15
EXE RANK
-AUXERRE. `
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 1 Ara 2009
- Mesajlar
- 15,286
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
Semâvî dinlerin kaynaklarında ve Mezopotamya uygarlıklarının destanlarında Tûfan olarak zikredilen hâdise hakkında en sağlıklı bilgiyi Kur'ân-ı Kerîm'de buluruz. Hz. Nuh (as) ve kavminin diğer bazı Peygamberler (as) ve kavimleriyle ortak hususiyetiönce bir risâlet ve tebliğin sözkonusu olmasıardından halkın büyük kısmının buna red ve inkâr ile karşılık vermesineticedetabiî bir âfet şeklinde azabın inmesi ve inkârcıların helâk olmasıdır.
Tûfan öncesi
"Gerçekten Biz vaktiyleNuh'u kendi halkına gönderdikşunu ilân etsin diye: 'Bilesiniz ki ben sizi açıkça uyarmaya geldim. Sakın Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Doğrusubu gidişleben sizin canınızı yakacakgayet acı bir günün azabına uğramanızdan endişe ederim.' Halkı içinde küfürde kökleşmiş bulunan ileri gelenler hemen tepkilerini ortaya koydular: 'Bize göre sen de bizim gibi bir insansın; kaldı kiiçimizde görüştendüşünceden yoksun ayak takımından başka peşinden gideni de görmüyoruz. Ayrıcasizin bize karşı hiçbir üstünlüğünüz de yok ki! Bizsizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.'. 'Bizimle mücadele edip durdun; sonramücadelende de çok ileri gittin. Eğer bütün bu söylediklerindeiddialarında samimi isengerçekten doğruyu söylüyorsanhaydi bizi tehdit edip durduğun şu azabı getir de görelim!' Nuh dedi ki: 'Onudilerse ancak Allah getirir ve O'nun elinden siz asla kaçıp kurtulamazsınız.' 'Allah sizin helâkinizi dilemişseben sizin iyiliğinizi arzu etsem bilesize öğüt verip iyiliğinizi istemem size fayda etmez. Rabbiniz O'dur ve siz O'nun huzuruna ***ürüleceksiniz.'" (Hûd11/25–34)
"Nuh'a şöyle vahyolundu ki: 'Artık halkındandaha önce iman etmiş olanlar dışındahiç kimse iman etmeyecek. Öyleyse o kâfirlerin yaptıklarından dolayı kederlenme deBizim gözetimimiz altında ve vahyimiz doğrultusundagemiyi yap ve o zalimler lehinde Ben'den hiçbir ricada bulunma. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.' Nuh gemiyi yapıyorhalkından ileri gelenler de ne zaman yanından geçseler onunla alay ediyorlardı. Nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman Nuh'a'Her hayvan türünden erkek ve dişi birer çift ilehaklarında helâk hükmü verilmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye al!' diye buyurduk. Onun beraberindeiman etmiş pek az insan vardı. Nuh(gemiye alınacaklara) 'Gemiye binin!' dedi. 'Onun akıp gitmesi dedurması da Allah'ın adıyladır (O'nun gücükuvveti ve izniyledir; onu Bismillâh der çalıştırırBismillâh der durdururuz.) Hiç şüphesiz Rabbim(kullarının günahlarını ve hatalarını) çok bağışlayandır; (bilhassa mü'min kullarına karşı) hususî merhameti pek bol olandır.'" (Hûd11/36–41)
Muhterem Fethullah Gülen HocaefendiHz. Nuh'un (as) gemisineKur'ân-ı Kerîm'in beyanıylaAllah'a ve Peygamberi'ne (as) inanan az bir grubunbir kısım zayıf Hadîslere göre 60–70 insanın binipAllah'ın tevfikiyle kurtulduğunusonra insanlığın yenidenbunlardan üreyip çoğaldığını belirtmekte ve şunları ifade etmektedir: ". Her ne kadar Hz. Âdem'e (as) de on sahife verilmiş olduğu Sünnet-i sahîha'da sâbit olsa daHz. Nuh (as) insanlığın ikinci babası olması itibariyle ayrı bir hususiyeti vardır. Biliyoruz ki -Hz. İbrahim (as) dâhil- nice peygamberler hep O'nun soyundan gelmiştir. Çünkü Kur'ânHz. İbrahim'i O'nun milletinden sayıyor ve şöyle diyordu: 'Şüphesiz İbrahim de Nuh'un milletindendi.' (Sâffat37/83)."
Bu tespitlerdenTûfan öncesinde yeryüzünde insan topluluğu olarak sadece Hz. Nuh (as) kavminin (ve belkiKâbil oğullarından bütünüyle inkârcı bazı soyların) bulunduğuinsanlığın Hz. Âdem'den (as) itibaren ancak bu kadar çoğaldığı söylenebilir. Bu iki Nebi (as) arasında ne kadar zaman geçtiği tam bilinmiyor. "Çok önce Biz Nûh'u halkına Resul olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı." (Ankebut29/14) Buradaki "çok önce" ifadesiinsanlık tarihinin ilk devirleri olarak anlaşılabilir. Hz. Nuh'un (as) uzun yaşamasının bir hikmetiinsanla henüz tanışmışarızasız işleyen yeryüzü sisteminin bu en tabiî hâliyleinsanın fıtrî ömrü için elverişli olması olabilir. Efendimiz'in (sas) bu konudaki Hadîsleri dikkate alındığındabu uzun ömrünteklif ve imtihan sırrı gereğiHz. Âdemoğlu Hz. Şitonun beşinci göbekten torunu ve Hz. Nuh'un babasının dedesi olan Hz. İdris'in (as) de aralarında bulunduğu (inanan ve inanmayan) bütün nesiller için geçerli olduğu düşünülebilir. Çünkü bu sadece önceki Peygamberler'e (as) ve Hz. Nuh'a (as) ait bir hususiyet olsaydıkavmi bunu İlâhî bir imtiyaz ve mu'cize olarak ister-istemez kabullenirondan çekinir ve en azındanböyle farklı bir insanın üzerine bu kadar pervasızca gitmezdi. Kavminin Hz. Nuh'a (as) karşı ifade ve üslûbubu Ulû'l-azm Peygamber'in (as)aralarında bin yıla yakın bir zaman tebliğde bulunmasından hayret ve şaşkınlık duymadıklarını gösteriyor.
Hz. Nuh (as) ile kavmi arasındaki muhavereye Kur'ân'ın işaret ettiği bir başka sûrede ise (Mû'minun23/23–31)Allah'ın Hz. Nuh (as) ve beraberinde olanlaragemiye yerleştiklerindebunun için Kendisi'ne hamd ü senada bulunmalarını emretmesi zalim toplumdan kurtulma konusunda önemli bir safhanın geride kaldığını akla getirmekte ve tebliğ sürecinin sıkıntıları hakkında fikir vermektedir.
Gemi inşasıyla ilgili âyetlerdenbunun insanlık tarihindeki ilk gemi olduğuböyle bir geminin inşası için yakın çevrede muhtemelen kalın gövdeli ağaçların bulunduğubunların kesilmesigemi malzemesi hâline (ve biraraya) getirilmesi için belli âletlerin varolduğu anlaşılabilir. Gemi gibi; mühendislikmalzemedizayn ve inşa tekniği açısından tecrübe ve bilgi birikimi gerektiren (içine insanhayvan ve bunlara belli bir süre yetecek erzakın gireceği büyüklükte) bir vasıta ya deneme-yanılma metoduyla yüzlerce defa yapıldıktan sonra daha az hatayla inşa edilebilir veya ilmin hakiki sahibi olan Cenab-ı Hakk'ın vahiy ve ilhâmıylasınırlı bir zaman diliminde bir defada inşa edilir ve fonksiyonunu tam yerine getirir. Bediüzzaman (ra) bu hususta mealen "İşteKur'ân-ı HakîmPeygamberleriinsan topluluklarına mânevî yükselme yönünde birer öncü ve rehber gönderdiği gibimaddî ilerleme bakımından daher bir peygamberin eline bâzı medeniyet ve sanat hârikaları verip aynı kavime birer eğitici ve üstad etmiştir. İşte Hazret-i Nuh'un (as) bir mu'cizesi olan gemiyi ve Hazret-i Yûsuf'un (as) bir mu'cizesi olan saati insanlığa en evvel peygamberler hediye etmiştir." (20. Söz)
Hz. Nuh (as) kavminingemi inşasıyla alay etmesinin sebebigeminin su üstünde yüzebileceğine ve onları kurtarabileceğine inanmamaları ve en önemlisi debu büyük Nebi'nin yaptığı herşeye karşı çıkma saplantılarıyla izah edilebilir.
Âyette geçen "her hayvan türünden" ifadesiyleo bölgedeki bütün hayvanlar veya insanların ehlîleştirebildiği hayvanlar kastediliyor olabilir. Bunların gemiye alınması emrihem Tûfan sonrasında ihtiyaç duyulacak besin kaynağı olarak çoğaltılmalarıhem de tabiattaki umumî besin zincirinin ve dengenin korunması için olabilir. Bu dabüyükbaşküçükbaşkanatlı ve belki (at gibi) başka hayvanların da Hz. Nuh (as)hattâ Hz. Âdem (as) zamanında ehlîleştirilmiş olduğunu göstermektedir.1 Gerçekten deilk hakiki-kâmil insan olan Hz. Âdem'in (as)Halife vasfına ait ölçüleri insanlığa ilk baştan getirmesi bir Peygamber olarak misyonunun ayrılmaz bir parçası olsa gerektir. Batı'daYaratılışı (çünkü Yaratıcı'yı) inkâr üzerine kurulan medeniyet tarihi tezlerindemaymundan türetilen insanın uzun bir süre avcı-toplayıcı hayat yaşadığıtabiattaki bitki ve hayvan topluluklarınıyerlerine yenilerini koymadan bir hayvan gibi tükettiği iddia edilmekteziraat ve hayvancılığayani yerleşik hayata yaklaşık 10 bin yıl önceNeolitik (Yenitaş) tâbir edilen dönemle geçildiği ileri sürülmektedir. İnsanlık Hz. Âdem (as) ile yeryüzündeki hayatına tabiî ki böyle başlamamıştır. Bakara Sûresi'nin 31. âyetinde beyan buyrulduğu gibiilk insan ve ilk Nebi'ye (as) ilâhî isimler ve bunların âlemdeki tecellileri öğretilmişşüphesiz o da İlâhî tevcih ve ilhamla ağaç dikmişhayvan çoğaltmışhavayıtoprağıbitki örtüsünü ve suyu israf etmeden kullanmış ve evlâtlarına bu ölçüleri bizzat göstermiştir. Efendimiz de (sas) Hadîs-i ŞerîflerindeHz. Âdem'in (as) ziraat yaptığını beyan buyurmaktadır.
"'Ya Rabbî'dedi Nûh'ben milletimi gece gündüz dine dâvet ettim. Her ne zamanonları bağışlaman için çağırdıysamonlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündülerdirettiler ve çok kibirlendiler. Ben onları bu sefer yüksek sesle dâvet etmeye başladım. Daha sonra onları gâh açıkça çağırdımgâh iyice gizli bir dâvet yönelttimher türlü yolu denedim. Dedim ki onlara: 'Rabbinizden af dileyiniz. Zîrâ o Gafur'dur. Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin. Size mal ve evlât ihsan buyursunsize bahçelerırmaklarsu kanalları nasip etsin. Neden acaba sizsizi tavırdan tavıra yaratan Allah'ın büyüklüğünü kabul etmiyorsunuz? Görmez misiniz ki Allah yedi kat göğü tam birbiri ile uyum içinde yarattı? Gökte Ay'ı bir nûrGüneş'i ise lâmba yaptı. Allah sizi yerden nebat bitirircesine bitirip yetiştirdi. Sonra sizi tekrar oraya gönderipyine sizi oradan çıkaracaktır. Allah yeri size bir yaygı yaptı ki onun geniş yollarında yürüyesiniz.'" (Nuh71/5–20)
Tûfan öncesi
"Gerçekten Biz vaktiyleNuh'u kendi halkına gönderdikşunu ilân etsin diye: 'Bilesiniz ki ben sizi açıkça uyarmaya geldim. Sakın Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Doğrusubu gidişleben sizin canınızı yakacakgayet acı bir günün azabına uğramanızdan endişe ederim.' Halkı içinde küfürde kökleşmiş bulunan ileri gelenler hemen tepkilerini ortaya koydular: 'Bize göre sen de bizim gibi bir insansın; kaldı kiiçimizde görüştendüşünceden yoksun ayak takımından başka peşinden gideni de görmüyoruz. Ayrıcasizin bize karşı hiçbir üstünlüğünüz de yok ki! Bizsizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.'. 'Bizimle mücadele edip durdun; sonramücadelende de çok ileri gittin. Eğer bütün bu söylediklerindeiddialarında samimi isengerçekten doğruyu söylüyorsanhaydi bizi tehdit edip durduğun şu azabı getir de görelim!' Nuh dedi ki: 'Onudilerse ancak Allah getirir ve O'nun elinden siz asla kaçıp kurtulamazsınız.' 'Allah sizin helâkinizi dilemişseben sizin iyiliğinizi arzu etsem bilesize öğüt verip iyiliğinizi istemem size fayda etmez. Rabbiniz O'dur ve siz O'nun huzuruna ***ürüleceksiniz.'" (Hûd11/25–34)
"Nuh'a şöyle vahyolundu ki: 'Artık halkındandaha önce iman etmiş olanlar dışındahiç kimse iman etmeyecek. Öyleyse o kâfirlerin yaptıklarından dolayı kederlenme deBizim gözetimimiz altında ve vahyimiz doğrultusundagemiyi yap ve o zalimler lehinde Ben'den hiçbir ricada bulunma. Çünkü onlar suda boğulacaklardır.' Nuh gemiyi yapıyorhalkından ileri gelenler de ne zaman yanından geçseler onunla alay ediyorlardı. Nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman Nuh'a'Her hayvan türünden erkek ve dişi birer çift ilehaklarında helâk hükmü verilmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye al!' diye buyurduk. Onun beraberindeiman etmiş pek az insan vardı. Nuh(gemiye alınacaklara) 'Gemiye binin!' dedi. 'Onun akıp gitmesi dedurması da Allah'ın adıyladır (O'nun gücükuvveti ve izniyledir; onu Bismillâh der çalıştırırBismillâh der durdururuz.) Hiç şüphesiz Rabbim(kullarının günahlarını ve hatalarını) çok bağışlayandır; (bilhassa mü'min kullarına karşı) hususî merhameti pek bol olandır.'" (Hûd11/36–41)
Muhterem Fethullah Gülen HocaefendiHz. Nuh'un (as) gemisineKur'ân-ı Kerîm'in beyanıylaAllah'a ve Peygamberi'ne (as) inanan az bir grubunbir kısım zayıf Hadîslere göre 60–70 insanın binipAllah'ın tevfikiyle kurtulduğunusonra insanlığın yenidenbunlardan üreyip çoğaldığını belirtmekte ve şunları ifade etmektedir: ". Her ne kadar Hz. Âdem'e (as) de on sahife verilmiş olduğu Sünnet-i sahîha'da sâbit olsa daHz. Nuh (as) insanlığın ikinci babası olması itibariyle ayrı bir hususiyeti vardır. Biliyoruz ki -Hz. İbrahim (as) dâhil- nice peygamberler hep O'nun soyundan gelmiştir. Çünkü Kur'ânHz. İbrahim'i O'nun milletinden sayıyor ve şöyle diyordu: 'Şüphesiz İbrahim de Nuh'un milletindendi.' (Sâffat37/83)."
Bu tespitlerdenTûfan öncesinde yeryüzünde insan topluluğu olarak sadece Hz. Nuh (as) kavminin (ve belkiKâbil oğullarından bütünüyle inkârcı bazı soyların) bulunduğuinsanlığın Hz. Âdem'den (as) itibaren ancak bu kadar çoğaldığı söylenebilir. Bu iki Nebi (as) arasında ne kadar zaman geçtiği tam bilinmiyor. "Çok önce Biz Nûh'u halkına Resul olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı." (Ankebut29/14) Buradaki "çok önce" ifadesiinsanlık tarihinin ilk devirleri olarak anlaşılabilir. Hz. Nuh'un (as) uzun yaşamasının bir hikmetiinsanla henüz tanışmışarızasız işleyen yeryüzü sisteminin bu en tabiî hâliyleinsanın fıtrî ömrü için elverişli olması olabilir. Efendimiz'in (sas) bu konudaki Hadîsleri dikkate alındığındabu uzun ömrünteklif ve imtihan sırrı gereğiHz. Âdemoğlu Hz. Şitonun beşinci göbekten torunu ve Hz. Nuh'un babasının dedesi olan Hz. İdris'in (as) de aralarında bulunduğu (inanan ve inanmayan) bütün nesiller için geçerli olduğu düşünülebilir. Çünkü bu sadece önceki Peygamberler'e (as) ve Hz. Nuh'a (as) ait bir hususiyet olsaydıkavmi bunu İlâhî bir imtiyaz ve mu'cize olarak ister-istemez kabullenirondan çekinir ve en azındanböyle farklı bir insanın üzerine bu kadar pervasızca gitmezdi. Kavminin Hz. Nuh'a (as) karşı ifade ve üslûbubu Ulû'l-azm Peygamber'in (as)aralarında bin yıla yakın bir zaman tebliğde bulunmasından hayret ve şaşkınlık duymadıklarını gösteriyor.
Hz. Nuh (as) ile kavmi arasındaki muhavereye Kur'ân'ın işaret ettiği bir başka sûrede ise (Mû'minun23/23–31)Allah'ın Hz. Nuh (as) ve beraberinde olanlaragemiye yerleştiklerindebunun için Kendisi'ne hamd ü senada bulunmalarını emretmesi zalim toplumdan kurtulma konusunda önemli bir safhanın geride kaldığını akla getirmekte ve tebliğ sürecinin sıkıntıları hakkında fikir vermektedir.
Gemi inşasıyla ilgili âyetlerdenbunun insanlık tarihindeki ilk gemi olduğuböyle bir geminin inşası için yakın çevrede muhtemelen kalın gövdeli ağaçların bulunduğubunların kesilmesigemi malzemesi hâline (ve biraraya) getirilmesi için belli âletlerin varolduğu anlaşılabilir. Gemi gibi; mühendislikmalzemedizayn ve inşa tekniği açısından tecrübe ve bilgi birikimi gerektiren (içine insanhayvan ve bunlara belli bir süre yetecek erzakın gireceği büyüklükte) bir vasıta ya deneme-yanılma metoduyla yüzlerce defa yapıldıktan sonra daha az hatayla inşa edilebilir veya ilmin hakiki sahibi olan Cenab-ı Hakk'ın vahiy ve ilhâmıylasınırlı bir zaman diliminde bir defada inşa edilir ve fonksiyonunu tam yerine getirir. Bediüzzaman (ra) bu hususta mealen "İşteKur'ân-ı HakîmPeygamberleriinsan topluluklarına mânevî yükselme yönünde birer öncü ve rehber gönderdiği gibimaddî ilerleme bakımından daher bir peygamberin eline bâzı medeniyet ve sanat hârikaları verip aynı kavime birer eğitici ve üstad etmiştir. İşte Hazret-i Nuh'un (as) bir mu'cizesi olan gemiyi ve Hazret-i Yûsuf'un (as) bir mu'cizesi olan saati insanlığa en evvel peygamberler hediye etmiştir." (20. Söz)
Hz. Nuh (as) kavminingemi inşasıyla alay etmesinin sebebigeminin su üstünde yüzebileceğine ve onları kurtarabileceğine inanmamaları ve en önemlisi debu büyük Nebi'nin yaptığı herşeye karşı çıkma saplantılarıyla izah edilebilir.
Âyette geçen "her hayvan türünden" ifadesiyleo bölgedeki bütün hayvanlar veya insanların ehlîleştirebildiği hayvanlar kastediliyor olabilir. Bunların gemiye alınması emrihem Tûfan sonrasında ihtiyaç duyulacak besin kaynağı olarak çoğaltılmalarıhem de tabiattaki umumî besin zincirinin ve dengenin korunması için olabilir. Bu dabüyükbaşküçükbaşkanatlı ve belki (at gibi) başka hayvanların da Hz. Nuh (as)hattâ Hz. Âdem (as) zamanında ehlîleştirilmiş olduğunu göstermektedir.1 Gerçekten deilk hakiki-kâmil insan olan Hz. Âdem'in (as)Halife vasfına ait ölçüleri insanlığa ilk baştan getirmesi bir Peygamber olarak misyonunun ayrılmaz bir parçası olsa gerektir. Batı'daYaratılışı (çünkü Yaratıcı'yı) inkâr üzerine kurulan medeniyet tarihi tezlerindemaymundan türetilen insanın uzun bir süre avcı-toplayıcı hayat yaşadığıtabiattaki bitki ve hayvan topluluklarınıyerlerine yenilerini koymadan bir hayvan gibi tükettiği iddia edilmekteziraat ve hayvancılığayani yerleşik hayata yaklaşık 10 bin yıl önceNeolitik (Yenitaş) tâbir edilen dönemle geçildiği ileri sürülmektedir. İnsanlık Hz. Âdem (as) ile yeryüzündeki hayatına tabiî ki böyle başlamamıştır. Bakara Sûresi'nin 31. âyetinde beyan buyrulduğu gibiilk insan ve ilk Nebi'ye (as) ilâhî isimler ve bunların âlemdeki tecellileri öğretilmişşüphesiz o da İlâhî tevcih ve ilhamla ağaç dikmişhayvan çoğaltmışhavayıtoprağıbitki örtüsünü ve suyu israf etmeden kullanmış ve evlâtlarına bu ölçüleri bizzat göstermiştir. Efendimiz de (sas) Hadîs-i ŞerîflerindeHz. Âdem'in (as) ziraat yaptığını beyan buyurmaktadır.
"'Ya Rabbî'dedi Nûh'ben milletimi gece gündüz dine dâvet ettim. Her ne zamanonları bağışlaman için çağırdıysamonlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündülerdirettiler ve çok kibirlendiler. Ben onları bu sefer yüksek sesle dâvet etmeye başladım. Daha sonra onları gâh açıkça çağırdımgâh iyice gizli bir dâvet yönelttimher türlü yolu denedim. Dedim ki onlara: 'Rabbinizden af dileyiniz. Zîrâ o Gafur'dur. Mağfiret dileyin ki üzerinize bol bol yağmur indirsin. Size mal ve evlât ihsan buyursunsize bahçelerırmaklarsu kanalları nasip etsin. Neden acaba sizsizi tavırdan tavıra yaratan Allah'ın büyüklüğünü kabul etmiyorsunuz? Görmez misiniz ki Allah yedi kat göğü tam birbiri ile uyum içinde yarattı? Gökte Ay'ı bir nûrGüneş'i ise lâmba yaptı. Allah sizi yerden nebat bitirircesine bitirip yetiştirdi. Sonra sizi tekrar oraya gönderipyine sizi oradan çıkaracaktır. Allah yeri size bir yaygı yaptı ki onun geniş yollarında yürüyesiniz.'" (Nuh71/5–20)