9
EXE RANK
Z1rT
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 26 Kas 2009
- Mesajlar
- 9,190
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
- Web sitesi
- www.netbilgini.net
TÜRKÇE'NİN ÖNEMİ
Türkçe bazılarının sandığından daha zengindir. Dilimizde genel olarak kullanılan 30.000 kadar sözcük vardır. Bunlara halk ağızlarını ve dilimize girmiş yabancı sözcükleri de katarsak kelime hazinesi elli bini geçer. Ayrıca Türkçe’de organ
hayvan ve doğa adları zengindir. Renk ve akraba adları da birçok dillere göre daha çeşitlidir ve zengindir.
Türklerin Şamanist olduğu dönemlerde yani X. Yüzyıldan önce Türkçe’de Arap-Fars etkisi oldu. İslam’dan önce Çin
Sanskrit
Tibet
Sogd ve Tohar dillerinin etkisinden söz edilebilir.
Bu dönemde Köktürkçe ve Uygurca güçlü varlığını korudu. Hatta Uygur Türkçesi hukuk
tıp ve dinle ilgili terimlerde gelişme göstermiştir. Uygurca öteki Türk lehçelerine de bir ölçüde kaynak olmuştur.
X-XII. yüzyıllar arasındaki Türkçe’ye İslami sözcük ve terimler girmeye başlamıştır. Samanoğulları
Gazneliler ve Karahanlılar döneminde Türkçe önemini sürdürmüştür. Ahmet Yükneki’nin Atabet ul-Hakaik’i
Yusuf Hac Hacib’in Kutatgu-Bilig’i ve Gazneli Mahmud’un Divan-ı Lugat-ı Türk’ü bu dönemde yazılmıştır. Bu yapıtlardan ilk ikisinin hem Uygurca
hem de Arap harfleriyle yazılmış nüshası bulunmuştur. İçerik elbette Türkçe’ydi
XIII. yüzyıldan sonra Türkçe
üç ayrı lehçe olarak gelişti. İdil-Ural dolaylarında Kıpçak Türkçesi
Orta Asya’da Çağatayca ve Önasya’da Oğuz Türkçesi varlığını sürdürdü. Anadolu dili de Oğuz Türkçe’sidir.
Türklerin göçleri kuzeyden ve İran üzerinden Batı’ya doğru olmuştur. İran üzerinden gelenler
Arapça’nın ve Farsça’nın etkisinde kaldılar. Saraylarda Farsça kullanılır oldu. Halk Türkçe konuştu. 1243 Kösedağ savaşında Selçuklular
Moğollara yenildiler. Anadolu Beylikleri Türkçe’yi yeğlediler. Özellikle Karamanoğlu Mehmet Bey sarayda ve her yerde Türkçe işlem yapılmasını zorunlu kıldı.
Osmanlı Beyliği de Türkçe’yi kullanıyordu. Osmanlı Devleti kurulduktan sonra Medresede Farsça ve Arapça’nın etkisi artmaya başladı. XVI. Yüzyıla gelindiğinde dünyanın en güçlü devleti olan Osmanlı İmparatorluğu
benzetmeler ve örnekler kullanarak Türkçe’yi öne çıkarmak istedi. Edirneli Nazmi (ö.1548) de aruz kullanarak yalın Türkçe’yle şiir yazdı. Ali Şir Nevai (ö. 1501) de Muhakeme tul-Lugateyn’i yazarak Türkçe’nin Farsça’dan üstünlüğünü göstermeye çalıştı.
Medresede ve sarayda Arap-Fars etkisi sürerken halk şairleri hece vezni ile Türkçe şiirler yazıyorlardı. Divan şairlerinin bazıları halk şairlerini küçümsüyorlardı. Tasavvuf şairleri de dinsel sözcükleri kullanarak Türkçe’yi halkın anlayabileceği biçimde kullandılar. 1839 Tanzimat Fermanı’ndan önce Esat Efendi
bu tarihten sonra da Şinasi Türkçe’yi öne çıkarmak istedi.
Batılıların desteğiyle Osmanlı’da azınlıklarda ulusal bilinç güçleniyordu
Türkçe’nin gramerini yazdı. Ahmet Vefik Paşa
Ebu’l-Gazi Bahadır’ın Şecere-i Türk adlı Çağatayca yapıtını halkın anlayacağı Türkçe’ye çevirdi.
Ali Süavi Hive adlı yapıtıyla Türkçülüğe önem verdi. Süleyman Hüsnü Paşa da Tarih-i Alem adlı yapıtında İslam’dan önceki Türk tarihine önem verdi. 1870’de Mekteb-i Tıbbıye’nin öğretim dili Fransızca’dan Türkçe’ye çevrildi. Osmanlı Anayasası’nın 18. maddesinde devletin dilinin Türkçe olduğu belirtildi.
Kırımlı İsmail Gaspıralı (1851-1914) Türk dünyasında dilde
fikirde ve işte birlik istedi. Türkçe’nin yabancı dillerden kurtarılmasını önerdi. Ayrıca Türkler için ortak yazı dilinin yaratılmasını istedi. Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp Türklük bilincinin güçlenmesi için çok çaba harcadı. 1923’de Cumhuriyetin kuruluşundan sonra beş hececi şairler ve ayrıca Yedi Meşaleciler aruz yerine ölçülü ve uyaklı şiirler yazarak Türkçe’ye hizmet ettiler.
Atatürk dilin önemini vurguladı ve şöyle söyledi: “Millet
dil
kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı yurttaşların oluşturdukları sosyal ve siyasal topluluktur.” Atatürk
1928’de Türk alfabesinin kabulünü sağlayarak Türkçe’nin gelişmesine katkıda bulundu. Bununla da yetinmeyerek 1932’de Türk Dili Tetkik Derneği’ni kurdu. Bu dernek
1936’da Türk Dil Kurumu adını aldı. Cumhuriyet döneminde dil kurultayları oluşturularak Türkçe’nin önemi ve zenginliği ortaya kondu. Özellikle yabancı sözcüklerden Türkçe’nin temizlenmesine çalışıldı. Osmanlıca
Türkçe
Arapça ve Farsça karışımı bir halindeydi. Atatürk
halkın anlayacağı dile dönülmesi için şöyle söylemişti: “Ülkesini
yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti
dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
Cumhuriyet döneminde Türk Dil Kurumu’nun çabalarıyla anlaşılır. Türkçe ortaya çıkarılmıştır. Ancak zamanımızda bu kez de Batılı dillerin sözcükleri dilimizi doldurmaya başladı. Tabela adları
teknik araç ve gereçlerin adları dikkati çekicidir. Medyada yabancı sözcük kullanarak bilgiçlik satanlar az değildir. Halk arasında günaydın yerine “selamun aleyküm” diyenler dikkati çekicidir. “Hoşça kal” ya da “Allah’a ısmarladık” yerine “bay bay” diyenler çoğaldı.
Sözün özü Türkçe’miz zengin ve güzel bir dildir. Çocuklarımızı Türk diliyle eğitim yapan okullarda okutarak Türkçe’mizi öğretelim. Yabancı dili öğrenmek başka
ilköğretimden itibaren yabancı dilde eğitim almak başkadır. Yabancı dilde küçük yaştan itibaren eğitim alan çocuk
yabancı mantığı ile düşünmeye başlar. İlkin kendi dilimizi öğrenelim. Sonra da yabancı dile yönelelim. Türkçe’yi unutmamak koşuluyla yabancı dil öğrenmek de çağımızın gereğidir. Türkçe eğitim yapan okullarda zaten gerekli yabancı dil öğretiliyor. Ayrıca kurslar imkanlar var.
Son olarak belirtmek isterim ki bir ulusun bağımsızlığında ve kültürünün korunmasında dil çok önemlidir. Bu nedenle Türkçe’mizi yabancı dillerin baskısından kurtarmak için daha çok çaba harcamalıyız.
Alıntıdır.
[video=dailymotion;xepe0s]
Türkçe bazılarının sandığından daha zengindir. Dilimizde genel olarak kullanılan 30.000 kadar sözcük vardır. Bunlara halk ağızlarını ve dilimize girmiş yabancı sözcükleri de katarsak kelime hazinesi elli bini geçer. Ayrıca Türkçe’de organ

Türklerin Şamanist olduğu dönemlerde yani X. Yüzyıldan önce Türkçe’de Arap-Fars etkisi oldu. İslam’dan önce Çin



Bu dönemde Köktürkçe ve Uygurca güçlü varlığını korudu. Hatta Uygur Türkçesi hukuk

X-XII. yüzyıllar arasındaki Türkçe’ye İslami sözcük ve terimler girmeye başlamıştır. Samanoğulları




XIII. yüzyıldan sonra Türkçe


Türklerin göçleri kuzeyden ve İran üzerinden Batı’ya doğru olmuştur. İran üzerinden gelenler


Osmanlı Beyliği de Türkçe’yi kullanıyordu. Osmanlı Devleti kurulduktan sonra Medresede Farsça ve Arapça’nın etkisi artmaya başladı. XVI. Yüzyıla gelindiğinde dünyanın en güçlü devleti olan Osmanlı İmparatorluğu


Medresede ve sarayda Arap-Fars etkisi sürerken halk şairleri hece vezni ile Türkçe şiirler yazıyorlardı. Divan şairlerinin bazıları halk şairlerini küçümsüyorlardı. Tasavvuf şairleri de dinsel sözcükleri kullanarak Türkçe’yi halkın anlayabileceği biçimde kullandılar. 1839 Tanzimat Fermanı’ndan önce Esat Efendi

Batılıların desteğiyle Osmanlı’da azınlıklarda ulusal bilinç güçleniyordu



Ali Süavi Hive adlı yapıtıyla Türkçülüğe önem verdi. Süleyman Hüsnü Paşa da Tarih-i Alem adlı yapıtında İslam’dan önceki Türk tarihine önem verdi. 1870’de Mekteb-i Tıbbıye’nin öğretim dili Fransızca’dan Türkçe’ye çevrildi. Osmanlı Anayasası’nın 18. maddesinde devletin dilinin Türkçe olduğu belirtildi.
Kırımlı İsmail Gaspıralı (1851-1914) Türk dünyasında dilde

Atatürk dilin önemini vurguladı ve şöyle söyledi: “Millet









Cumhuriyet döneminde Türk Dil Kurumu’nun çabalarıyla anlaşılır. Türkçe ortaya çıkarılmıştır. Ancak zamanımızda bu kez de Batılı dillerin sözcükleri dilimizi doldurmaya başladı. Tabela adları

Sözün özü Türkçe’miz zengin ve güzel bir dildir. Çocuklarımızı Türk diliyle eğitim yapan okullarda okutarak Türkçe’mizi öğretelim. Yabancı dili öğrenmek başka


Son olarak belirtmek isterim ki bir ulusun bağımsızlığında ve kültürünün korunmasında dil çok önemlidir. Bu nedenle Türkçe’mizi yabancı dillerin baskısından kurtarmak için daha çok çaba harcamalıyız.
Alıntıdır.
[video=dailymotion;xepe0s]