Nedir bu, yani sen geldikten sonra çocuklarımız beyaz doğmaya başladı?" der şef. Pilot da kendini savunmak icin şöyle der: - "Sayın şefim siz burada ormanların icindesiniz bilmezsiniz, doğal seleksiyon denen birşey var yani canlılar zaman geçtikçe özelliklerini değiştirir. Mesela şu atı ele alalım; bakın at çok güzel beyaz bir at, ama yavrusu siyah olmuş?" Şef bir ata bakar, bir yavrusuna, bir de pilota ve şöyle der: - "Tamam sen onu unut, ben de bunları unutacağım."
 
Hala Cinlere Inanıyor Da...

yeni evli çift balayı zamanında golf oynamaya karar verirler. Otellerindeki golf sahasına inip golf oynamaya başlarlar. Adam topa bir vurur, top çalılıkların arasında kaybolurken bir şeylerin kırıldığını gösteren bir ses gelir... Sesi takip eden çift topun harabe bir kulübenin c***** kırdığını anlarlar. İçeri girdiklerinde iri kıyım bir adam koltukta oturmaktadır. Çift üzgün bir vaziyette: - "Kusura bakmayın beyefendi bilerek olmadı, çok özür dileriz; zararınızı ödemeye de razıyız", diyerek af dilerler. Bunu gören adam: - "Hayır hayır, esas ben size çok teşekkür ederim. ben bir cinim ve 300 yıldır bu lambadaydım.. Topunuz lambayı kırarak benim serbest kalmama neden oldu.. Bu yüzden ne isterseniz yapacağım.. İkinizinde birer hakkı var", der. Kadın: - "benim icinde hizmetçileri olan kapısında son model arabalar duran bir villam olsun", der. Cin: - "İsteğiniz yerine getirildi bayan", der. Adam ise düşünür.. "Ev var araba var.. ben de 1 milyon dolar isteyeyim" diyerek hemen söze girişir: - "ben de hesabımda 1 milyon dolar istiyorum." - "Beyefendi sizin de isteğiniz yerine getirildi. fakat benim de bir isteğim var. Biliyorsunuz 300 senedir bir lambada kapalıyım ve canım acaip kadın çekiyor. Bu isteklerinizin karşısında ben de hanımınızla beraber olmak istiyorum", der. Adam bu istek karşısında sinirlense de cinin yaptıklarından dolayı biraz yumuşar ve onun bir cin olduğunu göz önüne alıp bir daha karşılarına çıkmayacağını düşününce karısına bakar. Karısı da yakışıklı cinle bir beraberliğin zararlı olmayacağını düşünüp kabul eder. Kadınla cin arka odada işlerini bitirirler. Kadın giyinirken cin uzandığı yerden sorar: - "Hanfendi kocanız kaç yaşında?" - "35, nolduki?" - "Hiiç bu yaşa gelmiş hala cinlere inanıyor."
 
Benim Ki Daha Iyidir

İki bacaksız karşı karşıya geçmiş, kimin babası kimi döver, onu tartışıyorlarmış. bir tanesi bağırmış: - "Bİ KERE benİM BABAM senİN BABANDAN DAHA İYİDİR!" Diğeri altta kalır mı, o da bağırmış: - "benİM ANNEM DE senİN ANNENDEN DAHA İYİDİR!" Bunu duyunca bizimkisi duraklamış: - "Hmmm... Sanırım haklısın. Çünkü benim babam da aynı şeyi söylemişti."
 
içince Sapıtıyorsun

O gün barda her şey sakindi, piyanist beylik parçalarından birini çalarken millet masalarda pokerin tadını çıkartıyor, bir yandan da viskilerini yudumluyordu, derkeen, içeriye bir adam geldi ve bara yaklaşıp: - "Hey barmen, herkese benden bir viski, sen de iç bir tane." Barmen bardakları parlattığı kirli bezini bırakıp bu yağlı müşterinin isteğini memnuniyetle yerine getirdi, bir bardak da kendi içti. Bu iş bir kaç tur gerçekleştikten sonra barmen artık parayı isteyince adam: - "Ne parası barmen sen verdin biz içtik", dedi bunun üzerine barmen adamı bir guzel patakladıktan sonra kapı dışarı etti. Ertesi gün aynı adam gene aynı bara gelir: - "Hey barmen, herkese benden bir viski, ama sana yok viski, sen icince sapıtıyorsun."
 
Geri
Üst