11
EXE RANK
~TiM[e]-oVeR~
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 2 Kas 2008
- Mesajlar
- 11,101
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Web sitesi
- www.google.com
Viyana Seferleri ile ilgili araştırma yaparken bir makale ilgimi çekti.Konuya vakıf olan arkadaşlarımın düşüncelerini merak ederek makaleyi buraya aktarıyorum.Tarihçi Erhan Afyoncu'nun tespitleri şöyle:
At Eti Tartışması Yüzünden Viyana'yı Fethedememiştik
Geçen haftaki adliyeye at eti satıldı tartışmaları, bana 1683'te Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile Kırım Hanı Murad Giray arasındaki at eti yeme tartışması yüzünden Viyana'yı fethedemeyişimizi hatırlattı.
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 baharında dönemin padişahı IV. Mehmed'i Avusturya'ya karşı savaşa ikna ettiğinde seferin hedefi Yanık ve Komaron kaleleri olarak belirlenmişti. Ancak yolda Reisülküttap Mustafa Efendi, sadrazamı Viyana kuşatması macerasına yönlendirdi. Merzifonlu, Reisülküttapın telkinleriyle havaya girerek, ordunun hedefini Viyana'ya çevirdi. Fakat İstolni Belgrad'a kadar düşüncesini kimseye açmadı.
Kırım Hanı Sefere Karşı
Sadrazam, İstolni Belgrad'da kurulan savaş meclisinde fikrini söylediğinde durum devlet adamları tarafından şaşkınlıkla karşıladı. Komaron ile Yanıkkale alınmadan ve Macaristan, Avusturyalılar'dan temizlenmedikçe Viyana kuşatması tehlikeliydi. Ayrıca bu kuşatma teşebbüsü Avrupa'yı Türkler'e karşı birleştirebilirdi. Vezirler, valiler ve yeniçeri ocağı ileri gelenleri bu düşünceleri taşımalarına rağmen sadrazamın kininden ve şiddetinden çekindiklerinden Merzifonlu'nun düşüncesine iştirak ettiler. Bu toplantıda sadece Kırım Hanı Murad Giray, Viyana seferi fikrine karşı olumsuz görüş bildirdi.
Sadrazam, Yanıkkale önünden geçildikten sonra, Viyana'ya gidildiğini bir mektupla padişaha bildirdi. Merzifonlu'nun kendisine danışmadan Viyana'yı kuşatmaya gitmesindeki cüretine hayret eden IV. Mehmed, sadrazamın bu davranışı için "Kasdımız Yanık ve Komaron kaleleri idi. Viyana planlanmamıştı. Paşa ne tuhaf saygısızlık edip bu sevdaya düşmüş. Şimdi Allah kolay getirsin. Lâkin önceden bildirseydi, rıza vermezdim" demişti.
Kokmuş At Eti Yiyorsunuz
Osmanlı ordusu, 14 Temmuz'da Viyana önlerine gelerek şehri kuşattı. Ancak yapılan hatalar yüzünden iki aylık kuşatmaya rağmen şehir fethedilememişti. Bu sırada Avrupa'nın çeşitli milletlerinden oluşan bir Haçlı ordusu toplanmış ve Polonya Kralı Jean Sobieski komutasında Viyana'yı kurtarmak üzere yola çıkmıştı.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kırım Hanı Murad Giray'ı Viyana'ya altı saat mesafede Tuna Nehri üzerinde bulunan bir taş köprüyü korunması için görevlendirmişti. Kırım Hanı, Viyana'ya yardıma gelecek düşman kuvvetlerinin köprüden geçişini engelleyecekti. Geçişi engelleyemezse düşman ordusunu arkadan çevirecekti. Ancak Kırım Hanı, sadrazama mektup göndererek düşmanın kalabalık olduğunu, kuşatmanın bırakılarak meydan muharebesine hazırlanılmasını tavsiye etti. Merzifonlu, emirlerinin dinlenilmediğini görünce, Kırım Hanı'na ağır bir mektup yazarak, hakaretler etti. Hatta Tatarlar'ın kokmuş at eti yediğini söyleyerek Kırım Hanı'nı aşağıladı. Murad Giray, sadrazamın bu hakaretleri üzerine düşmanın köprüden geçişine engel olmayarak, askerlerini alıp Viyana önlerine geri döndü.
Viyana Önlerinde Hazin Son
Jean Sobiesky idaresindeki Haçlı ordusu, Kırım Hanı karşı koymayınca Viyana'nın kuzeybatısındaki tepeleri hiç çarpışmadan ele geçirdiler. 12 Eylül 1683'te Kahlenberg, yani Alaman Dağı mevkiinde iki ordu savaşa başladı. Osmanlı ordusunun sol kanadında bulunan Sarı Hüseyin Paşa karşısındaki Leh kuvvetlerini bozguna uğratıp, taarruza geçti. Bu bölgeye yardıma gelen Avusturya süvarileri Hüseyin Paşa'nın birliklerine yandan saldırdılar. Kırım Hanı'nın buraya yardım etmemesi üzerine, Kara Mustafa Paşa merkezden ve sağ kanattan çektiği kuvvetleri sol tarafa kaydırdı. Ancak bu manevra sağ tarafın zayıflamasına sebep oldu.
Viyana'daki Avusturya kuvvetleri de sık sık taarruzlar yaparak Türk birliklerini iki ateş arasında bırakıyordu. Kırım Hanı, savaşın en kızıştığı anda kuvvetlerini alıp gitti. İlk olarak Osmanlı ordusunun sağ kanadı çöktü. Hüseyin Paşa'nın bütün direnişine rağmen, sol kanatta da muharebe üstünlüğü düşmanın eline geçti. Siperlerdeki askerler de çıkarıldı, ancak bozgun önlenemedi. Düşman askerlerinin Osmanlı ordusunun merkezine girmeye başlaması üzerine, Kara Mustafa Paşa iki aydan beri Viyana'yı kuşatan Türk birliklerine Budin'e çekilme emri verdi.
Avrupalılar, Viyana bozgunundan sonra Türkler'in yenilmez olmadığını anladılar. Avusturya, Polonya, Venedik ve Rusya birleşerek Osmanlı topraklarına saldırdılar. Osmanlı İmparatorluğu, 16 yıl süren savaşlar sonunda 1699'da Karlofça Antlaşması'nı imzalayarak Macaristan, Mora, Azak, Podolya gibi önemli topraklarını kaybetti. Sadrazamın Kırım Hanı'nı azarlayıp, kokmuş at eti yiyorsunuz diye aşağılaması çok şeye mal olmuştu.
Sadrazamın Kırım Hanı'na Hakareti
Viyana kuşatmasında bizzat bulunmuş olan, Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa, tarihinde düşmanın Viyana'yı kurtarmaya gelişini şöyle anlatır;
"Murad Giray, düşmanın Tuna'yı geçmesine engel olmak için görevlendirildiği köprüyü muhafaza edememiş ve yüksek bir yerden elini böğrüne koymuş olduğu halde düşmanın geçişini seyrediyordu. Bu durum üzerine hanın imamı yanına giderek:
"Hanım şu bölük bölük geçen kâfirleri kırdırsanız gerisi kesilmez miydi?"
demesi üzerine Kırım Hanı,
"Efendi sen bu Osmanlı'nın bize ettiği eza cefayı bilmezsin. Yanlarında Eflak ve Boğdan keferesi kadar rağbetimiz kalmadı. Düşmanın durumunu kaç defa bildirdim. Düşman çok, mukavemet mümkün değil, askeri siperlerinden çıkarıp, gerekirse meydan muharebesi yapalım ve güvenli bir yere gidelim dedim. Sadrazam inadından dönmedi, söz geçiremedim. Azarlayan cevaplar gönderdi. Mektubunda kokmuş at eti yediğimize kadar yazmış. Düşmanı püskürtmek benim için çok zor değildi ve bilirim ki dinimize göre de düşmanı engellememek ihanettir. Lâkin ben de gayret koymadı, onlar da görsünler kendileri kaç paralık adam imiş. Tatar kadrini, kıymetini bilsinler" dedikten sonra kuvvetlerini alarak ordugâha geri döndü."
At Eti Tartışması Yüzünden Viyana'yı Fethedememiştik
Geçen haftaki adliyeye at eti satıldı tartışmaları, bana 1683'te Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile Kırım Hanı Murad Giray arasındaki at eti yeme tartışması yüzünden Viyana'yı fethedemeyişimizi hatırlattı.
Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 1683 baharında dönemin padişahı IV. Mehmed'i Avusturya'ya karşı savaşa ikna ettiğinde seferin hedefi Yanık ve Komaron kaleleri olarak belirlenmişti. Ancak yolda Reisülküttap Mustafa Efendi, sadrazamı Viyana kuşatması macerasına yönlendirdi. Merzifonlu, Reisülküttapın telkinleriyle havaya girerek, ordunun hedefini Viyana'ya çevirdi. Fakat İstolni Belgrad'a kadar düşüncesini kimseye açmadı.
Kırım Hanı Sefere Karşı
Sadrazam, İstolni Belgrad'da kurulan savaş meclisinde fikrini söylediğinde durum devlet adamları tarafından şaşkınlıkla karşıladı. Komaron ile Yanıkkale alınmadan ve Macaristan, Avusturyalılar'dan temizlenmedikçe Viyana kuşatması tehlikeliydi. Ayrıca bu kuşatma teşebbüsü Avrupa'yı Türkler'e karşı birleştirebilirdi. Vezirler, valiler ve yeniçeri ocağı ileri gelenleri bu düşünceleri taşımalarına rağmen sadrazamın kininden ve şiddetinden çekindiklerinden Merzifonlu'nun düşüncesine iştirak ettiler. Bu toplantıda sadece Kırım Hanı Murad Giray, Viyana seferi fikrine karşı olumsuz görüş bildirdi.
Sadrazam, Yanıkkale önünden geçildikten sonra, Viyana'ya gidildiğini bir mektupla padişaha bildirdi. Merzifonlu'nun kendisine danışmadan Viyana'yı kuşatmaya gitmesindeki cüretine hayret eden IV. Mehmed, sadrazamın bu davranışı için "Kasdımız Yanık ve Komaron kaleleri idi. Viyana planlanmamıştı. Paşa ne tuhaf saygısızlık edip bu sevdaya düşmüş. Şimdi Allah kolay getirsin. Lâkin önceden bildirseydi, rıza vermezdim" demişti.
Kokmuş At Eti Yiyorsunuz
Osmanlı ordusu, 14 Temmuz'da Viyana önlerine gelerek şehri kuşattı. Ancak yapılan hatalar yüzünden iki aylık kuşatmaya rağmen şehir fethedilememişti. Bu sırada Avrupa'nın çeşitli milletlerinden oluşan bir Haçlı ordusu toplanmış ve Polonya Kralı Jean Sobieski komutasında Viyana'yı kurtarmak üzere yola çıkmıştı.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Kırım Hanı Murad Giray'ı Viyana'ya altı saat mesafede Tuna Nehri üzerinde bulunan bir taş köprüyü korunması için görevlendirmişti. Kırım Hanı, Viyana'ya yardıma gelecek düşman kuvvetlerinin köprüden geçişini engelleyecekti. Geçişi engelleyemezse düşman ordusunu arkadan çevirecekti. Ancak Kırım Hanı, sadrazama mektup göndererek düşmanın kalabalık olduğunu, kuşatmanın bırakılarak meydan muharebesine hazırlanılmasını tavsiye etti. Merzifonlu, emirlerinin dinlenilmediğini görünce, Kırım Hanı'na ağır bir mektup yazarak, hakaretler etti. Hatta Tatarlar'ın kokmuş at eti yediğini söyleyerek Kırım Hanı'nı aşağıladı. Murad Giray, sadrazamın bu hakaretleri üzerine düşmanın köprüden geçişine engel olmayarak, askerlerini alıp Viyana önlerine geri döndü.
Viyana Önlerinde Hazin Son
Jean Sobiesky idaresindeki Haçlı ordusu, Kırım Hanı karşı koymayınca Viyana'nın kuzeybatısındaki tepeleri hiç çarpışmadan ele geçirdiler. 12 Eylül 1683'te Kahlenberg, yani Alaman Dağı mevkiinde iki ordu savaşa başladı. Osmanlı ordusunun sol kanadında bulunan Sarı Hüseyin Paşa karşısındaki Leh kuvvetlerini bozguna uğratıp, taarruza geçti. Bu bölgeye yardıma gelen Avusturya süvarileri Hüseyin Paşa'nın birliklerine yandan saldırdılar. Kırım Hanı'nın buraya yardım etmemesi üzerine, Kara Mustafa Paşa merkezden ve sağ kanattan çektiği kuvvetleri sol tarafa kaydırdı. Ancak bu manevra sağ tarafın zayıflamasına sebep oldu.
Viyana'daki Avusturya kuvvetleri de sık sık taarruzlar yaparak Türk birliklerini iki ateş arasında bırakıyordu. Kırım Hanı, savaşın en kızıştığı anda kuvvetlerini alıp gitti. İlk olarak Osmanlı ordusunun sağ kanadı çöktü. Hüseyin Paşa'nın bütün direnişine rağmen, sol kanatta da muharebe üstünlüğü düşmanın eline geçti. Siperlerdeki askerler de çıkarıldı, ancak bozgun önlenemedi. Düşman askerlerinin Osmanlı ordusunun merkezine girmeye başlaması üzerine, Kara Mustafa Paşa iki aydan beri Viyana'yı kuşatan Türk birliklerine Budin'e çekilme emri verdi.
Avrupalılar, Viyana bozgunundan sonra Türkler'in yenilmez olmadığını anladılar. Avusturya, Polonya, Venedik ve Rusya birleşerek Osmanlı topraklarına saldırdılar. Osmanlı İmparatorluğu, 16 yıl süren savaşlar sonunda 1699'da Karlofça Antlaşması'nı imzalayarak Macaristan, Mora, Azak, Podolya gibi önemli topraklarını kaybetti. Sadrazamın Kırım Hanı'nı azarlayıp, kokmuş at eti yiyorsunuz diye aşağılaması çok şeye mal olmuştu.
Sadrazamın Kırım Hanı'na Hakareti
Viyana kuşatmasında bizzat bulunmuş olan, Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa, tarihinde düşmanın Viyana'yı kurtarmaya gelişini şöyle anlatır;
"Murad Giray, düşmanın Tuna'yı geçmesine engel olmak için görevlendirildiği köprüyü muhafaza edememiş ve yüksek bir yerden elini böğrüne koymuş olduğu halde düşmanın geçişini seyrediyordu. Bu durum üzerine hanın imamı yanına giderek:
"Hanım şu bölük bölük geçen kâfirleri kırdırsanız gerisi kesilmez miydi?"
demesi üzerine Kırım Hanı,
"Efendi sen bu Osmanlı'nın bize ettiği eza cefayı bilmezsin. Yanlarında Eflak ve Boğdan keferesi kadar rağbetimiz kalmadı. Düşmanın durumunu kaç defa bildirdim. Düşman çok, mukavemet mümkün değil, askeri siperlerinden çıkarıp, gerekirse meydan muharebesi yapalım ve güvenli bir yere gidelim dedim. Sadrazam inadından dönmedi, söz geçiremedim. Azarlayan cevaplar gönderdi. Mektubunda kokmuş at eti yediğimize kadar yazmış. Düşmanı püskürtmek benim için çok zor değildi ve bilirim ki dinimize göre de düşmanı engellememek ihanettir. Lâkin ben de gayret koymadı, onlar da görsünler kendileri kaç paralık adam imiş. Tatar kadrini, kıymetini bilsinler" dedikten sonra kuvvetlerini alarak ordugâha geri döndü."