Türk Atasözleri / Y
* Ya evlat bir, ya ocak kör.
* Ya işten artar, ya dişten.
* Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
* Yabancı koyun kenara yatar.
* Yabancı koyun kenarda yatar.
* Yakın dost hayırsız hısımdan yeğdir.
* Yalancı kim? İşittiğini söyleyen.
* Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış.
* Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
* Yalancıyı kaçtığı yere kadar kovalamalı.
* Yalanın kemiği yok ki boğazına bata.
* Yalnız kalanı kurt yer.
* Yalnız taş, duvar olmaz.
* Yalnız öküz, çifte koşulmaz.
* Yalnızlık, Allah’a mahsustur.
* Yalnızlık Hakk’a mahsustur.
* Yaman komşu, yaman avrat, yaman at; birinden göç, birin boşa, birin sat.
* Yanlış da bir nakış.
* Yanlış hesap Bağdat’tan döner.
* Yanmış harmanın öşrü alınmaz.
* Yanık yerin otu tez biter.
* Yaprağa yapış, atlas olsun; toprağa yapış, altın olsun.
* Yapı taşı, yapıdan kalmaz.
* Yar, yıkıldığı gün tozar.
* Yara, sıcakken sarılır.
* Yarım elma, gönül alma.
* Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder.
* Yarına kalan davadan korkma.
* Yatan öküze yem yok.
* Yatan ölmez, eceli yeten ölür.
* Yatsının faziletini güveyden sormalı.
* Yavaş atın çiftesi pek olur.
* Yavaş tükürüğün sakala zararı var.
* Yavuz at yemini artırır.
* Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.
* Yaz yalan, kış gerçek.
* Yaz yaz gerek, kış kış.
* Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı.
* Yazın araması, kışın taraması olmasa herkes besler mandayı.
* Yazın gölge hoş, kışın çuval boş.
* Yazın gölge kovan, kışın karın ovar.
* Yazın harmana sıçan öküzün kışın yemlikte ağzına gelir.
* Yazın yanmayan kışın ısınmaz.
* Yağ ile yavşan, sirke ile tavşan.
* Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur.
* Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz.
* Yağmur yağsa kış değil mi? Kişi halini bilse hoş değil mi?.
* Yağmur yağsa kış olur.
* Yağmur yağsın da varsın ker****çi ağlasın.
* Yağmurda düşmanın koyunu, dostun atı satılsın.
* Yağına kıymayan çöreğini yoz yer.
* Yaş kesen, baş keser.
* Yaş yetmiş, iş bitmiş.
* Yaşa yaşa, gör temaşa.
* Yaşı at pazarında sorarlar.
* Yel gelen deliği kapamalı.
* Yel kayadan ne koparır.
* Yemeyenin malını yerler.
* Yemeğin iyisi hazırıdır.
* Yenenle yanana ne dayanır!.
* Yengece niçin yan yan gidersin? demişler; serde kabadayılık var.
* Yenice eleğim, seni nerelere asayım?.
* Yenliceği yel atmış, ***üne diken batmış.
* Yerdeki yüze basılmaz.
* Yerdiğin oğlan yer tutar.
* Yerin kulağı var.
* Yerinden oynayan yetmiş kazaya uğrar; en küçüğü ölüm.
* Yerine düşmeyen gelin yerine yerine, boyuna düşmeyen esvap sürüne sürüne eskir.
* Yerini bilmeyen, yılda bir kat urba eskitir.
* Yetişemediğin köyün alt tarafında yat.
* Yeğniyi yel alır, ağır yerinde kalır.
* Yigit başından devlet ırak değildir.
* Yiyen bilmez, doğrayan bilir.
* Yiğidin malı meydandadır.
* Yiğidin sözü, demirin kertiği.
* Yiğidin yiğide ekmeği ödünç, kötüye sadaka.
* Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer.
* Yiğit ekmeğiyle yiğit beslenir.
* Yiğit lakabıyla anılır.
* Yiğit meydanda belli olur.
* Yiğit yarasına yiğit katlanır.
* Yiğit yiğide at bağışlar.
* Yok büyümez, arık büyür.
* Yoksul ala ata binse, selam almaz.
* Yoktan yonga çıkmaz.
* Yol bilen kervana katılmaz.
* Yol sormakla bulunur.
* Yol yürümekle, borç ödemekle.
* Yola yoğurt dökmüş var mı?.
* Yolcu yolunda gerek.
* Yoldan giden yorulmaz.
* Yoldan kal, yoldaştan kalma.
* Yolundan giden yorulmaz.
* Yorgun eşeğin çüş canına minnet.
* Yoğun canı alınmaz.
* Yularsız ata binilmez.
* Yularsız deve yedilmez.
* Yumurtada kıl bitmez.
* Yumurtadan çıkan yine yumurta çıkarır.
* Yumurtlayan tavuk bağırgan olur.
* Yurdun otlusundan kutlusu yeğdir.
* Yuvayı yapan dişi kuştur.
* Yuyucunun hakkı eline geçsin de ölü ister cennete gitsin ister cehenneme.
* Yük altında ancak eşek kalır.
* Yük altında eşek anırmaz.
* Yük altında eşek kalır.
* Yüksek dağın başı dumanlı olur.
* Yürük ata kamçı olmaz.
* Yürük ata paha olmaz.
* Yüz verdik Ali’ye geldi sıçtı halıya.
* Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur.
* Yüz yüzden utanır.
* Yüzü güzel olanın huyu güzel olur.
* Yüzü güzele kırk günde doyulur; huyu güzele kırk yılda doyulmaz.
* Yıl uğursuzun.
* Yılan ne kadar eğri gitse deliğine doğru girer.
* Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış.
* Yılana yumuşak diye el sunma.
* Yılanın başı küçükken ezilir.
* Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında biter.
* Yılın eksiğini nisan getirir, nisanın eksiğini yıl getirmez.
* Yırtıcı kuşun ömrü az olur.
* Ya aklın erince gücün yetecek, ya aklın ermeyecek dağda gezeceksin!
* Yabancı koyun kenarda yatar.
* Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur.
* Yağmur olsa, el tarlasına bile yağmaz„ Kendisinden başkasına hayrı olmayanlar için aynen şöyle denilir: *Yağmur yelle, düğün elle (Fatmana Dağdaş): Yağmur yelle gelir. Sebebidir. Düğün de çevreyle, dost, akraba, komşu ile şenlenir, yakışık bulur anlamında.
* Yağmurlu gün tavuk su içmez.
* Yağmuru yel azıtır, insanı el azıtır (Fatmana Dağdaş):
* Yalancı kim? İşittiğini söyleyen.
* Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
* Yalanı söylemeli amma, doğru yanında titremeli (M. Baz, 22.08.02): O kadar ustalıkla yalan söylemeli ki, doğru olduğu zannedilsin.
* Yalın varsa karnına, çulun varsa sırtına.
* Yalanı söylemeli amma, doğru yanında titremeli (M. Baz, 22.08.02): O kadar ustalıkla yalan söylemeli ki, doğru olduğu zannedilsin.
* Yanan harmanın öşürü olmaz! “Yanan harmanın yerinde ne kalır?„ (Ayşe ŞENER; Akseki) atasözü ile benzer anlamda.
* Yanan harmanın yerinde ne kalır?.. “Yanan harmanın öşürü olmaz!„ (F. Dağdaş’dan) atasözü ile benzer anlamda. Olan olmuş, herşey mahvolmuş zaten (Ayşe ŞENER, Akseki-Kuyucak, 15.01.2005)!..
* Yanık yerin otu tez biter.
* Yanlış hesap Bağdat’tan döner.
* Yardımcının yardımcısı olur.
* Yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder.
* Yaş kesen baş keser.
* Yatsan sabah olur! Ölsen ele kalır!… Çoru çocuğu olmayanlar kullanır (Ayşe ŞENER, Akseki-Kuyucak, 15.01.2005)
* ****** büyür bit olur, enik büyür it olur. Yöremizde bu atasözünü duymadım.
* Yavuz itin yarası eksik olmaz (1964′lü, Kırıkkale, Delice-Hacıobası köyünden Hamit Erdal’dan naklen Said Dağdaş, 10.01.2002): Çalışkan, yırtık, şımarık, yerinde duramayan kişide yara bere eksik olmaz anlamında.
* Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.
* Yaz kadı efendi, bok bok üstüne (M. Baz, 22.08.2003)!: Sıkıntı, dert, borç üstüste gelince kullanılır.
* Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer.
* Yazın yediğin hurmalar kışın ***ünü tırmalar.
* Yazın eli yaş olanın, kışın ağzı yaş olur.
* Yazın gölge hoş, kışın çuval boş (F. Dağdaş, Aralık 1979)!Zamanında çalışmamanın sonucu hüsrandır! anlamında.
* Yazın gölge kovanın, kışın unu kara olur (Demirdal, 1968, s. 571) ! Zamanında çalışmamanın sonucu hüsrandır! anlamında(Uluborlu).
* Yazın pisliği, kışa katık olur (24.9.2007, Kızılcahamam-İğneci köyünden 1953’lü Menekşe Danyıldız’dan naklen Celil Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu)!
* Ye bir çanak. Yuğ bir çanak (F. Dağdaş, Mayıs 1980)!
* Yediğin hurmalar, ***ünü tırmalar. {Zamanında tatlı tatlı yaptığın (kötü) işler, günü gelir karşına çıkar anlamında. Cengiz Özdemir, 26 Nisan 2008 Antalya}
* Yedisinde ne ise yetmişinde de odur.
* Yel esmeyince çöp çıldıramaz (Demirdal, 1968, s. 571) ! İsparta-Uluborlu.
* Yel esmeyince çöp kımıldamaz!
* Yemeye hazır dayanmaz.
* Yemiş boğazı görmüş, s…mış kıçı görmüş (F. Dağdaş, Mayıs 1980)! Tertipsiz, tedbirsiz, düzensiz insanı tarif için kullanılır.
* Yeni senek suyu soğuk tutar (Fatmana Dağdaş, Aralık 1980): Cicim ayı denilen evliliğin ilk aylarında, geçimsizliğin olmadığı dönemde gelini ve onun cazibesini tarif etmek için kullanılır.
* Yenice elek duvarda gerek.
* Yenilen pehlivan, güreşe doymaz.
* Yerli tavşanı yerli tazı kapar (F. Dağdaş, Aralık 1980)!
* Yıl başına, akıl başına (Fatmana Dağdaş, 24.2.2000): İnsan yıl geçtikçe akıllanır anlamında. Yıl başına, akıl başına, ne kadar çalışsalar şimdi zor anlamaları bu konuyu.
* Yılan, çıktığı yere girer (22.9.2007, TRT-1 İftar Programından naklen Celil Yaman, 1979’lu, Bartın-Ulus’lu)!
* Yılan sokan uyumuş da, kâr eden uyumamış (F. Dağdaş, 6.5.2000):
* Yiğidi öldür; hakkını yeme.
* Yiğit evlendiği gün… Gelin sevildiği gün… At eyerlendiği gün… İt yediği gün… (Yukarı Dodurgalı pehlivan Galak Ramazan dayıdan naklen 1341′li Fatmana Dağdaş’dan naklen Said Dağdaş(1962′li), Eylül 1983).
* Yiyin! Koca öküzün karnı, otluk bozumunda doyar (25.12.2007)!
* Yokluktur insanı farıdan, ağar döner ahtını alır karıdan (F. Dağdaş, Eylül 1983!
* Yol sormakla bulunur.
* Yol üstüne bostan ekme el için, kocalıkta (ihtiyarlıkta) avrat alma el için.
* Yol yürümeyle, borç ödemeyle biter.
* Yola giden yorulmaz.
* Yolun otu kelin ***ü tatlı olur.
* Yolundan giden yorulmaz.
* Yolu yordamı, ormanı balta ile (Fatmana Dağdaş): Her işi usulüyle yap anlamında.
* Yolu yordamıyla, ormanı baltayla (geçersin-bitirirsin).
* Yorgandan gideceğine, urgandan gitsin ! Zarar cana gelmesin de mala gelsin! (Cincilerin Abdil’in kızı Safiye’den F. Dağdaş, 14.7.2000)!
* Yöğrük at yemini artırır.
* Yörük ne bilir bayramı, lak lak içer ayranı (F. Dağdaş, 1980).. Toplumla ilişkileri henüz yeterince olgunluk kazanmamış, gelişmekte olan kişilikleri ifadede kullanılır…
* Yuğur hamuru ekmek olsun, öğ hamuru katmer olsun… İşine özen göster! anlamında (F. Dağdaş, Mayıs 1980)….
* Yumurta ile pekmezi düşünen, boranayı yiyemez (A. Gülsoy’dan naklen Yaşar Gülsoy, 4.6.2007)!
* Yuvarlanan taş, yosun tutmaz.
* Yuvayı dişi kuş yapar (F. Dağdaş): Ailenin düzenli olarak işlemesi kadının maharetine bağlıdır anlamında. Benzer anlamda bir fikir aşağıda verilmiştir: Bugün eğer sahip olabildiğim herhangi bir değer varsa onların hepsinde bir kadının izi bulunur. Hayatı kitaplardan ve kadınlardan öğrendim (Ahmed Altan, Pazar Sohbeti, 4.6.2000, Zaman, s. 5).
* Yüksek tepelerde hem kurda hem yılana rastlanır. Birisi sürünerek, birisi uçarak ulaşmıştır (Sabiha Açar’dan (1926’lı) naklen Dr. Sadeddin Açar, 1956, Urfa-Birecik’lı,, 14.11.2007)!
* Yük altında ancak eşek (HAMAL)kalır.
* Yüz, yüzden utanır (Acıpayam-Darıveren’li Enver Oyma’dan naklen .