Aşk Şiirleri [GÜNCEL]

Yüreğin de mazide kalma bir aşk öyküsü var
gözlerimde kaybetmenin usul bir korkusu var..
bırakmış, gitmişti oysa..
çok severken geride,
beni buralarda seni içimde..
acıyorum en derinden..
sancım var taaa şuramda..
sür kendini bu acıya, çaresi sensin..
yokluğun ölüm..
 
Saatler düşlerimi vuruyor sırtından.
Haince, sinsi planların kucağına düşüyor tüm umutlarım…
Karanlığa sakladığım tüm beklentilerim,
Dökülüyor birer birer odamın duvarlarından…
Sessizlik hiç bu kadar acı verici olmamıştı yokluğunda…
Beni seven yalnızlık,
Şimdi nefret ediyor sanki benden…
Odamı aydınlatmaya çalışan mum ışığına asılı kalmış tüm hayallerim…
Ölümün soğuk nefesi gitmiyor ensemden.
Avazım çıktığı kadar bağırmak isterken, susuyorum sana…
Korkular sarıyor dört bir yanımı.
Şehrin en kuytu köşelerinde bir cinayete tanık oluyorum…
Defalarca vurulan bıçak darbelerinin sesleri duyuluyor uzaktan.
Faili meçhul bir cinayetin tek tanığıyım artık yokluğunda…
Yüreğime bir çaresizlik çöküyor,
Kent ölüm uykusuna yatmış gibi sessiz…
Nefes almıyor artık sevdalar.
Sokak lambaları bir bir küsüyor bu kente…
Karanlık tüm soğukluğuyla hakim oluyor geceye…
Rüzgarlar esiyor ara sokaklarda fırtına şiddetiyle…
Ağaçların yıkılmadan önceki can çekişlerini anlatıyor sanki yaprak hışırtıları…
Bir kez daha çaresizliğin verdiği acıyı hissediyorum yüreğimde.
Bir şeyler yapmam gerektiğini hissetmek ile,
Hiçbir şey yapamayışımın arasında ki çizgide sürgün ediliyor bedenim…
Ve ölümün soğuk nefesiyle buz kesiyor tenim…
 
insan yorulmak bilmez gülüşlerini izlerken
hiçbir şeyin olmasa gençliğin kırılırdı bekleyişime
saçların bekletirdi iç işleyişini yürek yanılgılarımın
sözsel davranmalıydık belki yolculuk zordu
kuşları izlemek öğle ve akşam arası
gölgeler büyüleşir ya sen sarıdan kopkoyu kahveye içerlersin
iç işleyişlerinle ağlarsan ağlarsın ama sonu yok güzelliğinin
sen sana rağmen senleşirsin nasıl geçtiğini anlamam ömrümün
ne ömrüm şikayetçi senin senleşmenden ne ben sitemkarım
evim adresim yok yanım yörem saçarlınla içtenlikle bağlıyım
budur tek bakmaya devam etmek kararım ince sazlı bir aşk acısına
ben ölürsem geride bıraktıklarım kalır arkadaşın sırdaşın
bana ve kendine rağmen korkma ölmek tek sigortasıdır aşk salının
hiçbir deniz batıramaz seni koyu hülyalı bir üşüme seansıyla
seni bilirim yaşarsın ya konuşursun bakkaldan ekmek alırsın
korkma şaibeli değiliz bu dünyanın ortasında eminiz bu biziz
bizim bizliğimiz ve ayrılığımız öylesine bir ortak noktamız
ölmekte birleştiren çözümlerimizi sonsuza kadar öpüşmekli
ayrılığı paylaşmak güzel sanırdım biçimliymiş oysa sadece
ölüme çare yoksa sonunu düşünme kapalı yolların an be an
dizlerimin sızısında sana koşan ömrümün gururuyla ben
kalmak için gideceğim birgün …kalmamakta…
uzun anılarla kısalır sanırdım gecenin kıt kanaat sorusu
güneşin A harfiyse senin yüzündeydi tek seçeneğimdin
çarşı pazar kent orman…soytarıydı kefenimdeki hallerim
sana özgürce dokunamadan öldüm ben…
 
Ardında düştü yüreğim ellerinden;
Hiç acımadı ki.
Çocukken de düşerdim;
Kanardı dizlerim.
Acıyı gururuma yediremez:
‘Hiç acımadı ki’ derdim.
Gururum yine sahnede;
‘Acımadı’ dedirtiyor.
Çocukken dizlerim kanardı.
Şimdi yüreğim kanıyor.
Alındın ellerimden sen;
Artık yoksun.
Çocukluğum gibi alındın elimden.
Uyandırıldım bir düşün en güzel yerinden.
Oysa önlüğümün tüm düğmelerini açar,
Kolalı, beyaz yakamı yana savururdum.
Mahalle arasında maç başlar,
Ben hayata gol atmak için topa vururdum.
Oysa hayattan hep gol yedim,
Ne o mahallem var artık,
Ne benim yanım senin yerin.
Çocuktum, kolalı yaka boğazımı keserdi.
Şimdi nefesimi kesti senin gidişin.
Hayalleri biriktirirdim kumbaramda,
Gazoz kapaklarından bir dünya kurardım.
Ceplerim misketlerle dolardı, taşıyamazdım.
Sonra yüreğim aşkla doldu taşıyamadım.
Yumurta kokardı beslenme çantam,
Hani birazda elma kokusu sinerdi.
Gidişini bir anlasam.
Belki ayrılık da içime sinerdi.
Gazoz kapaklarım, misketlerim,
Kumbaram ve hayallerim vardı.
Gün geldi misketlerim çalındı.
Oysa her düşe birlikte uyumuştuk seninle
Sen gittin hayallerim çalındı.
Ardından düştü yüreğim ellerinden.,
‘Hiç Acımadı ki’
Ve ben sana bundan başka hiç yalan söylemedim ki
 
Yazıp da karaladığım cümlelerimin ardından yazıyorum bu şiiri,Biliyorum,söylersem yine fıtık olacak dilimin beli…
Bir türkü vardı ya hani,
Söyleyemediğim,benim için dinle diye söylemiştin,
Onu dinliyorum şimdi…
Kim söylese bu türküyü,sen söylüyorsun sanki…
“Sana ben şiirler sözler büyüttüm”…
Büyüttüklerimi öksüz bırakma sevgili,
Ben geçmeyen geçmişimi gözlerinde öğüttüm…
Türkülerde kalsın söylenmeyenler,
Gel hadi gidelim,uzat ellerini;
Söyleneceklere ***ürmeye hazır yelkenliler…
Razıyım ben bilirsin,
Adım adım sev beni…
İsyan etmem,
Adım tadım sensin,neden isyan edeyim ki…
Bak yine susamadı kalemim,
Ak yine be sevgili,sana susadı kaderim…
Kızacaksın yine ama gururlu değil şiirlerim;
Ben sana Can dedim…
 
Dokunma,
Bozarsın.
Dokunma,
Kırarsın.
Dokundum,
Kırıldı, bozuldu.
Bir tokat sanki şimşek,
Kırıldım, bozuldum
 
01.05
2011
Sen Kadar Gerçek
Necla Ülgen Sarıkavak
Ayrılığı seçtiğim günden beri
Meczup bir yar gibi
Hatta özledim seni, çıldırır gibi
Gizlerimde biriktirdiğim,
Albenili yasaklar gibi,
Hasretine paha biçemeyecek kadar meftun
Sen kadar gerçek, kokun kadar adam,
Sözlerin kadar doğru
Gözlerin kadar bal rengi,
Yüreğin kadar kırmızı, nefesin kadar can
Canımda/can kadar olmuşken sen.
Sen kadar pişmanlıklar,
Terklerim avuçlarında
Şimdi
En az sen kadar
Peşimdedir yalnızlığım.
 
gece de senin kadar masum mu?
peki ya gözlerin
kaç kişiyi yaktın onlarla kimbilir
evet
gece de
sen de
masum değildiniz
kaç kişiyi yaktı taş kalbiniz?
kaçı sağ
kaçı göçtü söyler miydiniz?
siz beceriksiz bir aşçının tuzsuz yemeği kadar yavan bir kalbe sahiptiniz oysa
çocukları sevmezdiniz
çünkü onlar masumdular
sizse
yalanı bilirdiniz
saygısızca sevmeyi
ve alay etmeyi
kuşların göçü bu yüzdendi
barınamadılar yurdunuzda
güllerin dikenli yönleri hep size dönüktü
kin tutarlardı size
bu yüzdendi
siz sevmeyi ne bileceksiniz
ancak
yakmayı bildiniz
söyleyin bana
kaç can aldı taş kalbiniz
doğarken ağlayan siz
masum değil miydiniz?
kendinize gelmeniz için kalçanıza yediğiniz tokadı küfür bildiniz
düşmek felaket değildi
ama siz düşenlerle alay ettiniz
düştüğünüzde de küfrettiniz
hey
küçük bey
küçük hanım
babayiğitler
ahkam kesenler
bombalanırken bir bebeğin masum gözleri
söyler misiniz
nerdeydiniz?
 
Derdi kederi, her bir beteri,
Düşündürür hep olanı biteni.
Hem biteni, hem yolda geleni.
İçinden atamayınca kemireni,
Senin olur hep beterin beteri.
Feda etsen de birkaç bedeni,
Ödeyemezsin, etmez bedeli.
Ruhunu sarar bir acı, ebedi.
Yanlışı sevmekse doğrunun kaderi,
Varsa bunu göz ardı etmenin sebebi,
Yoktur artık pişmanlığın gereği.
Gelmez olur bu karanlığın seheri
 
KAÇ KEZ
Bu kaçıncı sabahlayışım bende bilmiyorum? Birazdan şafak sökecek,
Günün ilk ışıkları aydınlatacak hüzün dolu odamı.
Geceden kalma acılar var yüreğimde, paketimde kalan son sigarayı da yakarak,
Tozlanmış resimlerimize bakıyorum öylece.
Uykusuz gecelere gebe kalan ben miydim,?
Ben miydim bu koskoca yüreğin kapalılarını sana açan,
Tutsak kalan bir sevdanın feryadını kaç kez duydun?
Kaç kez,
Vuruldu hayallerin can evinde kalleşçe,
Kaç sokak gezdin kaç köşe başında bekledin ölümü beklercesine?
Ve hangi isyanın sesi var şiirlerinde.
Kaç kez,
Mutluluğun hırkasını çıkarıp astın başka omuzlara,
hangi rafa kaldırdın,hangi duvara astın kalbini?
Kaç kez,
Elinden alındı yarınların, hangi karanlıkta bırakıldı umutların?
Ve kaç kez,
Her şeyden vazgeçmişken,
Her şeye inat yaşamaya karar verdin,
söylesene kaç kez???
 
[h=1]Ezberimsin[/h]
Beynimde Ezberim….Kalbimde Yasaklım….Dilimde Mühürümsün…Her sabah uyandığımda bulamadığım ama her yeni güne senle uyandığımsın…!! Benligimdeki ”sen” sin..Buz keserken bile yüregim ”yaramsın” Gönlümün ucurumda koparıp atamadığım tek ”dalsın” Ve Varsa bu gözlerde ”Sevgi” Sebebi …Sensin..Sebebim Sensin!!! Sorma nasıl, niye diye..!!..Ezberimsin..(
 
[h=1]Beni Çoktan Unutmuş[/h]
Hani cok sevdiqim biri vardi ya,
“Simdi baskasinin sevdiqi olmus”
Hani bana birtanem derdi ya
“Simdi baskasina soyler olmus..”
…Hani kalbini kirsam bile beni severdi ya,
“Simdi baskasini sever olmus..”
Hani hep derdimi dinlerdi ya,
“Simdi baskasini dinler olmus..”
Artik qulmuyor yuzum..ßilmiyorum benim sonum ne olmus.Anladimki benim olan ßeni coktan unutmuş.
 
[h=1]Beni Zorlama Sözün Bittiği Yerdeyim[/h]
Sαnα dαir bir şeyler yαzmαk istedim,İlhαm bekledim,Gelmedi. Gönlüme tek kelime inmedi. Zorlαdım kendimi, yoklαdım zihnimi Bαnα mısın demedi.“ Sevgi ” dedim, devαmını getiremedim.“ Hαsret ” dedim, çok sıkıldım, boş verdim Durdum, kαpαttım gözlerimi.Sitem ettim gönlüme; “ bu kαdαr mı? ” dedim.Gönlüm dile geldi; “ zorlαmα” dedi, “ beni zorlαmα ” Sözün bittiği yerdeyim..
 
[h=1]Ölüyor Hayırsızın[/h]
Öleyim ben artık. Yağmurlar yorgan olsun cesedime.. Üstüm başım cigara kokuyor, çekilmiyor yalnızlık be anne ölsün artık hayırsızın. Titrek ellerime aldırma, ağlama anne damarlarımı parçalıyor yürek sızım.. Bırak bayılana kadar içeyim bu gece, bırak anne.. Kuralsız olsun, kitapsız olsun son satırlarım.. Gözyaşlarım öpsün seni anne. Ölüyor hayırsızın !
 
[h=1]Hiç Bakma Öyle Gözlerime[/h]
Hiç bakma öyle gözlerime.. Senin gibiler getirdi beni bu hale… Senin gibiler yüzsüzleştirdi yüreğimi.. Senin gibiler yüzünden kan damlıyor kirpiklerimden… Hiç kimseden yardım almadan, neşterle kazıyorum senin izlerini…
 
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…


[TD="align: center"]
Aşk benim hiç Senim olmamış​
[/TD]
 

[TD="width: 100%, bgcolor: #Ffffff"] Ustaların çıraklarına sadece edindikleri mesleği,zanaatı değil hayatı da öğrettikleri, en geniş ve gerçek anlamıyla öğretmen oldukları dönemde Hintli bir ahşap ustası yaşıyordu.Bu ustanın çırağı büyüdü, ahşap işlemeyi ve hayatı öğrendi, kendi işini kurup başlattı. Bir süre sonra dostlarından biri oğlunu getirdi, ustadan onu yanına çırak almasını istedi [/TD]
 
Geri
Üst