3
EXE RANK
`~DeathGate~`
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 23 Ağu 2012
- Mesajlar
- 3,549
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Levent Tüzemen: Akıllı lider
Liderlik kitabında "En iyi oyuncuları sahaya çıkarmak yetmez. En iyi oyuncuları doğru yerlere yerleştirmek gerekir" diye yazar. Fatih Hoca'nın Braga maçına tek forvetle çıkmasını bekliyorduk. Yanıldık. Emre'nin solda, Hamit'in sağda oynadığı Elmander'li, Burak'lı Galatasaray, yenik kapattığı ilk yarıda ruhsuz, pas uyumu dengesiz, kontrolsuz, isteksiz ve pozisyon üretmekten çok uzaktı. Kanatlar hiç çalışmadı. Elmander aşırı etkisizdi. Büyük hedeflere inanmış insanlarla ulaşılır. Galatasaraylı oyuncuların ilk yarı havası sanki "Turu garantilemiş" ya da "İddiasını kaybetmiş" şeklindeydi. Bir başka pencereden bakarsak Galatasaraylı oyuncular "Manchester United nasıl olsa kazanır. Biz yenilsek de turu geçeriz" havasındaydı. İddiasız Braga önde iyi pres yapıp Galatasaray'ın oyun kurmasına izin vermedi.
Hamit'in kontrol edemeyip kaptırdığı toplar ve orta alanda hücuma çıkarken yapılan pas hataları hızlı Braga hücumlarına dönüştü. Semih, Eboue ikilisi kritik pozisyonlara müdahale ederek resmen birçok golü engellediler.
Takım sporlarında iddialı durumdaysan kendi göbeğini kendin keseceksin başkasına medet etmeyeceksin.
İyi liderler yanlış yapabilirler sadece akıllı liderler yanlışlarını anlarlar. Terim'in ikinci yarı tek forvete dönüp Aydın-Amrabat ikilisini kanatlara alması Galatasaray'ı kendine getirdi ve hücumda etkili olmasını sağladı. Maça başlaması gereken bu doğru kadro, Galatasaray'ı 10 puanla hedefe, Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura taşırken Fatih Terim'in de Şampiyonlar Ligi'nde kariyerini yeniledi.
Burak'ı rekora taşıyan golün ortasını Ambarabat yaparken, Melo'nun vuruşunda kaleciden seken topu Aydın gol olarak tamamlayarak Galatasaray'ın geriden gelip maçı kazanmasını sağladı. Burak çok çalıştı, her yere koştu. Semih resmen tekmeye kafa soktu, dikkatli ve yürekliydi.
Galatasaraylı oyuncular ikinci yarı, taraftarların attıkları "Koy elini kalbine, saldır ölümüne" mesajlarındaki gibi cesur, inançlı ve yürekli oynadı. Bu zafer Galatasaray ailesine hayırlı olsun.
Mert Aydın: Korku tüneli
Açıkçası maçtan önce Abdurrahim Albayrak'ın o coşkulu Türkiye'ye veda konuşmasını dinledikten sonra Galatasaray'ın Braga karşısına bu kadar silik, bu kadar etkisiz çıkabileceğini düşünmemiştik.
İlk yarı boyunca Galatasaray arka arkaya iki doğru pas yapamadı.
Kaleci Muslera, Semih ve ileride arkadaşları tarafından anlaşılamayan koşular yapan Burak haricindeki futbolcular, Portekiz takımının saha içindeki üstünlüğünün destekçileri idi.
İlk yarının sadece 1-0 bitmesi ise bu üç oyuncunun gayreti sayesinde idi.
Oyun dengelendi
Fatih Terim ikinci yarıya çıkarken Amrabat ve Aydın ile daha seri daha dripling ağırlıklı bir kanat oyununu planladı.
Bu da biraz olsun karşılaşmanın dengelenmesini sağladı ve ardından Burak'ın harika kafa golünü getirdi.
Galatasaray ilk yarıya oranla daha istekli daha etkiliydi ama Selçuk ve Melo'nun bir türlü oyuna yönlendiremeyen görüntüleri Braga'ya ikinci yarıda da önemli fırsatlar getirdi.
İşler tam kötüye gitti derken, Terim'in planında olmasına karşın Amrabat kadar katkı sağlayamayan Aydın tarihi bir gole imza attı.
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde büyük bir başarı elder etti ama bundan sonra bir yerlere gelmek istiyorsa ocak ayını en iyi şekilde değerlendirmeli.
Ahmet Çakar: Şanslı G.Saray
Galatasaray, tarihinin en zor ve en şanslı galibiyetlerinden birini aldı. İlk 60 dakikaya bakıyoruz; tel tel dökülüyor, üstelik mağlup durumda... Riera'nın kanadı yol geçen hanı gibi. Sezon başından beri istikrarlı oynayan Dany tanınmayacak halde. Melo ve Selçuk etkisiz. Elmander ve Hamit sahada yok. Eğer Braga, biraz şanslı olsa ya da son vuruşlarda biraz başarılı olsa maçı ilk 15 dakikada 3-0 yapardı. Braga çok gol kaçırdı. Galatasaray ilk yarıda tanınmayacak halde kötü oynayıp kaleye bile gidemedi. Şimdi düşünün: Devre arası soyunma odasına giriyorsunuz, 1-0 mağlupsunuz ve çok da kötü oynuyorsunuz. Üstelik bu dakikalarda Manchester United-Cluj maçının ilk yarısının berabere bittiğini öğreniyorsunuz. İşte bunun adı gerilimdir, bunun adı çok ağır bir strestir. Fatih Terim, bu anda yapması gerekeni yaptı. Ambarat ve Aydın Yılmaz'ı oyuna sokup Galatasaray'ı ileride karşılayan ve tuhaf bir ofsayt taktiği uygulayan Braga'nın arkasına sarkmayı düşündü.
Ne olduysa ikinci yarının hemen başında oldu. Manchester'da Cluj'un gol attığı haberi, Fatih Terim'in de kulağına geldi. İşte bundan sonraki dakikalar ölüm dakikaları gibiydi. Galatasaray'ın bütün yükünü taşıyan Burak'ın beraberlik golü geldi. Ama hala her şey çok zordu. 25-30 dakika kalmıştı ve Galatasaray kazanmak zorundaydı. Ve işte bu dakikalarda Aydın Yılmaz, sahneye çıkıp adeta mucizeyi gerçekleştirdi. Futbol çok garip bir oyun. Galatasaray'ı hayata döndüren Aydın'ın golünden önce ortayı yapan sahanın en kötüsü Riera! Futbol belki de bu yüzden dünyanın en sevilen sporu. Sonuçta Galatasaray iyi oynamadığı bir maçta galip gelmek zorunda kalarak Şampiyonlar Ligi'ne devam ediyor. Ama dün geceki futbolu Şampiyonlar Ligi'nde başka rakibe karşı oynarsanız İstanbul'a mutlu dönebilir misiniz, orasını bilmiyorum...
Rıdvan Dilmen: Güzel, heyecanlı, adil
Futbol güzel bir oyun... Heyecanlı oyun... Bir gerçek var ki; adil bir oyun... Manchester United birinci gözüküyordu grupta... Galatasaray da ikincilik için ilk favoriydi. Ortaya çıkan bu sonuç adaletli. Ama heyecanlı bir oyun olduğu gerçeği, Türk Telekom Arena'daki Braga maçıyla, Braga'daki maç arasındaki oyun kalitesi farkı ile ortada.
İstanbul'da Galatasaray, baskılı ve iyi oynamasına rağmen iki gol yiyerek kaybetti. Deplasmanda ise özellikle ilk yarıda oyunu rakibe veren Galatasaray, ikinci yarı iki gol atarak kazandı. İşte futbolun ne kadar ilginç bir oyun olduğunun göstergesi...
1-1 olduktan sonra benim gözüm ekranda Manchester United maçının skorundaydı. Allah'tan Aydın'ın golü geldi ve gözüm o skora kaymaz oldu. Maç öncesi Fatih Hoca'nın söylediği gibi kendi işimizi kendimizin görmemiz gereği gerçekleşti. Aslında çıkardığı 11 ve oyun anlayışı da bunu gösteriyordu.
Ben açıkçası 4-5-1 gibi oynayacağını, Elmander'i oynatmayıp orta sahayı kalabalık tutacağını düşünüyordum ki en azından maçtan önce bence doğrusu buydu. Ama Fatih Terim hep kötü senaryoyu düşünür. Yani Cluj'un kazanacağını düşünerek taktiğini, stratejisini, oyun anlayışını uyguladı.
İkinci yarı iki değişiklik yaptı. Sadece Aydın ve Amrabat'ı sokmadı, orta sahayı üçledi. Braga'nın ilk yarıdaki pas trafiğini kesti; oyunu en azından dengeledi ve birazcık risk aldı. 1-1'i yakaladı ve Old Trafford'dan ümidini kesince Umut'u sokarak tekrar iki forvete, 4-4-2'ye döndü.
Sonuçta, Galatasaray oyun içerisinde taktik savaşında istediğini alıp yoluna devam etti.
Şampiyonlar Ligi'nde 16'ya kaldıktan sonra o standarttaki takımlarla oynamak için bence Galatasaray'ın bu kadrosu yetmez. İki veya üç oyuncu alınmalı.
Statta ve ekran başındaki Galatasaraylılar'ı çok heyecanlandırdılar. 6 maçlık ligin ikinci yarısında üçte üç yapmak büyük bir başarı. Hakem Rizzoli mi? Bundan iyisi can sağlığı...
FATİH KUŞÇU: Aslan cüreti (FOTOMAÇ)
Strateji temel sorunlarımızdandır.
Karar anlarında esneklik getirir.
22 Nisan'da, Selçuk, Ziegler'e yanıt verdiğinde, G.Saray şampiyonluk turuna yakındı. Oyunu tutma niyeti yoktu, kaçırdıkça kaçırdı, 80'de Stoch attı, 2-1 yenildi, şampiyonluk için sezonun son düdüğüne dek bekledi.
Bazen, büyük planı uygulamak için kazanmaya değil, yenilmemeye oynayabilirsiniz. Kimi zaman, Mourinho'nun en güzel örneklerini verdiği şekilde, bu oyunla da kazanırsınız.
Bu yapı, Terim'in genel anlayışına uymaz. Cüretkardır. Sonucu, üstünlükle belirlemek ister hep.
Terim maçı çevirdi
Terim'in tek forvete dönerek orta saha hakimiyeti hazırlığı, ilk yarıda tutmadı. Braga, önde baskıyla peş peşe pozisyonlar buldu. Savunma, top çıkaramıyordu.
Golden sonra, Braga'nın karakterine uygun geçti devrenin kalanı. Sahasında bekledi, kontralarla hızlı çıktı.
Başta Hamit-Melo-Elmander üçlüsü, orta alan hâlâ beklenenden çok uzak. İlerde top tutabilen forvet de yok. Sorunlar aynı. Ama, "duruma göre maç sırasında taktik tercih değişebilir" diyen Terim, Elmander-
Amrabat, Emre-Aydın değişiklikleriyle maçı çevirdi.
Amrabat'ın harika ortası, Burak'ın golünü, yine onunla başlayan atağın devamı Aydın'ın golünü getirdi. Tek forvetten çift forvete döndü, ayaklar durmuşken aklıyla büyüdü...
Liderlik kitabında "En iyi oyuncuları sahaya çıkarmak yetmez. En iyi oyuncuları doğru yerlere yerleştirmek gerekir" diye yazar. Fatih Hoca'nın Braga maçına tek forvetle çıkmasını bekliyorduk. Yanıldık. Emre'nin solda, Hamit'in sağda oynadığı Elmander'li, Burak'lı Galatasaray, yenik kapattığı ilk yarıda ruhsuz, pas uyumu dengesiz, kontrolsuz, isteksiz ve pozisyon üretmekten çok uzaktı. Kanatlar hiç çalışmadı. Elmander aşırı etkisizdi. Büyük hedeflere inanmış insanlarla ulaşılır. Galatasaraylı oyuncuların ilk yarı havası sanki "Turu garantilemiş" ya da "İddiasını kaybetmiş" şeklindeydi. Bir başka pencereden bakarsak Galatasaraylı oyuncular "Manchester United nasıl olsa kazanır. Biz yenilsek de turu geçeriz" havasındaydı. İddiasız Braga önde iyi pres yapıp Galatasaray'ın oyun kurmasına izin vermedi.
Hamit'in kontrol edemeyip kaptırdığı toplar ve orta alanda hücuma çıkarken yapılan pas hataları hızlı Braga hücumlarına dönüştü. Semih, Eboue ikilisi kritik pozisyonlara müdahale ederek resmen birçok golü engellediler.
Takım sporlarında iddialı durumdaysan kendi göbeğini kendin keseceksin başkasına medet etmeyeceksin.
İyi liderler yanlış yapabilirler sadece akıllı liderler yanlışlarını anlarlar. Terim'in ikinci yarı tek forvete dönüp Aydın-Amrabat ikilisini kanatlara alması Galatasaray'ı kendine getirdi ve hücumda etkili olmasını sağladı. Maça başlaması gereken bu doğru kadro, Galatasaray'ı 10 puanla hedefe, Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura taşırken Fatih Terim'in de Şampiyonlar Ligi'nde kariyerini yeniledi.
Burak'ı rekora taşıyan golün ortasını Ambarabat yaparken, Melo'nun vuruşunda kaleciden seken topu Aydın gol olarak tamamlayarak Galatasaray'ın geriden gelip maçı kazanmasını sağladı. Burak çok çalıştı, her yere koştu. Semih resmen tekmeye kafa soktu, dikkatli ve yürekliydi.
Galatasaraylı oyuncular ikinci yarı, taraftarların attıkları "Koy elini kalbine, saldır ölümüne" mesajlarındaki gibi cesur, inançlı ve yürekli oynadı. Bu zafer Galatasaray ailesine hayırlı olsun.
Mert Aydın: Korku tüneli
Açıkçası maçtan önce Abdurrahim Albayrak'ın o coşkulu Türkiye'ye veda konuşmasını dinledikten sonra Galatasaray'ın Braga karşısına bu kadar silik, bu kadar etkisiz çıkabileceğini düşünmemiştik.
İlk yarı boyunca Galatasaray arka arkaya iki doğru pas yapamadı.
Kaleci Muslera, Semih ve ileride arkadaşları tarafından anlaşılamayan koşular yapan Burak haricindeki futbolcular, Portekiz takımının saha içindeki üstünlüğünün destekçileri idi.
İlk yarının sadece 1-0 bitmesi ise bu üç oyuncunun gayreti sayesinde idi.
Oyun dengelendi
Fatih Terim ikinci yarıya çıkarken Amrabat ve Aydın ile daha seri daha dripling ağırlıklı bir kanat oyununu planladı.
Bu da biraz olsun karşılaşmanın dengelenmesini sağladı ve ardından Burak'ın harika kafa golünü getirdi.
Galatasaray ilk yarıya oranla daha istekli daha etkiliydi ama Selçuk ve Melo'nun bir türlü oyuna yönlendiremeyen görüntüleri Braga'ya ikinci yarıda da önemli fırsatlar getirdi.
İşler tam kötüye gitti derken, Terim'in planında olmasına karşın Amrabat kadar katkı sağlayamayan Aydın tarihi bir gole imza attı.
Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'nde büyük bir başarı elder etti ama bundan sonra bir yerlere gelmek istiyorsa ocak ayını en iyi şekilde değerlendirmeli.
Ahmet Çakar: Şanslı G.Saray
Galatasaray, tarihinin en zor ve en şanslı galibiyetlerinden birini aldı. İlk 60 dakikaya bakıyoruz; tel tel dökülüyor, üstelik mağlup durumda... Riera'nın kanadı yol geçen hanı gibi. Sezon başından beri istikrarlı oynayan Dany tanınmayacak halde. Melo ve Selçuk etkisiz. Elmander ve Hamit sahada yok. Eğer Braga, biraz şanslı olsa ya da son vuruşlarda biraz başarılı olsa maçı ilk 15 dakikada 3-0 yapardı. Braga çok gol kaçırdı. Galatasaray ilk yarıda tanınmayacak halde kötü oynayıp kaleye bile gidemedi. Şimdi düşünün: Devre arası soyunma odasına giriyorsunuz, 1-0 mağlupsunuz ve çok da kötü oynuyorsunuz. Üstelik bu dakikalarda Manchester United-Cluj maçının ilk yarısının berabere bittiğini öğreniyorsunuz. İşte bunun adı gerilimdir, bunun adı çok ağır bir strestir. Fatih Terim, bu anda yapması gerekeni yaptı. Ambarat ve Aydın Yılmaz'ı oyuna sokup Galatasaray'ı ileride karşılayan ve tuhaf bir ofsayt taktiği uygulayan Braga'nın arkasına sarkmayı düşündü.
Ne olduysa ikinci yarının hemen başında oldu. Manchester'da Cluj'un gol attığı haberi, Fatih Terim'in de kulağına geldi. İşte bundan sonraki dakikalar ölüm dakikaları gibiydi. Galatasaray'ın bütün yükünü taşıyan Burak'ın beraberlik golü geldi. Ama hala her şey çok zordu. 25-30 dakika kalmıştı ve Galatasaray kazanmak zorundaydı. Ve işte bu dakikalarda Aydın Yılmaz, sahneye çıkıp adeta mucizeyi gerçekleştirdi. Futbol çok garip bir oyun. Galatasaray'ı hayata döndüren Aydın'ın golünden önce ortayı yapan sahanın en kötüsü Riera! Futbol belki de bu yüzden dünyanın en sevilen sporu. Sonuçta Galatasaray iyi oynamadığı bir maçta galip gelmek zorunda kalarak Şampiyonlar Ligi'ne devam ediyor. Ama dün geceki futbolu Şampiyonlar Ligi'nde başka rakibe karşı oynarsanız İstanbul'a mutlu dönebilir misiniz, orasını bilmiyorum...
Rıdvan Dilmen: Güzel, heyecanlı, adil
Futbol güzel bir oyun... Heyecanlı oyun... Bir gerçek var ki; adil bir oyun... Manchester United birinci gözüküyordu grupta... Galatasaray da ikincilik için ilk favoriydi. Ortaya çıkan bu sonuç adaletli. Ama heyecanlı bir oyun olduğu gerçeği, Türk Telekom Arena'daki Braga maçıyla, Braga'daki maç arasındaki oyun kalitesi farkı ile ortada.
İstanbul'da Galatasaray, baskılı ve iyi oynamasına rağmen iki gol yiyerek kaybetti. Deplasmanda ise özellikle ilk yarıda oyunu rakibe veren Galatasaray, ikinci yarı iki gol atarak kazandı. İşte futbolun ne kadar ilginç bir oyun olduğunun göstergesi...
1-1 olduktan sonra benim gözüm ekranda Manchester United maçının skorundaydı. Allah'tan Aydın'ın golü geldi ve gözüm o skora kaymaz oldu. Maç öncesi Fatih Hoca'nın söylediği gibi kendi işimizi kendimizin görmemiz gereği gerçekleşti. Aslında çıkardığı 11 ve oyun anlayışı da bunu gösteriyordu.
Ben açıkçası 4-5-1 gibi oynayacağını, Elmander'i oynatmayıp orta sahayı kalabalık tutacağını düşünüyordum ki en azından maçtan önce bence doğrusu buydu. Ama Fatih Terim hep kötü senaryoyu düşünür. Yani Cluj'un kazanacağını düşünerek taktiğini, stratejisini, oyun anlayışını uyguladı.
İkinci yarı iki değişiklik yaptı. Sadece Aydın ve Amrabat'ı sokmadı, orta sahayı üçledi. Braga'nın ilk yarıdaki pas trafiğini kesti; oyunu en azından dengeledi ve birazcık risk aldı. 1-1'i yakaladı ve Old Trafford'dan ümidini kesince Umut'u sokarak tekrar iki forvete, 4-4-2'ye döndü.
Sonuçta, Galatasaray oyun içerisinde taktik savaşında istediğini alıp yoluna devam etti.
Şampiyonlar Ligi'nde 16'ya kaldıktan sonra o standarttaki takımlarla oynamak için bence Galatasaray'ın bu kadrosu yetmez. İki veya üç oyuncu alınmalı.
Statta ve ekran başındaki Galatasaraylılar'ı çok heyecanlandırdılar. 6 maçlık ligin ikinci yarısında üçte üç yapmak büyük bir başarı. Hakem Rizzoli mi? Bundan iyisi can sağlığı...
FATİH KUŞÇU: Aslan cüreti (FOTOMAÇ)
Strateji temel sorunlarımızdandır.
Karar anlarında esneklik getirir.
22 Nisan'da, Selçuk, Ziegler'e yanıt verdiğinde, G.Saray şampiyonluk turuna yakındı. Oyunu tutma niyeti yoktu, kaçırdıkça kaçırdı, 80'de Stoch attı, 2-1 yenildi, şampiyonluk için sezonun son düdüğüne dek bekledi.
Bazen, büyük planı uygulamak için kazanmaya değil, yenilmemeye oynayabilirsiniz. Kimi zaman, Mourinho'nun en güzel örneklerini verdiği şekilde, bu oyunla da kazanırsınız.
Bu yapı, Terim'in genel anlayışına uymaz. Cüretkardır. Sonucu, üstünlükle belirlemek ister hep.
Terim maçı çevirdi
Terim'in tek forvete dönerek orta saha hakimiyeti hazırlığı, ilk yarıda tutmadı. Braga, önde baskıyla peş peşe pozisyonlar buldu. Savunma, top çıkaramıyordu.
Golden sonra, Braga'nın karakterine uygun geçti devrenin kalanı. Sahasında bekledi, kontralarla hızlı çıktı.
Başta Hamit-Melo-Elmander üçlüsü, orta alan hâlâ beklenenden çok uzak. İlerde top tutabilen forvet de yok. Sorunlar aynı. Ama, "duruma göre maç sırasında taktik tercih değişebilir" diyen Terim, Elmander-
Amrabat, Emre-Aydın değişiklikleriyle maçı çevirdi.
Amrabat'ın harika ortası, Burak'ın golünü, yine onunla başlayan atağın devamı Aydın'ın golünü getirdi. Tek forvetten çift forvete döndü, ayaklar durmuşken aklıyla büyüdü...
Xem chữ ký