Fıkra istiyorsan gel -2- )

20
EXE RANK

OttoMaNs* ;яeiz

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
20 Şub 2011
Mesajlar
32,869
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Web sitesi
www.netbilgini.com
OttoMaNs* ;яeiz
çişten saati

Bir gün Temel eve gelir.Karısı Fadimeye:

Beni yarun saat 7de uyandur,demiş.Fadime:

Saat bozuktur da.Ne yapacağuz?deyip düşünmeye başlamışlar.

Fadime:

Hah!Benum saat tam 7de çişum gelir.Seni uyandururum,demiş.

Sabah uyanıp hemen yola çıkmışlar.2 saat yürü
 
ELEKTİRİK ALAMADUM FADUMEDEN

• Temel of çekiyormuş, Dursun ne oldu Temel demiş.

- Of ula of, Fadimeden hiç elektrik alamayrum

- Evlenduğunden beri mi alamaysun yoksa yaşlanduğundan beri mi eletkrik alamaysun?

- Evlenduğumden beri alamayrum Dursun.

- Oyy ula Temel nasi dayandun bunca yildu?

- Kaçak elektrik kullaniyrumm daaa!
 
Prezarvatif

Amerika da yaşanmış Bir Hikaye.




HOş BıR ÖYKÜCÜK




Mutluydum, Kız arkadaşımla bir yıldan beri nişanlıydık ve evlenmeye


karar vermiştik.


Ailem bize her türlü yardımı yaptı, arkadaşlarım cesaretlendirdiler


ve kız arkadaşım rüya gibiydi!!. Ama beni rahatsız eden bir şey vardı;


Nişanlımın küçük kız kardeşi!.


Müstakbel baldızım açık, saçık giyinen, yirmi yaşında bir afetti.


Ne zaman yanıma gelse öne eğilip iç çamaşır şovu yapardı.


Bunu başkalarının yanında yapmadığı için temkinli olmalıydım.


Bir gün baldız düğün davetiyelerini kontrol etmek için beni yanına


çağırdı.


Yanına vardığımda yalnızdı, yakında evleneceğimi, bana karşı engelleyemediği ve engellemek istemediği duygu ve arzularının olduğunu kulağıma fısıldadı.


Kendimi ablasına adamamı ve evlenmeden önce benimle yatmak istediğini söyledi. Söyleyecek bir şey bulamadım. Tamamen şoke olmuştum.


- Yukarı yatak odama çıkıyorum ve eğer beni istiyorsan yukarı gel dedi.


Afallayıp kalmıştım, merdivenleri çıkarken arkasından şok içinde


bakıyordum. Merdivenlerin sonuna vardığında pantalonunu çıkartıp


aşağıya bana doğru fırlattı.


Birkaç dakika öylece kalakaldım.


Sonra arkama dönüp ön kapıya doğru yürüdüm.


Kapıyı açtım ve evden çıkarak arabama doğru yürümeye başladım.


Müstakbel kayınpederim dışarıda bekliyordu.


Gözyaşları içinde, sevgiyle bana sarılarak,


- Küçük sınavımızı başarıyla geçtiğin için hepimiz çok mutluyuz,

kızımıza senden iyi bir damat bulamazmışız ailemize hoşgeldin .


Oysa şuana kadar kimseye itiraf edemedim, prezervetifimi almak için arabaya gittiğimi. :=)
 
Üç dil

Temel ile Dursun Sultanahmet’te gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar. Turist İngilizce, almanca ve Fransızca sorar fakat bizim Lazlar anlamaz...
- Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti
- Ula neye yarayacak ki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo...
 
İkinize Aittir

Doktor aldığı ücretten memnun kalmamıştı. Hastaya sordu:
-“Verdiğin ücret benim için mi? Yoksa yardımcım için mi? “
Cimri:
“Her ikinize aittir.”
 
Dolmakalem

Adam çok zamparaymış. Faaliyetlerinin sonucu olarak günün birinde hastalığı kapmış. Doktor hastalığın tedavisinin çok kolay bir yolu olduğunu, bir hafta boyunca ufaklığı her gün 15 dakika içi süt dolu bir bardağın içinde tutmasını söylemiş. Adam hergün banyoya bir bardak sütle girip kapıyı kilitleyerek tedaviyi uyguluyormuş. Karısı durumu merak edip sorduğunda bir şekilde geçiştiriyormuş. Dördüncü gün banyoya girmiş ancak kapıyı kilitlemeyi unutmuş. Bunu fırsat bilen karısı kapıyı açıp içeri girdiğinde gördüğü manzara karşısında bir an duraklamış ve;

- "aaaaaaaa kırk yıl düşünsem bunun bir dolmakalem gibi ağızdan doldurulduğu aklıma gelmezdi" demiş...
 
Son Ümit

Nasreddin Hoca nın çok sevdiği eşeği bir gün kaybolmuş. Hoca, eşeği aramak için, kırlara doğru açılmış. Bir taraftan da bir türkü söylemeğe başlamış.
Böylece dolaşıp dururken bir tanıdığına rastlar
Tanıdığı:
- Hoca. böyle türkü çağıra çağıra nereye gidiyorsun? diye sorar.
Hoca merhum da eşeğini kaybettiğini, onu aramakta olduğunu söyler.
Ahbabı:
- Bu ne iştir Hoca efendi? Benim bildiğim, insan eşeğini kaybetti mi, feryat eder, ağlar, dövünür. Sen ise türkü söylüyorsun!
Hoca, ona önündeki tepeyi gösterir.
- Bir ümidim şu dağın ardında kaldı. Eşeğimi orada da bulamazsam, o zaman siz dinleyin bendeki feryadı!
 
Lazın Biri

Eskiden otobüsler olmadığından karadenizli biri gemiyle istanbul a gelmiş istanbul da bir süre kalmış ve o zaman içindede piyasaya avrupadan eski püskü otobüsler gelmiş ve bu otobüslerden bir kısmı karadeniz hattında çalışıyormuş karadenizli memleketine dönerken otobüsle ilk defa seyahat edecek binmiş otobüse koyulmuş yola izmit, adapazarı derken şoför normal viteslerle yol alırken gelmiş bolu rampasına başlamış takviye vites kullanmaya o sırada karadenizli hep şoförü takip ediyormuş rampada şoför vites küçültüp vites büyültüp devam ederken o sırada vites kolu şoförün elinde kalır ve şoför yolculara vites kolunun koptuğunu biraz gecikeceklerini söylemiş o sırada karadenizli kalkmış ayağa;

- *mına koyduğumun oğli istanbul dan beri seni takib edeyrum oynuya oynuya sonuna kopardin oni ...
 
timur un hediyesi

Aksak Timur, Hocanın köyüne uğrar.
Köylü,padişahı layıkıyla ağırlar.
Padişah da giderken bu konukseverliğe karşılık;Köyünüze bir
Fil hediyem olsun der,ve gider.
Fil bu zamanla bağ bahçe koymaz her yanı talan eder.Köylü naapsın
Çaresiz padişahın hediyesi diye ses çıkaramaz.
Hoca ya ,hocam perişan olduk bizi kurtar,biz bu file bişey yapsak padişah
Kellemizi alır derler.
Hoca benimle gelin padişaha durumu arz edeyim der.
Köylüyü arkasına alır huzura çıkar.
Timur; hoca niye geldin,fil’im nasıl diye sorar.
Hoca ;padişahım bu fil’iniz derken bi bakar ,korkudan arkasında kimse kalmamış kaçmış
Eeee der.padişah.
Hoca : Padişahım hediyeniz olan fil den çok memnun kaldık.Yalnız kalıyor bi tane daha istiyoruz ...
 
david coperfield

Kız hayatında ilk defa bir partiye gidecekmiş,annesi o aksam kızına öğüt veriyormuş.

-Kızım bak sen bu partileri bilmezsin burada çapkın erkekler olur seninle yatmak için her şeyi yaparlar eğer böyle bir şey olursa ona çocuğumuzun adı ne olsun diye sor hemen telaşlanır ve senden uzaklaşır. Neyse kız partiye gitmiş biraz sonra bir genç kızı dansa kaldırmış, dans ederlerken genç kızı okşamaya sarkıntılık yapmaya başlamış. Kız hemen "çocuğumuzun adı ne olsun" demiş, genç tırsmış ve gitmiş.

Bir sure sonra başka bir genç gelmiş yine aynı sarkıntılıklar başlamış kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş ve genç yine panik bir şekilde kaçmış, biraz sonra bir genç daha gelmiş, dansetmeler falan derken yine aynı sarkıntılıklar başlamış, kız yine "çocuğumuzun adı ne olsun demiş ama değişen bir şey yok daha sonra dışarı çıkıp ıssız bir yer bulmuşlar kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş gençte yine bir şey yok biraz sonra genç kızın elbiselerini çıkarmış kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" gençte yine bir şey yok genç kızla sevişmeye başlamış kız "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş genç yine sessiz bir süre sonra genç işini bitirmiş kız yine "Çocuğumuzun adı ne olsun" demiş. Genç kalkmış prezervatifi çıkarıp bir düğüm atmış "Buradan çıkabilirse David Cooperfield olsun"
 
2050 metre

bir gün bi yarışma yapılmış bu yarışma kimin ki daha uzun yarışmasıymış yarışmacılar alman ingiliz fransız bi de namık mış yarışma başlamış alman cıkartmış 20 metre ingiliz cıkartmış 500 metre faranısız cıkartmış 54 metre bi de bakmışlar ki namık yok tam bu sırada cam dan içeri bi şey girmiş bu namıgın kucuk oglanıymış tabelada 2050 metre uzaktayım 10 sonra ordayım yazıyouş (kayseri esentepe gecçlik)
 
rtrtrd

Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin? -Boşuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan. -Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde... Şeytan şeytanca gülümsemiş: -Ama bütün hakemler de bizde...
 
Pazarlık Payı

Küçük Kayseriliye hocasi sormus :


- Alti kere alti?


- Otuz dokuz.


- Otur, sifir.


Arkadasi sorar :


- Bildigin halde neden otuz dokuz dedin?


- Pazarlik edecektim, anlamadi...
 
Neydin ne oldun

Temel ile Dursun güzel bir bahar gününde köyün
yüksek bir tepesine çikmislar. Manzaranin keyfini çikarirken
birden Temel’in gözü içerisinde ineklerin otladigi köyün mezarligina ilismis. Dursun’a dönmüs ve:


-Ula Tursun! Sende pirgün öleceksun, sonra seni aha
su mezarluga gömeceguz. Orada topraga karisacaksun.
Sonra ot olarak yeniden büyüyeceksun. Sonra seni su inek yiyecek.
Sonra da seni sçacak.

Bende o pokun yanuna gidecegum ve diyecegum ki "Ula Tursun!!
Neydiiin ne oldin?"
Tabii Dursun önce ne diyecegini sasirmis. Sonra o da Temel’e
dönmüs:

- Ula Temel sende pirgün öleceksun. Seni aha su
mezarluga gömeceguz. Orada sende toprak olacaksun.
Sonra ot olarak püyüyeceksun. Sonra seni su inekler yiyecek. Sonra
seni sçacaklar.

Bende o pokun yanuna gidecegum ve diyecegum ki:

"Ula Temel! Sen hic degismeyeceksun!!
 
cin

Adamın biri yolda yürürken bakmıski önünde bir teneke atmıs tenekeye bir tekme.Teneke fırlamis ve bir bakmıs altından bır cin çıkmıs.Cin adama sormus ulan dile benden ne dilersin.adam özür dilerim demiş
 
Erkekler ... Gibidirler

Erkekler yeni doğmuş bebek gibidirler.

İlk başta çok şirin görünürler, ama bir süre sonra altlarını değiştirmekten sıkılırsınız.



Erkekler kahve gibidirler.

En iyileri zengin ve sıcaktır ve sizi bütün gece ayakta tutabilir.



Erkekler bilgisayar gibidirler.

Anlaşılmaları kolay değildir ancak hiçbir zaman yeterli hafızaya sahip değildirler.



Erkekler uzaktan kumanda aleti gibidirler.

Basit. Kullanımı kolay. Ve genellikle televizyonun yakınında uzanmış durumda.



Erkekler yıldız falı gibidirler.

Size her zaman ne yapacağınızı söylerler ve genellikle de yanlıştırlar.



Erkekler iş makinaları gibidirler.

Çok gürültü yaparlar ama çalıştırılmaları zordur.



Erkekler termos gibidirler.

İçini bira doldurup her yere taşıyabilirsiniz.



Erkekler şilte gibidirler.

Eninde sonunda en iyileri bile deforme olur.



Erkekler Brezilya dizileri gibidirler.

Seyretmesi eğlenceli. Ancak her duyduğunuza inanmayın!
 
Fil Avı

Değişik meslekten insanların Fil avına çıktığını düşünün. Sonuçlar aşağıdaki gibi olacaktır tahminen.



MATEMATİKÇİLER



Matematikçiler fil avlamak için Afrikaya giderler; fil olmayan herşeyi dışarı atıp geri ne kalırsa, onu avlarlar.



DENEYİMLİ MATEMATİKÇİLER



Bir önceki adımdaki işlemi yapmadan önce, en az bir filin bulunduğunu ispat ederler.



MATEMATİK PROFESÖRLERİ



En az bir filin bulunduğunu ispat ederler; ve onun bulunup yakalanma işini yüksek lisans öğrencilerine ödev olarak verirler.



BİLGİSAYAR MÜHENDİSLERİ



1. Afrika ya git.

2. Ümit Burnundan başla

3. Düzenli bir şekilde tüm kıtayı doğudan batıya tarayarak kuzeye doğru ilerle.

4. Her tarama adımında;

4a. Görülen tüm hayvanları yakala

4b. Her yakalanan hayvanı bilinen bir fille karşılaştır.

4c. Bulunca dur.



DENEYİMLİ BİLGİSAYAR MÜHENDİSLERİ



Yukarıdaki algoritmanın durmasını garantilemek için Kahire civarına önceden bir fil yerleştirirler.



ASSEMBLY DİLİ PROGRAMCILARI



Bu algoritmayı, ellerinin ve dizlerinin üzerinde emekleyerek izlemeyi tercih ederler.



DONANIM MÜHENDİSLERİ



Afrika ya gidip, rengi gri olan hayvanları rastgele yakalamaya başlarlar. Ağırlığı, daha önceden bilinen bir filinkinden yüzde on beş fazla veya az bir hayvana rastlayında dururlar.



EKONOMİSTLER



Bu meslek grubundakiler fil avlamazlar; ancak yeterli ücret ödendiği takdirde, fillerin kendi kendilerini avlayacağını düşünürler.



İSTATİSTİKÇİLER



Peşpeşe N kez rastladıkları hayvana FİL adını verip, onu avlarlar.



MÜŞAVİRLER



Fil avlamazlar. Aslında hiç bir şey avlamazlar; Ama, fil avlamak isteyen insanlara saat ücreti karşılığında tavsiyede bulunurlar.



YÖNEYLEM ARAŞTIRMACILAR



Avcının şapkasının büyüklüğü ile kullanılan mermilerin renginin fil avlama stratejileri üzerindeki etkisini araştırırlar. Tek istedikleri, birilerinin kendilerine fil adı verilen nesneyi tanımlamasıdır.



POLİTİKACILAR



Fil avlamazlar; sadece sizin avladığınız fili kendi seçmenleriyle paylaşırlar.



AVUKATLAR



Fil avlamazlar. Sadece fil sürüsünü izleyerek, sürünün ardında bıraktığı gübrenin mülkiyetinin kime ait olduğunu tartışırlar.



ÜST DÜZEY YÖNETİCİLER



Geniş kapsamlı fil avlama stratejileri oluştururlar; ancak bu çalışmaları sırasında fillerin; tarla farelerine benzeyen, sadece sesleri biraz daha kalın olan yaratıklar olduğunu kabul ederler.



KALİTE KONTROL DENETÇİLERİ



Fillerle ilgilenmeyip, avcıların jipe eşyalarını yüklerken yaptıkları hatalarla uğraşırlar.



SATIŞ TEMSİLCİLERİ



Fil avlamazlar. Tüm zamanlarını yakalamadıkları filleri satmaya çalışarak ve sezon açılmadan 2 gün önce malı teslim edeceklerini iddia ederek geçirirler..



BİLGİSAYAR YAZILIMI SATICILARI



Yakaladıkları ilk hayvanı sevkedip, fil faturası keserler.



BİLGİSAYAR DONANIMI SATICILARI



Tavşan yakalayıp; bunları griye boyayıp Masa Üstü Fil diye satarlar.
 
kralın ğüzel kızı

kralın güzel kızı evlenme çağına ğelmiş kral ülkeye ilan salmış kızıma talip olanlar gelsinler yarışmalarda 1. olan kızımı alacak gelen adaylar ın son sınavı yuzme miş havuz etrafında tüm halk toplanmış tam karşıda kral ve ğüzel kızı havuzun kapakları açılmış birde ne görülsün havuz içinde ne kadar yırtıcı su hayvanları varsa içerde yarışmacılar olmaz diye söylenirken en dipteki yarışmacı son hızla karşıya geçmiş kral yarışmacının yanına gelmiş ve demiş tbr ederim kızım senin adam demişki senide kızınıda beni havuza itenide...................
 
Benim ev



Hagi basarilar ile dolu bir yasamin ardindan gunahlari icin cehennemde cezasini cektikten sonra cennete gitmis.Cennette Tanri Hagi ye etrafi gezdirmis ve sonunda kucuk, sirin bahcesinde soluk renkte bir Galatasaray bayragi olan bir eve gelmisler.Tanri Hagi ye;


-"Bu ev senin, degerini bil. Burada oyle herkese ev vermeyiz" demis.Hagi evin merdivenlerinden ikinci kata cikarken biraz ileride devasa bir bahcenin ortasinda,altinlarla suslenmis mermerli bir yolu olan, cok satafatli, koskoca bir saray gormus. Saraydaki balkonlarda ve bahcenin her yerinde de sari lacivert bayraklar ve Fenerbahçe armalari varmis.Hagi Tanri ya:


-"Ben de cok basarili bir sporcu idim.Galatasarayda kac sampiyonluk yasadim sakat sakat oynadim fedakarlik yaptim,hep basariliydim,milli takiminda vazgecilmeziydim, demis. Neden benim evim Rustu nunku gibi degil?" demis.Tanri da gulmus ve cevap vermis




-"O ev Rustu nun degil, Rustu hala yasiyor.O ev benim"
 
Bilenler Bilmeyenlere Öğretsin

Hoca merhum, bir gün sözde vaaz için kürsüye çıkar; kara akplı kitabı önüne açtıktan sonra:
“Ey cemaat, bugün ne söyleyeceğimi biliyor musunuz?” diye sorar. Cemaat da:
“Ne bilelim, bilmiyoruz.” derler. Bunun üzerine Hoca:
“Madem ki bilmiyorsunuz, ne söyleyeyim size!” der, kürsüden iner.
Vaktin birinde gene kürsüye çıkar Hoca; sarığını kavuğunu düzelttikten sonra, eski nalın, eski tas, eski usul, eski tarz sorar. Cemaat da aralarında ağız birlikleri ettikleri için:
“Bilmez olur muyuz, biliyoruz elbet!” derler. Bu defa da Hoca:
“Ya, demek biliyorsunuz. O halde ne diye tekrarlayıp da başınızı ağrıtayım!” der, gene kürsüden iner.
Gel zaman, git zaman bir gün Hoca gene kürsüye çıkar; şöyle bir öksürdükten sonra, aynı nakaratı okur. Cemaat da daha önce öğütleyip, anlaştıkları için:
“Kimimiz biliyoruz, kimimiz bilmiyoruz Hoca’m”, derler. Hoca da:
“Öyle ise, ne diye vaktinizi çalıp da işten, güçten edeyim sizi; bilenler bilmeyenlere öğretsin!” deyip tası, tarağı toplar.
 
Geri
Üst