Yare Mektuplar

15
EXE RANK

-AUXERRE. `

Fexe Kullanıcısı
Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
1 Ara 2009
Mesajlar
15,286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
-AUXERRE. `
b4fbc1b0bafb6364mq5vm4jfa6.jpg




ey gözümün yaşı, vefasız sırdaşı,

kaç gündür odamın penceresinden pervazlara konan kuşların kederini, gözlerindeki dinginliği, kanatlarındaki ahengi izliyorum.bir kuş kadar cevval ve hayatla uyumlu olamamanın tedirginliği, biçimsiz ve göçebe olduğum hissi, ellerimdeki acemilik, yüzümdeki gurbet bir uçurumun ürpertisini getiriyor gözlerime. içim acıyor; açamamış bir tomurcuk, yapraklanamayan ağaç, duvara tırmanamayan bir yavru kedi bütün bedenimi karış karış dolaşıyor, adın gece oluyor şu saat hayâlin ızdırap. dudaklarımda iğreti bir ıslık, okulların önünden geçiyorum bazan, simit satan çocuklara gülümsüyorum, kaçarcasına şehirden kendimi bir parkın en ücra kanepesine bırakıyorum. olmuyor, olmuyor içimde kederlerin en hınzırı, virân, bakımsız ve metruk sokaklara ***ürüyor beni, suretsiz çocuklar sarıyor etrafımı, içim yanıyor. gece oluyor..

ey kelimelerin en vefasızı, sızısı,
ne kaldı geriye kalbim ! diyemiyorum, kelimelerdeki şefkat bir annenin merhameti gibi yapışıyor dudaklarıma. hazan da olsan, kuru bir yaprak gibi dökülsen de artık içime “ vazgeç kalbim! “ diyemiyorum. oysa artık çok geç biliyorum; sensizlikte saadet.

ey gönül hırsızı, kalbimin fukarası,
akşamüstü bir çocuğun düşmesi gibi kuyuya tarifsiz acılar içinde sensizliğin ortasına bir kez daha düştüm. düşündüm, neden vakitlerim sana ayarlı, adını andıkça neden içimde çiçekler açıyor, binlerce kuş birden havalanıyor. oysa ömrüme ziyân gözlerin, gönlüme keder. kavuşmak sana, ellerini tutmak sensizlikten beter. anladım ki ben sende kaybolmuşum; unutulmuşum.

yarın sokağa çıkacağım, ne kaldıysa senden rüzgâra bıracağım.


.................................................. ...........

Şu dağlarda kar olsaydım / Bir asi rüzgar olsaydım / Arar bulur muydun beni / Sahipsiz mezar olsaydım “

Arar bulur muydun sahi, gece kuşları pencerene tüneyip sabahı kirpiklerine doladığında, bir yetimin gözlerinden şehrin tutuştuğunda, yüreğinin en ücra ve ıssız köşesinde bir yoksulun sessiz ve derinden çığlığında, çocuğun düşü annenin yasında; arar bulur muydun sahi? Bir yolcu otobüsünün arka koltuğunda tarifsiz kederler içinde, bilmediğim bir şehre gider gibiyim.

Ellerimde örselenmiş bir yürek, ne yana dönsem acemi kimliğim, ne yapsam ben, ne tutsam kimsesizliğim. Bir parkın yalnız kanepesinde, simit satan çocuğun direncinde, sabrında, şu önümde uçuşan kuşların telaşında, şu serseri şehrin hengâmesinde hep ben, tarifsiz ben, ben .. ! yağmur yağsa da birden, sokaklar boşalsa diyorum , kalabalıktan korkuyorum can, annemi özlüyorum. Tutsa ellerimden, bağrına bassa hiç ayrılmasa diyorum, uyusak günlerce ...

Şehri dolaştım bütün gün, ha bire koşturuyor insanlar bir yerlere, arabalar durmadan gelip geçiyor, ya biz yaşamıyoruz diyorum ya da bunlar çıldırmış. Talebelik yıllarımdan aşina çarşıya giriyorum, yine dükkânların önü eski kitaplar, yürüyorum işte yine uykulu haliyle o çay ocağı; fokurdayan çaydanlık, tahta tabureler, ihtiyar çaycı bile hiç değişmemiş. Hey gidi günler, beyhude ömür hey ...! Ey yâr, içimde bir kuş çırpınıyor sanki, bir nehir akıp gidiyor, gelmese de mektubun sözlerin değip geçiyor. Yalan dudaklarımdaki tebessüm, saçlarımdaki serinlik, şimdi gönül harâbezâr, vakti değil, dışarıda hayat şuh, zaman berhudâr.

Sarıl düşlerine, hayattan ayrıl yâr, ey yâr ...

.................................................. ........................

Ana Mecnun denir ki ezber etmiş
Dilinde her nefes evrâd-ı Leyla ”


Söyle kuşlara, bu sabah haneme uğramasın. Adını dahi unutan, sılasını terk eden, köhne yüreğine iliştirdiği iğreti tebessümü dilsiz insanlara bırakan, bu kaypak ve bulaşık şehri, bu amansız ve dümensiz, pulsuz ve adressiz hayatı reddeden, en güzel yerinde ömrün, sevincini sürgün eden hayatı zindan, ölümü vuslat bilen bu insan sana ne vaat edebilir? Bütün azalarımla ben kalbimden geçtim, şimdi elsiz ayaksız bir kuyuya düştüm. Başımda çığlık çığlık kuşlar, avuçlarıma yürüyen karıncalar, kör bir rüzgar, kulaklarımda iniltiler. Öyle bir hal ki tarifi imkansız, hayali ziyan.

***he’ ye en güzel şiirini yazdıran iksir, ihtiyar oduncuya aklını alıp parmaklarını kestiren ateş, Mecnun’ a çölü mesken yapan esrar, Şair’ e kelimeleri kifayetsiz kıldıran muamma, kaleme hükmeden parmakları kanatan ve yaralayan güç, velhasıl yanmış, kül olmuş yürek; harabe. Viranenin pervazlarına tünemiş, mekân tutmuş, her daim bir böcek gibi içten içe kemiren gözlerin, böğrüne soğuk bir bıçak gibi sokulan sözlerin, uzanmayan, uzaklaşan ellerin…

O kadar aldanmış olmalısın ki kelimelerin büyüsüne, tebessümlerin samimiyetsizliğine, bu yangını gelir geçer sanıyorsun. Bilmez misin kalp camdan, kırıldı mı bir daha yapışmaz. Bu kor ateş hangi mektupta köz olur da, gözlerine düşer, avuçlarına sığar, dudaklarına hece olur.

Anladım ki ey yâr, senden can değil, hoyrat vakitlere mahsus ağyâr olur
 
Geri
Üst