Sen...
Beni severken...
Ben yalnızlığıma mahkumdum...
Ruhumun acılar içinde beni yiyip bitirmesine izin verdim.
Ama seni incitmedim sevgili...
Öyle bir an geldi ki, iki benliğim de seni çok sevdi...
Seni şizofren aşkımla da sevdim..
Seni çocuk yanımla da sevdim...
Sen artık benim vazgeçilmez bir parçamdın..
İçimdeki bölünmeler sanki durmuştu.
İki benliğim sayende tek olmuştu.
Taaa ki sen beni sebepsiz sebeplerle incitip, tekrar ruhumdaki yarayı kanatıncaya kadar.
Açığa çıkan öfkemi, kinimi kontrol edemiyordum artık..
Neden hep bendim ezilen taraf?
Neden kendimi korumaktan bu kadar acizdim?
Neden olmaz zamanlarda bu kadar korkaktım?
Neden olmaz yerlerde bu kadar cesurdum?
Nedenlerim çok, cevaplarım yoktu.
Ya da cevapsız kalmak işime geliyordu...bilmiyorum.
Hayatımdan çıkman gerekiyordu onca söylediğin laftan sonra...
Ama....sen de gidemedin...
Gitseydin oysa, belki de bu acılar büyümeyecekti.
Sadece öfkemle kalacaktım, yalnızlığımla kalacaktım..
Sen inatla tekrar tekrar girmeyi denedin hayatıma..
Ben karmaşamla daha bir karmaştım bu yaptığınla..
Seni tekrar almalı mıydım hayatıma, yoksa seni öldürmeli miydim hiç acımadan?
Seni ne tekrar alabildim hayatıma, ne de öldürebildim sevgili.
Yanımda olmadığın zamanlarda ruhumun bahçelerinde gezindiğini hissedebiliyordum.
Acaba sen de beni hissediyor muydun?
Keşke bilebilseydim bunu..
İçten içe sendeki beni kıskanıyordum, çünkü nasıl biriyim sende bilmiyordum.
Senin gözünle göremiyordum ki kendimi.
Bana göre ben, tuhaf kişiliğe sahip tuhaf biriydim...
Bendeki sen daha farklıydı. Sen benim için bir idoldün. İçimdeki mabedimde taptığım bir ilah..
Sen benim ışık kaynağımdın, karanlıklarda bana yol gösteren.
Sen yüreğimdeki sestin, bütün sesleri susturan.
Sen benim yıldızımdın, her gece gökyüzünde parlayan.
Sen benim sevdamdın, başka kimselerde olmayan..
Senle ilgili sayfalarca yazabilirim, çünkü bendeki sen çok farklıydı benden...
Kimi zamanlar hasret kokan saçlarının özlemiyle yanan ben, kimi zaman da saçlarındaki kan kokusuyla kendime gelirdim. Acaba seni öldürüyor muydum farkında olmadan? Kimbilir, belki de....
Aslında mutlu olmalısın benden kurtulduğuna...
Ki sen beni benden daha iyi çözmüştün oysa..
Yine de kurtaramadım ruhunu, benim ruhumun bahçelerinden...
Ben kovsam da gitmedin..
Keşke gitseydin...Gidebilseydin...
Ben ölüyorum sevgili...
Benden gitmedikçe, ruhumu terk etmedikçe çektiğim acılar beni öldürüyor..
Sen olmazken geceleri, seni yaşatıyorum gözlerimde.
Çok da zor olmuyor bu, çünkü hala benimlesin..
Hissin ötesinde bir şey bu.
Gözlerimdeki seni dudaklarımla boyuyor kalbimle can veriyorum, karşıma koyuyorum sonra.. Tüm içtenliğimle seni seyrediyorum, hasretle ve özlemle...
Dokunmaya korkuyorum ama, çünkü biliyorum ki kaybolacaksın, biliyorum ki bu bir hayal ve ben o hayal kaybolmasın diye saatlerce hiç kımıldamadan kalıyorum...
Öylece...
Ürkekçe...
Şizofrence...
Ellerim sana dokunmak için beni reddediyorlar, engel olamıyorum onlara, uzanıveriyorlar hayalimdeki sana...işte o anda...kayboluyorsun...hayal olduğunu biliyordum oysa...yine de kalbimden ılık bir kan damlıyor...sensizliğin acısını döküyorum gözlerimden...
Sen benden gitmedikçe acılarım bitmeyecek sevgili...
Seni tüm doyumsuzluğuyla istiyor şizofren yanım...
Seni tüm ürkekliğiyle reddediyor çocuk olan yanım...
Seni incitmemeliyim sevgili...
Git...
Beni benimle bırak
Ve git...
Yok yok hayır gitme...
Beni böyle yalnızlığımla bir başıma bırakma, sana ihtiyacım var..
Ruhumdaki yaralarımı iyileştirmeme yardım et....
Yok hayır, gitmelisin...
Hem de bir an önce...
Ardına bile bakmadan...
Hiçbir şey düşünmeden..
Çabukça gitmelisin...
Sen durdukça ölüyorum ben sevgili...
Hadi git...
Git..