20
EXE RANK
OttoMaNs* ;яeiz
Fexe Kullanıcısı
Puanları
0
Çözümler
0
- Katılım
- 20 Şub 2011
- Mesajlar
- 32,869
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- www.netbilgini.com
Kitabın konusu medya dünyasıdır. Kitap, bütün modern toplumlardaki medya organlarının eşitlikçi ve özgürlükçü bir siyasal düzen için en büyük tehlike haline getiren mekanizmayı, bu mekanizmanın oluşumunu ve etkilerini gözler önüne sermektedir.
Ülkemizdeki medya da, batılı ülkelerin koyduğu kural ve standartlara göre oynayan tekelleşmiş bir medyadır. Tekelleşmiş medyanın eş adı “tehlikedir”. Çünkü, aydın insanı az olduğu halde yol göstericisi çok olan bir ülkede kültürü işgal altına almıştır. Bu medya bilimin küçümen alanını yok sayıp, onu kamudan soyutlayabilmektedir. Gene aynı medya, siyasetin kirli alanıyla işbirliği ve suç ortaklığı yaparak, bunları ülkenin gündemi haline getirebilmektedir.
Gazeteciler ve çağrılan konuşmacılar üzerinde görünmez sansürler vardır. Bu sansür siyasal baskıdır. Bu denetim sonucunda, (siyasi denetimcilerin hizaya gelmesi beklenirken) insanlarda bir oto-sansür refleksi başlar. Gazeteci görevini gereği gibi değil, sansüre göre yapar.
Baskının bir çeşidi de ekonomik sansürdür. Gazetecilik, bir yönden reklam verenlerle, gazeteciye destek veren devletin istediği şekilde yapılır. Diğer bir yönü ile de arkasında büyük sermaye olan televizyonlara devlet her şeyi yaptıramamaktadır.
Televizyonlarda simgesel şiddetin zararlı bir biçimde uygulanmasına yol açan mekanizmalar vardır. Sansasyonel görüntüler (kan,cinsellik,dram ve suç ) en basit ve en çok tutan mekanizmadır. Gözbağcı televizyoncular izleyicilerin dikkatini çekebilecek olayları toplarlar. Bu ilke, mekanizmanın gizlenerek işlemesini sağlar. Ayrıca televizyonda zaman çok önemlidir. Bu önemsiz şeylere çok zaman harcandığı için haber önemliymiş gibi görünür.
Haberci, bir olayda her şeyi değil, sadece görülmesi gerekenleri görür. Görünmesi gerekenleri sunar. Sunarken olayı senaryolaştırıp dramatize edebilir; veya alt yazı kullanarak dikkati istenen odağa çekebilir . Bunun adı göstererek gizlemedir.
Habercinin mücadelesi sıradan olayı sıra dışı biçimde sunmaktır. Arabesk olayları allayıp pullayarak sıra dışı hale getirmek ve olayı ilk olarak sunmak çok önemlidir.
Şöyle ki 1968 Mayısında liseliler grevinde televizyon, tam olarak ne söyleyeceğini bile bilemeyen acemi bir gruba başarı kazandırmıştır. Senaryolaştırma ve ayıklama tekniği kullanan televizyoncular suni bir gerçeklik kazandırmıştır.
Medya dünyasında bir rekabet vardır. Ancak bu rekabet üretime yönelik bir rekabet değildir. Medyanın derdi farklı haber üretmek değil, birbirlerinin bulduklarından geri kalmamaktadır. Medya üzerindeki baskıların ortak olması, böyle bir kısır döngüye sebep olmaktadır. Bu zincirin kırılması, medyacıların reel çıkışlar yapmalarıyla ve birbirlerini okumalarıyla mümkündür .
Ülkemizdeki medya da, batılı ülkelerin koyduğu kural ve standartlara göre oynayan tekelleşmiş bir medyadır. Tekelleşmiş medyanın eş adı “tehlikedir”. Çünkü, aydın insanı az olduğu halde yol göstericisi çok olan bir ülkede kültürü işgal altına almıştır. Bu medya bilimin küçümen alanını yok sayıp, onu kamudan soyutlayabilmektedir. Gene aynı medya, siyasetin kirli alanıyla işbirliği ve suç ortaklığı yaparak, bunları ülkenin gündemi haline getirebilmektedir.
Gazeteciler ve çağrılan konuşmacılar üzerinde görünmez sansürler vardır. Bu sansür siyasal baskıdır. Bu denetim sonucunda, (siyasi denetimcilerin hizaya gelmesi beklenirken) insanlarda bir oto-sansür refleksi başlar. Gazeteci görevini gereği gibi değil, sansüre göre yapar.
Baskının bir çeşidi de ekonomik sansürdür. Gazetecilik, bir yönden reklam verenlerle, gazeteciye destek veren devletin istediği şekilde yapılır. Diğer bir yönü ile de arkasında büyük sermaye olan televizyonlara devlet her şeyi yaptıramamaktadır.
Televizyonlarda simgesel şiddetin zararlı bir biçimde uygulanmasına yol açan mekanizmalar vardır. Sansasyonel görüntüler (kan,cinsellik,dram ve suç ) en basit ve en çok tutan mekanizmadır. Gözbağcı televizyoncular izleyicilerin dikkatini çekebilecek olayları toplarlar. Bu ilke, mekanizmanın gizlenerek işlemesini sağlar. Ayrıca televizyonda zaman çok önemlidir. Bu önemsiz şeylere çok zaman harcandığı için haber önemliymiş gibi görünür.
Haberci, bir olayda her şeyi değil, sadece görülmesi gerekenleri görür. Görünmesi gerekenleri sunar. Sunarken olayı senaryolaştırıp dramatize edebilir; veya alt yazı kullanarak dikkati istenen odağa çekebilir . Bunun adı göstererek gizlemedir.
Habercinin mücadelesi sıradan olayı sıra dışı biçimde sunmaktır. Arabesk olayları allayıp pullayarak sıra dışı hale getirmek ve olayı ilk olarak sunmak çok önemlidir.
Şöyle ki 1968 Mayısında liseliler grevinde televizyon, tam olarak ne söyleyeceğini bile bilemeyen acemi bir gruba başarı kazandırmıştır. Senaryolaştırma ve ayıklama tekniği kullanan televizyoncular suni bir gerçeklik kazandırmıştır.
Medya dünyasında bir rekabet vardır. Ancak bu rekabet üretime yönelik bir rekabet değildir. Medyanın derdi farklı haber üretmek değil, birbirlerinin bulduklarından geri kalmamaktadır. Medya üzerindeki baskıların ortak olması, böyle bir kısır döngüye sebep olmaktadır. Bu zincirin kırılması, medyacıların reel çıkışlar yapmalarıyla ve birbirlerini okumalarıyla mümkündür .