0
EXE RANK
alemsanat
Fexe Kullanıcısı
Puanları
18
Çözümler
0
- Katılım
- 24 Haz 2010
- Mesajlar
- 244
- Tepkime puanı
- 4
- Puanları
- 18
- Yaş
- 35

"Kuvayi Milliye" ve "Memleketimden İnsan Manzaraları"nın da aralarında bulunduğu çok sayıda unutulmaz eseri kaleme alan Türk edebiyatının önemli isimlerinden Nazım Hikmet Ran, vefatının 62. yılında anılıyor.
Usta yazar Nazım Hikmet Ran, vefatının 62. yılında anılıyor. "Rüzgara Karşı Yürüyen Adam" şiirine "Rüzgara karşı yürüyorum/Yamalı caddelerinde bu şehrin" dizeleriyle başlayan Nazım Hikmet, kimi kaynaklara göre Ocak 1902'de, kimi kaynaklara göre ise Kasım 1901'de Selanik'te doğdu. Asıl adı Mehmet Nazım olsa da "Nazım Hikmet" adıyla tanındı ve sonradan Ran soyadını aldı. Anne tarafından soyu Polonya'ya kadar uzanan şair, Türkiye'den uzakta geçirdiği yıllarda "Borzeçky" soyadını kullandı. İLK ŞİİRİNİ 13 YAŞINDAYKEN KALEME ALDI
Unutulmaz şair, bir açıklamasında şiir yazmaya başlama hikayesini şu sözlerle anlatmıştı: "Ben 1902 yılında, 20 Ocak'ta Selanik'te doğdum. Dedem valiydi, şiirle ilgilenirdi. Annem ressamdı, birkaç yabancı dil bilirdi. Babam önce elçilik, daha sonra üst düzey memurluk yaptı. İlk şiirimi 13 yaşındayken yazdım. Bir yangını anlatıyordu. Ailem benim harika bir çocuk olduğuma karar vermiş ve şiir yazmamı telkin etmeye başlamıştı. 15 yaşında bahriye okuluna verdiler. Deniz subayı yapmak istiyorlardı beni. Okuduğum sınıf ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı sporla, diğeri şiirle uğraşıyordu. Ben şairler tarafına düştüm. Okulda bize tarih ve edebiyat derslerini ünlü Türk şairi Yahya Kemal veriyordu. Kedimi anlatan bir şiir yazmıştım. Yahya Kemal, şiirimi okuduktan sonra kedimi getirmemi söyledi. Tüyleri dökülmüş, çelimsiz bir kediydi. Yahya Kemal o zaman bana 'Bu kadar allayıp pullayabildiğine göre, senden kesin şair olur.' demişti. 16 yaşındayken Yeni Mecmua'da 'Servilikler' adlı şiirim yayınlandı. Bu şiir herkes tarafından beğenilmişti. 17 yaşında artık yazdıklarım ciddi ciddi basılıyordu." BAHRİYE MEKTEBİ'NE GİTTİ
İlkokulu Göztepe Taş Mektep'te okuyan şair, ardından Mekteb-i Sultani'nin hazırlık sınıfına yazıldı. Nazım Hikmet, ailesinin yaşadığı ekonomik sıkıntı nedeniyle bir yıl sonra okuldan alınarak Nişantaşı Sultanisi'ne kaydedildi. Dedesi Mehmet Nazım Paşa'nın etkisiyle Mevlevilik konusunda bilgilenen Nazım Hikmet, meslek eğitimi için 1917'de Bahriye Mektebi'ne gitti. Başarılı edebiyatçı, denizciler için yazdığı "Bir Bahriyelinin Ağzından" şiirinden etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın desteğiyle girdiği Heybeliada Bahriye Mektebi'nden 1919'da mezun oldu. Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atanan şair, 1920'de geçirdiği bir hastalık sebebiyle 1921'de sağlık kurulu kararıyla askerlikten çıkarıldı. Bu süreçte edebiyata ilgisini sürdüren Ran, yazdığı şiirleri büyük hayranlık duyduğu Yahya Kemal'e gösterip eleştirilerini aldı. "Bir inilti duydum serviliklerde / Dedim: Burada da ağlayan var mı? / Yoksa tek başına bu kuytu yerde / Eski bir sevgiyi anan rüzgar mı? / Gözlere inerken siyah örtüler / Umardım ki artık ölenler güler / Yoksa hayatında sevmiş ölüler / Hala servilerde ağlıyorlar mı?" dizelerinden oluşan ve Yahya Kemal tarafından düzenlenen "Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?" şiiri, 1918'de Yeni Mecmua'da yayımlandı. İLK DÖNEMLERİNDE ADI "HECECİ" ŞAİRLERLE ANILDI
Nazım Hikmet Ran, 1920'de Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik ödülünü kazandı. İlk dönemlerinde adı "hececi" şairlerle anılan Ran, İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde, vatan sevgisini yansıtan coşkulu direniş şiirleri kaleme aldı. Usta şair, Milli Mücadele'ye katılmak üzere 1921'de Faruk Nafiz, Yusuf Ziya ve Vala Nurettin ile Sirkeci'den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice binerek İnebolu'ya geçti. Bolu'da bir süre öğretmenlik yapan şair, daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde (KUTV) okudu. Milli Mücadele esnasında Anadolu'ya giden ve çalışan köylüleri gören şair, bu görüntülerle derinden etkilendi. Vala Nureddin ile gittiği Bolu'da "Spartaküsler" denilen grupla tanışması, Ran'ın sosyalizm ile temasa geçmesini sağladı. MOSKOVA YOLCULUĞU SIRASINDA SERBEST ŞİİRLER YAZDI
Usta şair, ne yazdığını anlamasa da Batum'da duyduğu Rusça bir şiirin şeklinden etkilenerek serbest şiire ilgi duymaya başladı. Moskova yolculuğu sırasında yazmaya başladığı "Açların Gözbebekleri" şiirinde serbest ölçüyü deneyen Ran, yazdığı bazı şiirleri 1923'te "Yeni Hayat" ve "Aydınlık" adlı dergilere göndererek yayımlattı. Ran, serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerini verirken, bir makalesinde şunları kaleme almıştı: "Kafiyeli, vezinli şiir yazılmaz diyenler de kafiyesiz, vezinsiz şiir yazılmaz diyenler de dar kafalıdır. Şiir öyle de yazılır, böyle de. Ben şimdi bütün şekillerden yararlanıyorum. Halk edebiyatı vezninde de yazıyorum, kafiyeli de yazıyorum. Tersini de yapıyorum. En sade konuşma diliyle kafiyesiz, vezinsiz şiir de yazıyorum. Sevdadan da barıştan da inkılaptan da hayattan da ölümden de sevinçten de kederden de umuttan da umutsuzluktan da söz ediyorum. İnsana has her şeyin şiirime de has olmasını istiyorum. İstiyorum ki okuyucum bende bütün duygularının ifadesini bulabilsin." Moskova'dan 1924'te Türkiye'ye dönen Nazım Hikmet, Aydınlık dergisinde yayımlanan şiir ve yazılarından dolayı 15 yıl hapsi istenince tekrar Moskova'ya gitti.
