Bektaşi Fıkraları

20
EXE RANK

OttoMaNs* ;яeiz

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
32,869
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Web sitesi
www.netbilgini.com
OttoMaNs* ;яeiz
sırat köprüsü

sürekli durmadan içki içen bektaşiye hoca sorar ey münafık bukadar içiyorsun

ama yarın öbürgün öldüğünde sırak köprüsünü nasıl geçeceksin

bektaşi gülerek

gecipde ne yapacağım karşıda babamın morsümbüllü üzüm bağları yokya

bu tarafta kalır içkimi içerim
 
Neresi Olacak Meyhane

Bektasiyi, rica minnet camiye **ürmüsler.Hoca baslamis anlatmaya:

-Bir yer vardir ki orada, zengin fakir ayrimi yoktur.Dertli giren neseli olur.Oraya giren herkesin gönlü ferahtir.Bilin bakalim, burasi neresidir?

Bektasi yanit vermis:

-Neresi olacak, meyhane...
 
İki Kez

Bayramın yaklaştığı günlerden birinde, iftar sırasında, misafirlerden biri:

-Keşke, Ramazan, senede iki kez gelse.

Aynı sofrada misafir bulunan Bektaşi, hemen şu cevabı verir:

-Öyleyse Ramazan gider gitmez neden bayram yaparsınız? İnsan, sevdiği gidince bayrım mı yapar hiç!...
 
Dersimi aldım

BEKTAŞİ BİR GÜN TEKKEYİ TEMİZLERKEN İĞRENEREK BİR HAMAM BÖCEĞİNİN ÜSTÜNE BASAR KAFASINIDA GÖĞE KALDIRIP:

-YA RABBİ ŞU PİSLİĞİ NİYE YARATTIN BİLMEM Kİ? DER.

GEL ZAMAN GİT ZAMAN BEKTAŞİNİN ENSESİNDE KOCA BİR ÇIBAN
ÇIKAR KİME GİTTİYSE DERDİNE DERMAN BULAMAZ,AYLARDIR SIRTININ ÜSTÜNE YATAMAYAN BEKTAŞİYE KOCA KARININ BİRİ ;

-HAMAM BÖCEKLERİNİ YAKALA ,TEK TEK AYIKLA ,EZ, SUYUNU ÇIKAR SUYUNU İÇ ,POSASINIDA YARAYA SÜR.DİYE AKIL VERİR

ÇARESİZ DENER BİZİMKİ VE 3 GÜN İÇİNDE YARADAN ESER KALMAZ.

GEL ZAMAN GİT ZAMAN BİR TEKNE YOLCULUĞUNA ÇIKAR VE TABİ FIRTINA PATLAR HERKES CAN HAVLİYLE ADAK ADAYIP DUA EDERKEN BİZİMKİSİ SOFRAYI KURMUŞ ÇOKTAN ÇEKMEYE BAŞLAMIŞTIR;

-YAHU BABA ERENLER BARİ ŞU ZAMANDA YAPMA MEYİ BIRAK DUAYA BAŞLA.

-NE İÇİN DUA EDİCEMKİ?

- E DUA ETTE ALLAH BİZİ KURTARSIN.

-HA ONUN İÇİNMİ?BEN DERSİMİ ALDIM BİDAHA ONUN İŞİNE KARIŞMAM...DER
 
Eşşekliğinden

Dostlarinin baskilarina dayanamayan Baba Erenler, camiye gitmis, hocanin vaazini dinliyordu.Hoca, içkinin kötülügünü anlatmak için aklina ne geliyorsa söylüyordu. Bir ara söyle dedi:

-Bir esegin önüne, bir kova su ile bir kova sarap koysaniz, hangisin içer? Elbette ki suyu içer. Peki esek niçin sarabi içmez?

Bektasi dayanamayip seslendi:

-Neden olacak, esekliginden..
 
BEKTAŞİ

Bektaşinin biri içki şişesiyle camiye girer.
Onu gören arkadaşı sen ne yapıyorsun içki şişesiyle camiye girilirmi?
diye sinirlenmiş.

Bektaşi dönüp;
sen zina aletiyle giriyorsunda birşey olmuyorda,
içki şişesiyle girince ne olur demiş
 
Rakı

Raki helal midir, haram mi? diye sorulunca, Bektasi söyle yanıt vermis:

Agiza göre degisir!
 
bektaşi ile ömer

ömerle bektaşi yolun kenarında oturup muhabbet ederlerken önlerinden bir köpek geçer. ömer sorar bektaşi bu köpek bizdenmidir yoksa sizdenmi?

bektaşi : hele önüne bir tavşan at yerse sizden yemezse bizden.
 
Peşin Namaz

Bektaşi ile bir hoca birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca :

-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya...

Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşinin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :

-Yahu bu ne uzun namaz böyle?

-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları eda eyledim!

Bektaşi :

-Eh ben de bir namaz kılayım! demiş ve başlamış namaza...

Ama ne namaz, bitmiyor, sonunda hoca dayanamamış :

-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!

-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım!

Hoca şaşırmış :

-Yahu olur mu böyle şey?

Bektaşi gülmüş :

-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?
 
Nasil becerdin?

Bektasi, evinde misafir oldugu için, karpuzcuya ugramis:

-Iyi karpuzun var mi?

-Kurabiye gibi baba, güven bana!

-Peki öyleyse iyi bir tane ver bakalim.

Karpuzcu birini seçip vermis.Baba erenler, almis ve eve gitmis.

Bektasi, yemekten sonra, konuklarinin önünde karpuza gururla biçagi vurmus.Fakat o ne?Ilk biçak darbesinden sonra etrafi koku salmis. Karpuz ikiye ayrilinca, fos diye çürüyen içi masaya yayilmis.Tabii her taraf berbat, Bektasi ise mahçup olmus. Baba, sabahi zor etmis ve solugu karpuzcuda almis:

-Erenler, seni tebrik ederim?

Karpuzcu sasirmis:

-Hayrola baba, beni niye tebrik ediyorsun?

Bektasi:

-Ulan kesmeden, delmeden o karpuzun içine nasil siçtin, dogrusu sasip kaldim. Seni onun için tebrik ediyorum.
 
zina aleti!

içki yasağının oldugu dönemde bektaşiyi yakalarlar.
Bektaşi
-Bırakın, beni neden **ürmek istiyorsunuz?
-İçki içmişşin seni suç aleti (boş şişe)ile yakaladık.
Bektaşi
-Bende zina aletide var!!!
 
Allah Şimdi Ne Yapıyor

Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: - Baba dedi, bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın? Bektaşi yanıt verdi: - Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum. - Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor? Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş: - Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim. - Neden? - Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam: - Hadi demiş söyle bakalım. Allah şimdi ne yapiyor? Bektaşi: - Ne yapacak demiş, atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor. Ve çalakamçı uzaklaşmış.
 

Tacir Olmayı Düşünüyor

Bir Bektaşi, merkebine odun yükleyip şehre gelirken karşıdan tüccar kılıklı iki adam peyda oldular. “Şu zındıkla alay edelim!” diye Bektaşiye yanaşıp selâm verince Bektaşi de durur, merkebi de.
Tüccarlar işaretle:
-“Bu eşeğin ne düşünüyor?”
-“Odun taşımaktan yorgun düştü de, artık kasabada ticaret etmeyi düşünüyor!”
 
Nasıl Becerdin

Bektaşinin akşam yemeğine misafiri olduğu için eve gelirken karpuzcuya uğramış:
-“İyi karpuzların var mı?”
-“Kurabiye gibi baba, itimat et bana.”
-“Peki en iyisini ver bakalım.”
Karpuzcu birçok karpuzu okkaladıktan sonra:
-“Al da bunu ağız tadıyla ye,” der.
Bektaşi karpuzu alır, yemekten sonra misafirlerin önünde gururla kesmeye başlar. İlk bıçak darbesinden sonra etrafı bir koku alır. Karpuz ikiye ayrılınca, foş diye çürümüş içi, masaya yayılmış, etraf berbat olmuş, bektaşi mahcubiyetten yerin dibine geçmiş. Sabahı zor etmiş, soluğu karpuzcuda alır:
-“Al şu mecidiyeyi, seni tebrik ederim.”
Karpuzcu, “Hayrola baba, erenler neyi tebrik ediyorsun?”
Bektaşi “Ulan kesmeden, delmeden şu karpuzun içine nasıl s..çtın. Seni tebrik etmeyeyim de kimi edeyim.!”
 
Onun işine karışmam

Bektaşi, yolda yürüken bir bok böceğinin, bok u yuvarlayak ***ürmesine şaşarak;
- Ey! Allah ım. Evreni, Dünya yı ve bu kadar canlıyı yarantın da, bu bok böceğini niye yarattın? demiş ve yoluna devam etmiş.
Gel zaman git zaman, bir gün hasta olmuş. hastalığına çare bulamamış hekimler. En sonunda bir hekim onu muane ederek hastalığına teşhis koymuş.
- Eğer Bok böceğini çiğ çiğ yersen iyileşeceksin. demiş.
Çaresiz Bektaşi dediğini yapmış ve iyileşmiş.
Yine günlerden birgün Bektaşı deniz yolcuğu yaparken, fırtınaya yakalanmış. Gemilerdeki yolcuların hepsi Allah a geminin batmaması için çeşitli dualar ederken, Bektaşi Gemi direğinin dibinde oturup sigarasını içmekten başka hiç bir yapmıyormuş. bu gören biri yanına sokulup;
-Be ey !erenler; gemi batacak ölüp gideceğiz. neden sende dua etmiyorsun? demiş.
Bektaşı;
- Ben onun işine karışmam. Bir defasında Allah ın işine karıştım, bana bok böceğini yedirdi. şimdide karışırsam kim bilir ne yedirecek
 
Kabul olsaydı

Dilencinin biri, Bektaşi ye: – "Bir sadaka ver sana dua edeyim."

Bektaşi on para verdikten sonra dilenciye dönerek:
– "Duanı istemem."

Dilenci sorar: – "Neden?"

– "Eğer duan kabul olsaydı, sen dilenci olmazdın!"
 
Yokluk

Bektaşinin biri Allahım bana bir içki parası ver diye yalvarıyormuş.
Buna şahit olan bir softa Ulan imanını arttırmasını doğru yola
iletmesini istesene demiş. Bektaşide herkes kendinde olmayanı ister
demiş.
 
Yarı yarıya

Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya ***ürürler. Çakırkeyif Bektaşi yi görür görmez kadı:
"Behey kafir! Bu yasta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? .." der.

"Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır" diye karşılık verir Bektaşi.
Kadi:
"Bunun içine pamuk katarlar"
Bektasi:
"Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar..."
 
Uğursuzluk

Avci Sultan Mehmet bir gün adamlariyla beraber aksama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebinni de, sabahleyin gördügü bir dervisin ugursuzluguna baglar.

Solaklara seslenir. Saraydan cikarken, su su tipte, sivri külahli, sirti kambur birinin önünden gectigini ve hemen bu adami bulmalari emrini verir. Tarife göre Bektasi babalarindan ayyas Hamza Babayi yaka paca huzura getirirler.

Sultan:
" Bre ugursuz, nabekar!.. Bugün sabahleyin karsima ciktin. Bu yüzden aksama kadar bir ava rastlayamadim. Bu ne ugursuzluktur. Vurun kellesini... "

Bektasi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dilegini aciklamak icin söz alir:

" A devletlum siz beni gördünüz bir keklik vuramadiniz. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördügüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, ugursuzluk hangimizde!... "
 
Bir gün fazla tutmuş

Adama sormuslar:

-Kaç gün oruç tuttun?

-Hastaligim nedeniyle, ancak bir gün tutabildim!

Ayni soruyu, orada bulunan Bektasiye sorunca, hiç istifini bozmadan yanit vermis:

-Bu arkadas benden bir gün fazla tutmus!
 
Geri
Üst