-T-
Tanık Gösterme: Sözlü ya da yazılı anlatımda öne sürülen bir savı açımlayıp geliştirmek için üzerinde durulan konuda tanınmış, uzman bir kişinin adını anma ve düşünceyi güçlendirmek için anılan kişinin bir düşüncesini aktarma.
Tanımlama: Sözlü ya da yazılı anlatıda düşünceyi geliştirme yollarından biri. Nitelik ve özellikleriyle bir kavramı belirleme, işlevini gösterme ya da onu benzerlerinden ayırıcı yönlerini dökümlendirme olarak da açıklanabilir.
Tanzimat Edebiyatı: 1860'da Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkmasıyla başlayan, Divan edebiyatı geleneklerini bir yana bırakarak Batı kültürüne yönelmeyi, Batı düşününü ve yazınsal türleri benimsemeyi amaçlayan edebiyat yönelimi.
Tarih: Divan edebiyatında şairlerin doğum, ölüm, büyük bir yapı ya da önemli olayları belirtmek amacıyla sürdürdükleri gelenek.
Tarihsel Roman: Romanların kişiler ve konularına göre yapılan ayrımlama açısında adlandırılan bir roman türü.
Tariz: Bir kimsenin kimi niteliklerden yoksun olduğunu belirtmek için bir sözü dolaylı bir biçimde ya da tersini kastederek dokundurma sanatı.
Tartışmacı Anlatım Biçimi: Sözlü ve yazılı anlatımda kullanılan anlatım biçimlerinden biridir. Anlatıcının öne sürülen veya var olan ama kendisinin belirli nedenlerle benimsemediği düşünce, duygu, kanı ve davranışları değiştirmeyi amaçlayan bir söylem biçimi olduğu da söylenebilir.
Tasavvuf: İslam dininde varlık birliğini temel alan, Panteizmi ana düşünce olarak benimseyen, kalbi dünya işlerinden arındırarak Allah sevgisine adayan düşünüş biçimi.
Taşlama: Halk edebiyatında bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi ya da bir olayı acı, alaycı bir dille veren şiir biçimi.
Taştir: Divan şiirinde başkasına ait bir gazelin her beytinin dizeleri arasına iki ya da daha çok dize eklenmesiyle oluşturulan nazım biçimi.
Tecahül-i Arif: Söyleyişte bir anlam inceliği yaratmak için bildiği bir şeyi bilmez görünme, bilmezlikten gelme sanatı.
Tecelli: Bildirme, görünme. Tasavvuf düşüncesine ve bu düşünüşü benimsemiş kimselere göre gördüğümüz her şey Tanrı'nın bir tecellisidir.
Tekerleme: Kimi sözcüklerin, seslerin yinelemesi, ölçü, uyak gibi öğelere bağlı kalınması yoluyla oluşturulan anlamlı ya da anlamsız, belirli bir konusu olmayan söz dizelerine verilen ad.
Tekke: Dayanmak, dayanılacak yer anlamı taşıyan bu sözcük, aslında bir tarikata bağlı olan dervişlerin ya da kimselerin toplandıkları, tarikatın gereklerini yerine getirdikleri yapıyı adlandırır.
Tekke Edebiyatı: Konu, dil yönünden İslam uygarlığının etkilerini taşıyan, tekkelerde gelişen, tasavvuf duygu ve düşüncelerini aşılamak, yaymak amacıyla ortaya konmuş ürünlerin tümü.
Tema: Bir yapıt ya da yaratının anlamca sürdürdüğü temel yönelimlere verilen ad.
Tenasüp: Birbiriyle sözcük ya da kavramları dize ya da beyitlerde bir arada kullanma sanatı.
Terim: Bir bilim ve sanat dalıyla ilgili kavramları karşılayan sözcüklere verilen ad. Terimler tek anlamlı sözcüklerdir; yan anlamları yoktur.
Terkibi-i Bend / Terci-i Bend: Gazel uzunluğunda, onun gibi uyaklı tek ölçülü bentlerden oluşan Divan şiir biçimlerine verilen ad.
Terza Rima: İtalyan nazım biçimlerinden biri. Üçer dizelik bentlerden oluşur. Bentlerin sayısı ozanın dilediği ölçüde olabilir.
Tevriye: Anlatım inceliği sağlamak amacıyla birden çok anlamı bulunan bir sözcüğün yakın anlamını değil de uzak anlamını kullanma sanatı.
Tezkire: Divan edebiyatında ozanların yaşamöyküsünü konu alan yapıtların genel adı.
Tezli Oyun: Oyunun akışını, aksiyonunu, düşüncelere yaslandırarak geliştiren oyun türü.
Tezli Roman: Genellikle toplumsal ya da siyasal bir sorunu konu alan ve bunu bir teze bağlayarak işleyen roman türü.
Tip: Öykü, roman, masal gibi anlatısal türlerde ve oyunlarda benzer özelliklerle belirlenip sınıflandırılabilen kişilerin, bu ortak özelliklerini en belirgin ve somut biçimde, sivriltilmiş ve abartılmış olarak yansıtan ve bunları kendinde toplayan kişi.
Tirad: Oyun kişilerinin uzun soluklu, kesintisizce konuşmalarına verilen ad.
Tiyatro: Oyunların oynandığı yer anl----- gelen Tiyatro, kimi zaman oyunlar kimi zaman da dramatik türün adı olarak kullanılabilir.
Toplum İçin Sanat: Sanatın temel işlevi, toplumsal sorunları yansıtma, bunlara çözüm yolu arama anlayışından yola çıkan; "sanat sanat içindir" yaklaşımına karşıt bir tutuk içeren savdır.
Toplumcu Gerçekçilik: İnsanı toplumsal ilişkileri içinde ele alan, toplumsal gerçekleri devrimci bir doğrultuda ve Marxist bir yaklaşımla yansıtmayı amaçlayan edebiyat akımı.
Trajedi (Tregetya): Antik ve klasik tanıma göre, yüceltilmiş şözlerle yazılan, bir kahramanın iyi bir durumdan kötü bir duruma düşmesiyle, duygusal arınmayı sağlayacak acıma ve korku duygularına yönelen oyun türü. Klasik anlayışta manzum olarak yazılan tragetya, daha sonra düzyazıyla da yazılmıştır.
Tuluat: Karagöz ve Ortaoyunu'nda olduğu gibi, önceden yazılmış bir metne dayanmadan ama örgüsü önceden bilinen, oyuncuların bu örgüye göre o andaki buluşlarıyla konuşarak geliştirdikleri halk tiyatrosu türü.
Tumturak: Sözlü ve yazılı anlatımda yersiz ve gereksizce büyük laflar, tantanalı sözler etmekten doğan anlatım eksikliği.
Tutarsızlık: Düşünce, duygu ve imgeleri yansıtan sözcüklerin, cümlelerin birbirini kavramayışları ya da dilsel ve mantıksal yönden bağlanamamayışından kaynaklanan anlatım kusuru.
Tuyug: Aruz ölçüsünün belirli bir kalıbıyla yazılan, dört dizelik nazım biçimi.
Tür: Edebiyatta ortaya konan eserlerin konu ve hedef kitlesi açısından sınıflandırılmasıdır.
Türetme: Sözcüklerin kök ve gövdelerine yapım eki getirerek onlardan yeni sözcükler oluşturma yöntemi.
Türk Edebiyatı: İlk çağlardan itibaren Türk diliyle yaratılmış sözlü ve yazılı tüm ürünlerin genel adı.
Türkü: Halk şiirinde kendine özgü bir ezgiyle söylenen, kavuştaklı bir nazım biçimi.