Atasözleri Sözlüğü

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Method
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Kul azmayınca Hak yazmaz.
Kişinin başına gelen felâketler hep onun azgınlığı, sapkınlığı yüzündendir. Çünkü Yüce Allah hiçbir kuluna zulüm yapmaz. Doğru yolda giden toplumlar selâmete ermişler, sapanlar ise felâketlerle karşı karşıya kalmışlardır.
 
Kul hatasız (kusursuz) olmaz.
Bk. “Hatasız kul olmaz.”
 
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez.
Sıkıntıda olan, dara düşen ve kendisine inanan insanları Yüce Allah darda koymaz. Onlara en sıkışık anlarında yardım eder, yeter ki o kullar kötü yola sapmadan sabrederek yollarına devam etsinler.
 
Kurda, “Neden boynun (ensen) kalın?” demişler; “İşimi kendim görürüm de ondan” demiş.
Kendi işini kendisi gören, başkasına bırakıp yaptırmayan kişinin içi rahattır; çünkü işin bütün yükü ve sorumluluğu ona aittir. Dolayısıyla hiç kaygılanıp üzülmez de, keyfine bakar.
 
Kurt dumanlı havayı sever.
Kötü niyetli kimseler ortalıktaki karışıklıklardan yararlanma yoluna giderler. Çünkü o anda dikkatler dağılmıştır, kimin ne yaptığı belli değildir. Dolayısıyla kendilerine engel olacak kimselerin bulunmadığı bu ortamı sever ve bu ortamın oluşmasını istekle beklerler.
 
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur.
Güçlü, kuvvetli bir kurt ile köpekler kolay kolay başa çıkamazlar, ondan çekinip korkarlar. Bunun gibi her bakımdan güçlü, kuvvetli iken herkesi korkutan, tedirgin eden, yıldıran kişi, bu gücünü-kuvvetini kaybettikten sonra onun bunun, aşağılık kimselerin eğlencesi ve oyuncağı hâline gelir.
 
Kurt tüyünü (köyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez.
Kötü, zalim kimseler kılık-kıyafetlerini, oturdukları ev ve yerlerini değiştirseler de huylarını değiştirmezler; onların bu kötü yapıları devam edip gider.
 
Kuru lâf karın doyurmaz.
Anlamsız, yersiz, boş sözlerle bir iş yapılamaz. Bir işten olumlu sonuç alınmak isteniyorsa, o konuda eylemde bulunmak, yararı dokunan davranışlar göstermek gereklidir.
 
Kurunun yanında yaş da yanar.
Bir düzeni kurmak, huzuru sağlamak için girişilen bir eylem sırasında suç işlemiş kötülerin yanı sıra, suçsuzların da cezalandırıldığı ve zarara uğratıldığı görülür.
 
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.
Eksiksiz, noksansız kişi olmaz, hiç kimse mükemmel değildir. Bu sebeple kusursuz dost aramak boşunadır. Arayan da dostsuz kalır. Dost bulmak istiyorsak, insanları kusurları ile kabullenip sevmeliyiz.
 
Kuzguna yavrusu güzel (anka) görünür.
Bak. “Karga yavrusuna bakmış…”
 
Küçük suda büyük balık olmaz.
1. Yetenekli, büyük kişiler küçük çevrelerde yetişse bile barınıp kalamaz. Bu kişiler kendilerini besleyecek, barındıracak ve olgunlaştıracak daha büyük çevrelere, kültür ortamlarına ihtiyaç duyarlar. 2. Küçük kazançlar, küçük ortamlarda; büyük kazançlar da büyük ortamlarda elde edilir. Sınırlı, küçük bir ortamda yapılan işten bol kazanç sağlanamaz.
 
Kürkçünün kürkü olmaz, börkçünün börkü.
Başkalarının ihtiyaçlarını karşılayan bir meslek dalında çalışıp çabalayan kişi, kendi ihtiyaçlarını ha bugün, ha yarın diyerek ihmal eder ve savsaklar.
 
Lâfla peynir gemisi yürümez.
Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez. Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak lâzımdır.
 
Lâf torbaya girmez.
Ağızdan söz bir kez çıktı mı artık onu gizlemek mümkün değildir. Çünkü onu herkesin duyması kaçınılmazdır. Bu sebeple söz ağızdan çıkmadan önce iyice düşünmeli, nereye varıp varmayacağı hesaplanmalı ondan sonra sarf edilmelidir.
 
Lâtife lâtif gerek.
Şaka yaparken bile kaba, kırıcı olmamak, incelikten ayrılmamak gerektir.
 
Leyleğin ömrü laklakla geçer.
Aylak, işsiz-güçsüz, bir iş yapmak istemeyen kişi zamanını boş ve anlamsız konuşmalarla geçirir. Çene çalmaktan başka bir işe yaramayan bu kimselerle bir arada bulunarak zaman harcamaktan kaçınmak bir zorunluluktur.
 
Lodosun gözü yaşlı olur.
Güneyden veya güney batıdan esen rüzgâr, ardından çoğunlukla yağış getirir.
 
Lokma çiğnenmeden yutulmaz.
Her iş bir emekle yapılır. Emek, çaba ve diğer yardımcı güçleri sarf etmeden bir şey elde edilemez. Alın teri dökülmeden kazanılan şeyden hayır gelmez. Nasıl ki çiğnemeden yuttuğumuz şey midemize zarar veriyorsa, emek vermeden elde ettiğimiz şey de bize zarar verir; çünkü helâl değil, haramdır. O hâlde bir şey elde etmek istiyorsak çalışmak, alın teri dökmek ve emek vermek zorundayız.
 
Mahkeme kadıya mülk değil.
Hiçbir kimse, hizmet için bulunduğu kamuya ait bir makam ya da mevkide ömrünün sonuna kadar kalamaz. Ayrıca o yeri kendi malı ve mülküymüş gibi de kullanamaz. Gün gelir, onu o yere getirenler onu oradan alır, yerine bir başkasını getirebilirler. Bu sebeple geçici de olsa devlete ait olan yerleri işgal edenler, o yerlerde yetkilerini yanlış yolda kullanmamalıdırlar.
 
Geri
Üst