15
EXE RANK
-AUXERRE. `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 1 Ara 2009
- Mesajlar
- 15,286
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
ZOR ŞEHZADE
Şehzade Mehmet (Fatih) çok zekidir
ancak ele avuca sığmaz. Derslerini bellemekte zorlanmaz
ama hiç çalışmaz. Hele ezberle işi olmaz. Çok hocada okur
ama tam***** yıldırır. Zaman zaman öğretmenlerini makaraya alır.
Hatta bir keresinde hocası Molla Yegan’ı durdurur:
-Aman efendim
ne yapıyorsunuz? der.
-Anlayamadım?
-Mermere basıyorsunuz!
-Eee ne var bunda?
-Az evvel okuttunuz ya hocam. Meryem Validemiz İsa Aleyhisselam’ı taş üstünde getirmedi mi dünyaya. Öyleyse mermere hürmet gerek.
-Ya… Öyleyse çıkar bakayım çorabını.
-Niye hocam?
-Bilmiyor musun aynı Meryem validemiz İsa Aleyhisselamın beşiğini de yün ile örttü. Öyleyse örgüye hürmet gerek.
Seni öyle bir döverim ki!
Fatih Sultan Mehmed bir padişah oğludur ve kendisi istemedikten sonra kimse diz çöktüremez ona.
Murat Han
şehzadenin eğitiminin sıkıntısının farkındadır. Evet Molla Yegan
Molla Fenari
Molla Ayas muhteşem alimlerdir. Ancak bu haşarı şehzadeyle uğraşmak
on medrese yönetmekten zor olmalıdır. “Acaba onu kim yola getirebilir?” diye düşünürken Molla Gürani’nin siması belirir gözünde. O ana kadar nasıl da aklına getiremediğine şaşar. Tabii
öyle ya. Dudaklarına alaycı bir tebessüm yayılır. “Hadi bakalım” diye mırıldanır
“Şimdi derslerini kır da
göreyim seni”
Padişah Molla Gürani hazretlerini şehzadeye Manisa’ya yollarken:
-Eti de senin
der
-Kemiği de. O bundan böyle senin oğlun. Var bildiğin gibi işle!
Mübarek Manisa’ya vardığı saat
şehzadeyi derse çağırır. Uşaklara bile itibar eder
ama geleceğin sultanını görmezden gelir. Talebesine sıradan biri gibi davranır ve:
-Otur! Der.
Şehzade tam otururken:
-Hayır oraya değil
şuraya! Diye emreder.
O güne kadar emretmeye alışan şehzade şaşakalır. Belki de hayatında ilk kez diz çöker. Molla emsileyi açar ve emreder:
Darabe (Dövmek) fiilini çek bakayım!
Fatih fiili kafasına göre çeker. Çat pat bir şeyler söyler işte. Molla Gürani’nin kaşları yıkılır
kafasını “olmadı” gibilerden sallar
bakışlarıyla azarlar. Sonra üstüne basa basa fiili çeker ve sesini yükselterek misallendirir:
-Döverim
seni döverim
seni öyle bir döverim ki!…
Fatih ağlamaklıdır. Dudakları uçuklaya yazar. Korkudan sesi titrer. İçinden son cümleyi tekrar eder.
-Darabtühü cidden şediden. İnanın döver mi döver.
Bundan böyle saray halkına rezil olmak da vardır işin içinde.
Şehzade artık geceleri ¤¤¤¤ yapmaya başlar ve ezberlerini aksatmaz. Daha doğrusu aksatamaz. Ama gün gelir ilmin tadını alır. Eski haşarılıklarından utanır. Çok değil üç beş ay sonra bambaşka biridir o. Molla Gürani hazretleri:
-Arabi ve Farisi bilmek yetmez
der
-Düşmanlarının da lisanını öğrenmelisin!
Nitekim Fatih Latince
Sırpça ve Rumca öğrenir. Hem konuşur hem yazar.
Ardından “kafirdir” demez
Şehzadeyi İtalyan asıllı Anconal Giriaco’nun önüne oturtur
Avrupa tarihini okutturur. Dahası neme gerek dedirtmez
aritmetiğe
geometriye
astronomiye zorlar. Hepsi bir yana ufkunu açar. İnanç aşılar. Eğer istenirse gemilerin karadan
kağnıların sudan yürüyebileceğine inandırır.
Bir ara Manisa’ya gelen Sultan Murat
oğlunu tanıyamaz. Fatih görünüşte çocuktur
ama çok olgundur. Ufku geniştir sonra. Hedefleri
idealleri vardır. Ki İstanbul bunlardan biridir sadece. İşte belki de bu yüzden tahtını düşünmeden bırakır ona.
Sultan Murat Molla Gürani’ye şükranlarını sunarken kelime seçmekte zorlanır. Hatta gözü kapalı vezirlik teklif eder. Mübarek boş versene gibilerden omzunu silker:
-Onu isteyene verin Sultanım
der
-Yıllardır bu makama ulaşmak için çalışanları kırmayın. Dostlarınızdan olmayın sonra!
Ancak kadılığı reddetmek gibi bir şansı olmaz. Nitekim bir müddet devlet erkanıyla çalışır. Ancak fırsatını bulduğu an ayrılır
apar topar Kahire’ye döner. Belki de vebalden kaçar.
Şehzade Mehmet (Fatih) çok zekidir



Hatta bir keresinde hocası Molla Yegan’ı durdurur:
-Aman efendim

-Anlayamadım?
-Mermere basıyorsunuz!
-Eee ne var bunda?
-Az evvel okuttunuz ya hocam. Meryem Validemiz İsa Aleyhisselam’ı taş üstünde getirmedi mi dünyaya. Öyleyse mermere hürmet gerek.
-Ya… Öyleyse çıkar bakayım çorabını.
-Niye hocam?
-Bilmiyor musun aynı Meryem validemiz İsa Aleyhisselamın beşiğini de yün ile örttü. Öyleyse örgüye hürmet gerek.
Seni öyle bir döverim ki!
Fatih Sultan Mehmed bir padişah oğludur ve kendisi istemedikten sonra kimse diz çöktüremez ona.
Murat Han







Padişah Molla Gürani hazretlerini şehzadeye Manisa’ya yollarken:
-Eti de senin


-Kemiği de. O bundan böyle senin oğlun. Var bildiğin gibi işle!
Mübarek Manisa’ya vardığı saat


-Otur! Der.
Şehzade tam otururken:
-Hayır oraya değil

O güne kadar emretmeye alışan şehzade şaşakalır. Belki de hayatında ilk kez diz çöker. Molla emsileyi açar ve emreder:
Darabe (Dövmek) fiilini çek bakayım!
Fatih fiili kafasına göre çeker. Çat pat bir şeyler söyler işte. Molla Gürani’nin kaşları yıkılır


-Döverim


Fatih ağlamaklıdır. Dudakları uçuklaya yazar. Korkudan sesi titrer. İçinden son cümleyi tekrar eder.
-Darabtühü cidden şediden. İnanın döver mi döver.
Bundan böyle saray halkına rezil olmak da vardır işin içinde.
Şehzade artık geceleri ¤¤¤¤ yapmaya başlar ve ezberlerini aksatmaz. Daha doğrusu aksatamaz. Ama gün gelir ilmin tadını alır. Eski haşarılıklarından utanır. Çok değil üç beş ay sonra bambaşka biridir o. Molla Gürani hazretleri:
-Arabi ve Farisi bilmek yetmez


-Düşmanlarının da lisanını öğrenmelisin!
Nitekim Fatih Latince

Ardından “kafirdir” demez






Bir ara Manisa’ya gelen Sultan Murat



Sultan Murat Molla Gürani’ye şükranlarını sunarken kelime seçmekte zorlanır. Hatta gözü kapalı vezirlik teklif eder. Mübarek boş versene gibilerden omzunu silker:
-Onu isteyene verin Sultanım


-Yıllardır bu makama ulaşmak için çalışanları kırmayın. Dostlarınızdan olmayın sonra!
Ancak kadılığı reddetmek gibi bir şansı olmaz. Nitekim bir müddet devlet erkanıyla çalışır. Ancak fırsatını bulduğu an ayrılır
