'hİÇbİr Ön Şart olmaksizin'...

2
EXE RANK

ć$в1Lм3z `

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
6 Ocak 2009
Mesajlar
2,147
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
ć$в1Lм3z `
ABD Başkanı Barack Obama, Mısır'ın başkenti Kahire'de İslam dünyası hitaben bir konuşma yaptı. Obama, İslam ile ABD ve Batı dünyası arasındaki çatışmaya dikkat çekerken, bu gerilimin nasıl kaynaklandığı ve nasıl giderilebileceği yönünde mesajlar verdi:
"Tartışmamız gereken ikinci büyük gerilim kaynağı ise İsrailliler, Filistinliler ve Araplar arasındaki durumdur.
Amerika'nın İsrail ile olan güçlü bağları biliniyor. Bu bağ kırılamaz. Bu bağ, kültürel ve tarihi bağlar ile bir Yahudi'nin anayurt arzusunun inkar edilemez trajik bir tarihe dayalı olduğunun benimsenmesi üzerine kuruludur.
Tüm dünyada Yahudi halkı yüzyıllar boyunca acı çekmiştir ve Avrupa'daki anti-semitizm benzeri görülmemiş Yahudi Soykırımı'yla doruğa çıkmıştır. Yarın, Yahudilerin Üçüncü Reich tarafından köleleştirildiği, işkenceye maruz kaldığı, vurulduğu, gazla öldürüldüğü kamp ağının bir parçası olan Buchenwald'ı ziyaret edeceğim. Altı milyon Yahudi öldürüldü. Bu, bugünkü tüm İsrail halkından daha fazladır. Bu gerçeği inkar etmek temelsiz, cahilce ve nefret doludur. İsrail'i yıkmakla tehdit etmek veya Yahudiler hakkındaki klişeleri tekrar etmek derinden yanlış ve bölge halkının hak ettiği barışı önlerken sadece İsraillilerin zihinlerinde bu acı dolu hatıraların uyanmasına yardım eder.
Diğer yandan Filistin halkının bir anayurt arayışında çektikleri acılar inkar edilemez. Altmış yıldan fazla süredir, yerlerinden olmanın acısını çekiyorlar. Bazıları Batı Şeria'da, Gazze'de mülteci kamplarında ve komşu topraklarda hiç ulaşamadıkları huzur ve güvenli bir yaşamı bekliyorlar. Her gün işgalle birlikte gelen aşağılanmalara maruz kalıyorlar. Bu yüzden şüphe kalmasın: Filistinlilerin içinde bulunduğu durum kabul edilemez. Amerika, Filistinlilerin kendi devletleri, fırsatları ve onurları için yasal arzularına sırtını dönmeyecektir.
Onlarca yıldır bir durgunluk vardı: yasal arzuları olan iki halk, her birinin uzlaşmayı güçleştiren acılı bir tarihi var. Suçlama yapmak kolay, Filistinliler için İsrail'in kuruluşuyla gelen yer değişikliğinden dolayı suçlamak İsrailliler için ise tarih boyunca sınırlarından ve ötesinden gelen saldırılar ve düşmanlık için suçlamak. Ancak bu çatışmayı sadece bir taraftan ya da diğerinden görürsek, gerçeğe karşı kör kalırız: her iki tarafın arzuları için tek çözüm, İsraillilerin ve Filistinlilerin huzur ve güvenlik içinde yaşadığı iki devletle karşılanır.
Bu İsrail'in çıkarınadır, Filistin'in çıkarınadır, Amerika'nın çıkarınadır ve dünyanın çıkarınadır. Bu yüzden kişisel olarak, görevin gerektirdiği bütün sabırla bir sonucun peşinde olma niyetindeyim. Barışın gelmesi için, onların da sorumluluklarına bağlı olmalarının zamanıdır.
Filistinliler şiddeti terk etmeli. Şiddet ve öldürme yoluyla direniş yanlıştır ve başarılı olamaz. Amerika'daki siyahî halklar yüzyıllar boyunca köle olarak kamçılanmaktan ve ayrımcılık aşağılamasından acı çektiler. Ancak tam ve eşit hakları kazandıran şiddet değildi. Amerika'nın kuruluşunun merkezindeki ideallere dayalı barışçıl ve kararlı direnişti. Aynı hikaye Güney Afrika'dan Güney Asya'ya, Doğu Avrupa'dan Endonezya'ya kadar halklar tarafından da anlatılabilir. Bu basit gerçekli bir hikaye: şiddet çıkmaz bir sokaktır. Uyuyan çocuklara roket fırlatmak veya bir otobüste yaşlı bir kadını patlatmak ne bir cesaret ne de güç emaresidir. Bu ahlaki otoritenin nasıl iddia ettiği değil, nasıl teslim olduğudur.
Şimdi Filistinliler için ne inşa edebileceklerine odaklanma zamanıdır. Filistin Otoritesi idare için halkın ihtiyaçlarına hizmet edecek kurumlarla birlikte kapasitesini genişletmelidir. Hamas bazı Filistinlilerden destek alıyor; ama aynı zamanda sorumlulukları da var. Filistinlilerin arzularını yerine getirmede bir rol oynamak için ve Filistin halkını birleştirmek için, Hamas şiddete son vermeli, geçmişteki anlaşmaları tanımalı ve İsrail'in var olma hakkını tanımalıdır.
Aynı zamanda İsrailliler, tıpkı İsrail'in var olma hakkı inkar edilemeyeceği gibi Filistin'inkinin de inkar edilemeyeceğini kabul etmelidirler. Birleşik Devletler, devam eden İsrail yerleşimlerinin yasallığını kabul etmemektedir. İnşaat faaliyetleri önceki anlaşmaları ihlal etmekte ve barışa ulaşma çabalarına zarar vermektedir. Bu yerleşimlerin durma zamanıdır.
İsrail, Filistinlilerin yaşayabilecekleri çalışabilecekleri ve kendi toplumlarını geliştirebileceklerini garanti etmek için yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Filistinli aileleri harap ettiği gibi, Gazze'de devam etmekte olan insani kriz İsrail'in güvenliğine hizmet etmez. Batı Şeria'daki fırsat eksikliği de hizmet etmez. Filistin halkının günlük yaşamlarındaki ilerleme, yol haritasının bir parçası olmalıdır ve İsrail bu ilerlemeyi mümkün kılmak için somut adımlar atmalıdır.
Son olarak, Arap devletleri Arap Barış Girişimi'nin, sorumluluklarının sonu değil önemli bir başlangıç olduğunu kabul etmelidir. Arap-İsrail çatışması, Arap halklarının diğer sorunlardan dikkatini başka tarafa çevirmeleri için kullanılmamalıdır. Onun yerine Filistin halkına devletlerinin sürmesini sağlayacak kurumları geliştirmeye yardım etmek için harekete geçmeleri, İsrail'in meşruiyetini tanımaları ve yıkıcı bir geçmiş yerine ilerlemeyi seçmeleri adına bir sebep olmalıdır.
Amerika, barışın peşinde olan ve İsrailliler, Filistinlilere ve Araplara özelde söylediklerimizi kamuya da söyleyenlerle politikalarını aynı doğrultuya sokacaktır. Ancak özelde bazı Müslümanlar İsrail'in gitmeyeceğini kabul ediyorlar. Aynı şekilde bazı İsrailliler de bir Filistin devletine ihtiyaç olduğunu kabul ediyorlar. Bizim için herkesin doğru olduğunu bildiği şey üzerine harekete geçme vaktidir.
Çok fazla gözyaşı aktı. Çok fazla kan döküldü. Hepimizin, üç büyük inancın Kutsal Toprakları'nın Tanrı'nın istediği barış yeri olduğu, Kudüs'ün Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanların güvenli ve daimi evi haline geldiği ve İbrahim'in bütün çocuklarının Musa, İsa ve Muhammed (selam onların üzerine olsun) birlikte ibadet ettikleri Isra hikayesinde olduğu gibi barışçıl bir şekilde birbirlerine karıştıkları bir yer olduğu, İsrailli ve Filistinli annelerin, çocuklarını korku olmadan yetiştirebildiklerini görebileceklerini gün için çalışma sorumluluğumuz var.
Üçüncü gerilim kaynağı, ulusların nükleer silahlar konusunda sorumlulukları ve haklarındaki ortak çıkarlarımızdır.
Bu konu Birleşik Devletler ile İran İslam Cumhuriyeti arasında bir gerilim kaynağı olmuştur. İran yıllarca kendisini kısmen benim ülkemin karşıtı olarak tanımladı ve aslında aramızda çalkantılı bir geçmiş var. Soğuk Savaş'ın ortasında ABD, demokratik olarak seçilmiş İran hükümetinin devrilmesinde bir rol oynadı. İslami Devrim'den bu yana İran, Amerikan askerlerine ve sivillerine karşı şiddet ve kaçırma eylemlerinde rol oynadı. Bu tarih iyi biliniyor. İran liderlerine ve halkına, ülkemin geçmişte tutulup kalmak yerine ilerlemeye hazır olduğunu açıkça belirttim. Sorun, İran'ın neye karşı olduğu değil nasıl bir gelecek inşa etmek istediğidir.
Onlarca yıl süren güvensizliği aşmak zor olacaktır; ancak cesaret, doğruluk ve çözümle birlikte ilerleyeceğiz. İki ülke arasında tartışılacak birçok konu olacak ve karşılıklı saygı temelinde hiçbir ön şart olmaksızın ilerlemeye istekliyiz. Ancak konu nükleer silahlara geldiğinde, kesin bir karar ulaştığımız herkes için açıktır. Bu sadece Amerika'nın çıkarları ile ilgili değildir. Bu Ortadoğu'da bölgeyi ve tüm dünyayı çok tehlikeli bir yola sokabilecek bir nükleer silah yarışını önlemekle ilgilidir.
Bazı ülkeler nükleer silaha sahip olurken diğerlerinin olmamasını protesto edenleri anlıyorum. Hiçbir ulus, hangi ülkelerin nükleer silaha sahip olacağını seçemez ya da belirleyemez. Bu yüzden Amerika'nın hiçbir ülkenin nükleer silaha sahip olmadığı bir dünya arayışına bağlılığını güçlü bir şekilde teyit ettim. Ve Nükleer Silahsızlanma Anlaşması altındaki sorumluluklarına uyarsa her hangi bir ulus (İran dahil), barışçıl nükleer güce ulaşma hakkına sahip olmalıdır. Bu bağlılık Anlaşma'nın özüdür ve ona tamamıyla uyanlar tarafından tutulmalıdır. Bölgedeki bütün ülkelerin bu amacı paylaşabileceği konusunda umutluyum."
 
Geri
Üst